Tam bir hafta hırkasına bürünüp ekmeksiz katıksız bir bucakta aç bi ilaç düştü kaldı,
Hafta geçince dedi ki:
“ Yarabbi, bana bir lokmacık ekmek gönder!”
Hatif (Allah’tan söz getiren
sözcü):
“ Kalk, Nişabur meydanını bir iyice süpür.
Meydanı süpürürken yarım
altın bulacaksın…
Onunla ekmek al, ye “ dedi.
Şeyh dedi ki:
“ Benim süpürgem, kalburum
olsaydı, ekmek bulmakta müşküle mi düşerdim?
Benim hiçbir şeyim yok…
Halimde bitik.Kanımı içme de zahmetsizce ekmek yolla!”
Hatif: (Tanrı'dan söz getiren melek)
“ Ekmek istiyorsan
meydanı süpürmek sana kolay gelir” dedi.
** Şeyh bir hayli uğraştı,
üzüldü, nihayet bir süpürgeyle bir kalbur bularak.
Kalkıp meydanı süpürmeye
koyuldu.
Süprüntü tamamıyla temizlendi…
Son kalburun içinde de altını
buldu.
Sevinerek ekmekçiye koştu,
ekmek aldı.
Fakat ekmekçi ekmeği verince
Şeyh, bir de baktı ki yanında süpürgeyle kalburu yok; para da kalburun
içindeydi!
Pirin içine öyle bir ateş
düştü ki…
Şiddetle feryada başladı, ey
Hayy (Allah’ın adlarındandır, diri anlamındadır),
dedi…
Şu anda benim gibi çaresiz
adam var mı ki?
Param yok…Ekmekçiye ne vereceğim şimdi?
Deli gibi koştu…
Kendisini bir viraneye attı.
Dertli bir halde o viraneye
girince bir de ne görsün…
Süpürgeyle kalburu orada!
Pir sevindi de dedi ki:
“ Yarabbi, neden dünyayı bana
kapkara bir hale getirdin?
Ekmeğimi zehir ettin?
Al ekmeğimi ver huzurumu”
Hatif dedi ki:
“ Ey hiçbir şeyden
hoşlanmayan!Ekmek katıksız yenmez.
Ekmeği katıksız olarak
kucaklayıp aldın…
Ben de sana katık verdim,
şükretsene!”***
MANTIK AL- TAYR 1 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M.E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Kendinden ve halktan tamamen
ölmedikçe canımız, boğazımızdan temiz olarak çıkmaz, imanla can veremeyiz!
Yani kendin dünyalık
isteklerden vazgeçmelisin.
Yani halktan beklentin
kalmamalıdır.
Bu işi bilen, uyanık olan,
hakikatten haberi olan candır.
Halkla diri olan kişiyse bu
yolda mert değildir.
İş eriysen ayağını yere bas…
Değilsen masal gibi anla,
anlat dur.
Bu aşk ağacının meyvesi
isteklerden arınmaktır.
Dilek sahibi isen, başını
alıp bizden uzaklaş.
Aşk bir gönüle konakladı mı o
kişinin gönlünü varlıktan çeker, alır.
Aşk derdi, yol erini kanlara
bular…Baş aşağı düşürür!
Seni kendi haline bırakmaz…
Öldürür de senden kan diyeti
ister.
Yani yaren bu iş sadece
öğrenip söylemekle âşıklık olmaz. Tüm zorluklarına katlanmak zorundasın.
*
Yaren,
Kendinin yapman gereken
işleri Allah’tan beklersen zor alırsın.
Seni çalıştırmadan, zahmete
sokmadan, yormadan, üzmeden kolayca vermez.
Bu dünya baştanbaşa pislikten
başka nedir ki!
Yüz binlerce insan kötüdür,
yankesicidir..
Hepsi de dünya leşi
peşindedir.
Ama bunları kendine dert
etme.
Gönlünü, Tanrı sevgisiyle
deniz haline getirirsen neye baksan Tanrı sevgisine boğarsın.
Yani aşkla baktığın her şey
tertemiz hale gelir.
Sana bu çeşit şeye can
vermedense gönlünü eve, dükkâna vermek daha iyi diyenler olacaktır.
Yaren o işi herkes yapıyor,
duy ama bu işten vazgeçme.
*
Özel.
Ebedi yaşamak için ne
yapmalıyız?
Canını, sana bu canı veren
Tanrıya vermeliyiz.
Eşek tabiri kime denir?
Öğüt dinlemeyene, uyarıları
duymazlıktan gelene.
Sağır veya ahmak olana denir.
Kurtulman gereken nelerdir?
Aklını bağlayan
takıntılardan,
Düşünceni bağlayan tutkulardan,Seni kendine çeken hoşlanma duygularından.
(Lezzet başkadır, hoşlanma başka)
Dedi kodu yapan ne zarara
uğrar?
Yüzleşmek cesaretini
kaybeder.
Aklı gerçeklerden
uzaklaşarak; gerçekleri anlayamaz, durumu kavrayamaz.Kendisini sevilmeyen ve inanılmayan bir duruma sokar.
Anladım demekle anlamış olur
musun?
Sana yansıtılanı mevcut
bilgin kadarıyla anlarsın,
Bilgi alanı çok geniş
olduğundan hiç kimse tamamıyla anlayamaz.
Perde ne demektir?
Doğruyu görmene engeldir.
Başkasını cezalandırırken aslında ne yaparsın?
Disiplin ve sevginin yapıcı
gücünden uzaklaşırsın.
Teflon kadın-adam niye denir?
Başkasını yakan, kendini
yakmayan kişiye denir.
*
RAVLİ