Dedi ki:
“ Ey sufi, haber ver; ben mi
iyiyim, sen mi iyisin?”
Pir dedi ki:
“ Ey hakikatten haberi
olmayan, sus!
Gerçi kendini övmek bizde
yoktur;
Çünkü kendini öven hakikatten haberdar değildir.
Fakat söylemek vacip (Zorunlu) oldu bana.
Benim gibi biri, şüphe yok ki
senin gibi yüz binlerce padişahtan daha iyi durumdadır.
Çünkü canın din zevkini almamıştır…
Nefsin de seni, kendisine
eşek edinmiş!Üstüne de binmiş…
Sen, onun yükü altına girmiş, ona bir tutsak olmuşsun!
Ağzına bir gem vurmuş; sen de
gece gündüz demiyor, onun emrine uyuyor…
O gemi ne yana çevirirse o
tarafa gidiyor, onun dileğini arayıp duruyorsun!
A adam olmayan, o sana ne
buyurursa ona uyuyor, ancak onun dileğiyle adım atıyorsun!
Fakat ben din sırrını
bildiğim için kendime nefsimi eşek etmişimdir.
Nefsim, benim eşeğim oldu mu
üstüne binmişim…
Eşek nefis, senin üstünde,
bense nefsin üstündeyim!
Ben eşeğim, senin sırtına
biniyor…
Şu halde benim gibi bir er,
senin gibi yüz bin padişahtan daha iyidir “
Ey köpek nefsini hoş tutan,
sana şehvetten (aşırı istekten) bir ateş
düşmüştür.
O şehvet ateşi, yüzünün
suyunu (utanma duygunu), şerefini, namusunu
giderdi…
Gönlünden nuru, teninden
kuvveti aldı!
Gözün kararması (körlük), kulağının duymaması (sağırlık),
ihtiyarlık, acizlik, aklın, düşüncenin zayıflığı…
Bunlar gibi yüzlercesi, ölüm
beyinin (Azrail)
askerleridir.
(Ölümün
habercisidir)
Hepsi de ölüme kuldur (Boyun eğen) bunların!
(Ölüm
gelince hepsi ortadan kalkar)Gece gündüz bu askerler gelip çatarlar, adeta, arkadan beyimiz geliyor derler.
Bu askerler, her yandan gelip çattılar mı sen de yolundan kalırsın, nefsin de!
Nefsinle güzel geçindin; onunla işretlerde (içki toplantılarında), meclisler kurdun.
Ayağın, onun işret meclisine
bağlandı…
Sen onun kudretine zebun
(zayıf düşmek) oldun.
Fakat bu askerlerle padişah,
yani ölüm, geldi de çepçevre etrafını kuşattı mı sen, o köpek nefisten ayrı
düşersin, o köpek senden ayrı düşer!
Burada birbirinizden ayrılır,
ayrılık derdine müptela (alışkanlık) olursunuz
ama
Gam yeme; burada ona bir daha
ulaşamasan bile cehennemde ulaşırsın…
Orada beraberce hoş bir vakit
geçirirsiniz!
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)***
Yaren,
İsteklerinin seni kontrol
etmesi, gütmesi, orada oraya savurması, değerli gücünü ve zamanını harcatır.
Ruh sağlığını bozar.
Kararlarında yanlışlıklara
sebep olur.
Yani yaren, isteklerine
ihtiyaç sınırı koy (Bu bana yeter) ve nefsine hâkimiyet kur.
Dini sever önerilerini
yapmaya çalışırsan nefsin üzerinde hâkimiyet sağlarsın.
Din yolunun dışında bu
hâkimiyeti öğretecek, benimsetecek, uygulama kararlığında olacak, yaptırım gücü
olan başka bir öğreti yok.
Doğu felsefesinin
öğretilerinde kısa bir zaman ve etkisi olan ve sadece o kişinin yararlanası
dışında bir etkisi olmayan, kendini kısa süreli kontrol etme metotları
yaygınlaştırılmaya, Müslümanlık etkisizleştirilmeye uğraşılıyor.
Yaşamın sonuna kadar çok
etken olan nefisle mücadele etmen isteniyor.
Bir şekilde kontrol
etmelisin.
“ BU KADARI BANA YETER “diye
dünya isteklerine sınır koyarak işe başla.
İsteklerim diye liste yap.
Bunların içinde gerçekten
ihtiyacım değil dediklerinin üstünü çiz.
Bak ne kadar rahatlayacaksın.
İşte aklını istek baskısından
kurtararak, gerçek ihtiyaçlarınla sevinçle uğraşacaksın.
İkinci olarak, kendinden ve
yakın çevrenden başlayarak pozitif hislerle yaklaşımlarla hizmet etmeye hürmet
göstermeye başla.
BEN kelimesini aklından sil,
dilinden hiç çıkmasın
İnşallah rahatlar, sevinç içinde
yoluna devam edersin.
Daha da öğrenmek istiyorsan
bloğumuzda olan farkındayım ve kontrol konularını tekrar oku.
***RAVLİ