4 Mayıs 2013 Cumartesi

AH ÇEKMEK

Uluların soyundan gelmiş bir zat vardı;
Âlemin kutbuydu, huyları pekiyi, pek temizdi.

Dedi ki:
 “ Bir gece rüyamda Beyazıt’la Tirmizi’yi
Bir yolda giderken gördüm.

İkisi de beni öne geçirdiler, ululadılar;
Onların ikisine de kılavuzluk ettim.

Sonradan bu rüyaya bir iyice tabir ettim;
O iki şeyh bana saygı gösterdiler ama

Bu saygı şundandı:
Seher çağında kendimden geçmiştim;
Gönülden bir ah çektim.

Ahım yürüdü gitti;
Yolumu açtı, varacağım kapıya kadar dayandı, halkayı dövmeye koyuldu.

Bu feyze (artan berekete) nail (kavuştuğum) vakit, bana bu kapı açıldığı zaman,
Dilsiz dudaksız şu hitabı duydum:

Beyazıt’tan başka bütün pirler, bütün dervişler bizden bir şey istediler.
* Beyazıt, bütün erlerin içinde erlik gösterdi…

Çünkü o, yalnız bizi diledi, bizden hiçbir şey dilemedi.

O gece bu hitabı duyunca dedim ki benim halime ne bu uyar, ne o.
Bence ne bu doğru, ne o!

Ben, seni nasıl arayabilirim, bende senin derdin yok ki…
Ben seni nasıl isteyebilirim, senin adamın değilim ki!

Sen ne buyurursan dileğim odur;
İşim, fermanına uymakla doğrulur.

Benim ne eğri, ne doğru, hiçbir şeyim yok.
Ben kim oluyorum ki isteğim, dileğim olsun!

Sen ne buyurursan o bana yeter;
Kulun buyruğuna göre yürümesi, kula kâfidir!

İşte o iki saygı değer şeyh, ancak bu söz yüzünden
Beni öne geçirdiler, bana hürmet ettiler.”

Kul, daima Tanrı buyruğuna göre hareket ederse;
Can âleminde Tanrısıyla konuşur.

Daima kulluktan bahseden, fakat kullukta bulunmayana kul demezler.
Kul, sınanma zamanı belli olur;

Bir sına da nişanesini görürsün!

                                           ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                            ***
Yaren,
Seher vakti edilen dua en beğenilen duadır.
İsteyişin gönülden olmalı, dil yeterli değildir.

Ben ve ben merkezli davranış ve duyuştan kendini temizle.
Duada Tanrı’nın imkânlarını değil de kendisini istemelisin.

Hükmetme isteğin olmamalı.
Farklılığın olursa Tanrı’nın adamıyım diye sakın düşünme.

Tanrı’nın emirlerine uymaktan başka bir maksadın olmasın.
Kendini beğenerek yoldan çıkma, daima eksiğim var de.

Tanrı’ya sevgi sözcükleriyle değil de gerçekten sevgiyle bağlan.
Bunları yaparsan temiz ve iyi huyun oluşur,

Öne geçer kutup olursun,
Tanrı kapısına varırsın,

Tanrı’nın sana hitabını duyarsın.
Uluların arasına karışırsın.

                                      *
Açıklama:
Dilsiz dudaksız hitabı nasıl duyarsın?

Manevi âleme yolculuğun belirli bir seviyeye gelince söz âleminden mana âlemine geçersin.

Mana âleminde dilsiz ve dudaksız duyarsın, konuşursun.
Tanrı’dan gelen hitapta yön yoktur.

Yani sağından, solundan, yukarıdan, aşağıdan, karşıdan, arkadan değildir.
Tanrı hitabı kalp bölgende kulaktan duyduğun gibi anlaşılır duyuştur.

Eğer duyduğun bir yönden geliyorsa o İblisin aldatmasıdır, dikkat etmelisin.
Mana âleminde büyüklerimizle konuşma şöyle olur:

Sen onun gözüne bir an bakarsın, o senin gözüne bir an bakar,
Bu bakışta sen soracağını sorar, alacağın cevabı alırsın.

Mana âlemindeki büyüklerimiz öldükleri için sende ölmeden ölünüz hükmünü yerine getirdiysen uyanıkken veya uykuda iken görüşebilirsin.

Hangi büyüğümüzle konuşmak istiyorsan namaz sonrasında dua ederek Allah’tan izin iste ve Fatiha’yı sürekli okuyarak uykuya dal.

Görevli melek senin ruhunu Allah izin verirse görüştürür.

                                             *
Sınama nedir?
Sözlerinin doğru olup olmadığı anlaşılması için,
 Bir durum yaratılarak senin tepkin ve yapacaklarına bakılarak,
 Hakkında değerlendirme yapılır.

Aslında başına gelenlerin hepsi seni sınamak içindir.
Büyüklerimiz bu dünya için imtihan dünyası derler.

Başımıza gelen her şey ile sınav yapılır, sınıfta kalırız veya yola devam ederiz.

                                               *
Allah’ı seviyorum diyene,
Allah hakkı için bir iyilik yapmasını iste de
Onun doğru olup olmadığını anla.

Allah’ı mı seviyor, çıkarını mı?

                                                  *
Ah etmek ayrıdır.
Ah çekmek ayrıdır.

Ah çekmek kaybettiğin zaman içindir.
Ah çekmek değerli olanı göremediğin içindir.

Ah çekmek söylenen öğüdü dinlemediğin içindir.
Ah çekmek bilinçli yaşadığın içindir.

                                              ***
AH ETMEK

Özlem duyduğuna AH! Dersin.
Kaybettiğine AH! Dersin.

Rahatsız olduğun zaman AH! Dersin.
Birde sana başkasının senin ismini hedef olarak söylediği AH! Vardır ki bundan sakınmalısın.

Bir şekilde haksız olarak başkasının hakkını aldın ise, zarar görenin acizliğinden dolayı senden hakkını alamadı ise, seni Allah’a şikâyet eder.

 Acizlerin, koruyucusu Allah bu müracaatı asla ret etmez, gerek yapılsın diye emreder.

Haksızlığa uğrayan kişi AH! Çektiği zaman gökyüzü titrer, tüm lanetler hedef gösterilen kişiyi takip eder ve etkisini gösterir.

AH! Çeken kişi gökyüzüne lanet oklarını atar da o oklar hedefini o kişi nerde olursa olsun bulur.

Büyüklerimiz dul kadının seher vakti yaptığı AH! Tan çekinmeyi önemle hatırlatırlar.

Yetimlerin ağlamasın da aynı etkiyi gösterir.
Dertli gönlün AH' hından sakınmalısın.

İnleyerek yapılan bedduadan korkmalısın.
Günahsızların bedduaları kötülerin peşini asla bırakmaz.

AH! Oklarına hedef olan mahvolur.
Soyu kurur. İşleri hep aksar.
 
Mutluluğu ve huzuru hiç tatmadan yalnızca aldığından ve yaptığından kısa süreli hoşlanarak kalır.
Hiç beklemediği sonuçlar alır.

AH! Alan başka alanda ne kadar iyi olsa da, iyilik yapsa da ibadet yapsa da kul hakkı niteliğinde olup AH! Çeken memnun edilmedikçe öç alıcı Allah o kişinin hesabını kapatmaz.

Kötü kurallar koyana, adetler çıkarana, yasaklar getirene herkes AH! Çeker ki lanet üstüne lanet yağar.

Tövbe etmekle kurtaramazsın, hakkını hak sahibine vermedikçe ve onu memnun etmedikçe bu lanet oklarından kurtulamazsın.

Beddua kalıcıdır.
O kişi ölse bile bedduası ölmez.

Dua okumakla, hacca gitmekle bu durumdan temizlenemezsin.
Allah kul hakkına karışmam der.
Bunu anladıysan daha fazla açıklamaya gerek yok.

Ey yaren, yaşamımızda bu hataları elbette bilerek cahilliğimizden, bilmeyerek dikkatsiz oluşumuzdan yaptık.
Herkes o kadar temiz değildir.

Allah’a ve ahrete inanan, hesaba çekileceğini bilen bu dünyada hesabını yapar, hak sahibine gönül hoşluğu ile hakkını verir ve hesabı ahrete bırakmaz.

Bu konuda hiç kıvıramazsın, üstünü örtemezsin, hiç olmamış gibi davranamazsın, hatırlamak istemesen de gönül yolundan sana hatırlatırlar.

Yani yaren kaçış yok.
Mertçe özür dileyerek kul hakkını ver.

Halktan yararlanmak isteyen din adamları kul hakkından çok az bahsederek, yapılan küçük iyiliği göklere çıkartırlar.

Yani bir şekilde toplayarak, az bir kısmını dağıtarak bu işten sıyrılırsın mesajını vererek çevre edinerek çıkar sağlarlar.

Yani haramı hileyle helal hale getirmeye çalışırlar.
Hazreti Mevlana mesnevisinde bu durumları hikâyelerle dikkat etmemiz için açıkça anlatır.

Yaren böyle menfaatin öne çıktığı, inançla tuzağa düşürülen topluluğa gitme.
Oradan edineceğin menfaat kirlidir.

Gökyüzünde süzülen akbaba ne kadar yükseklerdedir de hayran kalırsın ama yere indiği zaman başkasının leşinin başına iner, leşe iştahla saldırır.

Şahin kendi avlar, taze avladığını, kendi emeğiyle avladığını yer.
Aç durmak leş yemekten iyidir.

Açlıktan ölsen bile adın ebedi olarak pisliğe hiç bulaşmadan temiz öldü diye anılır olur.

                                     *
İşte böyle yaren herkes doğru yaptım der, haklıyım der, iyiyim der, kalbim temiz der. Yani yaren her şeyi kendi nefsinin terazisinde tartar.

Kendisine kendisi iyi not verir.
Alıcı ve satıcı kendisi olursa kazanç olur mu?

Buna halk değimiyle MAKAS derler.
Hep kendi bilir, kendi doğru yapar, kendi güzeldir.

Hak divanı kurulunca ak olanda, kara olan da açıkça belli olacak, herkes layık olduğu yere gidecek.
                                    *
Duayı iyilerden istemelisin.
Kötülerin duası kabul olmaz.

Kabul edilen dua toprağa konulan tohum gibidir.
Üstü örtülür, bir zaman sonra kimyası değişir, sonra gizlilikte kökleri kalarak kendini gösterir, faydasını sana sunar.

Allah yar ve yardımcınız olsun.
Âmin.

                                      *
RAVLİ    

Popüler Yayınlar