26 Kasım 2011 Cumartesi

ŞEMS VE LEDÜN İLMİ

Bir Gün Şemseddin Hazretleri babama şöyle anlattı:
Ben çocuktum Tanrı’yı ve meleği görüyor, yüksek ve alçak dünyanın gayblarını (Perdelenmiş, sırlanmış, gizlenmiş) müşahede (gözle görmek) ediyor ve bütün insanların bunları gördüklerini zannediyordum.

Fakat sonunda görmedikleri anlaşıldı.
Şeyh Ebu Bekr beni onları söylemekten alıkoyuyordu.

Babam buyurdu ki:
Bu bizim Şemseddin’e taat (İbadet) ve riyazet (Oruçla, açlıkla nefsi kırmak) sebebiyle değil ezelden (Sonu olmayan geçmiş) beri verilmiştir.

Nitekim İsa’ya da beşikte verildi.
“ Biz ona çocukken hikmeti verdik” (Meryem suresi 13) ayetinde buyrulduğu gibi konuştu ve mucize gösterdi ve yine başka bir yerde de “ Biz ledünnümüzden ona ilim verdik” denilmektedir.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler Öğrendik:
1.    Ledün ilminin bir çalışma olmadan, başka birinin öğretmesi olmadan Tanrı tarafından verilen bilgiler olduğunu öğrendik.
2.    Ledün: Tanrı tarafından ilham edilen ve Tanrı adına konuşan, kendini Tanrı’ya adamış kişinin (Mürşid) ilmiyle bilmesi ve anlaması ile bilinen hakikat bilgisi olduğunu öğrendik.
3.    Ledün ilmi genele ait değil, belirli kişilere ve pek ileride olan has kullara mahsus olduğunu öğrendik.
4.    Ledün ilmi çalışmakla, uğraşmakla elde edilemeyeceğini öğrendik.
5.    Ledün ilmi Tanrıdan hükmü uygulayacak olanın vicdanına, vicdanından da vücuda doğru giden bir ilim, bir keşif olduğunu öğrendik.  

İşte böyle yaren,

Âlimlere ders veren Şems Hazretlerinin öğrenme bilgilerle konuşmadığını, Tanrı’dan ilham yoluyla aldığı ledün ilminden bize armağan ettiğini öğrendik, anladık.
                                             *
RAVLİ

Popüler Yayınlar