25 Kasım 2011 Cuma

ŞEMS VE MEVLANA EL ELE

Bir gün Hüdeavendigar (Mevlana Celaleddin-i Rumi) (Tanrı onun sırrını kutlasın) Hazretleri marifet içinde mest (Kendinden geçmiş, sarhoş) olmuştu.

Buyurdu ki:
Peygamberler ve velilerin saf-saf duracağı, ümmetin müminlerinin de bölük-bölük toplanacağı kıyamet kopmasında, ben ve Şemseddin biri birimizin elini tutup salına-salına Cennete gireceğiz.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki M.E. B. yay. 489
                                         ***

MARİFET VADİSİ

 İstek ve aşk vadisine geçtiğin zaman önceleri cinsiyet olarak algılanan ve yorumlanan yoğun sevgi duygusu olan aşk,
“Cinsellik benzeyişinden marifet vadisinde ayrılır.

 Yani cinsellik aşkı başlatsa bile gerçekte yoğun ilginin cinsellik olmadığının farkına varılarak anlaşılır.

Âşık bunun farkına varır ve cinsellikte kalmayarak yoluna devam eder.

Tanrı kişiyi sınar.
Benim yarattığımı mı seviyor?
Yoksa beni mi seviyor?
Diye.          
Çevrenin çok baskısı olacağında aşk vadisinden
Marifet vadisine geçiş sıkıntılı olur.

Âşık çevreden gelen uyarılara,
Dedi kodulara önem vermeyerek yoluna devam eder.

Başı sonu olmayan marifet vadisine âşık girer.
Tanrı nuruyla aydınlattığı bu vadi oldukça yaşamının büyük bir kısmını kaplar.

Bu vadide teni sevenle canı seven ayrılır.

Canı seven bazen tene dönüp yoldan kalsa da tekrar can sevgisi ile yoluna devam eder.

Can ilerleyince teni de yanına çekerek olgunlaşmayı sağlar.

Yani olgunluk kişinin can vasıtasıyla tüm kişiliğini ve davranışlarını etkiler.

Bu vadideki bir kişinin davranışları başka bir kişiye ölçü ve kılavuz olmaz.
Burada sana aydınlatılan kişiye özel yoldan ilerlersin.

Bu yolda her seviyede insanın olduğunu, bu yolda gittiğini görürsün.

Herkes kendince bu yolda ilerlemeye çalışır.
Herkes bir şekilde Tanrı’ya yakınlaşma çabasındadır.

Kimi namazla, kimi oruçla, kimi yalvararak, kimi ağlayarak, kimi ahlaki davranışla, kimi yardım ederek Tanrı’nın beğendiği davranışları yapmaya çalışır.

Kimi hızlı yol alır kimi yavaş, istek ve aşk kuvvetine göre yol alır.

Kimi bilgi yüzünden sadece önündeki gördüğünü Tanrı sanır kendine put yapar tapınır, kimi de gerçek yönelişini bulur.

Tanrı’nın bilgi güneşi parladığı zaman herkes isteğine, aşk kuvvetine göre hakikat âleminde yerini ve durağını bulur.

Bilgi güneşi parladı mı yeryüzünde çirkin dedikleri güzel gözükmeye başlar.

Kişi artık sırları görür, teni görmeyi bırakır.
İçinden sevgiliyi görmeye başlar.

Tanrı gerçeğini gören başka şeyleri görmez olur.
Tanrı’nın sanatını seyreder.

Sırları tamamlar.
Olgun bir er olur.

Birliğe ulaşır.
Gizlenmiş yüz binlerce gerçek kendini ona gösterir hale gelir.

Yüz binlerce kişi bu gerçeği göstermek için kendini feda etmiştir.
(Erenler, evliyalar, veliler, peygamberler)

Bu vadideki sırlar denize dalıp çıkacaksın, her defasında zevk oluşarak aşkın ve isteğin tazelenerek kuvvetlenecektir.

Bilginin ve ilmin sınırının olmadığını, her ulaştıkça yeni bilgilere vardığını ve daha da olduğunu göreceğin alanda yaşarsın.
“DAHA YOK MU?”
Sözünü bir an bile dilinden düşürmemelisin.

Bu yolda umduğun kadar ilerleme imkânı bulamasan bile asla bu yoldan ayrılma.

Bu yola daha önce gireydim geç kalmışım, zamanı boşa harcamışım diye çok kişi AH çeker.
Eğer sevgiliye ulaştıysan neşelenmelisin, sevinç içinde olmalısın.

Ulaşamadı isen ayrılık yası tutarak gözyaşı dök.

Şaşkın oturmakla bir şey elde edemezsin.
Hiç olmazsa dile, dua et.

Neden sevgiliyi aramıyorsun?
Utan da aramaya koyul.

Arayıştan asla vazgeçme.
Amaç haline getirmelisin yoksa başıboş, yularsız dolaşıp duran bir eşek olursun.

Güzel ve özel olan yere gitmelisin, hem de gözlerini hiç kapatmadan.
 Uyuma uyanık ol.

Dünya malı ve makamı için yolda durma, bu yürüyüşten kesilme.

Yeniden doğ.
Yeni bir insan ol.

Aklın başında olmadığı zaman seni ancak buraya kadar taşıdılar, şimdi sen ayakların üstünde gideceğin doğru yeri belirleyerek gitmelisin.

Kadın gibi büyüttülerse er olmak vaktidir.
Er gibi büyüttülerse meydanda yiğitlik yapma vaktidir.

Özgüven sahibi olarak sakinlikle olgunluk yolu olan bu vadide sakince yürü.

Ey yaren,
Sen yalnız değilsin ki.

Bu yolda sana yardım edecek, hizmet edecek kişiler ve imkânlar hazır seni bekliyor.

Gözlerini açarsan bu dediklerimi görür, doğrular, yararlanırsın.
Ey yaren,

Sana sunulan bu bilgileri aklın uydurması sanma.
Yaşa gör de yararlan.

Tanrı’dan sana sunulan nimetleri gör.

GÖZÜNÜ KAPATANA, UYKUDA OLANA SÖZÜMÜZ YOK.

Bu yol her ne kadar sözlerle oluyor gözüküyorsa da anlayış içindeki mana yol aldırır.

 Feridüddin-i Attar. Mantık el Tayr.

RAVLİ

Popüler Yayınlar