6 Kasım 2011 Pazar

ŞEMS VE SINIRSIZ OLUŞU

Yine: Dostların özü Müderrisin oğlu Şemseddin (Toprağı iyi olsun) şöyle anlatmıştır:

Eren dervişlerden bir topluluk Mevlana Hazretlerinden:
“ Hoca Fakih nasıl adamdır? Diye sordular.

Mevlana:
“ Konya şehrinin Abdal’ı olan Kamil-i Tebrizi, Fakih Ahmed’den birkaç derece yüksektir.

Kamil-i Tebrizi vakitli vakitsiz sultanların, emirlerin odasına girerdi.
Sarayın hacib (Kapıcı, perdeci) ve naibleri (Nöbet bekleyenleri) onu görmezdi.
O, saltanat tahtına geçip otururdu.

Onların meclisinde bulunur, sonra da meclisin eşyasını alıp çıkar giderdi.
Hiç kimse ona bir şey söylemeye muktedir olamazdı “ buyurdular.

Kalbi uyanık bazı büyükler, Mevlana Şems-i Tebrizi’ye Seyfu’llah (Tanrı’nın kılıcı)  derlerdi.

Çünkü o kimden incinse, ya onu öldürür veya onun ruhunda yaralar açardı;

Yüz binlerce Kamil-i Tebrizi (Tebrizli olup olgunlaşmış âlim kişiler), onun (Ruhaniyet) deryasında bir damla gibiydi.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Tebriz’de yetişen âlimlerin, bilginlerin Şems Hazretlerinin yanında bir damla olduğunu öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin her yeri kimse engellemeden gezdiğini, istediği yere girdiğini, istediği şeyi aldığını öğrendik.
3.    Şems hazretlerinin incinmeye karşı çok şiddetli tepki verdiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı’ya yakın olma yolunda olan dervişler farklı mesafededir.
Herkesin amacı aynıdır fakat hedefe yaklaşmalarında farklılıklar vardır.

Kim daha fazla çalışıp çabalarsa, kim daha istekli davranırsa o daha fazla yaklaşır.

Kim merakın üstünde ait olma duygusu ile istekli olursa isteğine erken kavuşur.

Bu yol Tanrı’ya kadar uzanan bir yoldur.
Tanrı’ya ulaşınca bitmez, tanrı ile beraber yolculuk devam eder.

Şems Hazretlerinin davranışlarından anlıyoruz ki Tanrı ile beraber yolculukta olduğudur.

Her şeyin doğrusunu Tanrı bilir.
Bu görüş bizim görebildiğimiz, anlayabildiğimizdir.
                                *
RAVLİ

 Fakih hakkındaki bilgiler daha çok menkıbeye dayanmaktadır. Ahmed Fakih ve eseri Çarh-name hakkındaki ilk bilgiyi Fuad Köprülü Ahmed vermiştir. Fuad Köprülü 'nün verdiği bilgilerde Ahmed Fakih'in Mevlana'nın müridi olduğunu, fıkıh ilmini Bahaeddin Veled'den öğrendiğini yazar. Bundan dolayı kendisine "Fakih" denmiştir. Hacca giden Ahmed Fakih, hac dönüşü Kudüs'te de iki ay kadar kaldığını Kitabu Evsafı Mesacidi'şerife adlı eserinde anlatır.[2][3][4]Mezarı Konya'da Meram ilçesinde, kendi adını taşıyan caddede ve yine kendi adını taşıyan Hoca Ahmed Fakih Cami'nin yanındaki türbede bulunmaktadır.




Popüler Yayınlar