“Et deniz neden mavisin sen?
*Niçin yas elbisesine
büründün?Sende hiçbir ateş yokken niçin kaynayıp duruyor, köpürüp taşıyorsun?
ADAM DEĞİLİM….
Bu yüzden ona layık
olamadım…..Derdiyle yas elbisesine büründüm.
Dudağım kupkuru…
Dalgın bir halde oturup
kalmışım; aşkının ateşiyle coşup köpürmedeyim.
Kevser’inden bir damla
bulabilsem ebedi bir hayata erer, kapısından ayrılmaz, orayı beklerdim.
Fakat benim gibi nice yüz
binlerce susuz, yanıp kavrulmuş kişi var ki gece gündüz, yolunda ölüp
gidiyorlar!”
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Tanrıya giden bu yol:
Tehlikelerle doludur.Öz eleştiriye girmek zorundasın ki acılaşırsın,
Hatırlamak istemediğin anılar
ve kişiler kendini gösterir ki bu gün sahip olduğun değerlerle yeniden yaşar ve
yaptığın doğru ve yanlışları tekrar kendin görürsün ki bu da senin iç dünyanda
kaynama ve köpürme yapar.
Bazen her şeyi kendi haline
bırakır, iç dünyana çekilir sakinleşirsin.
Bazen geriye çekilip kendine
ve yakın çevrene hücum eder çarparsın.
Öz eleştiriden ve geçmişi
hatırlayıp suçluluk, yetersizlik, acizlik duyanlar girdaba girip yolunu
kaybederler.
Yaren öz eleştiri ve geçmişi gözden geçirmek zorundasın ve bu yolun gereğidir.
Çünkü üstü örtülmüş veya
zannetme ile oluşmuş tüm kanaatler gönlünden gün yüzüne çıkması ve senin
gerçeklere daha yakın olduğun bu gözle tekrar değerlendirmelisin.
Bu düşünmeyle tüm takınaklı
ve taraftar olduğun, gönlünde kalmış olan çer çöp dediğimiz her şeyi ortaya
çıkararak değerlendirme yapmak zorundasın.
İç temizlik dediğimiz budur.
Temiz olmayan kabul edilmez
hükmünce cesaretle ve sabırla bu işi yapmalısın.
Bu yola hevesliler ile
gerçekten bu yolda gitmek isteyenler bu temizlik işleminde yoldan dönerler veya
devam ederler.
Diğer bir anlatımla anlaman
ve inanman için doktorlar çocukluğuna döndürerek takınaklı düşünceni ortaya
çıkartırlar ve bunun o kadar değer verilecek bir durum olmadığını anlatarak
kişinin girdaptan çıkmasına yardım ederler.
Bu bizde bu işlemi kendin yapması istenir.
Çünkü hiç kimseyle paylaşamayacağın sırların vardır.
Kötü birleşimle oluşmuş,
zaman içinde diğer olaylarla birleşerek ayrıştırılamayan duruma gelmiş bu kimya
oluşumunu yine kendin kararlı bir biçimde temizlemelisin.
Yaren kendini ne suçla ne
aşağı gör, farkına var çünkü çoğu zaman acizliğimizden, korkularımızdan sayısız
yanlışlara düştük.
Aklımız başımızda olmadığı
zaman işlediğiz hataları suç kabul ederek suçluluk kargaşasına girme.
Ama
kendin hatırla, kendin gör ve bilicinde ol.
Farkında olarak gelecek
yaşamı düzenlerken aynı hatalı davranışlara düşmemek ve bize bağlı olanları bu
hatalara düşürmemek için bu çok gereklidir.
Yaren, bu denizde fırtınaya
tutulmuş bir geminin halidir ki doğru yolda olduğun ve iyi bir amacın olduğu
için muhakkak Tanrı’dan yardım gelir.
Bazı hatıralarımızı
kaynatırız, bazılarını turşu ederiz bazılarını demlenmeye bırakırız, bazılarını
kaynatıp aş yaparız.
Yani olduğu gibi bırakmayız.
Bu işte er dediğimiz kişiler
her türlü zorluğa katlanarak sevgilimiz Ulu Tanrının kapısına varmayı
hedeflerler.
Güzel ve değerli kolay elde
edilmez.
Geçmişini kabul et ve yarınını
doğru düzenle.
Ey yaren, Sevgiliye her
yaklaştıkça sevgili geri çekilerek daha da hırslanmanı ister ki buna naz
diyoruz.
Yaren.
Adam böyle olunur.
Bir
işi, bir eşi, bir evi, bir arabası olmak değildir bu iş.
Bizi çok etkileyen, her
defasında kendi isteklerinin olmasını isteyen nefisle uğraşmak için adam olman
lazımdır.
Adam değilsen en ufak bir
sıkıntıda kaçarsın.
Sevgili Tanrı ile buluşmak
özlemi içinde kendiliğinden coşarsa içindeki bu dalgalanmalar, fırtınalar olur.
Bu işler oldukça ustalaşırsın
ve zamanla gönül huzuru olur.
*
RAVLİ