O da uzun bir zaman vezirlikte bulundu, mala devlete nail (Ele geçirmek) oldu.
Nihayet ihtiyarladı, kocalık
geldi çattı.
Padişahtan izin istedi.
Dedi ki:
“ Bir bucağa çekilip kendi
başıma oturacağım, çünkü padişahım, ölümden korkuyorum.Gece gündüz ibadet edeceğim, her an sana da duada bulunacağım.”
Padişah dedi ki:
“ Sen önce buraya eli boş,
işsiz güçsüz bir halde geldin.
Neyin varsa hepsini bana
teslim et, ilk günü nasıl geldiysen buradan yine o halde git!
Buraya eli boş geldin, bunca
hazineyle gidiyorsun, budala (Geri zekâlı) mısın
sen”
Vezir dedi ki:
“ Peki, vezirlikte bulundum
ama ömrümü de senin yolunda harcattım.Ömrümü bana ver, al malını.
Yahut da seslenme, bırak şu
yoksulu!
Kim bilir?
Ben, o derece değerli bir
sermayeyi senin yolunda oynadım, kaybettim!”
*
Mademki bütün sermayen,
ömründen ibarettir, peki, neden bu ömrü, hemencecik yele verdin?
Böyle bir sermaye elden
gittikten sonra neyin varsa hepsi de gitti demektir.
A adam olmayan, sen ömrün kadrini (Değerini) ancak ve ancak ölenler bilir.
Git de mezardakilere sor,
bakalım bu aziz ömre dair ne diyecekler?
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
*
RAVLİ