21 Kasım 2011 Pazartesi

ŞEMS VE ADIMIN UZUNLUĞU NE KADAR

Şems Hazretleri bir sohbetinde anlaşmıştır ki:

Bir aziz, ölümünden on iki sene sonra Peygamberi rüyada gördü ve:

“ Ey Tanrı’nın elçisi!
Her Cuma akşamı kendini bana gösterdin.
Bu (On iki yıl) müddet içinde beni susuz bir balık gibi bıraktın “ dedi.

Peygamber:
“ Taziyetle (matem merasimi) meşguldüm” dedi.

Bunun üzerine aziz:
“ Ne taziyetle “ dedi.

Peygamber:
“ Bu on iki yıl içinde bana yalnız yüzü Kıble’de olan yedi kişi geldi.
Onlardan başka herkesin Kıble’de değildi.

Şimdi bu bir manadır ve “ Onun tevilini ( Söze ayrı mana verme) ancak Tanrı ve ilimde sağlam olanlar bilir” ( Bakara 7) “meyletmedi “ (Enfal sur.17) ayeti onun şerhidir.

Hoşluk, dostlar toplantısındadır.
Birbirlerinin yanlarına sokulur, birbirlerine naz eder ve yüz gösterirler.

Birbirlerinden ayrılınca, birbirlerine karşı olan meyilleri içine heva ve heves karışır.
Onların onuru gider.

Bir şeyi balın içine korsan taze ve hoş olur.
Çünkü hava onun içine giremez.

Sam böbürleniyordu:
Fakat Musa (Selam onun üzerine olsun) o celaletiyle (Ululuğuyla) Hızır hazretlerinin sohbetinde bulunmak ve bu lütuf sıfatının olgunlaşmasını istiyordu.
Başka bir letafet (Hoşluk, güzellik, yumuşaklık) elde etmek için o, tövbeler ediyordu.

Dervişin bütün ömründe bir defa tövbe etmesi ve hem de:
“ Benim yoluma bu neden geldi” diye pişman olması lazımdır.

Peygamber (Selam onun üzerine olsun) bütün nazenliğine (Çok nazlı yetişmiş) rağmen fakirlerin selamını uğur sayardı ve onlarla birlikte toprak üzerine oturur, onların sözlerini dinlerdi.

ŞİİR:
“ Sen, Mustafa’nın, miskinlerinden dua talebinde bulunduğuna inanmıyorsun” (Mesnevi 4.Cilt 365/1632)

Kendini ele geçirdiğin zaman, başka birini bulursan, onun boğazına sarılırsın, yoksa sen ele geçirilirsin.

Deve, karıncaya yol arkadaşı oldu, bir suya ulaştılar.
Karınca ayağını suya sokmadı.

Deve:
“ Ne oldu?
Gel kolaydır.
Su dize kadar çıkıyor” dedi.

Karınca:
“ Evet, su senin dizine ancak çıkıyor, fakat benim üzerimden altı kez aşacak” dedi.

Eğer Şeyhsiz kalsaydım, yaşamazdım.
“ Kim bana bir kulaç yaklaşır?
Kulaçtan kulaca, karıştan karışa, denizden denize fark vardır.

Muhammed’in adımına ulaşmak için iki adım atmak lazımdır.
Sende Firavun baş gösterdi, Musa geldi onu kovdu.

Tekrar Firavun geldi, Musa gitti.
Bu televvünün ( Renk değiştirmek, döneklik) ne zamana kadar olduğuna delalet (Doğru yoldan sapma) eder.

Musa’ya öyle sarıl ki, Firavun bir daha gelmesin.
Bu televvün ( Renk değiştirmek, döneklik) hesaba gelmez.

“ Rabbimiz Tanrı’dır diyen ve sonra doğruluk gösterenlere melekler inerler …(Fussulet suresi 30)

Bu devrede Anak’ın önünde:
“ Dizden dize fark vardır “ sözü söylenecek duruma düşer;

Çünkü o da Tufanda boğulmamış ve sular ancak dizine kadar yükselmişti;
Fakat Musa onu öldürdü.

Bu Uc b. Anak (Peygamber zamanında yaşamış iri bir oduncu olup, çok ekmek yiyen biri) Âdem’in, onun canının ve gönlünün oğulları ve yalnız Âdem’in su ve kilden olan oğulları huzurunda değil,

Belki bir adımı da Tanrı’da olan ve hakkında “ İki adımda kavuştu “ sözü söyleyen Muhammed’in yanında da “ Dizden dize fark vardır “ sözüyle anlatılan vaziyete düşer.

Biz de:
“ Dizden dize yüz adım atsak sofanın yanına gelemeyiz.

“ Tanrı kurallarına lütuf ve ihsan edicidir” (Sura suresi 19)
Ayetini yalnız, nerede temiz kulları varsa onlar için söyledi.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
                                  KIBLE

Müslümanların namazda yönelmiş oldukları yön, Kâbe’dir.
Kuran-ı Kerim’de

“Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev(mabet), Mekke’deki (Kâbe) dir” buyrulmaktadır.
(Al-i İmran 3/96)    

Kâbe’yi görenler için kıble, Kâbe’nin bizzat kendisidir.
Kâbe’yi görmeyenler için, Kâbe’nin bulunduğu taraftır.

Kâbe’nin göğe doğru ve dünyanın merkezine doğru uzantısı da kıble’dir.
Namazda bu yöne yönelmeye istikbal-i kıble denir.
                                        *
                                4 KIBLE
1. Namaz kıblesidir yön Kâbe’yedir.
2. Dua kıblesidir yönü göğe doğrudur.
3. Yardım kıblesidir yönü ihtiyaç sahiplerinedir.
4. Gönül kıblesidir, yönü doğru yolu gösteren şeyhine doğrudur.

Gönül kıblesine yüz tutan diğer 3 kıbleyi layıkıyla yerine getirir.
                                                  *

Neler öğrendik:
1.    Dört kıbleye yüz çevirenin azlığından Peygamber efendimizin üzüldüğünü öğrendik.
2.    Sadece namaz kıblesinin yeterli olmadığını öğrendik.
3.    Dört kıblenin önemini anlamalıyız.
4.    Daima Tanrı erlerinin sohbetinde olmaya çalışmalıyız. (Büyüklerimizin yazılarını okumak da sohbette olmak hükmündedir)
5.    Tanrı erleriyle sohbetin verdiği lezzet ve gıda ile toplumda estirilen rüzgârdan kurtulup hevesin esiri olmaktan kurtulduğumuzu öğrendik.
6.    Durumumuz ne olursa olsun olgunlaşma yolundan ayrılmamamız gerektiğini öğrendik.
7.    Kişinin bu gün öğrendiği doğru ölçülerle geçmişe yönelik yanlışlıklarını görüp pişman olmamız, tövbe etmemiz, Tanrı’dan bağışlanmasını istememiz gerektiğini öğrendik.
8.    Yolumuza çıkan, başımıza gelen her neyse “ Tanrı bunu ne için yaptı?” sorusunu kendimize sorup “Ben neden böyle davrandım” cevabını kendimizden almalıyız. 
9.    Kendimizden aşağı olanlara bize yaklaşmalarını, bizden fayda görmeleri için alçak gönüllü olmamız bunun peygamberimizin âdeti olduğunu bilmemiz gerektiğini öğrendik.
10.                      Kendimizi ele geçirmemiz yani kendi kendimizi kontrol etmemiz gerektiğini öğrendik.
11.                      Kendimizi başkalarının yönlendirmesine bırakırsak ne yöne gideceğimiz belli olmayan bir yola gireceğimizi ve istenilen ve beğenilen sonuçlara ulaşamamak şüphesini hep taşıyacağımızı öğrendik.
12.                      Her canlının boyu ve adımı farklı olduğundan mukayese etmelere çok dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik.
13.                      Eğer adımımız ve boyumuz küçükse, adımı ve boyu büyük olanla dost olursak küçük engellerde yoldan kalmayıp dostumuzun yardımıyla boğulmadan o engeli kolaylıkla aşıp yolumuza devam edebileceğimizi öğrendik. 
14.                      Hevesle hareket edenin çok yol ve yön değiştirdiğini ve faydalı bir yol bulamadığını öğrendik.
15.                      Eğer kalbimiz inandı ise, nefsimizin istekleriyle ve yönlendirmesiyle inandığımızdan vazgeçmememiz, renk değiştirmemiz, döneklik yapmamamız gerektiğini öğrendik.
16.                      İnandığımıza, sevdiğimize bağlanırsak, araya başka kötü insanların giremeyeceğini öğrendik.
17.                      Temiz kul olursak Tanrı’nın adımlarımızı güçlendirdiğini öğrendik.
18.                      Anak’ın Peygamberimizin duası sayesinde oburluktan vazgeçtiğini öğrendik.
19.                      Bizim onca uğraşımıza, çalışıp çabalamamıza rağmen ulaşamadığımız hedefe Tanrı erlerinin bir duasıyla kolayca ulaştığımızı öğrendik.

İşte böyle yaren,
Duanın neler yapabileceğini öğrendik.
Dua almak için de duası kabul edilen kişilere yakın olmamız gerektiğini öğrendik.
Duası kabul edilen kişilere yakın olmak için de temiz ve hizmet etmeyi seven bir insan olmayı öğrendik.
İnşallah bize de nasip ve kolay olur.
Âmin.
                                             *
RAVLİ

Popüler Yayınlar