Âlemin kutbuydu, huyları pekiyi, pek temizdi.
Dedi ki:
“ Bir gece rüyamda
Beyazıt’la Tirmizi ’yi
Bir yolda giderken gördüm.
İkisi de beni öne geçirdiler,
ululadılar;
Onların ikisine de kılavuzluk
ettim.
Sonradan bu rüyaya bir iyice
tabir ettim;
O iki şeyh bana saygı
gösterdiler ama
Bu saygı şundandı:
Seher çağında kendimden
geçmiştim;Gönülden bir ah çektim.
Ahım yürüdü gitti;
Yolumu açtı, varacağım kapıya
kadar dayandı, halkayı dövmeye koyuldu.
Bu feyze (artan berekete) nail (kavuştuğum)
vakit, bana bu kapı açıldığı zaman,
Dilsiz dudaksız şu hitabı
duydum:
Beyazıt’tan başka bütün
pirler, bütün dervişler bizden bir şey istediler.
* Beyazıt, bütün erlerin
içinde erlik gösterdi…
Çünkü o, yalnız bizi diledi,
bizden hiçbir şey dilemedi.
O gece bu hitabı duyunca
dedim ki benim halime ne bu uyar, ne o.
Bence ne bu doğru, ne o!
Ben, seni nasıl arayabilirim,
bende senin derdin yok ki…
Ben seni nasıl isteyebilirim,
senin adamın değilim ki!
Sen ne buyurursan dileğim
odur;
İşim, fermanına uymakla
doğrulur.
Benim ne eğri, ne doğru,
hiçbir şeyim yok.
Ben kim oluyorum ki isteğim,
dileğim olsun!
Sen ne buyurursan o bana
yeter;
Kulun buyruğuna göre
yürümesi, kula kâfidir!
İşte o iki saygı değer şeyh,
ancak bu söz yüzünden
Beni öne geçirdiler, bana
hürmet ettiler.”
Kul, daima Tanrı buyruğuna
göre hareket ederse;
Can âleminde Tanrısıyla
konuşur.
Daima kulluktan bahseden,
fakat kullukta bulunmayana kul demezler.
Kul, sınanma zamanı belli
olur;
Bir sına da nişanesini
görürsün!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,Seher vakti edilen dua en beğenilen duadır.
İsteyişin gönülden olmalı, dil yeterli değildir.
Ben ve ben merkezli davranış
ve duyuştan kendini temizle.
Duada Tanrı’nın imkânlarını
değil de kendisini istemelisin.
Hükmetme isteğin olmamalı.
Farklılığın olursa Tanrı’nın
adamıyım diye sakın düşünme.
Tanrı’nın emirlerine uymaktan
başka bir maksadın olmasın.
Kendini beğenerek yoldan
çıkma, daima eksiğim var de.
Tanrı’ya sevgi sözcükleriyle
değil de gerçekten sevgiyle bağlan.
Bunları yaparsan temiz ve iyi
huyun oluşur,
Öne geçer kutup olursun,
Tanrı kapısına varırsın,
Tanrı’nın sana hitabını
duyarsın.
Uluların arasına karışırsın.
*
Açıklama: Dilsiz dudaksız hitabı nasıl duyarsın?
Manevi âleme yolculuğun
belirli bir seviyeye gelince söz âleminden mana âlemine geçersin.
Mana âleminde dilsiz ve
dudaksız duyarsın, konuşursun.
Tanrı’dan gelen hitapta yön
yoktur.
Yani sağından, solundan,
yukarıdan, aşağıdan, karşıdan, arkadan değildir.
Tanrı hitabı kalp bölgende
kulaktan duyduğun gibi anlaşılır duyuştur.
Eğer duyduğun bir yönden
geliyorsa o İblisin aldatmasıdır, dikkat etmelisin.
Mana âleminde büyüklerimizle
konuşma şöyle olur:
Sen onun gözüne bir an
bakarsın, o senin gözüne bir an bakar,
Bu bakışta sen soracağını
sorar, alacağın cevabı alırsın.
Mana âlemindeki büyüklerimiz
öldükleri için sende ölmeden ölünüz hükmünü yerine getirdiysen uyanıkken veya
uykuda iken görüşebilirsin.
Hangi büyüğümüzle konuşmak
istiyorsan namaz sonrasında dua ederek Allah’tan izin iste ve Fatiha’yı sürekli
okuyarak uykuya dal.
Görevli melek senin ruhunu
Allah izin verirse görüştürür.
*
Sınama nedir?Sözlerinin doğru olup olmadığı anlaşılması için,
Bir durum yaratılarak senin tepkin ve yapacaklarına bakılarak,
Hakkında değerlendirme yapılır.
Aslında başına gelenlerin
hepsi seni sınamak içindir.
Büyüklerimiz bu dünya için
imtihan dünyası derler.
Başımıza gelen her şey ile
sınav yapılır, sınıfta kalırız veya yola devam ederiz.
*
Allah’ı seviyorum diyene,Allah hakkı için bir iyilik yapmasını iste de
Onun doğru olup olmadığını anla.
Allah’ı mı seviyor, çıkarını
mı?
*
Ah etmek ayrıdır.Ah çekmek ayrıdır.
Ah çekmek kaybettiğin zaman
içindir.
Ah çekmek değerli olanı
göremediğin içindir.
Ah çekmek söylenen öğüdü
dinlemediğin içindir.
Ah çekmek bilinçli yaşadığın
içindir.
***
AH ETMEK
Özlem duyduğuna AH! Dersin.
Kaybettiğine AH! Dersin.
Rahatsız olduğun zaman AH!
Dersin.
Birde sana başkasının senin
ismini hedef olarak söylediği AH! Vardır ki bundan sakınmalısın.
Bir şekilde haksız olarak
başkasının hakkını aldın ise, zarar görenin acizliğinden dolayı senden hakkını
alamadı ise, seni Allah’a şikâyet eder.
Acizlerin, koruyucusu Allah bu müracaatı asla
ret etmez, gerek yapılsın diye emreder.
Haksızlığa uğrayan kişi AH!
Çektiği zaman gökyüzü titrer, tüm lanetler hedef gösterilen kişiyi takip eder
ve etkisini gösterir.
AH! Çeken kişi gökyüzüne
lanet oklarını atar da o oklar hedefini o kişi nerde olursa olsun bulur.
Büyüklerimiz dul kadının
seher vakti yaptığı AH! Tan çekinmeyi önemle hatırlatırlar.
Yetimlerin ağlamasın da aynı
etkiyi gösterir.
Dertli gönlün AH' hından
sakınmalısın.
İnleyerek yapılan bedduadan
korkmalısın.
Günahsızların bedduaları
kötülerin peşini asla bırakmaz.
AH! Oklarına hedef olan
mahvolur.
Soyu kurur. İşleri hep aksar.
Mutluluğu ve huzuru hiç tatmadan
yalnızca aldığından ve yaptığından kısa süreli hoşlanarak kalır.
Hiç beklemediği sonuçlar
alır.
AH! Alan başka alanda ne
kadar iyi olsa da, iyilik yapsa da ibadet yapsa da kul hakkı niteliğinde olup
AH! Çeken memnun edilmedikçe öç alıcı Allah o kişinin hesabını kapatmaz.
Kötü kurallar koyana, adetler
çıkarana, yasaklar getirene herkes AH! Çeker ki lanet üstüne lanet yağar.
Tövbe etmekle kurtaramazsın,
hakkını hak sahibine vermedikçe ve onu memnun etmedikçe bu lanet oklarından
kurtulamazsın.
Beddua kalıcıdır.
O kişi ölse bile bedduası
ölmez.
Dua okumakla, hacca gitmekle
bu durumdan temizlenemezsin.
Allah kul hakkına karışmam
der. Bunu anladıysan daha fazla açıklamaya gerek yok.
Ey yaren, yaşamımızda bu
hataları elbette bilerek cahilliğimizden, bilmeyerek dikkatsiz oluşumuzdan
yaptık.
Herkes o kadar temiz
değildir.
Allah’a ve ahrete inanan,
hesaba çekileceğini bilen bu dünyada hesabını yapar, hak sahibine gönül hoşluğu
ile hakkını verir ve hesabı ahrete bırakmaz.
Bu konuda hiç kıvıramazsın,
üstünü örtemezsin, hiç olmamış gibi davranamazsın, hatırlamak istemesen de
gönül yolundan sana hatırlatırlar.
Yani yaren kaçış yok.
Mertçe özür dileyerek kul
hakkını ver.
Halktan yararlanmak isteyen
din adamları kul hakkından çok az bahsederek, yapılan küçük iyiliği göklere
çıkartırlar.
Yani bir şekilde toplayarak,
az bir kısmını dağıtarak bu işten sıyrılırsın mesajını vererek çevre edinerek
çıkar sağlarlar.
Yani haramı hileyle helal
hale getirmeye çalışırlar.
Hazreti Mevlana mesnevisinde
bu durumları hikâyelerle dikkat etmemiz için açıkça anlatır.
Yaren böyle menfaatin öne
çıktığı, inançla tuzağa düşürülen topluluğa gitme.
Oradan edineceğin menfaat
kirlidir.
Gökyüzünde süzülen akbaba ne
kadar yükseklerdedir de hayran kalırsın ama yere indiği zaman başkasının
leşinin başına iner, leşe iştahla saldırır.
Şahin kendi avlar, taze
avladığını, kendi emeğiyle avladığını yer.
Aç durmak leş yemekten
iyidir.
Açlıktan ölsen bile adın
ebedi olarak pisliğe hiç bulaşmadan temiz öldü diye anılır olur.
*
İşte böyle yaren herkes doğru
yaptım der, haklıyım der, iyiyim der, kalbim temiz der. Yani yaren her şeyi
kendi nefsinin terazisinde tartar.
Kendisine kendisi iyi not
verir.
Alıcı ve satıcı kendisi
olursa kazanç olur mu?
Buna halk değimiyle MAKAS
derler.
Hep kendi bilir, kendi doğru
yapar, kendi güzeldir.
Hak divanı kurulunca ak
olanda, kara olan da açıkça belli olacak, herkes layık olduğu yere gidecek.
*
Duayı iyilerden istemelisin. Kötülerin duası kabul olmaz.
Kabul edilen dua toprağa
konulan tohum gibidir.
Üstü örtülür, bir zaman sonra
kimyası değişir, sonra gizlilikte kökleri kalarak kendini gösterir, faydasını
sana sunar.
Allah yar ve yardımcınız
olsun.
Âmin.
*
RAVLİ