Yolda bir taşla bir kerpiç
parçası vardı.
Ansızın denize düştüler.
Taş feryat ederek battım
dedi, artık başımdan geçenleri denizin dibine anlatayım.
Fakat kerpiç, varlığından
geçti, yokluğa ulaştı.
Nereye gitti, ne oldu? Bilmem ki.
Dilsiz kerpiç şöyle seslendi,
onun bu sözünü hakikatten haberdar olan duydu ancak:
İki âlemde de bendeki ben
kalmadı.
Varlığımdan bir iğne yordamı
kadar varlık bile yok.
Artık benim ne canımı görmem
mümkün, ne tenimi.
Varlık, denizden ibaret. Ancak o, apaçık görülebilir.
Sen de bugün denizin rengine
boyanırsan denizde, geceleri parlatan, karanlıkları aydınlatan bir inci
olursun.
Fakat sen, varlığını
diledikçe ne canı bulabilirsin, ne aklı.
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR
M.E. B. YAY. 392
*
Yaren,
Kişiliğim gidecek diye asla
korkma.
Burada değişen önem verdiğin
değerlerdir.
Az değerli olana çok değer
verdiğini, çok zaman ayırdığını, çok emek verdiğini anlayarak gerçek değerli
olanlara yeterli güç, zaman, emek ayırmadığının farkına varman için
önerilerdir.
Sen kendini doğru
değerlendiremezsin.
Seni doğru değerlendirecek,
doğru yolu gösterecek, doğru sözlü yaşlı birini bulman yahut dünyayı terk etmiş
büyüklerin kitaplarından kendini mukayese ederek özeleştiri yapman lazımdır.
Yani sen kendi benliğinden
geçmedikçe, başka bir varlıkta var olmadıkça kendini doğru değerlendirecek
duruma gelemezsin.
Yani sen senden ayrılıp
kendini yabancı biri olarak görmedikçe ben haklıyım, ben doğruyum, ben iyi
yapıyorum der kendini aldatırsın.
Mal, mülk, para, makam, rahat
yaşam, saygı, sevgi aradıkça gerçek doğrulardan uzaklaşırsın.
*
RAVLİ.