9 Kasım 2011 Çarşamba

ŞEMS VE GÜNEŞ

Bir gün Mevlana Hazretleri şöyle buyurdu:
Bir gün bana Melekût âlemine çıkmak ve Cebarut âleminin yollarının yolcusu olmak müyesser (Kolay) olmuştu.

Dördüncü kat göğe geldiğim vakit bu feleği kararmış gördüm.

Beyt-ül Mamur’un (Yedinci kat gökte Cennet-i Firdevs’te bir köşk olup Hz. Âdemle yeryüzüne Kâbe dolaylarına indirilmiş, Nuh tufanından sonra tekrar cennetteki yerine alınmıştır) sakinlerinden ve nur âlemine dalanlardan, güneşin böyle kaybolmasını sordum.

Bu kutsal kişiler:
Güneş, fakirlerin sultanı Şems-i Tebrizi’yi ziyarete gitmiştir” dediler.

Ben, o âlemdeki makamları gezdikten ve göklerin ayetlerini seyrettikten sonra dördüncü kata tekrar döndüm.

Beyit:
“ Şemseddin’in yüzünün sözü geçince,
Dördüncü gök tabakasının güneşi utancından başını sakladı.”

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Şems ve Mevlana Hazretlerinin yedi kat göğü dolaştıklarını öğrendik.

Dördüncü kat göğün özellikleri:

Yalnız burada GÜNEŞ bulunduğu için güneş feleği de denir.
En büyük ışık saçıcı olan güneş, bütün yıldızların en ünlüsü, en parlağı ve çoğunun büyüğüdür.

Gecelerle gündüzler, aylarla seneler, hep bunun hareketine göre düzenlenmiştir.

Nice büyük işler, bunun hükümleriyle var olmuştur.
Yedi gezegenin düzenli boşluğu içinde sanki nurdan bir kandil, yukarı ve aşağıya ışık saçmak için orta makamı kendine oturma yeri olarak seçmiştir.

(Daha geniş bilgi arayan Marifet name, İbrahim Hakkı Hz. Dördüncü cilde bakabilirler)
                                     *
MELAKUT ÂLEMİ

İzzet, saltanat ve büyüklük anlamına gelir.
Allah’ın mülkü,   hükümranlığı ve âlemdeki düzenlemesi anlamına gelir.

Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.”
(Yüce Allah Hz. İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığını ve hükümranlığının azametini göstermiştir)
(EN’AM SURESİ 75)

Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah’ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı?
O halde Kuran’dan sonra hangi söze inanacaklar?”
(A’RAF SURESİ 185)

“ Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?
Diye sor.”
(MÜ’MİNNUN SURESİ 88)

Her şeyin mülkü kendi elinde olan Allah’ın şanı ne kadar yücedir!
Siz ona döndürüleceksiniz.”
(YASİN SURESİ 83)

Gayb âlemi, gözle görülmeyen âlem, ruh ve mana âlemi de denir.

“Eğer şeytanlar insanların kalplerinde dolaşmasalardı, onlar melekût âlemine bakarlardı.” Hadis.
(Kalbinde şeytanın dolaşmasına izin verenler Melekût âlemini (Tanrı’nın yönetimini ve sahip olduğu gücü) göremezler.)

“ Midesini dolduran kimse Melekût âlemine yükselemez.) Hadis.
(Dünya hoşluklarıyla uğraşanlar)

Kadir gecesi, Melekût âleminin esrarından bazı sırların keşfolduğu gecedir.
                                          *
İşte böyle yaren,
Şems Hazretleri sıradan dünyaya gelmiş, yemiş içmiş gölmüş biri değildir.
Bu anlatılanlar görülebilen, hissedilebilen özellikler.
Ya bilmediklerimizi bir düşün.

Bir büyüğü diğer bir büyük anlatıyorsa gerçek değerine yakın bir anlatımdır.

Bir büyüğü küçük biri anlatıyorsa o kendi gördüğü anlayabildiği kadarıyla anlatabilir.

Başkalarını kendin gibi görmek hatta daha büyük görmek cahilliğinden ve ahmaklığından kurtulabilirsen böyle büyük insanları tanır, onlarla doğru yönelirsin.

Tekâmül, olgunlaşma, kâmil olmak böyle olur.

Tanrı’dan dilerim ve isterim ki böyle büyük insanların iç âlemlerini tanımanı ve birlikte olmanı.

Yaren,
Tanrı’dan sen de yalvarış ahlakıyla dile ve iste ki nasip ve kolay olsun.
                                *
ÂLEM

Hak bilinmeye muhabbet etmiş ve kâinatı yaratmıştır.

KÜLLİ ÂLEM:
Mutlak varlık âlemidir.
Tanrı’dır.

TENEZZÜL ÂLEMİ (kendi koyduğu kanun ve kurallara göre işleyen âlem)
(KALEM ÂLEMİ) (Zata ait kalemle yazılmış âlem)

Yazmış ve MELEKÛT ÂLEMİNİ yaratmıştır.
(14 çeşit ruh âlemi)

GAYB ÂLEMİ:
Sahip olma, idare ile kullanma,
Ruhlar ve nefisler âlemi.
(Melekût âlemi de denir)

LÂHUT ÂLEMİ:
Çok ibadet edenlerin âlemidir.

CEBARUT ÂLEMİ:
Hakikatler âlemidir.
Muhammedi’ye âlemidir.
Tanrı adları ile sıfatların sıfatlara karıştığı âlemdir.

Bu üç âlem den sonra alt âlem olarak:

RUHLAR ÂLEMİ:
İyilik yapanların sevinç içinde kaldıkları âlemdir.
Kötülük yapanların korkutuldukları âlemdir.

MANA ÂLEMİ:
Hakikatin kendini gösterdiği âlemdir.
İlham yolu, yakaza (uyku ile uyanıklık arası görülen), rüya yolu ile hakikatin bilinmesi âlemidir.

EMİR ÂLEMİ:
Müddet ve maddeye bağlı olmayan âlemdir.
(melekût veya gayb âlemi de denir.)

Buraya kadar olan yukarı âlem perdelenmiştir.
Tanrı bilir ve Tanrı’nın izin verdiği kişiler öğretildiği kadarını bilirler.
Buraya kadar olan âlemlere YOKLUK ÂLEMİ denir.

YOKLUK ÂLEMİ sayılardan dışarıdadır.
Niteliği de zıtlardan tertemizdir.
Akılla anlaşılamaz.

Üç âlemden sonraki daha aşağı âlemler:
Cisimler ve yakın olan âlemlerdir.

MÜCERRET ÂLEMİ:
Misal âlemidir.

BERZAH ÂLEMİ:
Berzah: Bedene giren, bedenden doğan ruhların bekleme yeridir. Makam çukurlarında beklerler.
1.    Berzahı evvel
2.    Berzah-ı Azam
3.    Berzah-ı Ekber
Berzah iki şey arası demektir.
Gayb ve şahadet âlemi arasındaki duraktır.

Daha aşağı âlemler:

CİSİMLER ÂLEMİ:

Cennet ve cehennem âlemi
7 kat gök âlemi.
4 unsur (ateş, su, toprak, hava)

HALK ÂLEMİ:

Müddet ve madde ile var olan âlemdir.
(4 unsur, bitkiler, hayvanlar, cansız şeyler, gökler, yıldızlar)


Daha aşağı âlem MÜLK ÂLEMİ:

ULVİ ÂLEM.
BAKA ÂLEMİ.

Daha aşağı âlem:
SUFLİ ÂLEM.
CİSİMLER ÂLEMİ. (Eşyanın ismi)
FELEKLER ÂLEMİ. (kâinatın yapısı)
KEVN ÂLEMİ (oluş ve bozuluş)
FESAD ÂLEMİ. (dünya)
DÜNYA ÂLEMİ. (yükselme)

Melekût âlemi ile Mülk âleminden 3 çeşit birleşim olmuştur.
1.    Hayvan
2.    Bitki.
3.    Maden.

Bunlardan birbiri ile birleşip oluşan âlemler vardır.

Bu âlemler sıkça söylene âlemlerdir.

Kişi yüksek âleme gitmek için:

1.    İstekli olup, yararına inanmalıdır.
2.    Sevgi ile sonuç almayı öğrenmelidir.
3.    Mevcut bilgilerden yararlanmalıdır. (Bilgi bilinenleri arar)
4.    Perhiz etmeli ve aza kanaat etmelidir.
5.    Ortak noktaları bulup birliktelik sağlamalıdır.(Her şeyin ortak noktasından bir olana ulaşmaktır)
6.    Olan fakat önemsemek gerekenleri önemini anlayarak yaşamında uygulamalıdır.
7.    Sonuçlara bakarak ders alıp önem vermedir. (Her şeyden bağını kopararak, özgür ve tarafsız olarak önemli-önemsiz diye ayırarak tekrar önem sırası yapılmasıdır.)
                              *
RAVLİ

Popüler Yayınlar