25 Kasım 2011 Cuma

ŞEMS VE GÖNÜL ARA

Şems Hazretleri şöyle bir hikâye anlattı:
Bir şahıs balığı ve onun büyüklüğünü anlatıyordu.

“ Sus, sen balığın ne olduğunu ne biliyorsun” dedi.
O;
“ Bilmez olur muyum, denizde bu kadar seyahat etmişim” dedi.

Bu sefer adam:
“ Eğer biliyorsan, balığın alametinin ( İşaret, iz, nişan, belge) ne olduğunu söyle” dedi.
O:
“ Balığın alameti, deve gibi iki boynuzunun olmasıdır” dedi.

Bunun üzerine o adam:
“ Ben, senin balıktan hiç haberin olmadığını anladım.
Fakat bu açıklamandan senin öküzü deveden ayırıp bilmediğin de malum oldu.   

Tabiat sahibi değil, gönül sahibi olmak lazımdır.
Tabiat değil, gönlü ara, gönlün yeri nerede?

Gönlün yüzü kapalıdır.
Onun sahibi, Tanrı’dır.
Kıskançlıklarından ona gönül sahibi derler.

                                         ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Bilgilerde veya o alanda gezinmekle bir şey öğrenilmediğini öğrendik.
2.    Bildiğimizi belli etmek için iz, işaret, bilinenle benzerlikleri anlatmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Eğer tam bilmeden, bilen birine anlatırsak bilmediğimiz ortaya çıkacağını öğrendik.
4.    Gözle görünen bir şeyi göremeyen, anlayamayan birinin görünmeyen şeyleri anlamasının mümkün olmadığını öğrendik.
5.    Doğada olanları bilmek yerine onu yaratanı ve sahibini bilmek için uğraşmamızın doğru olacağını öğrendik.

                          GÖNÜL (KALP)
 Bütün iç oluşumlar ve işler gönülde oluşur.
Gönlün yeri göğüstür ve içindeki kalptir.

Tanrı’nın kendini gösterdiği yerdir.
Gönül mühürlenir, hastalanır, katılaşır ve kibirlenir bir şekilde ortaya çıkar.

Gönül İlahi bilginin merkezidir.
Aşkın, sırların merkezidir.

Gönül Tanrı ile bilişir ve buluşur.
Bu yönüyle Kâbe’dir.

Gönüle ulaşan kişiye rahmetler ulaşır.
Gönül makamında olanlara manalar ortaya çıkar.

Can gözü ve batın gözü gönüldedir.
Gönül gözü Hakk’ı görür.

Hakk’ın tecelli ettiği gönülde can yenilenir.
Can yenilenmek ilahi hayat bulmaktır, ölümsüzlüktür.

Gönül neyi severse dil onu söyler.
Aşk şarabı içenlerin gönlü ölmez.

Gönül aşkla hayat bulur.
Gönül öyle bir güç ve madendir ki, kendisine ulaşanları ebedileştirir.

Gönüllere girmek, Allah’a ulaşmak demektir.
Gönülle yoldaş ve hadleş olan kişi “ dosta “ gider.

Gönlün makamı “ Öncesizlik meclisi” de iken, Hak buyruğu lie vatanından ayrılmış dünyaya gelmiştir.

Netice olarak tüm davranışlarımızda gönül vardır.
Gönülsüz hiçbir şey sonuç vermez.

KALP
Çevirme,
Döndürme,
Bir halden bir hale sokma,
Gönül,
Dil,
İlahi hitabın duyulma yeri ve muhatabı,
Marifetin kaynağı,(Allah’ı bilmek ve sevgisini kazanmak)
İrfanın kaynağı,(kâinatın sırlarını bilme, anlama)
Keşif yeri,(Açma, meydana çıkarma, gizli olanı ortaya çıkarma, anlama, bir şeyin olacağını önceden bilme)
İlham bölgesi,(Allah tarafından insanın gönlüne bir şey doğması)
Allah’ın evi,
Yere ve göğe sığmayan Allah’ın içine sığdığı yer,
Görünmeyenin aynası,
Görünmeyeni gören göz,
İlahi isim ve sıfatların en mükemmel şekilde kendini gösterdiği yer,
                        *
Tanrı, Ruha mensup olan kalp ile nefse ait olan vücudu birleştirdi.
Kalp, vatanı olan Ulvi âleme gitmek ister.
Nefs, Süfli âlemin hazları ister.

Sol memenin altında büyük kozalağa benzeyen bir et parçasına yürek denir.
Yüreğin sivri ucunda buğday tanesine benzeyen siyah bir nokta vardır.

Bu nokta, iç alemin güneşi, cihanın ruhu ve insan aleminin arşıdır ki adı  “Cinan” dır.

İnsan ruhunun başlangıcı bedenin sultanı ve külli aklın (bütün akıl) halifesidir (yerine iş yapan).
Bu noktanın şanı görünüşünde değil, sırrındadır.

Onun sırrına eren insanlıktan çıkıp Meleküt âlemine yükselmiştir.
Gözlerin göremeyeceğini görüp ilahi topluluğa dâhil olmuştur.

Bu nokta, ilk akıl ve mükemmel ruh olan en büyük noktanın karşısında kâmil insanın aynasıdır.

İlahi nur ışığının müminin kalbine aksettiricisidir.

Hayvani ruh uyurken o çalışıp görür ve bedenin diğer organlarının hayat ve canını teşkil eder.

Yürekteki bu siyah noktanın akıl almaz sırrı insanın hakikati ve ruhi revanisidir (değerli yeridir) ki Allah’ın bir emridir bu.

Kalp bir et parçası ise de, içi ilahidir, Allah’ı bilme ve sevme makamıdır.

Büyüklük ve şerefi bu özelliğindendir.
Kalp aynası cilalı (dünya ve ahiret isteklerinden arındırılmış) olursa onda ilahi nur ve sırlar belirir.

Bu cila:
Gerçek ilim,
Şeraitle (dini kurallar) uygulama ve
İffet (namuslu ve şerefli),
Takva (Allah’ın cezalandırmasından korkmak),
Zikir (Allah’ı anma) ve
Murakabedir (iç âlemine yönelip düşünceye dalma).
Böylece cilalanıp temizlenen kalp ise Allah’ın evidir.

Kalp nurani bir cevher olup iki yüzü vardır.
Biri ruhlar âlemine bakar.
Diğeri cisimler âlemine bakar.

Ruhlar âleminden aldığı firuzatı (sevinci, mutluluğu, ferahlığı, uğurluluğu, iyi bahtı) cisimler âlemine nakleder.

Cenab-ı Hakka yönelme ve masivadan (Allah’tan başka her şeyden) uzaklaşmakla cilalanmış olur.

Kalbin faziletleri:

Cenab-ı Hak kalbe bakar.

Bütün beden his ve kuvvetler ve azaların reisidir.

Akıl, marifet, ilim, niyet, iman, hikmet ve güzel ahlakların kasa ve kalesidir.

Bütün hatıraların kaynağı ve hedefidir.

Yaralanan kalbin tedavisi güçtür.

Gözle görülmeyen hastalığı çoktur.

İmanın sıhhati,
Müminle Münafığın farkı,
İbadetlerin kabulü, 
İnsanların insaniyeti kalple meydana çıkar.

Kalp havatır (hatıralar, fikirler, düşünceler) ve hallerin kubbesi olup, ilahi, meleki, şeytani ve nefsanî bütün hatıra ve haller bu kalp kubbesine akseder.

Yağmur gibi yağan ve oklar gibi atılan bütün hatırat kalbe hücum eder.
Kalp ibadet ve malumat aynasıdır.

Bütün aza ile yapılan ibadetler ve bütün özelliklerle bilinen bilgiler kalpte bulunur ve kalp aynasında görülür.

Kalp insan hassalarına ait nehirler gibidir.
Kalp Cenabı Hakkın tecelli yeri ve cilalı aynasıdır.

Kalbin sürçüp kayması kasvet (katılık, sertlik, merhametsizlik, acımasızlık, sıkıntı, gönül darlığı), kalp hastalığı ve küfürdür.

Kalbin halleri de:
Arzuları kısmak,
Teenni (yavaş gitme, yavaş hareket etme, ilerisini düşünerek acelesiz dikkatli davranma),
Nasihat,
Huşu (Tanrıyı övme kendini aciz ve aşağı sayma)ve
Tevazudur( alçak gönüllü).

Kalbin tabakaları da şunlardır:
1.    İslam mahallidir.
2.    İman merkezidir.
3.    Muhabbet yeridir.
4.    Cenab-ı hakkı rüyet (görme, bakma, görülme) merkezidir.
5.    İlmi ledünni (Tanrı sırlarına ait manevi bilgi) yeridir.
6.    Cenab-i Hakkın cilve yeridir.

Kalbin düzelmesi, iyileşmesi, iyilik yapması, rahat olması, barış içinde olması, dine olan bağlılığın artması için:
1.    Kuran okumak (adabına uygun olarak)
2.    Ölçülü bir açlık.
3.    Geceleri ibadet etmek.
4.    Seher vakti Cenab-ı Hakka yalvarmak.
5.    İyi ve Salih (dinin emirlerine uygun hareket eden) kimselerle düşüp kalkmak.
6.    Helal yemek.

Kalbin ölümü de şu on şeyledir ki bunlar duanın da kabul olmamasının sebepleridir:

1.    Cenab-ı Hakkı bilip, emirlerini yapmamak.
2.    Kuran okumak, önerilerini hayatına katmamak,
3.    Şeytanın etkili düşman olduğunu bilip, istekleriyle dost olmak
4.    Peygamberi sevdiğini söyleyip, önerilerini yapmamak,
5.    Cenneti isteyip, giriş koşullarını yapmamak.
6.    Cehennemden korkup, günahları önemsememek,
7.    Ölüm ve sonrası hayatı bilip, hazırlık yapmamak,
8.    Kendi ayıplarını bilip, halkın ayıplarıyla uğraşmak,
9.    Tanrının verdiklerini kullanıp, şükretmemek,
10.                      Ölümleri görüp, kendisinin de öleceğini önemsememek.

Kalp vücut azalarına kuvvetle, güçle, niyetle, fikirle, yetkiyle, özellileriyle, hisle, yetenekle yapmasını emreder.

Bu işlerin yapılması için tembihler ve nasihatler yapar.
Onlarda emredileni yapıp kalbe bildirirler.

Kalbin hastalığı:
Küfür (Allah’a ve dine şeylere inanmamak),
Şirk (Tanrıdan başka şeyleri sevip değer vermek),
Nifaktır (Bozgunculuk).

Bu hastalıklara düşmeden yaşayabilmek gerekir.
Hastalığa yakalanmış ise tedavisini yapmak gerekir.

Bunların tedavisini kişi bu hastalığın farkında olarak düzeltilmesini istemesi ve mürşide başvurması (kendini Allah’a adamış ve Allah için konuşan doğru yolu gösteren kişi) ile şifa bulur.

Mürşit kalp ve gönül hastalıklarının doktorudurlar.
Allah onlara kalp halini bildirmiş ve tedavi ile düzeltme çarelerini onlara vermiştir.

Ey yaren beynimiz 5 duyunun çalışması yeridir.
Diğer işlemler kalpte olur.

Bu böyledir.
İlle yabancı bir doktorun açıklamasıyla inanıyorsan ömrün yeterse ispatlarlar inanırsın.
Açık olan gerçeği ancak aklı az olan için ispatlamaya çalışırlar.
                                    *
RAVLİ


Popüler Yayınlar