29 Mayıs 2013 Çarşamba

PİRİN KALBİ

Bir meczuba ait hikâye 112

Kendinde olmayan bir meczup vardı.
Günü gününden beterdi.

Gönlü halktan da usanmıştı, kendinden de.
Kurtulmak için ne arkadan bir yol bulabiliyordu, ne önden.

Dile geldi dedi ki:
Ey sırları bilen Tanrı!
Bu yaradılışın sebebi ne?

Bilmiyoruz.

Mademki bu böyle; bu getirilip götürülme neden?
Doymadın mı yaratmaya Yarabbi?

Bu cihandan gittim mi, bana ne getirdin?
Bir nişane göster diyorsun.

Zaten canım, cihanı terk etti; artık birisi tutar da nişanesi kalmayandan nişane arar mı?

Bilmem ki dermanım nedir?
Gönlüm nedir yahut canım ne?

Bu çaresiz kulunun bir çaresi yok.
Düzensizlikler içinde kalmış, bir düzene sahip değil.

Her yana battım, her taraftan çıktım.
Fakat hiçbir yüzden, hiç bir yandan bir fayda elde edemedim.

Âlemin çevresinde bir hayli döndüm dolaştım.
Onun için böyle perişanım, başım dönüp durmada.

Elest bahçesinden beni kopardılar.
Bu zindana baş aşağı attılar.

İşte o yüzden başım dönmede, yolumu yitirdim.
Bir an olsun dadımın kucağını istiyorum.

Oraya ulaşırsam ulaşırım.
Ulaşamazsam bu yanışla geceyi, gündüzü şaşkın bir halde sona erdireceğim.

*Gönlüm dertlerle dolu, canım acılanmayla.
Çünkü günüm kara, ayım bulut altında.

*Ayağım bu konakta kakılır kalırsa gönlüm hiçlenir, bir avuç toprak olur.

*Körlüğümüzden sırlara arkamızı çevirdik; hırka giyecekken dikkatsizce benliğimize hizmet etmeye başladık.

Gönül, bu sevdada kalırsa elimizde ancak bir yelip yortma kalacak.
Ömürden bir fayda görmedikten sonra ne faydası var?
Bir fayda gördüysek bile hayrını görmedik.

Ey gönül!
Beni niceye bir öldürecek, niceye bir yakıp yandıracaksın?
Ne baş koyup teslim oluyorsun, ne baş çekip isyan etmedesin?

Derdin varsa ersin, ercesine bu derdin başında otur.

Sen her an bir derde düşüp daha ziyade baş aşağı düşüp duruyorsun ama beni niceye bir kanlar içinde döndürüp dolaştıracaksın?

Her an mum gibi başıma makas dayamada, bir taraftan da bana cilveler edip durmadasın?

*Ayaktan kalır, düşer yıkılırsam kalk dersin.
Kalkar koşarsam acele etme dersin.

Ne köyden haberim var, ne ağadan.
Bana bu âlemden bir an için olsun aman ver.

Ebu-Eyyub (Sultan) gibi kendine bir ev kur, sonra da kapısını aç.(Hicrette Peygamberimizi Medine’de misafir ettiği ev)

Belki senin gibi bir yoksulun evine de Mustafa çıkagelir, sana komşu, konuk olur.

Kâfirsen bile sana iman bağışlar; acizsen derman ihsan eder.
Kılavuz pir, elini tuttuktan sonra artık ona öğrencilik et.
Çünkü erin aslı, pirdir.
(Pir: Doğru yolu gösteren, bilgili, yaşlı kişi)

*Uyandıran, pir, Tanrıdan mutlak olarak gelen sırları kalbi ile birleştirince, aynen Tanrının işi olur.  

                                         ***

İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E. B. YAY. 392

                                           *
Bezm-i elest:
Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki:

Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (Buna) şahit olduk, dediler. (Araf suresi 172)

Allah’la insanlar arasında meydana gelen bu sözleşmeye denir.
Yani Allah’la sohbet mercisinde iken aşağı âlem dünyaya gönderildik.

                                              *

Yaren; Allah’ın sohbet mercisine tekrar katılmak istiyorsan, yani aşağı âlemden yukarı âleme gitmek istiyorsan bu işi kendi başına başaramazsın.
Yardım almalısın kılavuzun olmalı.

Pir dediğimiz, Allah dostlarından yardım alırsak, Allah izin verirse bu âleme tekrar gitmek nasip olur.

Bilgi birikimindeki zıtlıklar görünse bile ortak yönleri de vardır.

Ortak yönleri bir araya ve etki sırasına göre düzgün bir şekilde sıraladığın zaman bir gelinen yol, şu andaki bulunduğun yer, gidilecek yol ortaya çıkar.

Birikimlerini bu sıraya koyamıyorsan sadece bir veriden hareket ediyorsan inanmanda ve inandırmanda kalıcılık olmaz.

İnsanın yapısı görerek inanmaya uygunluktadır.
Mevlevilik görünmeyen âlemle ilgilendiği için inanmakta güçlük çekersin.

Mevlevilikte görünen âlemden yararlanılarak görünmeyen âlem anlamaya çalışılır.

İlk başlayanlar için zorluk buradadır.
Görünmeyen âlemin öğretmenlerini başındaki gözünden göremeyeceğin için çok tereddüde düşersin.

 Uyumadan önce ciddiyetle merak ettiklerin uyku sırasında sana gösterilir (Gönül gözüne).
Aklına çok az bir kısmı verilir.

Seni etkileyen çok olduğundan bu verileri doğru değerlendiremezsin. Sevgini aşk boyutunda büyüklerimizden birine getirir ve o büyüğümüzden bu konuda yardım istersen sonuca daha kolay ulaşırsın.

İnandıklarını çift gözlü bir terazide din ölçülerine göre yaparsan başkalarının eleştirisine olmadan kendi yerini ve değerini saptar, gideceğin amaç yolunu doğru olanını aramaya başlarsın.

Allah’ı aramak en yüksek amaçtır, ne kadar yaklaşabilirsen kendin mutluluğun için o kadar kazanç elde edersin.

Yaren, aklının karışıklığını gidermek için aynaya bakmasını bilmelisin.
Aynada yukarıda gördüğün yukarıdadır, aşağıda gördüğün aşağıdadır, sağda gördüğün soldadır, solda gördüğün sağdadır.

Ayna içinde bakış yönüne göre gizli bir simetri vardır, farkına varırsan çok şeyin farkına varırsın.

Kazanımlar her insanın kendine özel olacağından açıklanmamaktadır. İnsanın ruhunun değişmediğini ancak kullanılan araçların değiştiğini görüyoruz.

 Kontrolü elinde tutmak adına her imkân kolayca silaha dönüşüp baskı haline çabuk döndürülüyor ve kullanılıyor.

Bu egemen davranışlar kişi ve toplumu çok kısa mutlu ettiğinden mutlu olma yolunda sayısız bu şekilde yanlışlar yapılmaktadır.

Uzun soluklu mutluluk uzun bir zaman çalışma ister.
Kalıcı olmasını istiyorsan çok hoşlandığından vazgeçmen gerekir.

Aklı az olanlar yalnız gördüğüne inandıklarından, sonuçlar üzerinden fikir sahibi olup inanamazlar.

 Başarılı olmuş gözükenler aklın bir bölümünden iyi yararlanmış kişiler olup bunlara avam denir.

 Aklın tamamından yararlanıp gönül boyutuna geçmiş kişilere has denir.
Yaşamında sayısı çok seni uğraştıran problemlerden kurtulup, ben kimim? Nerden geldim?
Nereye doğru gidiyorum?

Doğru yolda mıyım?
Gibi birçok kendinle ilgili soruları kendin kendine soramaz ve cevap alamazsın.

Çevrendeki övgü ve yergilere göre sevinir veya üzülür kendini senden yararlananların insafına bırakırsın.

Yapay bir kişilikle kasılarak yaşar gidersin.

Her ne durum ve yetenekte olursan ol sana önerilen uğraşı Allah’a âşık olmak yolunda gitmek ve daha önce bu yolda olanların yolculuklarından yararlanmak lazımdır.

 Hayatına anlam ve kalite katmak istiyorsan bu açık daveti dikkate alırsın.
Yetkili büyüklerimiz senin kararlı olduğunu anlayınca özelliklerine göre seni terbiye ederler.

Allah’ın huzuruna hazırlarlar. 
Bu safhaya gelmeden önce şeriat hükümlerini bilmek ve uygulamakla ve tıp ilmini öğrenmekle ebedi sağlığa kavuşmalısın.

Allah’tan izin çıkmadıkça rahim sıfatından yararlanamazsın ve sana kimse yardımcı olamaz.

Gizlenenleri bilmek yoludur bu yol.
Önceleri bu kitapları okursun uykuda iken sana öğretilir ancak aklına bu bilgiler verilmez.

Bu yol şeriat yoludur, cemaat yolu değildir.
Cemaatler inançlı zayıf kişilikli saf ve temiz insanların birikimlerini almak için organize olmuş kibar soygunculardır.

Güçlerini Allah yerine kalabalık olmalarından ve imkânlarını birbirine kullanmalarından sağlamaya çalışırlar.

Kur’an ve hadis sözlerini kullanarak iyilik adına diye yaparlar.
Kişiye ahret için verecekleri bir şey yok, ancak dünyalık kazançları için bir arada kendi kendilerini aldatarak yaşarlar.

Din adına söylenenleri paraya ve güce çevirmeye uğraşırlar.
Bunları açık etmek biz ve ötekileştirmek anlamında değil, âşıklık yolana girenlerin benzer davranışlardan aldanmamaları içindir.

Gönül aynasında önce kendini görür, kendinle yüzleşirsin.
Çok zor olmasına rağmen bu yüzleşmeyi Allah’ın koyduğu esasları ölçü alarak yapmalısın.

Çok istekli bu durumdan kaçarak yapay kişiliğim daha iyi diyerek sahte dünyasına kaçar ve aktüel bir konu olarak bahseder.

Ben Mevlevi’yim diyerek kendine uygun olmayan elbiseyi giyer.
 Sevmek başka, ait olmak başkadır.

Anlam yüklenmiş, işaret diliyle (Remz) yazılan bu şiirlerin kelimelerine yüklenen anlam mana yönünden bozulmamaya ve yeni kuşağın yaklaştırılması amaçlanmıştır.

Gerçek manasını tam vermem mümkün değil.
Çağrı herkesedir ancak inanan yaralanır, uygulayan kazançlı olur.

Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.

                                           *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar