12 Kasım 2011 Cumartesi

ŞEMS VE OLGUNUN UYGUNA BAKIŞI

Veled Hazretleri (Tanrı onun sırrını kutlasın) anlatmıştır ki:
Bir gün babam hazretlerine, halvetinde bedeninden sıyrılıp çıkmak vaki olmuş (Ruhlar âlemine gitmiş) ve birkaç saat o istiğrak (İç âleminde) içinde kalmıştı.

Hayret âleminden kendisine geldikten sonra, niyaz yoluyla ondan bu halini sordum.

Babam:
“ Bahaeddin, Bağdat’ta birçok yıllar riyazet (Açlıkla nefsini terbiye etmek) ve mücahe de (Nefsini yenmeye çalışmak) ile meşgul olan zayıf bedenli, ince boyunlu ve sarı yüzlü bir şahıs gördüm.

Ağlayıp sızlıyordu.
Onun büyük bir dert sahibi olduğunu anladım.

Öyle bir dereceye gelmişti ki, Dicle nehri üzerinde seccade serip namaz kılıyordu.

Bütün bu Tanrı’ya olan yakınlığına ve kudretine rağmen Tanrı’dan:
“ Ey Tanrım!
Ey sultanım!
Bana, bu halimden ve hayretimden daha iyi bir hal ve hayret ver;
Çünkü bunların bana hiçbir faydası yoktur” diye ricada bulunuyordu.

Ben de hemen o anda kalağına (İç sıkıntısı, gönül darlığı);
“ Bizim Mevlana Şemseddin’imiz, Şam’da kalabalıkların etrafını dolaşıyor ve halkı seyrediyor.

Şimdi oraya git de o aşk padişahı seni bu halde görsün ve senin bu ağlayıp sızlamana gülsün de istediğine kavuşasın ve aradığın hal, bir anda, senin içinde peyda olsun “ dedim.

O gönlü yaralı derviş benim nasihatimi kabul edip hemen yola koyuldu.

Şam’da, Mevlana Şemseddin Hazretlerine ulaştığı vakit, o zayıf dervişin şekli ve kıyafeti Şems’in mübarek gözüne hoş göründü ve derhal gülümsedi.

Hemen o anda dervişin içinde gayıp (Görünmeyen alem) aleminden bir nur ve heyecan baş gösterip dönmeye başladı:

Yüksek menzillere kavuştu ve ancak olgun ariflerin himmetlerinin ve arzularının amacı olan bir olgunluğa ulaştı.

“ Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır “
( Nur suresi 38)

ŞİİR:
“ Ey oğul!
Fakiri yükselten bir nazardan (Bakıştan) fazla bir şey değildir.
İşte o nazar, seni esir âlemine götürür.”
                              *
( Esir âlemi: Kâinatı dolduran ve bütün cisimlere etkisi olan, fizikçilere ışık, hararet (ısı) ve elektrik gibi şeylere iletken olduğu, tartılamayan, elastiki ve akıcı, hafif cisimlerin olduğu âlemdir.)

                                ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ ŞARK İSLAM KLASİKLERİ 29 AHMET EFLAKİ M.E. B. YAY. 489
                              ***
Neler öğrendik.
1.    Bakanın olgun, isteklinin uygun olursa olağan üstü şeylerin olacağını öğrendik.
2.    Tanrı hayaline dalanın beden esirliğinden kurtulduğunu, bulunduğu zamanda neler olduğunu görüp anladığını ve öğüt verdiğini öğrendik.
3.    İnsanın çalışıp çabalamasıyla ileri bir noktaya geldiğini ve bu noktadan daha ileri geçemediğini öğrendik.
4.    Daha ileri gitmek için bilen, olgun insanı bulmak gerektiğini öğrendik.
5.    Fizikçilerin tesirini gördüğü ama kontrol edemedikleri bir alemin olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Kerametin de üstünde olan bu etkinin peygamberlerin mucizelerinin cisimler âleminde göründüğü birkaç hadiseyi biliyoruz.

Peygamberlerin gösterdiği Ay’ın ikiye bölünmesi, denizin yarılması, balığın ağzında insanı taşıması, Nil nehrinin kana dönüşmesi gibi örnekleri daha önce öğrendik.

Şems Hazretlerinin bu alana kişiyi taşıma yetkisi olduğunu öğrendik anladık.

Şems Hazretleri sağ değil ki, biz şimdi kimden yararlanalım diye düşünüyorsan bilmelisin ki Şems Hazretleri öldü ama yok olmadı ki.

Sen kendini hazırlamalısın.
Peygamber efendimiz “ Ölmeden önce ölünüz” hadisiyle bize azami yararlanacağımız bu yolu işaret etmiştir.

Tanrı’nın 18000 âleminden biriyle tanışmış olduk.
Tanımak şüphesiz yeterli değildir.

Bu âlemin içinde yer etmek, yararlanmak, fayda için kullanmak yetkisine sahip olmak gerekiyor.

Bize düşen görev, bu yolda elimizden geldiğince ayrılmadan gitmek ve kendimizi hazırlamaktır.

Vakti saati gelince Tanrı bir sebebe bağlayıp armağan etmesini umutla beklemektir.

Burada iyi anlamalısın ki amacın Tanrı’ya ulaşmak olmalıdır ki sana bu armağan olarak verilsin.

Sen “ Esir âlemine” ulaşmak, bu âlemi kullanmak için uğraşırsan hayal âlemine gönderilirsin oradan kaybolup gidersin.

İşte böyle yaren,
Ödülün ne olacağını biz bilemeyiz, Tanrı’nın kimi sebep edeceğini de bilemeyiz.

Doğru ve garanti olan bizim Tanrı yolunda olmamız ve bu yoldan hiç ayrılmamamızdır.
Bir velinin bakışıyla, gülüşüyle ulaşıldığını öğrendik, anladık.
                               *
RAVLİ

Popüler Yayınlar