10 Kasım 2011 Perşembe

ŞEMS VE MEVLANANIN ŞEMSE SEVGİSİ

Yine Neccar’ın oğlu şeyh Mahmud Sahipkan (Tanrı rahmet etsin) eski dostlarından şöyle anlatmıştır.

Bir gün müritlerin uluları Mevlana Şemseddin’e:
“ Mevlana Hazretleri, sizin hakkınızda büyük inayetlerde (özenti) bulunuyor ve öyle sonsuz muhabbetler gösteriyor ki binlerce gazellerini sizin mübarek isminizle süslemiş ve taziz (Kutlu kılma) etmiştir.

O manalar sizin zikrinizle güzellik ve letafet (Hoşluk, güzellik) bahşediyor.” Dediler.

Mevlana Şems:
“ Tanrı’nın adına tekrar-tekrar yemin ederim ki öyle bir padişahın can kudretinin eline düşmüşüm ki, o, isterse beni arşa çıkarır, isterse ferş’e (Yere, toprağa) indirir” dedi.

Nitekim buyurmuştur.
ŞİİR:

“ Kalbim, bir kalem gibi gönül alan öyle bir sevgilinin parmaklarına düşmüştür ki bu gece “ Yaşa” yarın ise “İşe” diye yazar.

Kalem yontar türlü-türlü yazılar yazar.
Kalem ona, ben sana teslimim, benim kıymetim olmadığını sen de biliyorsun, der.”
                                     *
Yine Mevlana Hazretlerinin, Şems’e ortadan kaybolduktan sonra kim onun hakkında asıl ve esası olmayan bir haber verse ve:

“ Mevlana Şemsi-i falan yerde gördüm” dese, bu müjde için sarığını ve ferecesini verir.
Şükranelerde bulunur ve teşekkürler ederdi.

Bir gün bir adam:
“ Mevlana Şems-i Şam’da gördüm “ diye haber verdi.
Mevlana buna o kadar sevindi ki tarif olunamaz.

Başındaki sarığını, sırtındaki ferecesini, ayağındaki ayakkabı ve çizmesini ona bağışladı.

Dostlardan biri:
“ Bu adamın verdiği haber yalandır.
O Mevlana Şems-i hiç görmemiştir “ dedi.

Mevlana:
“ Evet, onun verdiği bu yalan haber için sarığımı ve ferecemi verdim.
Eğer doğru haber verseydi, elbise yerine canımı verirdim ve kendimi onun uğrunda feda ederdim” buyurdu.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems-i sevmesi övmesi iki türlü olduğunu öğrendik.
2.    Birinci olarak Şems Hazretlerinin durumunu ve konumunu bilecek, takdir edecek, tarif edecek kadar yakın olması ve bilmesi olduğunu öğrendik.
3.    İkinci olarak da Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerine ayna olup kendisini gösterdiğini öğrendik.
4.    Birbirlerine ne kadar saygılı, seven, sevecen, değer bilen, değer veren Tanrı dostları olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Aynı şeyi seven (Tanrı’yı) ve birbiriyle dost olan daha da ilerisi olan aşk makamına geçen iki büyük ulunun bize örnek davranışlarını öğrendik.

Birbirlerini severken araya hiçbir şey sokup bozmayan, daima dostunun değerini anlayıp saygı gösteren, takdir eden, özenen sevgi örneğini öğrendik, anladık.

Kıskançlığın, benliğin, menfaatin hiçbir şekilde dostluklarını etkilemediğini öğrendik, anladık.
                                  *
RAVLİ  

Popüler Yayınlar