5 Kasım 2011 Cumartesi

ŞEMS VE NEŞE SIRRI


Yine nakledilmiştir ki:
Şems, bir gün Bağdat’ta, bir sarayın kapısından geçiyordu.
İçeriden kulağına harp çalgı sesi geldi, biraz dinlemek için içeri girdi.

Bu neşe sırrından habersiz olan sarayın efendisi kölesine:
“ Şu dervişe vur da gitsin “   diye işaret etti.

Köle kılıcını çekip üzerine saldırdı, fakat eline felç geldi.
Öteki kölesine emretti, onun eli de havada donup kaldı.

Şems de saraydan dışarı çıkıp yola koyuldu.
Kimse ona yetişemedi.

İkinci günde o evin efendisi öteki dünyaya göçtü.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Neşe sırrından haberdar olmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Dervişe iyi davranmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Kahır okundan (Yok eden, üstün gelen, ortadan kaldıran, ezici) sakınmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Davetsiz de olsa neşemize yaklaşanı hoşlukla kabul etmemiz gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı kendi güzelliğini görmek için insanı ve insana hizmet edecek âlemleri yarattı.
Bu aynada kendi ululuğunu görmek istedi.

Yaşama sevinci dediğimiz, her şeye rağmen neşe’yi yarattığı tüm canlılara hediye etti.

Her canlı yaradılışına göre neşe içinde yaşama tutunur.
Her şeye rağmen yaşamaya çalışmak Tanrının verdiği, neşe sırrının göstergesidir.

Bazıları bu neşe sırrını eğlence (Çalgı çalmak, içki içmek, kadın veya zenne oynatmak) olarak görüp yanlışa düşmüşler ve kendi dünyasında bu neşeyi sınırlamaya ve kendilerine ait bir özellik olarak görmüşlerdir.

Neşe: Ruhun yeniden yeniye doğuşudur, yani ruhun sevinçle kendini yenileyerek ileri çıkması, yetişip büyümesi ve kendini göstermesidir.

Neşe: Gülmek veya ağlamak, susmak coşkusu ile insanı bir madde içine almadan kendinden geçirerek az sarhoş eder ve keyif verir.

Neşe: Tanrı kaynaklı ve oradan ikramdır.
Çalgı aletleri bu alana hızlı bir geçiş sağlar.

Yaren,
Tanrı erlerinin müzik eşliğinde sema yapmasının sırrından bir parça anladığını umarım.
                                       *
Dervişler kendilerini Tanrı’da yok ettiklerinden onları sadece bir zavallı, etkisiz, yetkisiz, her şeyi yapabileceğin biri olarak sanma.

Dervişin sahibi Tanrı’dır ve ona her ne yaparsan Tanrı’ya yapmış ve karşılığını almış olursun.
                                  *
RAVLİ





Popüler Yayınlar