22 Kasım 2011 Salı

ŞEMS VE ŞEYTAN

Şems Hazretleri bir sohbetinde buyurdu ki:
Bir gün Ömer (Tanrı ondan razı olsun) vurup şeytanın bir gözünü kör etti.

Bu onların bildiği bir mana ve sırdır.
O mana her şekilde gözükür ve şekil bağlar, yoksa bu şeytan mücessem bir şey değildir.
 ((Cisim sahibi değildir, üç boyutu yoktur (Eni, boyu, kalınlığı))

“Şeytan insanoğlunda, kanın damarlarda dolaştığı gibi dolaşır”

Şeytan, bir gün gelip Ömer’e:
“ Ey Ömer!
Gel de sana acayip bir şey göstereyim” dedi ve mescidin yarığından, mescitte bir adamın uyuduğunu, birinin de namazda olduğunu gösterip:

“ Aşk ateşinin korkusundan o uyuyan şahsın sinesine giremiyorum.

Bu korku olmasaydı girer bir şey yapardım.
Fakat o namaz kılanı harap ederdim” dedi.

Bu şeytanı Tanrı erlerinin aşk ateşinden başka bir şey yakmaz.
Tanrı erinin yaptığı bütün riyazetler (Nefsi kırmak için yemek yemeği en aza indiren) şeytana fayda etmez, belki bunlarla daha fazla kuvvetlendirir.

Çünkü onu şehvet ateşinden yaratmıştır.
Ateşi nur söndürür.

Nitekim:
“ Senin nurun benim ateşimi söndürür” denilmiştir.
Eğer o ledün’den (Tanrı sırlarına ait bilgi) filozof ve bilgin olmasaydı, bunların işi nasıl olurdu.

Onların işi kırk bin yılda düzelmezdi.
Yirmi ömrü birbirine bağlasaydım yine düzelmezdi.

Diğer Peygamberlerin bin yılda elde ettiklerine, ledün’den hâkim (Tanrı sırlarını bilen, bilginlere ders veren) ve bilgin olan Peygamberler (Selam onun üzerine olsun) kısa bir müddette ulaştı ve onları geçti.

Dışarı çıkalım ve bu bıyıkları aşağı sarkıtalım.
Biz, kâfirler bıyığımızdan korksunlar diye gazaya (savaşa) gitmeyeceğiz.
Bıyığımızın her bir teli mızrak olsa, yine de kendi içimizdeki kâfir onlardan korkmaz.

Bunun içindeki kâfirin işi ise tamamlanalı hayli oldu.
“ Bizim yolumuzda cihat (Savaş) edenlere doğru yolu gösteririz” ayetinde önce geleni sonra okuduğun zaman yani:

O kimseler ki biz onlara doğru yolumuzu gösterdik;
Onlar bizim için cihat ettiler “ dersen esas maksat anlaşılır.

Yoksa onlar bizim hidayetimiz olmaksızın herhangi bir yolda cihat ettiler, biz de onlara yol gösterdik” demek olur veya:

“ Bizim hidayetimizle cihat ettiler” dersen o halde,
“ Biz onlara hidayet ederiz “ sözünü tekrar etmenin manası ne?

Aksi takdirde bu sözler Tanrı’nın Muhammed’in ağzından çıkmış olabilir.
Buna göre:
“ Bizim için yani bizim zahiri hizmetimiz ve bizim zahiri (Görünen) cismimiz için cihat edenlere biz doğru yolumuzu yani ruhlarımızın ve hakikatlerimizin doğru yolunu gösteririz” demek olur.

Sıra gözetmeksizin Perşembe ve pazartesi oruç tut.
Birdenbire nefsin canı üzerine oturup tutacağım de ki, bu, nefsinin zoruna gitsin.
Böylece birdenbire onun Müslüman olması umulur.
Zira onun Müslüman olması çok uzaktır.

Buyurdu ki:
Herkesin kendine layık bir günahı vardır.
Birinin günahı, rindlik (Dünya işlerini hoş gören, kalender), fısk u fücur (Ahlaksızlık, günahlara dalma) olur ve bunlar da onun haline yaraşır.

Birinin de günahı Tanrı, kapısında bulunmamak olur.
Ne mutlu ona ki, gözü uyur, kalbi uyumaz.

Vay o kimseye ki, gözü uyumaz, kalbi uyur.
Tanrı daha iyi bilir.

                                               ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
                                         ŞEYTAN
Allah insan ırkının ilki Hz. Âdem’i yaratınca meleklere, Âdem’e secde etmelerini emretti.
İblis (şeytan) hariç hepsi secde ettiler.

Böylece ilk isyan, kibir (Büyüklenme),ayrılık ve düşmanlık başladı.
(Â’ raf, 7/11-22)

Artık insan nesline karşı olan bu tavrını, DÜŞMANLIK
(Fatır, 35/5)

SAPTIRMAK
(Kasas, 28/15)

VESVESE VERMEK
(Nas, 114/1-4)

ALDATMAK
(Lokman 31/33)

NANKÖRLÜK ETMEK
(İsra, 17/27)

İSYAN ETMEK
(Meryem, 19/44)

ŞÜPHEYE DÜŞÜRMEK
(Sebe, 34/20)

KÖTÜ İŞLERİ GÜZEL GÖSTERMEK
(Ankebut, 29/38)

İÇKİ, KUMAR VE FUHUŞ GİBİ EYLEMLERİ SEVDİRMEK
(Maide, 5/91-92)

Şeytanın gücü daha çok kendisine dost olanlarla Allah’a şirk koşanlara yetmektedir.
(Nalh, 16/100)

Kulluk vecibelerini yerine getirenlerle Allah’a sığınanlara zarar veremez.
(Nalh, 19/99)

Yarın kıyamet gününde gerçek ortaya çıktığında şeytan aczini ve iflasını itiraf ederek gerçekleri ortaya koyacak.
(İbrahim, 14/22)

Ancak bu gecikmiş bir itiraf olduğundan kimseye faydası olmayacak.

(Doç.Dr. Fikret Karaman çalışması. D.İ.B. Dini Kavramlar. Sözlüğü)

                                            ***
Neler öğrendik:
1.    Bir şeyin etkisini görmek için ille de görmemiz gerekmediğini öğrendik.
2.    Şeytanın cinler gibi görünebilir bir varlık olmadığını öğrendik.
3.    Şeytan’ın Tanrı aşkı olandan korktuğunu öğrendik.
4.     Tanrı aşkı olmadan namaz kılanın şeytanın etkisinden kurtulamadığını öğrendik.
5.    Nefsimizi açlıkla ne kadar kılsak yine de şeytanın tesirinden kurtulamayacağımızı öğrendik.
6.    Şeytanın şehvet (Aşırı istek) ateşinden yaratıldığını öğrendik.
7.    Şeytan çok bilgin filozof olduğundan edindiğimiz bilgilerin ondan kurtulmamıza yetmediğini öğrendik.
8.    Şeytanın Tanrı sırlarını bilenden çekindiğini öğrendik.
9.    Perşembe ve pazartesi günü oruç tutarsak birdenbire nefsimizin Müslüman olma olasılığı olduğunu öğrendik.
10.                      Günahın yasaklanmışları yapmakla olduğu gibi, önerilen Tanrı kapısında olmamak da olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,
İmtihan dünyasında çok bilgili, çok uyanık, çok laf yapan olsak da Şeytanın bilgisine yetişemiyoruz.

Ancak Tanrı kapısında bekleyerek, tanrı sırlarını öğrenerek ile şeytanı kendimizden uzaklaştırabiliyoruz.

 İbadete, yaşamımızın tüm alanlarına Tanrı aşkını katmazsak Şeytanın bize oynayacağı oyunlardan kurtulamayacağımızı öğrendik, anladık.
                                               *
RAVLİ

Popüler Yayınlar