Herkes giyimli kuşamlı idi, o çırılçıplak!
Dedi ki:
“ Yarabbi, bana sağlam bir
cübbe ver..Başkaları gibi beni de sevindir!”
Hatif (Allah’tan söz getiren melek) seslendi:
“ İşte bak…Sıcacık güneşim buracıkta; geç otur!”
Meczup dedi ki:
“ A Tanrım, bana ne vakte dek
azap edeceksin?Senin güneşten daha iyi cübben yok mu?”
Hatif:
“ On gün sabret de istemeden
sana bir cübbe vereyim “ dedi.
Adam on gün güneşin altında
yandı…
Nihayet birisi bir cübbe
verdi.
Veren adam da pey yoksuldu.
Bu yüzden verdiği cübbede yüz
binlerce yama vardı.
Meczup dedi ki:
“ Ey sırları bilen Tanrı, bu hırkayı, bana
vaat ettiğin günden beri dikmekle mi meşguldün?
Hazinendeki yeni elbiseler
galiba yandı ki bunu dikmek icap etti!
Nihayet yüz bin yamayı bir
araya getirip diktin, bu cüppeyi yaptın…
İyi ama bu terziliği kimden
öğrendin sen?”
***
Tanrı tapısında iş kolay
değildir…Yolunda toprak olmak gerek.
Nice kişiler bu tapıya geldiler
ama daha uzaktan ateşten, nurdan ya yandılar, ya gerisin geri döndüler!
Ömür gelip geçtikten sonra
maksuda mı erişilir?
Niceler hasret kaldılar,
gelip geçtiler de maksatlarına eremediler.
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E.B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI (
Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Sen onca bu yolda yürümüşken
bile yine de imtihan yapılırsın.Belirli bir dereceye erişsen bile nazlar, cilveler hep olur.
Çünkü seven sensin.
Sevilen naz eder.
Sevildiğini bildiğine yapar.
Naz edenin neden nazlandığını
bilemezsin?
O naz makamındadır, sense
niyaz makamındasın.
Erenler Allah’la böyle
konuşmalar yaparlar.
Yaren düşün ki sen bir şey
söylüyorsun ve Allah karşılık cevap veriyor.
Bu insana yeter de artar
bile.
Bir giysinin değeri mi olur?
***
RAVLİ