7 Mayıs 2013 Salı

EKMEK VE HAK

Bir hırsız, zavallının birini tutup ellerini sıkıca bağladı, evine götürdü, kendisi kılıcını almaya gitti.

Kılıçla kafasını kesecekti, tam o sıralarda hırsızın karısı, adama bir parçacık ekmek verdi.

Hırsız, kılıcını alıp gelince bir de baktı ki adamın elinde ekmek var.
“ A adam olmayan kişi, bu ekmeği kim verdi sana?” dedi.

Adam:
“ Kadın verdi” diye cevap verdi.

Hırsız bu cevabı duyunca dedi ki:
“ Seni öldürmek bize haram oldu.

Çünkü bizim ekmeğimizi yiyene kılıç çekmeyiz.
Ekmeğimizi yiyenden canımızı esirgemeyiz.

Hal böyleyken ben nasıl olur da onu öldürür, kanını dökerim?

Ey beni yaratan!
Bu yola girdim gireli sofrandayım.
Senin ekmeğini yeyip duruyorum.

Bir kimse, bir kimsenin ekmeğini yedi mi ona hakkı geçer, o da o hakka adamakıllı riayet eder!

Sense yüz binlerce cömertlik denizinin sahibisin senin ekmeğini çok yedim, hukuk gözet!

Ey âlemlerin Rabbi!
Acizim, kanlara gark oldum, karada gemi yüzdürdüm!

Elimi tut, feryadıma yetiş!
Ne vakte kadar sinek gibi ellerimi başıma götürüp durayım?

Ey suçları bağışlayan, bana özürler öğreten Tanrım, bunca yandım, beni yakıp da ne yapacaksın, ne istersin benden?

Hararetinle kanım kaynamada, adamlıktan dışarı ne işler ettim, ört onları Yarabbi!

Ben, gafletle yüzlerce günah ettim, sen karşılık olarak yüzlerce rahmetlerde bulundun.

Padişahım, bu yoksul kula bak, kötülüklerimi gördüysen onlar geldi geçti, onlara bakma da aczime, feryadıma bak!

Bilmedim, yanıldım, sen bağışla.
Şu gönlüme, şu dertli canıma acı, affet!

Gözlerim aşikâre ağlamıyor, yaş dökmüyorsa canım, gizlice ve iştiyakla (Özlemle) zarı-zarı ağlamada.

Ey Yaradanım!
İyilik de ettiysem kendime ettim, kötülük ettiysem kendime!
Himmetteki (Çalışıp çabalama, gayret) kusurumu affet!
Hürmetsizliklerime kalma, onları mahfeyle!

Kendime müptelayım, senin de hayranınım.
İyiysem de seninim, kötüysem de senin!

Sensiz yarı bir cüzüm (Parça).
Lütfet de bana bir bak, bana bir bakarsan kül kesilirim.

Bir kerecik şu kanlarla dolu gönlüme bak, bütün bu dertlerden, musibetlerden çek çıkar, kurtar beni!

Bir kerecik “ Benim adam olmayan kulum” desen kimsecikler izimin tozuna erişmez.

Ben kim oluyorum ki sana karşı adam olacak, adamlık taslayacağım.
Senin adam olmayan kulun olayım, bu da yeter bana!

Nasıl olur da ben, senin yüzün kara kulunum diyebilirim?
Ben senin köpeğine yüzü kara bir kul kesilmişim!

*Belimde senin kulluk kemerin (Sevgiyle bağlanıp hizmet etmek),
Habeş kullar gibi dağınla dağlandım, senin kulun olduğuma nişanem var!

*Senin yüzü kara kulun değilsem neden bu devlete erdim, neden makbul oldum ya?

Sana yüzü kara bir kulum da ondan gönlüm aydın!
Kulluk nişanesini taşıyan bu kulu satma, kulağıma bir kulluk halkası tak!

Ey eşi benzeri olmayan Tanrı!
Bu bir avuç topraktan ibaret yoksula lütfettiğin hil’atler (Süslü elbise), sırf senin insanının feyzidir (Artan, coşan kaynak).

Tanrım!
İhsanından kimse ümit kesmez, mahrum kalmaz.
Kulağıma tattığın halka, bana vurduğun dağ ebediyen yeter, bunlar kâfidir bana!

Kimin yüreğinde derdin var da bu dertten hoşnut değilse neşe yüzü görmesin.
O senin adamın değildir!

Ey derdime derman olan Tanrı!
Bana bir zerre dert ver, senin derdin olmazsa canım, ölür gider!

Kâfire küfür gerek, dindara din.
Attar’ın gönlüne de derdinden bir zerre!

Yarabbi!
Benim Yarabbi deyişlerimi bilr, duyarsın, geceleri çektiğim yaslarda benimle berabersin.

Yasım haddi aştı, bana bir neşe, bir sevinç gönder, karanlıklar içindeyim, bir nur yolla!

Bu yasta sen yardımcı ol.
Kimsem yok, elimden sen tut!

Bana Müslümanlık nurundan lezzet ver.
Karanlıklara mensup nefsimi yok et!

Bir gölge içinde kaybolmuş bir zerreciğim.
Varlıktan bir sermayem yok!

O güneşe benzer tapıdan istemekteyim.
Belki o ziyadan (Işık, aydınlık) bana bir zerre gibi sıçrar, el çırpar, neşelenirim!

Artık buradan çıkayım.
Önümdeki o aydınlık âleme dalayım.

Canım dudağıma gelmedikçe ne çeşit olursa olsun, bir gönlüm vardı, bana yoldaşlık ederdi.

Fakat can verirken senden başka kimsem yok.
Son nefeste canıma sen yoldaş ol!

Yerim, benden hali kalınca (Ayrılınca) yoldaşım olmazsa vay bana!
Ümidim var, elbette bana yoldaşlık edersin.

Dilersen kadirsin (Tükenmez kudret) buna Tanrım!


                                           ***
MANTIK AL- TAYR 1 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                           ***
RAVLİ

Popüler Yayınlar