16 Kasım 2011 Çarşamba

ŞEMS VE TANRI VE İNSAN İLİŞKİSİ

Şems Hazretleri bir sohbetinde şöyle demiştir ki:

Niyaz (Yalvarış, yakarış, selam, saygı, dua) insandan utanmayı götürür.
Kibir (Büyüklük taslama, yüksekten bakma) da dini götürür.

Haris (Hırslı, doymaz, bir şeye çok düşkün, lüzumundan fazla istekli), iblis tabiatlı (Hilekâr) olur.

Tamah (Aç gözlülük, doymazlık, çok isteme) gelen yere (tamahla gelen şeyi toplamaya) CEM,

Cem (Toplama ile) gelen yere (Toplanılan şeyin kalması için ondan kendin kullanmazsan) MEN ETME,

Men gelen yere (Men edilen şeyden kendini) kat etme (Kesme) KAT,

Kat gelen yere de   (Toplanılan şeyden faydalandığı için şükür etmemek ve o şey üzerine farz ve lazım olan şeyi terk etmemek sebebiyle) KÜFÜR lazım geldi.

Küfür gelen yere ATEŞ (Cehennem ateşi) gelir.

* Böylece eğer cisimden geçer cana ulaşırsan hadisliğe kavuşursun (Tanrı’dan duymaya başlarsın).

Tanrı kadimdir (Eski dosttur).

Hadis (yeni çıkan), kadim (Eski) nasıl bulur?
Toprak nerede?
Rab’lerin rabbi nerede?

Senin yanında, kendisine sıçrayıp kurtulacağın şey ruhtur.
Sen ruhu avucuna koyup götürürsen ne yapmış olacağını bil.

ŞİİR:
“ Senin âşıkların eğer hediye olarak sana canlarını getirseler,
Senin başına yemin ederim ki onlar tereciye tere satmış olurlar.”

Tereciye tere satmanın ne kıymeti ve değeri olabilir.
(Çünkü terecide tere fazlasıyla vardır)

Şimdi sen niyaz (Yalvarış, yakarış, selam, saygı, dua) götür.
Çünkü niyazsız olan Tanrı niyazı sever.

O niyaz vasıtasıyla bu olaylardan birdenbire kurtulacaksın.
Başlangıcı olmayandan sana bir şey bağlanacak ki bu da aştır.

Aşkın tuzağı geldi ona sarıldı.
Çünkü “ Onlar onu seviyor” (Maide suresi 59 yorumu) ayetindeki onların Tanrı’yı sevmesi, Tanrı’nın onları sevmesindendir.
O başlangıcı olmayanı göreceksin”… ve o, gözleri idrak eder” (En’am suresi 103) ayetinin manası budur.

Kıyamet gününe kadar tamamlığı olmayan bu söz tamam olacaktır.    
            
                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
  1. Tanrı sevdiği kuluna niyaz (Yalvarış, yakarış, selam, saygı, dua) ahlakı bağışlar.
  2. Dini insandan alıp götürenin büyüklük taslama, yüksekten bakmak olduğunu öğrendik.
  3. Hilekârlığın iblisin huyu olduğunu; hırslı, doymaz, bir şeye çok düşkün, lüzumundan fazla istekli olanın da aynı yapıda olduğunu öğrendik.
                               *
Aç gözlülük, doymazlık, çok isteyerek biriktirirsek,
     Biriktirdiğimizi kendimiz ve çevremiz için kullanmazsak,
Gelen yeri önemsemek, umursamazsak, yok sayarsak,
     Verene usulünce şükür etmezsek,
Toplanan şeyden fakirlerin, dervişlerin, gariplerin hakkını vermezsek, küfüre gireceğimizi ve kendimizi Cehennem ateşine atacağımızı öğrendik.
                                     *
Cisimlerle uğraşmayı bırakırsak, can alanına geçeceğimizi öğrendik.
Can alanında olan kimsenin Tanrı’dan gelen, hiç kimsenin söylemediği sözleri duymaya başlayacağını öğrendik.
                                       *
Tanrı’nın bizim eski dostumuz olduğunu öğrendik.

Eski dostu bırakıp toprağa ait yeni dostlar edinmemizin yanlış olacağını öğrendik.

İnsanın icat ettikleri ile oluşan dostlukların devamlı olmadığını öğrendik.

Yeni edindiğimiz dostların sözünde durmayacağını öğrendik.
                                       *
Çünkü niyazsız olan Tanrı niyazı sever.
Yalvarış, yakarış, selam, saygı, dua (Niyaz) ile ruhumuzu Tanrı’ya götürmemiz gerektiğini öğrendik.
                                         *
Ruhumuzu Tanrı’ya götürürsek, Tanrı’nın bize aşkı bağlayacağını ve olaylardan birdenbire kurtulacağımızı öğrendik.
                                       *
Müminlerin Tanrı’yı sevmesi, Tanrı’nın kendisini sevmesinden olduğu gerçeğini unutmamamız gerektiğini öğrendik.
                                         *
İşte böyle yaren,

Ne yapmamız, nasıl yapmamız ana hatlarıyla böyledir.

Bizim Tanrı’yı aramamız, sevmemiz, tanımaya çalışmamız aslında Tanrı’nın bizi sevmesinden dolayı oluşturduğu çekicilikle olduğunu, bizim farkında olmamız gerektiğini ve bu bilinçle hareket etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                          *
RAVLİ
                        

Popüler Yayınlar