11 Kasım 2011 Cuma

FARKINDAYIIM

                                  
Sofi gözüyle toplumun genel değerlerini yansıtan atasözlerini hatırlayıp değerlendirdikten sonra kendimizi olumsuz etkileyen duygu ve düşüncelerin farkına varılması, öne çıkartılması ve yanlışların etkisiz hale getirilmesi temizlenerek, kaliteli önerilerle ve öğütleri doğru değerlendirmemiz için gereklidir.

Mutluluk ve başarıyı anlatan kaynaklardan yararlanarak öğüt olarak değil de kendim bu hataları yapmışım gibi ifadelerle okuyucum ile iç içe aynı sorunu paylaşan, özüne katan, yorumlarla yolda doğru gitmeye çalışan bir beraberlik düşünerek ifade etmeye çalıştım.

Bundan Şeyh Sadi büyüğümüzün öğüt ve önerilerini sunacağım.

 Sonra Allah kısmet ederse diğer büyüklerimizden sunuşlar yapacağım.

Beğenilen olmak istiyorsan, yalnızlık sıkıntısı çekmek istemiyorsan, büyüklerin yanında yer almak istiyorsan, önerileri beğenerek bizimle beraber olmaya çalış.

Şüphesiz okuduğun bildiklerindir.

Yaşamımızda bunları farklı biçimlerde ve zamanlarda duyduk.

Yükseklere çıkabilmemiz için Hz.Mevlana’Nin aydınlattığı merdivenin ayağına yaklaştırmayı amaçlıyorum.

Allah’tan yardım isteyerek bu yolu sevmeni ve devamlı bu yolda olmanı arzuluyorum.

 Büyüklerimiz yolda gidenin ergeç hedefine ulaşacaklarını, sevdiklerine katılarak beraber olacaklarını müjdelemişlerdir.  

UYARI: Aşağıda okuyacaklarınız şuur altına hitap ederek olumsuz olarak geçmişte yaşadıklarını hatırlatacaktır.

Sizi kişisel özeleştiriye sokacaktır.

Kendini yargılaman için değil, geçmişte yaşanmışlarını gözden geçirmek ve yanlışlarının farkına vararak gelecek yaşamını mutluluk içinde geçirmen hedeflenmiştir.

Bilinmelidir ki iyi şeyler unutulur, kötü şeyler hep hafızamızda kalıcı olur.

İyi ve doğru olan davranışlarımızı ne kadar çoğaltırsak ve yaşantımıza katarsak beğenilen bir yaşantımız olur.

Şuur altındaki olumsuz yaşanmışların ortaya çıktığı zaman rahatsız olursun.

Eyvah yanlış yapmışım diye söylediğin an farkına vardın demektir.

Bu yükü farkında olmadan hep taşıdığını anlarsın.

Çok işte başarısızlığımızın nedeni budur ve güçlü bir engeldir.

Bu engelden kurtulmak için önce içindeki duyuş, düşünüş ve yaşanmışların dışarıya çıkartılması, sonra yararlı-zararlı ayırımını yapmak ve gerekli ayıklama yaptıktan sonra yaşamımızı doğru tercihlerle sürdürme imkânına kavuşuruz.

Kişi haklarının hak sahibine teslim edilmesi çok önemlidir, varsa bizzat kendisine veya öldüyse mirascısına, izini kaybettiysen aynı miktarda doğru yere hayır yaparak sevabını ona göndermelisin.

 Her insan er veya geç hesap verecektir.

Allah’a tövbe ederken ne için tövbe ettiğini, neden pişman olduğunu açıksa söylemezsen, aynı yanlışı bir daha yapacaksın demektir.

Allah’ın bildiği ile senin aynı şeyi söylemen önemlidir.

 Önce farkına var, dilinle açıkça söyle, sonra af olması için yalvar ki kabul edilen tövbe olsun.
                                 
                                                A
ALÇAK GÖNÜLLÜ (Daha aşağı olanları kendisi ile eşit tutan ya da kendi değerini olduğundan aşağı gösteren) olup gücümü iyilikle kullanırsam güzel sonuçlar alabilirim.
Aşkımı, ailemi ve tüm sevdiklerimi yalnızca para konuları ile ilişkilendirirsem rahatsızlık vereceğimi biliyorum.

 Alçak gönüllü yaklaşım, eğitimli ve akıllıların beğeneceği bir davranış olduğunun farkındayım.

Alçak gönüllü olursam bu yaklaşımımın tüm kapıları açacağının farkındayım.

ACIMA ve dışlanma korkusunu yenerek, yaşamımın denetimini kazandım. 
Anlayış ve şevkat duygusu önde ve öncelikle olursa, kesin kazançlı olacağımın farkındayım.

Amacım, gereksiz acıyı ve rahatsızlık veren duyguyu en aza indirerek, yaşamın keyfini çıkarmak oldu.

Yaşıyorsam; yaşamın zorluklarının olduğunu kabul ederek, yaşamdan sevinç duyuyorum.

Acıyarak devamlı davranırsam, zamanla davrandıklarımın zayıflığına neden olacağımın farkındayım.

Sertlikle davranışımın, kullanılmışlık duygularına yol açtığını gördüm.

Bu konunun normale gelmesi için tatlı-sert fakat hep terbiyeli ve saygılı biçimde olan sertlikle müdahele ederek doğru sonuç elde edildiğini gördüm.

Söylenen sözlerle yapılanların birbirini doğruladığını görerek ve inanarak doğru olanı sağlıklı biçimde yaşamtıma katmaya başladım.

Acıyarak, koruyarak yaklaşım sahibi olursam sınırları iyi belirlersem faydalı biri olacağıma inanıyorum.

ARZU DUYMANIN; sağlıklı ve hayatta kalmayı sağladığının farkındayım. İhtiyaçlar; yiyecek, içecek, barınma ve giysi gibi isteklerin hayatta kalabilmeyi sağladığının farkındayım ve bu kadarla yetiniyorum.

Sonraki arzularımın pek çoğu hayal kırıklığına uğratabileceğinden, olsada olur-olmasa da olur düşüncesin ile davranıyorum.

Hayal kırıklığının öfkeye yol açtığın farkındayım, bundan dolayı bunalıma girersem veya tedirgin olsam, duygularımı kontrol edemeyeceğim için, akıl sağlığımı bozacağımın farkındayım.

AŞAĞILIK VE SUÇLULUK DUYMAK: Bir zayıf yanımı herkesin içinde ortaya çıkmasından veya başkalarının benimle ilgili olumsuz düşüncelerini duyduğum zaman, kendimi kötüleyerek, alçağın teki olduğuma, dışlanmaya ve cezalandırmayı hak ettiğime inandığımda, duygularım bulanıklaşıyor davranışlarımın kontrolünü kaybediyorum.

Aklım hep bu düşünceyle meşgul hale geliyor.

Kötü diye tanımladığım düşüncelerimin saplantıya dönüştüğünü görüyorum.

Tedirginliğim rahatsızlığımı, rahatsızlığım da tedirginliğimi etkileyerek olumsuz arttığını anlıyorum.

Her insanın böyle yönlerimin, durumlarının olabileceğini ve benim de olabileceğimi kabul ederek, bunun iyiliğim için olduğunun farkında olarak yanlışlarımı düzeltmeye çalışıyorum.

Kendi kendimle alay etmesini becerebildiğim sürece, üzerimde baskı oluşturmasına engel oluyorum.

AKILLICA DAVRANMAK: Ana hedeflerime ulaşmak yolunda hoş olmayan, kaçınamadığım belirli şeyler çıkabilir, bunları normal kabul ediyorum.

Önleyebilmeyi tercih ederdim ama dünya benim istediğim gibi olacak diye birşey yok.

Hoş olmayan bir şey varsa vardır, yok sayamam.
İstediğimi elde etmek için planlar yapıp çabaladığım sürece bu an olan rahatsızlıklar ve güçlükler deyip kabul eder ve katlanabilirsem akıllıca davranmış olurum.

APTALCA DÜŞÜNCE; Böyle olmalı veya muhakkak olmalı, kesinlikle olmalı diye dile getirdiğim düşünceler olduğunun farkındayım.

AŞIRILIK:  Bir konudan kaçarak veya istiyorum diye zoraki bir döngüye kendimi sokmam.

Bu davranışımın benim tüm sağlığımda ciddi sorunlara yol açacağının farkındayım.

Kimileri bu davranışı yaşam biçimine dönüşüp dikey başarı olarak takdim ederler.

Bu arzu beni heveslendirmez.

(Dikey başarı: Sadece bir konuyu önemseyerek çalışmaktır.
Diğer konular kendiliğinden önemsizleşir)

ALIŞKANLIKLAR yaratmaya eğilimim olan varlık olduğumu kabul ediyorum.

İyi ve kötü alışkanlıklar edinirim ve öğrenirim.

Alışkanlık kötü ise ortadan kaldırmak için harekete geçmezsem bu hareketlerin daha da kötü bir şekle dönüşebileceğinin farkındayım.

İstediğim olmayınca ya da engellendiğinde öfkeden kudurmak gibi kütü alışkanlıklarım var.

İyi alışkanlıkları kendimde çoğaltıkça farkında olmadan edindiğim fena alışkanlıklarımın etkisinin azaldığınının farkındayım.

ANLAŞILMAKTAN çok anlamayı istiyorum, mutlu günlerin böyle oluşacağının farkındayım.

ANLAMAK için ölçü oluşturan bilgi birikiminin gerekliliğine inanıyor ve bilgi toplayarak anlamak istiyorum.

Anlaşılmayan olmaktan korkmuyorum.

ANLAMAYA çalışırım. Anlayamıyorsam sevmeye çalışırım.

Sevgi ve anlamanın birbirini tamamlayıp büyüttüğünün farkındayım.

ANLAYIŞLI OLMAK için, karşındakinin durumunu anlamaya çalışıyorum, ona yardım etmek için hazırlık yapıyorum.

Suçlamadan ve acıma duygusu beslemeden imkânlarımı kullanarak ne yapabileceğime karar veriyorum.

ACIYA katlanırım, fakat bundan hoşlanmam ve elbette tercih etmem.

Az acı veren olasılığı tercih etmekin daha akıllıca olduğunu biliyorum.

Acı çekmeye kendimi fikren hazırladığım için en az acıyı çekiyorum. Acıdan kaçmaya çalışırsam, uzun süreli daha fazla acıyla karşılaşacağımın farkındayım.

Acıyla birlikte yaşayabilirim.
 
                                                B

BUNALIM DUYGUSU: Doğal yeteneklerimin ötesinde bir şey başaramadığımda ve yetersizliklerimde kendimden nefret etmem.

Kendimi yeneneksizim diye incitmem.

Başka yeteneklerimin arayışına geçerim.

Böylece başarısızım, suçluyum, beceriksizim diye kendimde düş kırklığı oluşturmam.

Bunalım içinde olursam, eylemde bulunmama engel olunacağının ve duygusal açıdan saplantılarda kalmama yol açacağının farkındayım.

Üzüntüm varsa bunun için yas tutma zamanı koyar, yasıma tutarım.

Uzun süreli bunalıma girmem.

BUNALIMDA OLMAK: İnsanların genellikle ikiyüzlü olduklarını, düşündüklerini açıklamadıkları ve amaçlarına gizlice ulaşmak istediklerinin farkındayım.
Anlatımlarını başka bir şey üzerinden yaptıkları için amaçlarını anlamakta zorlanıyorum, çoğu zaman tahminlerim tutmuyor, bu yüzden ilişkilerim zedeleniyor.

Böyle olanların öz-güveni olmayanların ruh hali için olduğunun farkındayım.

Beni bu durum bunalıma sokabiliyor.

Bunalımdaysam kabul ediyorum.

Sıkıntı içindeyim ama bu durum abarttığım kadar korkunç değil, sadece rahatım kaçmıştır.

Bunalımındayım diye açıkça tanım yapar kabul edersem, bunalımı kaldırabileceğime inanıyorum.

BUNALIMA GİRMEK: Bilgi ve aklım yetersiz olunca korkularımın eğemen olacağının farkındayım.

Hemen yakınlarımın öneri ve yardımlarını isterim.

Yeni ve değişik birşey yapamaz hale geldiğim zaman, kimse beni anlamıyor diyerek yakındığım zaman, anladım ki, asıl anlamayanın, kavrayamayanın kendim olduğunun farkındayım.

Dostumla düşmanımı ayırd edemez hale gelmişim, şaşkınlaşmışım.

Bu durumda aklımın sorunları ayırd edip yön veremediğimi, bilgi ve seçenekleri değerlendiremez durumda olduğumu farkederek, kendim kendime yardım edemez durumda olduğumu kabul eder yardım almak isterim.

Bu durumdan kurtulmak için yakınlarımdan yardım almalı, bulunduğum ortamı değiştirmeli veya yalnızlığa bir müddet çekilmenin faydalı olacağının farkındayım.

Zamana bırakmak yani sorunu geride bir müddet bırakıp baskısı azaldığı zaman çözmenin faydalı olacağına inanıyorum.
Gelecek zamanın beraberinde imkânlar ve fırsatlar getireceğini biliyorum.
Çözemeyeceğim bir sorun varsa misalen ölümle ilgili yas tutmak için bir zaman tayin eder ve yasımı tutarım.(7, 40, 52 gün) gibi, senede bir gün hatırlayarak da unutmam.

BAĞIRMAK yerine, sakince ifade ettiğimde, daha çok inandırıcı ve yararlı olduğumun farkındayım.

BENCİLLİK: Her zaman söz hakkının kendimde olmasını istersem, isteklerimin başkalarınınkinden daha fazla önem taşıdığını düşünürsem, böylece uzlaşmaya yanaşmayacağımın işaretini vermiş olduğumun farkındayım.

Haklı olduğumu düşünerek istediklerimi elde etmek gerektiği fikrinden kurtulamamışsam bencillik ettiğimin farkındayım.

Bencillik edersem asla büyümemiş çocuk olarak kalacağımın da farkındayım.

Kendimi acımasızca analiz yapmam gerekiyor, yapamıyorsam bir dostuma yaptırmamın olgunlaşmak yolunda çok büyük faydalar sağlayacağının farkındayım.

Kibar olmaya özen göstermemin iyi ilişkiler kuracağından eminim.

Başkası için daha fazlasını yapmalıyım.

Elde etmek için ısrarla çalışmalıyım.

Bencil, tatsız bir insan olarak yaşlanırsan bu fena huylarımın daha da artacağının önceden farkına vararak düzeltmek için çalışırım.

Kibar ve neşeli insanlar gibi genelde zerafetle (incelikle) yaşlanıp ve son ana dek kibar ve neşeli kalmayı istiyorum.

 İlişkilerimde diğer insanların çıkar ve isteklerine aldırmadığım, huysuz bir biçimde her zaman kendimi öne çıkardığım, kendimi beğendiğim ve düşündüğüm yaşam tarzıma uymalarını beklediğim zaman bu davranışımın bencillik olduğunu anladım.

Sağlıklı sınırlarımı geliştirilip korunmam gerektiğini, kendi çıkarımı gözetmem gerektiğini, gözetmeksizin verdiğim sözlere saygı göstererek ve onların çıkarlarını da aklımızda bulundurarak tercihler yapmamın faydalı ve önemli olacağının farkına vardım.

 BUNALIM rahatsızlık verir de gelecekten umutsuz olursam, kendini çaresiz hissedersem, başarısız ve değersiz olduğum fikriyle meşgul olursam, uyku düzeninim bozulacağının ve kilomun değişeceğinin farkındayım.

Yani derdi dert edip hastalanmışımdır.
Bu dertten kurtulmak için doktor yardımı almak gerektiğine inanıyorum. Çünkü kafam iyice karışmıştır.

Yakın bildiklerimin iki yüzlülükleri ve amaçlarını gizlemeleri kafamı iyice karıştırmıştır.
Bulunduğum yerden ve insanlardan sınırlı bir zaman uzaklaşmanın faydalı olacağının farkındayım.
 
BOYUN EĞMEK. Var olanı değiştirmek için yapabileceğim hiçbir şey olmadığı ya da çok az şey olduğu anlamına geldiğinin farkındayım.

Kendimi bu durumda hissettiğim zaman şartları değiştirmek için çalışmamın faydalı olacağının farkındayım.

BELİRSİZLİĞİ kabul ediyorum, mutlak kesinlik aramıyorum.
Devamlı değişen, gelişen, yok olan, olasılıklar ve fırsatlar dünyasında yaşadığımın farkındayım.

Bu değişimi kabul ederek ve kendimi koruyarak değişimi anlamaya çalışıyor, kolaylıklarından faydalanmaya çalışıyorum.

Belirsizlikler anlaşılana kadar olacağını, anlaşılınca belirsizlik yok olacağının farkındayım.
   
BERBAT sözcüğü kötü anlamına gelir.
Bu sözcüğü değer ölçü olarak kullanılırsam sahip olduğum binlerce iyi niteliğimi örteceğinin farkındayım.

BEDEL: Herşeyin bir karşılığı olduğunu, karşılıksız olarak hiç bir şey olmadığının farkındayım.
Karşılığını bilmeliyim ve karşılamalıyım, yararlanmalıyım.

Karşılığı büyük ise gizlenip ve üstüne bedava örtüsü konduğunun farkındayım.

Karşılığı bilinmeyenden korkarım ve ve uzak dururum.

BAĞIMLILIĞINI duyduğum fena şeye yeniden başlamama neden olabilecek yerlerden ve insanlardan karşılaşmaktan kaçınırım.

Kurtulmak için yerine seveceğim daha iyi bağımlı olacağım uğraşı koyarım.

Bağımlı kişiyi başka birinin gözetlemesinin doğru olacağına inanırım, bu gözetimden incinmem, çünkü farkında olmadan aynı yanlışa düşebilirim.

Bağımlı kişiye asla güvenilmeyeceğinin farkındayım.

BİRBİRİNİ ANLAMA; başarı yolunda mizah anlayışı ve sevecenlikle sağlamlaştırılmış dürüst ve ve çıkarsız ilişkinin göreceli olduğunun farkındayım.

Sıcaklık ve ilgi görmenin nasıl memnuniyet verici ve güven tazeleyici olduğunun farkındayım.

Doğru sözcükler seçemezsem yanlış anlamalar olacağının farkındayım.
 İlgi alanı dışında kalanların kafalarını ağrıtmamak için dikkatli olarak o konudan söz etmemenin doğru olacağının farkındayım.

Görüşler ve inançlar kökten ayrıştığı zaman bu zemin üzerinde mutlu bir şekilde iletişim kurmak güç olduğunun farkındayım.

Aynı sorunları olanla iletişimin daha kolay kurulduğunun farkındayım.

Farklı sorunlara farklı tepki göstereceğimin farkında olarak çözümler üretmenin olgunluğa ulaştırıyor olmasının farkına vardım.

Bunu her deneyimin sonunda faydasının farkına vararak anlıyorum.

BAĞLANMAK: Başka insanların kontrol edemediğim sorunlarına bağlanmak çok derin bir hata olduğunun farkındayım.
Yardım ederim ama kendi sorunum gibi sahiplenmenin yanlış olacağını biliyorum.

BİLMİYORSAM KENDİMİ, başka hiç kimsenin gerçeğini asla bilemeyeceğimin farkındayım.

BAŞARILI olmam için bol miktarda cesaretim, öz-güvenim olması ve öz disiplinli denemelerle hedefe ulaşana kadar çalışmam gerektiğinin farkındayım.

BİLGİNİN, başarının sadece küçük bir parçasını oluşturduğunun farkındayım.

Her çabamın değerli karşılıklar sağladığının farkındayım. Davranışımdan, her denememden bir şeyler öğrendiğimin farkındayım.

                                                           C
CAHİLLİK (bilgisizlik, görgüsüzlük) yaparsam bana bir servete mal olacağının farkındayım.

                                                           Ç
ÇARPIK DÜŞÜNCE: Kendimi ve başkalarını alçaltıyorsam, yenilgiye katlanamıyorsam, olumsuz duruma uyum göstermek için çalışmıyorsam; bu kötü durumu fark ederek değişmeye çalışmalıyım.

Bu durumda olduğum zaman kullandığım kelimeler ’zorundayım, berbatım, buna dayanamıyorum’.diyorum.

Çare olarak önce kendimi ve başkalarını olduğu gibi kabul etme görüşünü benimsiyorum.

Böylece olaylar üzerinde açık ve doğru şekilde düşünmeye doğru uzun bir yol almaya başladığımın farkına varıyorum.

Tanımlar yapıyorum, kanıtlar arıyorum, farklı açılardan inceliyorum, alternetiflerini arıyorum, ters düşecek kanıtları da arıyorum ve akla yakın görünen şıkkı seçiyorum.

ÇALIŞIRKEN iş yerinde; İşimin başında dururum, sinirlenmem, gücenmem, duygularımın bilmesini kibarca ama kararlılıkla sağlarım.
Mümkün olduğunca sakin, telaşsız, hoş ve tatlı görünürüm, gerilim başladığı zaman sık sık nefes alarak gevşemeye çalışırım.

ÇABUK ÇÖZÜMLERİ gerçek çözümleri gizlemek için başvurulduğum zaman yaptığımın farkına vardım.

Asıl sorun yaratan durumun, duygusal rahatsızlık vermeye devam ettiğini gördüm. 

Sağlıklı ve köklü çözümlerle ve yöntemlerle iyi sonuç alınacağının farkındayım, buna da yeterili zaman tanıyorum.

İhtiyaç için akılcı bir amaca hizmet eden çözümleri tercih ediyorum. Asıl sorunun çözümünden kaçtığım zaman, başka bir uğraşı ile üstünü örterek öne çıkmasını istemediğimin farkına vardım. ‘Zaman geçiriyorum’, ‘denedim’, ‘kendimi böyle daha iyi hissediyorum’,’kendime olan güvenim yerinde’ gibi söz ve davranışlara saklandığımın farkına vardım.

Çabuk çözüme başvurmama neden olan ana sorunumu saptarım ve onu kabul ederek çözüm yolları ararım.

ÇALIŞMANIN getireceği rahatsızlık, sıkıntı veya mutsuzluğu dayanılmaz olarak asla kabul etmem, sadece talihsiz (Raslantıların düzenlediği ve böylelikle insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan inanç, şans, baht) şeyler olarak kabul eder katlanabilirim.

                                                           D
DIŞLANMA KORKUSU: Reddedileceğimden korkarak farklı fikir söylemekten çekindiğim zaman bu korkuyu duydum.

Başkaları kızdığında paniğe kapıldım, bu kötü davranışlarıma karşı koymaktan kaçtım.

Cesaretim kayboldu.

 Bu korku yaşantımda iyice yaygınlaştı.

 Dışlanacağımı zannederek insanlara güvenemez oldum.

Başkalarıyla uzun süreli samimi olmak istedim ama olmayacağını birkaç deneyim sonunda anladım.

Sevdiklerimle beraberliğimi artırarak ve yabancıların yanında az konuşarak korkumu yendim.

DÜŞÜNMEK. Hiç kimsenin benim gibi düşünmesini beklemiyorum.

Düşündüğüm mutlaka o şeyi gerçekleştirmekle sonuçlanacak değildir.
Kabul edilemez düşüncelerimi ve hislerimi diğer hislerimden ayırdım.

Bu düşüncelere hoşgörü göstermemin ve gerçekleşmesinin zor olduğunun farkına vardım.

Akılcı olmayan şekilde düşünmeye eğilimim olduğu zaman,  berbat veya felaket olarak görmüyorum, üstesinden gelinebilecek bir sorun olarak görüyorum.

Düşünme tembelliği yaptığım zaman, düşünmemek daha kolay geldi.

Az düşündüğüm zaman hiçbir şeyi düşünmek istememeye başladım.  

Düşündüğüm zaman rahatsız olduğum şeyden kaçıyorum ama yüzleşmek için zaman kaybettiğimin farkındayım.

Geçte olsa önüme gelerek yüzleşeceğim ve gereğini yapacağımın farkındayım.

Neden bir an evvel halletmeyeyim.

Biriktirirsem diğer sorunlarla karışarak bulanacağının, çözümün daha zor olacağının farkındayım.

DENETLEYEMİYORSAM, değiştiremiyorsam oluruna bırakırım.

DENETİMİ elinde tutamazsam, öfkeleniyorum, suçluyorum, inciltiyorum, dışlama yapıyorum, acı duyuyorum.

Değişmesi için baskı yaptığım zaman öfkemin alevlendiğinin farkına varıyorum.
Sert ve sakin olduğum zaman başarı sağlayabiliyorum.

Kavgaya sebep olmasına izin vermiyorum. Nazik (İnce, terbiyeli, saygılı, güzel, zarif) olduğum zaman sakinliği sağlıyorum ve işbirliğine ortam hazırlıyorum.

 İyi olan şeyleri ödüllendirerek kalıcı olmasını sağlıyorum.

DİNLEMENİN çok özel bir yetenek gerektirdiğinin farkındayım.

İyi dinlemek için hoşgörü ve anlayış gerektiğini biliyorum.

Anlatanın anlaşılmak için yürekten bir ricasını, kaygısını gözdenkaçırmamaya çalışıyorum.

Herkesin iyi dinleyiciyi sevdiğini biliyorum.

Aralıksız konuştuğum zaman sinirli gerilim yarattığını biliyorum.

 Saygı ve sevgi kazanmak için sabırla ve ilgiyle dinlemeye hazırlıklı olmanın önemini biliyorum.

Anlatılanları dikkatlice dinleyip, karşındakinin ne amaçla söylediğini göz önünde tutarak ve kendi yargılarımı oluşturuyorum.

DİNLERKEN yönümü anlatana doğru çeviririm.

Gözlerine doğru bakarım. Gülümserim.

Hem ruhsal hem fiziksel olarak dinlemek için dinlerim.

Esnersem dikkatli dinlemiyorum anlamı çıkartırım.
 İyi dinlemek hoşgörü ve anlayışın önceden geliştirilmesi gerekliliğini biliyorum.

Tümüyle dikkat kesilip yürekten gelen ricayı gözden kaçırmamaya çalışırım.

Bu ricayı çok önemserim. Herkesin iyi dinleyiciyi sevdiğini biliyorum.
Aralıksız konuşmalarda sinirleniyorum ve geriliyorum.

Saygı ve sevgiyi kazanmak için sabırla ve ilgiyle dinlemeye hazırlıklı olmanın öneminin farkındayım.


 DEĞİŞMENİN çok zor olduğunun farkındayım.

Başkasının değişmesini istediğim zaman önce kendimi değiştiriyorum.

Değişmek istediğim zaman istekle çalışmaya hazırlanıyorum.

Önce eski değer yargılarımı yok sayarak genel beğeni olanı anlamaya çalışarak yaşantımın bir parçası etmeye çalışıyorum.

Değiştirmeye çabalıyorum fakat değiştirilemeyecek şeyleri de kabul ediyorum.

Bu iki durum arasındaki bilgeliğe sahip olarak sınırları zorlamıyorum.

Kendimi değiştirmenin çok güç olduğunu biliyorum ama değiştirmezsem her şeyin daha zor olacağı da bir gerçek olduğunu biliyorum.

Böyle düşünmeye kendimi ikna etmeye çalışıyorum.

Rahatsızlık duyacağımın farkındayım, fakat bu rahatsızlığa iyi sonuç almak için katlanmalıyım, katlanabilirim.

İyi bir ruh haline neden kavuşmayayım.

Gönülsüzce çaba gösterirsem, çabalarımın etkisiz olacağının farkındayım.

Değişmek demek, eski alışkanlıklarını yıkmak ve yenilerini geliştirmek amacıyla düşünce, hissetme ve eylem biçimimizi değiştirmek demektir, bunun farkındayım.


DUYGULARIMIN olayları değerlendirme ve düşünme biçimime göre oluştuğunun farkındayım. Duygularımın oldukça farkındayım (anlaşılmak, değeri bilinmek, görülür olmak) gibi fakat bazen başkalarının duygularının farkına varmakta yetersiz kalıyorum.
Gerçek duygularımı saklamaya çalıştığım zaman kendimi tanıyamıyacak kadar yabancılaştığımın farkına varıyorum.

Kendimi olduğumdan başka biri olarak göstermemeye özen gösteriyorum.

Duygularımı dürüstçe, fakat özen ve incelikle iletmeye çalışıyorum.

İçtenliğimi dışa vurmakta esnek olmaya çalışıyorum.

DUYGUSAL açıdan sağlıklı olan kişilerin; kendilerine veya başkalarına katı ya da mutlak kurallar koymadığını gördüm ve bu düşünceye yaşamımda özenle yer vermeye çalışıyorum.

DÜNYANIN tümüyle iyi ya da tümüyle kötü olmadığını, iyiyle kötünün bir karışımı olduğunun farkına vardım.

Dünyada kesinlik olmadığını, belirsizliklerin varlığını kabul ettim.

Dünya’da değersiz hiçbir insan olmadığını, sadece değersiz davranışlar olduğunun farkına vardım.

Dünya’nın kendi kuralları var ve ona göre işliyor, sizin ya da benim kurallarımız kendimizi aldatmak olduğunun farkına vardım.  

DENGE elde etmeye çabaladığım zaman, anlamlı hedeflerin peşine düştüğümün duygusuna ve rahatlığına kavuştum.

DENETİMİ bilimle yaparım, duyğularımla değil.

Doğanın işleyişi ile uyumlu olmasını ve hoşlanıyor olmamı önemserim. Sınırlarımı bilirim ve önemserim.

Seçme gücüne sahip olduğum zamanı, istek ve hedeflerim doğrultusunda yaşamımı yönlendirmek için kullanırım.

DÜŞÜNCELERİNDE ne zararı ne de mutlu olmayı öne çıkarırım, yaşamın tadına daha çok varmaya çalışarak akıllıca davranırım.

DEĞERSİZ bir insan olsaydım, tamamen değersiz olan bir ruha, bir öze sahip olduğum anlamına gelir ki ki doğru olmazdı.
Değer taşıyacak takdir edilecek birçok iş yaptım.
İnsanın inanılmaz derecede karmaşık canlı olduğunu gördüm.

Birçok yeteneğimin, davranışımın, niteliğimin ve karekter özelliğimin birlişiminden oluştuğunu anladım.

Tek bir niteliğe göre insanın kendisini değersiz ilan etmesi dünyanın en saçma şeyi olduğunun farkına vardım.

İnsanın özelliklerinin tartılamaz ve ortalamasının alınamaz olduğunu anladım.

 İnsanın özellik ve yetenekleri bu kadar farklı olunca yargılama yeteneğimin ve yetkimin olamayacağını anladım.


DEDİ KODUNUN, mutlu arkadaşlık için ölüm olduğunun farkındayım. Başkasının yalanı, çarpıtması, abartması, kendince ilave yapması, kin ve nefreti araya katması arkadaşlığı bozar.

Bozmaması için söylenene inanmadan önce savunmasını yapması için kendisine söyledikten sonra değerlendirilmesinin doğru olduğu inancındayım.

Daha iyisi böyle söz söyleyenden uzak durmaktır.

Çünkü huyu bozuktur.

DENEYİM, öz-disiplin kazanmamışa yaptığı işin sonuçlarını öğreten öğretmen olduğunun farkına vardım.  

Hiç çaba harcamadan sorunun çözülmesini istediğim zaman zor durumdan kurtulmak için kaçmaya çalıştığımın farkına vardım.

Deneyimlerime devam ettirdikçe öğrenmenin de devam ettiğinin farkındayım.

Denemenin çaba harcamak olduğunun farkındayım.

Çaba harcadığımda ve bir sonraki denememde bir öncekinden öğrendiklerimden yararlanarak yetkinliğimi artırdığımın farkına vardım.
                                                      E

EĞİTİMİ çok gördükçe eşsizleşip, sıradanlıktan çıkıp sayılı insan olacağımın farkına vardım.

Eğitim olmadan kazanımlarımı elde bulundurmanın ve doğru kontrol etmenin zor olacağının farkındayım.

Eğitim aldıkça yalnız bilgi birikimi gerçekleşmedi, devamında temel bir değişim süresine de girdim.

Belli bir eğitim derecesinden sonra nitelik bakımından farklı bilgeliğe, merhametli olmaya, meraklı olmaya, ilginç olmaya ulaştım sonunda da sağlıklı bir insan yaptığının farkına vardım.

Yalnız kalma korkusunu hiç duymadım.

ENDİŞE: Üzüntü ile düşündüğüm zamanlar oluyor.

 Sorunların güçlük çıkardığını kabul ediyorum fakat kesinlikle korkuya kapılmıyorum.

Gönlümü üzüntüye kaptırarak enerjimi boşa harcamıyorum.

Dikkatimi sorunun üstesinden gelmenin yolları üzerinde yoğunlaştırıyorum.

EMİNLİK: Korkusuz, önemsenen, güvenilir ve kendime güvenen olmak istiyorum.

Deneyim yaparak kendime güvenim artıyor ve işin sonunda kendimden emin oluyorum ve yapa yapa rahata kavuşuyorum.

Bakmakla, beklemekle, kaçmakla eminlik hiç kazanamadım.

Doğru yapmaya çalıştıkça eminliğe ulaştığımın farkına vardım.

                                                       F

FANATİK düşündüğüm zaman, düşüncelerimi dikkatle incelemediğimin farkına vardım.

Zamanla inançlarımla, aşırılığa vardığımın ve düşünce ölçüsünü kaybettiğimin farkına vardım.

Tek yanlı bir görüş olduğundan farklı görüşlerin olduğunu ve bunu insanların savunmaları gerçeğini kabul etmediğimi anladım.

Fanatik görüşten vazgeçip serbest bölgeye, tarafsızlık noktasına ulaşmayı başarınca her toplulukta mutlu olabildiğimi farkettim..(Sanatkarlar, artisler, yazarlar,ressamlar, müzisyenler)

ESNEK olmam için içtenlik, dürüstlük, özen ve incelikle duyuş ve düşüncelerimi iletmek ile sağlandığının farkına vardım.

FARKINDA olmadığım zaman sert konuşuyorum, isteksiz oluyorum, şikâyet ederek ortada dolaşıyorum, tahammül etmeyi öğrememiş olduğum ortaya çıkıyor.

Mızmızlanıp, üzüldüğüm zaman oluyor.

Bu durumu kendime açıklamak istiyorum.

Açıklık getirdikten sonra sertliğin yerine anlayış ve yakınlık tavrının geldiğini gördüm.

Bir soruna karşı mücadele edebilmenin ilk koşulu, onun farkında olmak olduğunu öğrendim.

Farkına varmanın düşünce kapısının anahtarı olduğunu anladım.

FİKİR farklı ise yaptığıma karşı olabiliyorlar.

Planımı yeniden düşünmek ve daha iyi plan yapabilmek için yeterli zaman ve zemin arıyorum.

Fikri olan biriyle tanışırsam ortaklık kurmak isteğim artıyor, kuramazsam bile söylediklerini yapan, kendini denetleyebilen, iradeleri (İsteme, buyruk, birşeyi yapmaya veya yapmamayı belirten iç güç) ile belli başarılar kazanmış kişilere yakın olmaya çalışıyorum.

                                                      G

GENÇ akrabamla anlaşmayı istiyorum ama bunun kolay olmadığının farkındayım.

GEÇİNMENİN temel kuralının ilgili kişiye güven vermek demek olduğunun farkındayım.

GÜÇLÜ hissetmek için başkalarını aşağılama ihtiyacı duyan kimseler tehlikeli olduklarından, uzak durmaya çalışırım.

GÜLMEK: Kendime gülebilirdiğim zaman çevreminde benimle beraber güldüğünün farkına vardım.

GERÇEĞİ kabullenmek için sıkıntı duyacağımı biliyorum ama katlanabilecek gücüm olduğundan yürekli davranıyorum.

Nasıl olsa bir şekilde gerçekle yüzleşeceğim.

Koşulları, hoşlanmadığımı, birşeyler yapıp yapmayacağıma ortaya koyarak izleyeceğim yola karar veririm.

Gerçek, hayal ettiğimin dışında olduğundan katı geliyor.

Gerçek; zamanı koşulları, sınırları, zorlukları ile kendini gösteriyor.

Yapmak istediğim her şeyi hemen yapamayacağımın farkındayım.

Hayatın gerçeklerinden kopup hayal ile hayata bakarsam, keşke diyenler içinde kendimi bulacağımın farkındayım.

GÖNÜLSÜZCE gösterdiğim çabaların etkisiz kaldığını gördüm.
İşi ağırdan aldığım zaman hoşgörümün azaldığını, memnuniyetimin kalmadığını gördüm ve yaptığım işi bıraktım.

GELİŞMEK için devamlı ve çok çalışmam gerektiğini, gelişmiş kişileri gözleyerek öğrendim.
İşe başlamadan gelişmenin olmayacağını anladım.

Hedefime ulaşana kadar çalışmak gerektiğini biliyorum. Rahat etmeyi beklemiyorum.

Rahatliğin işin sonunda geleceğinin farkındayım.

GÜVEN duymak istiyorum, sorunların üstesinden gelmek istiyorum, o halde çalışmam ve denemen gerekli.

Alıştırmalar yaparak başaracağıma kendimi ikna ediyorum.

İnsanın kendine güveninin ancak bir şeyi yaparak geldiğinin farkındayım.

Bunun başka bir yolunu bulamadım, yok.

Bu tanım basit ama böyle.

Güvenin iyi bir ilişki için yüksek önceliğe sahip olduğunun bilincindeyim.

Güvenin, karşı güveni oluşturduğunun farkındayım.

Güvenin öncelikli ve doğrudan bir yaklaşım biçimi olduğunun farkındayım.

Mesafeli tavırlardan kaçınırım.

Eleştiriye açık durumdayım ve eleştiriye katlanabilir ve sonrasında yararlanabilirim.

Vaaz vermem veya patronluk taslamam.

Karşımdakini baskı altında tutmanın yanlış olduğunu bilirim.

Hataları, cesareti kırmayacak bir biçimde göstermeye çalışırım.

GELİŞMEMİ sağlayacak fırsat bu gün içindir.

Yarına bırakırsam koşulların değişeceğinin ve geç kalacağımın farkındayım.

Başarılı yaşama yeteneğimin işleri yarına bırakmamakla olduğunun farkındayım.

Bu davranışınla; hayatı doyasıya yaşama fırsatlarını kaçırmamamı sağladığının farkındayım.

Gelecek sadece sorunlar olarak gelmeyecektir, imkânlar ve fırsatlarla gelecektir.

Kendimi gelecek korkusuna terk ederek bunalıma girmem, şimdiden kendimi bilmeyen, kör ve sağır hale getirmem.

Yani üç maymunu oynamam.

Bir şeyi mükemmel yapıp yapmayacağıma bakmadan çalışırım.       

Hatalarımı çalışırken daha iyi görür ve sonrasında bunları düzeltir, böylece aynı işi bir daha ki seferde bu yeni kavrayışla denemekten çekinmem.

Bu sürenin tümünün, gelişmeyi sağlamanıza olanak sağladığının farkındayım.

GENÇİM diyerek inançlı, özgüvenli, umutlu oldum.

Bu dünyadan, insanlardan ve sonsuzluktan ne kadar güzellik, umut, neşe, cesaret, kibarlık ve güç mesajı aldıysam, o kadar kendimi genç hissettim.

Kuşkularım, korkularım, kaygılarım, öz-güvensizliğim, üzüntüm, düş kırıklıklarım olduğu zaman kendimi yaşlı hissettim.

GEÇİNMENİN (anlaşarak yaşam, her konuda birbirine uymak), ister yüksek, ister daha aşağıda olsunlar, pek çok kişi için zor olduğunu gördüm.  

Altyapılarına bakmaksızın her bireye saygı gösteren kişilerin iyi geçindiklerinin farkına vardım.
                                                      H

HAKSIZLIĞA uğradığım zaman kederleniyorum ve canım sıkılıyor.
 Ama bunun korkunç ve felaket olduğuna inandığım zaman bunalıma girdiğimin, öfkelendiğimin, korku duymaya başladığımın, işlerimi erteleyerek iş kaybına uğradığımın farkına vardım.

Doğru inanış olarak hayatın adil olmadığını ve belli ölçüde haksızlığa katlanmam gerektiğini ve bunu doğal bir davranış olarak kabul ettim.

Duygusal rahatsızlara engel olmaya çalışarak ve soğukkanlılığımı koruyarak hayatıma devam etmeye çalışıyorum.

Haklarımı öfkeyle savunmaya kalktığımda, saldırgan olduğumun farkına vardım.

Öfkemin farkına vararak kendime güvenen biri oldum.

HAKLI olma isteğimden kurtulamadım.

Adeta düşüncelerimi bağlıyor, başka bir kabule yanaştırmıyor, duygusal rahatsızlığıma sebep oluyor.

Haklı olma duygusu insanlarla aramda sık sık büyük zorluklara neden olduğunun farkına vardım.

Herkesin kendi yönünden haklı olduğunu farkettim ve kabul ettim.

HATA yapma korkusuna kapıldığım, başkalarının kızacağına inandığım zaman paniğe kapıldım ve bu düşünceye karşı koymaktan kaçtığımın farkına vardım.

Hata yaptığımı fark ettiğim zaman ilk iş olarak özür diledim ve meseleyi olabildiğince yoluna koydum.

Hata yapmanın herkesin özünde olduğunu, bu da yapabildiğimiz ve yaptığımız anlamına geldiğini kabul ettim.

İyinin, kötünün, tarafsızlığın karmaşık bir birleşim olduğumuzu anlamaya çalışıyorum.

HOŞ GÖRÜLÜ olmayı ve yardım severliği öğrenmeye çalışıyorum.

Asla hoşgörümden ve yaptığım yardımdan pişman olmam.

Sağlıklı kişilerin hayatın tatlısı ya da acısına karşı hoş görülü olduğunun farkına vardım.

HİÇ BİR ZAMAN, HER ZAMAN sözcükleri bağlayıc olduğundan ruh sağlığımı ve akılcı biçimde yaşamımı engellediği için kullanmıyorum.

Duygularımı doğru tanımlamak için bu kelimeleri hiç kullanmıyorum.

HAYATIN, istediğim şeyleri kolayca ve çabucak vermediğini anladım.

Günlük yaşamın ayrılmaz parçası olan tatlı ve acı olaylardan, çekilen eziyetlerden ve hayal kırıklıklarından korkmuyorum ve acısız bir yaşam beklemiyorum.

HASTALIK: Ruhsal olarak her insanda var olduğunu kabul ediyorum.

Peşin olarak herkesin ruh hastası olduğunu ve bunun doğal olduğunu kabul ederek, kimin nasıl ve ne kadar tepki vereceğini asla tahmin edemeyeceğimi biliyorum.

HEMEN her istediğimi anında ulaşabilme beklentisimi kırmak zorunda olduğumun bilincine vardım.

Bu isteğin hayatıma egemen olmasını istemiyorum.

Çocukken ihtiyaçlarımızın hemen karşılanması alışkanlığını bu huyu oluşturdu, bu yanlışı hemen kontrol altına alıp değiştirmeliyiz.

Hemen istiyorsam sabırsızım demektir.

Sabırsız insanların kumara ve hırsızlığa kolayca yönlenebildiğini gördüm.

Büyük çöküşlerin, çabuk tuzağa düşmenin sebebi olduğunu anladım.

Olgunlaşma yolunda büyük engel olduğunun farkına vardım.

HÜKÜM: Kendim hakkında kesin hükümler vermem.
Bir davranışım için hüküm verdiğim zaman doğru olduğunu, ancak hayatımın bütünü için hüküm vermemim çok yanlış olacağını bilerek asla kesin hüküm vermem.

HEDEFE yönelirken doğal bir akış içerisinde olmaya çalışıyorum.
Bilincimi (Eleştirici bir biçimde, kendi etkinliğinin farkında olan, farkına varma duygusu açık olan) bütünüyle hedefe kilitleyerek isterim.

HAFIZAMA güvenmem, özellikle kafam karışıkken, hemen kalem kâğıt çıkarıp not alırım, bir şeyi yapmayı hatırlamam gerektiğinde beni çok sorundan kurtardığının farkına vardım.
                                                      I
Istırap (Üzücü bir durum ya da etkenin yol açtığı tasa, üzüntü, duyulan beden acısı) veren olguyla yüzleşirim.


Kendine acımayla ilgili olsa da kısa sürede toparlanmak için çok önemli olduğunu anladım.

Sağlıklı bir düşünce için yüzleşmenin ön koşul olduğunu biliyorum ve ilk bir kaç haftayı sıkıntılı atlattıktan sonra yararlı olacağına inancım tam.                                            
                                                      İ

İLİŞKİLERİMDE karşımdakini eşit düzlemde görerek seviye yaş farklılıklarını önemsizleştirdim.
İlişkilerimde iyilik, karşındakinin bağımsızlık ve bireysellik ihtiyacına saygı göstermekle iyi karşılıklı atmosfer oluşturduğunu anladım.

Herkesle eşit düzlemde ilişki kurmaya çalıştım, böylece aranızdaki yaş farklarını önemsizleştirdim.

İyi geçinmenin çevrene güven vermek olduğunun farkına vardım.

İDAALLERİMİ terkettiğim zaman ihtiyarlamaya başladığımın farkındayım.

İHTİYAÇLARIMI açık ve utanmadan tartışırım.

İŞLER tek başıma büyük geldiği zaman kolay yapılabilecek şekilde küçük parçalara ayırdığım zaman geri kalanın göz korkutucu olmadığını gördüm.
Bu teknikle gözümde büyütmeden hemen işe dalarak tenbellikten kurtuldum.
Boş ve faydasız durmak yerine kendinle anlaştım, işe başladım, başlanan işin muhakkak biteceğine inancımı tekrar ispatladım.

İşin başında rahatlık beklemenin delice bir düşünce olduğunu öğrendim. İşin doğası böyle olduğunu, rahatlığın sonra geleceğini kabul ettim.

İlk deneyimde başaramasam bile başka işlerde yarayacak birçok deneyim edinmiş olduğumu gördüm.

İşin yapılmasında sızlanırsam hiç bir şey elde edemeyeceğimi anladım.

Bir işin nasıl yapılacağını bilmek ve öğrenmenin önemini kavradım.

İşi gerçekten yapana kadar, o işin nasıl yapılacağını bildiğimi iddia etmedim.

İşin ne kadarının altından kalkmış olduğuma bakarak kendimi ferahlattım.

İşlerimi denetim altına aldıktan sonra zevkli başka işlere yönelerek çalışmanın heyacanından hiç kopmadım.

İşlerin kötüye gittiğinde gevşemeyi ve sakinleşmenin yararını öğrenerek düzeltmek için sağlığımı korumaya çalıştım.

Birtakım olayların dayandığı neden ya da bu nedenlerin yol açtığı sonuçları değiştiremeyeceğimi kabul ederek bunalıma karşı kendimi korudum.

Bu gerçeği yaşadıkça daha olgun bir insan olmaya başladığımın farkına vardım.

İLETİŞİM: Baskı altında olduğum zaman, gerilimi çevreme bulaştırdığımın ve iyi bir iletişimi olanaksız hale getirdiğimin farkına vardım.

Ortak bir zemin oluşturduğum zaman iyi iletişimin kurdum ve endişelerimin üstesinden geldim.

Çaba gösterdiğim zaman başardım. Öğüt vermek, hiddetlilik, kızgınlık gibi davranışların iyi iletişim sağlamadığını gördüm.

Çevreme huzur ve güven verebildiğim zaman iletiş kolay oldu.

İsteklerimi tanımlayarak tanımaya, ulaşmak için çalışıp çabalamaya, engel olan durumlardan kurtulmak için problemleri çözmenin öneminin farkına vardım ve önemsedim.

İNSAN olduğum için, çok sayıda isteğe sahibim.

Arzularımızdan bazıları hafif, bazıları ılımlı ve bazıları da güçlü olarak etkiliyor.

Çevre olgularını  (Birtakım olayların dayandığı neden ya da bu nedenlerin yol açtığı sonuç) kendi isteklerime uyğun değiştiremeyeceğimi kabul ediyorum.

Bu gerçeği yaşadıkça ve öğrendikçe daha olgun bir insana dönüşüyorum. İnsanların inanılmaz derecede karmaşık canlı olduğunu peşinen kabul ediyorum.

İnsanın birçok yeteneğin, davranışın, niteliğin ve karekter özelliğinin birleşiminden oluştuğu gerçeği açıkça ortada.

Üstelik zamanla insanın özellikleri hiç durmadan da değiştiğinin farkındayım. İnsanın yaparak kalıcı bilgiyi depoladığını öğrendim.

İnsan olarak her an yenilendiğimin, değiştiğimin, olgunlaştığımın farkında olarak uyum sağlamaya çalışıyorum.

Olduğum gibi kalmak imkânı yoktur, ya ilerlersin ya da gerilersin.

Her şeyin değiştiğini gözlemlerken olduğum gibi kalmaktayım diye ısrar ve iddia edersem kendini aldatmış olurum.

İnsan iyi de kötü de davranan, ancak gelecekte daha iyi yapma gücünü elinde bulunduran, hata yapabilen biri olduğunu kabul ettim.

Bir işte başarısız olduğum zaman kendimi kınamam.

Kendimi değersizleştirmem.

Çok kişi tarafından onaylanma ve daha başarılı olmak da isterim.

Değersiz bir insan değil, bazen istediği kadar başarılı olamayan, istediği sonuçları alamayan bir kişiyim.

O kadar.

Hiç kimse hatasız değildir.

İnsanlar kendi değerlerine göre yargılanmazlar, fakat kendi kökenlerine uygun olarak ayırıma tabi tutulurlar.

İnsanların sıkıntıdan kaçtıklarını bildiğimden çevreme sıkıntı vermemeye çalışırım.

Çevremdekiler sıkıntılardan hemen kurtulmaya çalışacaklarını ve kendilerine en kestirmeden ferahlatacak yolu seçeceklerinden uzun süreli beraberlik beklemem.

Zayıf öz-disiplinli insanların inanmak istedikleri şeylere inanabilmek için akla gelebilecek en uçuk mazeretlerin arkasına saklandıklarına çok şahit oldum.

İDDİA: Bir şey gerçekte ne ise, ondan farklı olması gerektiğini iddia etmem, kendimce anlam yüklemem ve buna gerçek demem, doğru demem.

İLHAM gelsin de işe başlayayım demem.

İlham işe başlayıp kendimi harekete geçirdiğinizde geldiğini bilirim ve çalışma hızıma göre devam ettiğini bilirim.

İlham, çalışırken sıkıntılarımı, engellerimi aşmak için yardıma geldiğinin farkında ve bilincindeyim.

İŞİ AĞIRDAN aldığım zaman başıma büyük sorunlar geldi.

Yaptığım işi severek kabul etmediğimi anladım.
Yanlış yaptığımın farkında değildim ama ikaz ve öğüt verilince düzelteceğim cevabı vererek düzelttim.

Kendimi değerlendirdiğimde hoşgörü yokluğu ile tedirginlik ve baş kaldırış yaptığımı anladım.

 Değerlerime karşı tehlike olduğuna inanmışım ve değerlerimi korumak adına bu yanlışı yapmışım.

Çok bahanelere sığındığımı şimdi daha iyi görüyorum.

Yaptığım işi en iyi yaparsın diye bana vermesine rağmen, yarışmaktan korktuğum için işi yavaştan almış olduğunun bilincine vardım.

Gücendiğimi doğrudan söylemek yerine işi geciktirip, kalitesiz iş çıkartmışım.

Hileye başvurmuş olduğumu, kendini kandırdığımın farkına vardım. Her insanın farklı beğenisi olduğundan, kendi yapmak istediğini yapanı beğendiğini üğrendim.

Kendimi bilinçli olarak cezalandırdığımı ama karşılığında hiç bir şey kazanmadığımı gördüm.

Bir işi yapmak için çaba harcadığım müddetçe gelişmenin olacağını gözardı etmemeyi öğrendim.

İŞ seçerken zevk veren, yapmaktan keyif aldığım işleri imkân varsa seçerim.

Uzun vadeli amaçlarıma uyum içinde olmasına dikkat ederim.

İşi yerine getirmeden önce rahat etmeyi beklemem, kendime tam olarak güven duymayı beklemeden işi yerine getiririm.

Sonucunun ne olacağından kimsenin emin olamayacağını biliyorum.

İşi yapmak için beni heyacanlandıracak bir şeylerin ortaya çıkmasını beklemem, işi yaparım böylece hayatım boyunca çok az iş yapmış olurum.

İş için çok çaba harcadığım zaman ustalaştığımı ve o işten o derece keyif almaya başladığımı anladım.

İLİŞKİ kurduğum, değer verdiğinim kişi ile dostluğum sona erince pişmanlık ve üzüntü duygusu yarattığını gördüm.

İDEALLERİMİZE uygun biçimde yaşamak olanaksızdır.

En azından onları sürekli aklımızda tutabiliriz.

İHTİYAR insan ideallerini(mükemmel olma yolunu) terk edendir.

İYİ HİSSETMEYİ sağlamak için olumsuz fikirleri aklıma sokmuyorum.

İYİ YAKLAŞIMI karşındakini memnun etmek için düşünmem ve davranışlarıma zerafet (zariflik, naziklik, incelik.

Davranış, söyleyiş, giyim kuşam inceliği) vermeye çalışarak yani beğenilir olmak için uğraşırım.

İHANETE uğramadıkça güven duymaktan vazgeçmem.

İyi bir ilişki için güvenin en yüksek önceliğe sahip olduğunu biliyorum.

İNCİNMEMEK için, karşımdakinin her türlü yaşam tercihlerini gözetler ve tercihine saygı gösteririm.

İNANÇLAR konuşulur ama hiç kimsenin inancını tartışmaya açtığını görmedim.

Tartışmaya kalkarsan ilişkiler bozulur.

İNANMADIĞIM bir şeye başkasının inanması için çalışmam ve beklemem.

İNCELİK olması için farklılıkların farkında olmalıyım.

İNAT ettiğim zaman kendimin daha güçlü olduğumu ispat etme niyetinde olduğunu anladım.

İntikam duygusunun tüm kararlarımda hâkimiyet kurduğunu gördüm.

Sonucu biliyor olmama rağmen tekrar isbat etmek için uğraştığımı anladım.

Otoritemi kaçırma korkusu ile ikna edilmeyi kendime kapadım.

Zengini hayırsız evlatın, orta halliyi süslü avradın, fakiri inatın mahfettiğini gördüm.

İYİMSERLİK yolundan giderek, kendimi sevdim.

Bu yöntem beni belli aşamaları geçerek gerçekçi hedeflere ulaşabilmek olarak tanımlama sağladı ve başarıya ulaştırdı.

İSTENMEDEN iyilik yapmak sadece aile arasındadır.

Aile dışında biri benden isterse ve imkânım ölçüsünde, karşılık beklemeden yaparım.

İCABINI YAPMAK:  İşin ve durumun ifade şekline takılmadan, olumlu yönünden algılarım ve durumun gereğini yaparım.

Kaçmam, ertelemem ama zamanlama yaparak en iyi seçimi yapar, çözüme ulaştırırım.
                                                      
                                                      K
KASDEDİLENİ HEMEN FARKEDEN akılcı düşünmeye ve önerileri hayata geçirmeye başlar.

KONTROLÜ makul (Akıllıca, akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı) ölçüde bulundurursam, hayatta diğerlerinden daha başarılı olacağımdan eminim.

Yeterli güce, yeterli gelire ve eğitime sahip olmakla yaşamda kontrol sağlayacağımından eminim.  

Duygularımı kontrol altına almak istediğim zaman engellemeler karşısında kızmak zorunda olmadığımı biliyorum.

Engellemeler olduğunda; eğilimim ve isteğime uymadığı zaman kendimde duygusal rahatsızlığa yol açmam, ancak keyfinimi kaçırır.

Kontrolümün azlığımın nedeni, bir kabiliyetimin eksikliği yüzünden olduğunun farkındayım.

Bu nedenle kendimden nefret etmiyorum.

Doğru biçimde değerlendirmeyi öğrenmemiş olduğumu anlıyorum.

Üzgünken ve tedirgin olduğum zaman yaptıklarımda kontrolü sağlayamıyorum.

Çok üzüldüğüm zaman kendimi bunalmış hissediyorum ve kontrolü sağlayamıyorum.

Kazanımlarımı hatırladıkça ve hesaba katıp değerlendirdikçe kontrolü sağlıyorum.

İşler kötü de olsa daha kötüsü olabileceğini bilerek şikâyet etmekten vazgeçerek sahip olduklarımı hatırlayarak şükür ederek, kötü gidişatı durdurabiliyorum.

Başkasının başına gelenlere aşırı tepki vermem.

Başkasının problemi için üzülmem, sadece ilgilenirim ve ihtiyaçlarına yardım yaparım.

Kızgınlık duyduğum zaman kontrolün elimden gitmeye başladığının ilk belirtisi olduğunu anladım ve kızgınlığı oluşturanın kendimin olduğunun farkına vardım, bu noktada kontrol sağlayamadığım zaman sonrasının öfke olduğunu biliyorum.

Öfke olduğu zaman akıl artık kontrol edemez hale geldiğinin farkındayım.

Öfkeli kişiden herkes kaçar.

Kendi dengemizi kontrol etme gücünün içimde olduğunu biliyor ve hiç kuşkusuz insan ilişkilerine uygulandığında paha biçilmez değer olduğunun farkında olarak biliyor, anlıyor, saygı duyuyor, değer veriyorum.

KORKU duyduğun an, mantıksız düşünceye saplandığımı, acısına dayanamayacağımı düşünmeye başlıyorum.

Fena bir şey olacağını inanmaya başlıyorum ve kontrolü kaybettiğimin farkına varıyorum.

Korkuda kontrol istiyorsam, istemedikçe kimse beni üzemez, üzücü bir derdim var ama bu felaket değildir, rahatsız edici bir şeyi hep düşünmek zorunda değilim diyerek kontrolümü yeniden sağlarım.

Olan rahatsızlığı daha kötüleştirmek istemiyorum.

Korkumu destekleyen her şeyi tümden bırakarak ve defalarca deneyerek korkudan kurtulabiliyorum.

Bir şeyden ne kadar korkarsam, başınıza gelmesi de o kadar hızlandırdığımın farkındayım.

Çalışanların arasına katılarak yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışıyorum.

Mükemmel sonuçlanması gerekir diye ısrar etmiyorum.

Problemleri ertelemem, sorumlulukdan kaçmam böylece kontrolü kaybetmem.

Başka insanların kontrol edemediğim sorunlarına bağlanmanın çok derin bir hata olduğunun farkında olarak kendimi sorumlu olarak hissetmem.

Kendimi kontrol edersem; enerjimi öfke ve suçlamaya, karşı suçlama ile cevap vermediğimden anlıyorum.

Korkulardan kaçınmaktan vazgeçtiğim zaman neler kazanacağımı gösteren liste yaparım, gün boyu defalarca okurum, unutmamak için tekrar okurum.

KISKANÇ davranarak sevdiklerimin beni sevmesini öyle çok istedim ki bu davranışlarım karşısında sevdiklerim çok hızlı biçimde uzaklaştılar.

Sevdiğime bağırdığımı, hareket alanını daraltarak boğduğumu, adeta tutsak haline getirdiğimi, sevdiğimi en küçük zevklerinden bile men ettiğimin, hep sevilmek istediğimi, ısrarla istediğimi farkettim.

Güven ve sağduyumun yeterli olmadığını olmadığından yaptığımın farkına vardım.

Sevdiğimi kaybetme korkusu duyduğum için bilinçsizce davrandığımın farkına vardım.

Dışlanmak istemedim.

Sevdiğimi ne kadar kontrol edersem o kadar çabuk kaybedeceğimi anladım.

Kıskanç olduğumun farkına vardığım zaman; sessiz olmam gerektiğini, baskı yapmamam gerektiğini, sözle yönlendirmek için uğraşmamam gerektiğini, başları ile olan ilişkisini engellememem gerektiğini önemserek düzelme yoluna girmek geldiğini anladım.

Kendime özen göstererek, kontrol etmem gerektiğini, öfke ve suçlamaya yönelmememin gerektiğini, öz-denetim ve disiplimini geliştirmem gerektiğini anladım ve öne çıkarmaya karar verdim.

Kıskançlığın sevgi ilişkisini zedelediğini gördüm.

KAYITSIZ KALMAK. Gerçekten istediğim bazı şeylere kayıtsız kaldım.

Bu durumda kendimi kandırdığımı ve benim için gerçekten önemli bir şeye yabancılık tasladığımı veya inkâr ettiğimin farkına vardım.

Bu durumda kendimi kandırdığımı ve benim için gerçekten önemli bir şeye yabancılık tasladığımı veya inkâr ettiğimin farkına vardım. düşencesizliğimden dolayı kayıtsız oldum ve acı çektim.

KUSUR ARAMAK: Söyleyecek güzel bir şey aramadan, eksik ve yetersizlikleri öne çıkartarak söylemek yanlıştır.

KÖTÜ, BERBAT gözüktüğünü ne kendime ne de başkasına asla söylemem.

KÖTÜLÜK yapan birine yaptığının fena olduğunu kabul edene kadar, iyilik yapmam, kötülük yapanı güçlendirmem.

KATLANMAK. Eğer durumu değiştiremiyorsam katlanırım.

KARAR almadan önce, geri çekilerek seçenekleri gözden geçiririm ve sonra karar veririm.
Karar almadan önce emin olmamın mümkün olmadığını gördüm.

Her zaman belirsizlikler gördüm ve bu belirsizliğe hoşgörü göstererek mümkün olduğunca fırsatları kaçırmamaya çalışırım.

KAYGILARIMIN (üzüntü, tasa, düşünce) kölesi olmak zorunda değilim.

KİBAR ve neşeli insanların genelde zarefetle yaşlandıklarını ve son ana dek kibar ve neşeli kaldıklarını gördüm.

Fakat bencil, tatsız bir insanların yaşlandıkça bu huyları artarak çekilmez olduklarını gördüm.

KİN (gizli düşmanlık) duymanın ruh sağlığımı ve ahlaki yapımı bozduğunu öğrendim ve davranışın aptalca olduğuna karar verdim.

KIZGINLIK göstererek kendi kendimi zehirlediğimi farkettim ve anladım.

Sevgi ve anlayışla yakınlık göstermenin ilaç olduğunu anladım.

KESİNLİĞİN dünyada bulamadığının farkına vardım.

Çünkü işler sık sık kestiremeyeceğimiz biçimlerde değişiyor.

Kesinliğin var olması gerektiği konusundaki ısrarımdan vaz geçtim ve belirsizlikten hoşlanmama rağmen kabullenirim.

KORKUNÇ ifadesinin güçlük çekmekten öte bir anlam taşıdığının farkına vardım.

Bu ifade bir şeyin yüzde yüz kötü olduğunu ortaya koyduğundan yanlış olduğunu anladım.

Bir şeyin ne kadar kötü olursa olsun, her zaman için, daha kötüsü olması olanaklıdır.

Güçlükleri ve elverişizlikleri korkunç olarak ifade ederek olduğundan daha da kötüleştirmem.

KABUL ETMEYE YANAŞMIYANLARIN tedirginliklerinin devam ettiğinin farkına vardım.

Bunların şanssızım kelimesinin arkasına saklandıklarında sorunlarının daha da kötüleştirdiklerini; rahatsız, tedirgin, kısıtlanmış bir yaşama devam etmeye razı olduklarının farkına vardım.

Çözümden kaçmakla kurtulamayacağımı ve korkakların yaptığı bir davranış olduğunu gördüm.

Sorunun farkına varıp, sorunla yüzleşerek çözmeye çalışılmadığından olur. Kendimi tam anlamıyla olduğum gibi kabul etmediğim süre, mantıklı kararlar almam ya da geçmişte yaptığım hataların sonuçlarını düzeltmemin pek olanaklı olmayacağını anladım.

KEYİF aldığım ne ise, onda en iyi olmaya çabalıyorum.

Ne yapıyorsam keyif alarak yapıyorum, başkasının onayını ya da saygısını kazanmak öiçüm ve önceliğim değildir.

Bir şeyi iyi yapmaktan keyif almak ve daha iyi koşullarda varolabilmek adına çalışırım, benliğimi tatmin etmek için asla çabalamam.

KAÇMAK VE KAÇINMAK zor sorunlarla yüz yüze gelmeme hep engel oldu. Sonraki başka yeni zorlukların ortaya çıkmasına yol açtı.

Bitirilmemiş işlerin beklediğini, sorunların çözümsüz kaldığını, yeni ve daha büyük zorlukların ortaya çıktığını gördüm.

Yaşamak ve istediklerimi yapmak için sonsuz zamanımın olmadığının farkına vardım.

Sorunlardan kolayca kaçmakla, aslında zorlu hayatın getireceği güzelliklerden kaçmak anlamına geldiğini anladım.

Küçük kaçışların az da olsa kaçma alışkanlığı yapacağını bildiğimden, hiçbir şeyden kaçmadım, yüzleştim.

Bir kere yoldan çıkmaya başlarsam, doğru yola girmenin kolay olmayacağını anladım. 

KISA VADELİ ÇÖZÜMLER, çabuk çözümler bir süre kendimi iyi hissettirdi ama bağımlılık yaptığının farkına vardım.
 (Çikolata, içki, ilaç).

Ye, iç, eğlen; çünkü yarın olmayabilir şeklinde aklıma getirdiğim hazların kısa vadeli olduğunu anlayarak gerçeklerden ve akılcılıktan uzaklaştığımın farkına vardım.

KAYBIN (Ölüm, para, mal, Vb.) konusuna dokunulmasını ve konuşulmasını yasak edip saklamaktansa açıkça konuşmanın sağlıklı olduğunun farkındayım.

KUŞKU: Bir kötülük sezerek duyulan korkudur ama bunda kesin yargı oluşturacak durum yoktur. Bende kuşku olduğu zaman karşımdakine geçtiğine ve olumsuz olarak ilişkileri bozduğunun farkına vardım.

KÖTÜ DAVRANIŞ içinde olduğum zaman kendimden hoşlanmam. Kendime kötü davranırım, çünkü kendimi beğenmem.

Kendimi reddedilmiş ve istenmeyen kişi gibi hissederim, bir yakın arkadaşa çok fazla ihtiyaç duyarım.

Yanlışımın doğru olduğunu söyleyecek bana hak verecek insan ararım.

Haklı yönlerimi öne sürer haksızlıklarımın üstünü örterek haklısın veya doğrusun sözünü başkası tarafından söylenmesini isterim ve beklerim.

Suçluluk, sevilmezlik, utanma, inanç konularını tartışmaya açmaktan kaçınırım.

Yanlışlıkları yumak haline getiririm.

KORUYUCU yaklaşım ölçülü ise iyi sonuçlar verir.

KURUNTU ( Kötü olanakları akla getirip üzülmek): Bir durumun muhakkak olumsuz zorlukları ve zorlamaları olacaktır.

Bu durumun sonuçta mutsuz ve bitkin bırakacağını inandığım zaman kuruntuda olduğumun farkına vardım.

Bu zorlukları keyifle karşıladığım zaman iyi sonuçlar aldım.

KABULLENMEKTEN kaçtığım her an zarar ettiğimin farkına vardım.

Red ve inkâr etmenin olumlu duygularımı yok ettiğinin farkına vardım.
                                                        M
MUTLU insanların, standartlarının (herkesçe kabul edilebilir ölçü), değerlerinin (yararlı nitelikleri) ve etiklerinin (toplun içinde nasıl davranılacağı, görğü kuralları) ile makul (Akıllıca, akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı, söylenmiş ve söylenen sözlere önem veren) uyum içinde yaşayanlar olduğunu gözlemledim.

Mutluluğun güzellikle, sağlıkla, şöhret ile geldiğini inanmıyorum ve mutluluğu yok edecek özellikler olduğunu sonuçlara bakarak gördüm.

Kısa yoldan mutluluğa ulaşmanın o an için keyif verici olduğunu, fakat uzun vadede düşündüğümde, maliyetinin son derece yüksek ve üzücü sonuçlar yaratabileceğinin farkındayım ve aklımdan çıkarmıyorum.

MUTSUZ olan makul hoşnutsuzluk düzeyinin altında yaşadığım zaman, uykum düzensizleşti, yakınlarım sinirlisin diye uyardılar, bu durumu itiraf edemedim, geçici düşüncelerle çözüm aradım ve zaman kaybettim.

Şikâyet etmeyi bıraktığım zaman bu nedenle çektiğim sıkıntının farkına vardım, sorunu kabul ettim, dışlanma ve öfke devresine varmadan farklı bir çözüm yolu izlemeye başladım.

Geçmişte yaşadığın mutsuzlukları geleceğe taşımakta fayda olmadığını anladım.

Tekrar etmemin yararlı olmadığının farkına vardım.

MAHCUBİYET: Utangaç olduğum zaman, başkalarından uzak durmaya çalıştım.

Nedenini düşündüğümde küçük düşmekten acı duyacağıma inanmış olduğumu anladım.

Bu düşünce kendime yaptığım çok sert bir yargı olduğunun farkına vardım.(utangaçlığı oku)

MÜLKİYETÇİLİK: (Bir mala sahip olma, onu dilediği gibi kullanma) Mal benim, para benim, istediğimi yaparım diye başlayan sözlerin sevgi ilişkisini zedelediğini gördüm.

Olgunluktan uzak olmanın ve bilinçsizlikten kaynaklanan sebeplerden dolayı öz-disiplin sahibi olma yolunda olmayanlarda bu durumu gördüm.

Yaşamında başarısız olanların tek övgülerinin bu olduğunu, her şeye madde gözüyle baktıklarını ve mutsuz yaşadıklarını gördüm.

MİRAS olarak sağlıksız bir ortamda büyüdüğümü kabul ediyorum.

Yaşamıma; akılcı olmayan düşünceler, incinmiş duygular, yersiz davranışların etkisi çok oldu.

Denetimim olmadan giren bilgilerin duyguya dönüştüğü anladım temizlenmem gerektiğine inandım.

Akılcı olmayan tüm düşüncelerimi ve hatıralarımı yeni baştan hatırlayıp ortaya çıkardım, sorguladım ve seçtim.

Yararlı olanı aldım, olmayanı ikinci plana attım.

Geçmişi silip atmanın kolay olmadığını anladım, savaşmak yerine birlikte fakat etkisi olmadanda yaşayabileceğimi farkettim.

Aklımla gelişmeye yöneldim, bu çalışmayı bıraktığım an çok kısa sürede eski hataların boğucu etkisi içine düştüğümün farkına vardım.

Yanlış olana saldırmalıyım, yok edene kadar durmamalıyım kararı alarak savaşa başladım.

MIZMIZCILARIN hiçbir zaman insanlarla iyi geçinemediklerini gördüm.

Herşeyden şikâyet ederler.

Haketmediği halde verilenlerin kıymetini bilmezler, çünkü farkında değiller.

Gittikçe yalnızlığa ve karanlığa doğru giden insanlar olduğunun farkına vardım.

MİSAFİRİ memnun etmek için ilgilenmeyenlerin bencil olduğunu gördüm.

Bunlar iyilik yapmanın getirisinin farkında olmayanlar olduğunu gördüm.

MÜKEMMEL olmakta ısrar edenler en kötü olmaya mahkûmdur.

Çünkü kıskanılacağı için, kıskançlığın yıkıcılığının farkında değillerdir.

                                                        N
NEFRET: Yanlış davranmış olsam bile, asla kendinden nefret etmem, yaptığım yakışıksız davranıştır, bu davranıştan nefret ederim.

NEZAKETLE (Saygı ve ince) ve sakinlikle kişi ve olaya yaklaşımda bulunduğum zaman iyi sonuçlar aldım.

Bu yaklaşım sonradan pişman olacağım birçok yanlışıma engel olduğunun farkına vardım.

NEVROZ kişinin ruh ve karekter yapısındaki bozukluklardır.
Çoğunlukla dış çevrenin etkisi ile meydana gelir.

Kişiliğin ve uyumun tümünü etkilemez.

İçgüdülerin, bilincin, sansürün birbiri ile uyuşması gerekir, bu uyuşma bozulursa nevroz hastalıkları ortaya çıkar.

Psikoloji alanıdır.

Böyle bir bozukluğumun olmadığından emin olmam gerektiğinin farkındayım.

NİŞANLISININ değişeceğini, değiştirebileceğini bekleyen boş bekleyiştedir.

Onu olduğu kabul edip onun sana verebileceği sıkıntılarına katlanabileceğini kabul edebiliyorsan iyi bir evlilik yaparsın.  

                                                         O
ORTAK ZEMİN oluşturmanın, ilişkilerde iyi iletişim kurmaya kolaylık sağladığının farkına vardım.

Endişelerimi kontrol ederek ve bu konuda çaba göstererek becerdiğimi gördüm.

ONAYLATMA sorularını ısrarla istediğim zaman; güvensizlik ve bağımlılık mesajları verdiğimi ve bunun önce sevgiyi zedelediğini sonra da ayrılığın geldiğinin farkına vardım.

 OLUMSUZLUĞU yaşamak ve hep olumsuz olarak ilişkileri değerlendirmek bir zamanlar tek düşüncemdi.

 Bu değerlendirmenin başarılı ve mutlu olmama engel olduğunun farkına vardım.

Bu zamana kadar, olumsuzlukların öne çıkarıldığını, olumlu olanların göz ardı edildiğini ve bu değerlendirmenin tehlikelerden korumak adına fazlaca öğretildiğini, bu tavra inanarak da kendime zarar verdiğimin farkına vardım.

Adı da zehirli pedagoji olduğunu öğrendim.

Olumsuzlukları gündeme getirmekten sakınmanın, yokmuş gibi davranmanın çok yanlış olduğunu, problemleri çözümlemeden ve kabullenmeden ileri attığım zaman kör düğüm olacağının ve çok bunalıma sokacağının farkına vardım.

OLGUN OLMAK için insan olgularını (Birtakım olayların dayandığı neden ya da bu nedenlerin yol açtığı sonuç) değiştiremeyeceğimi kabul ettim.

Bu gerçeği öğrendikçe ve gündemde tuttukça daha olgun bir insana dönüştüğümün farkına vardım.

Olgunlaşabilmek için önemli kaynak olan risk almayı kabul ettim, zarar etsem bile bu deneyimlerden kazancım olduğunu gördüm.

Bildiğimle ve bilmediğimle yüzleşmenin olğunluk yolunda çok önemli olduğunun farkına vardım ve önemsedim.

                                                         Ö
ÖFKE: Kızgınlıktan hemen sonra öfkenin geldiğini gördüm.

Öfke, bir şeyi çok istediğim, dilediğim, arzularımın çok olduğu zaman başladığını anladım.

İstediğim olmamış ve elde edememişsem, düş kırıklığına uğruyorum ve üzülüyorum.

Öfke istediğim şeye sahip olmak zorunda olduğumu düşünmekle olduğunu anladım.

Öfke başladığı zaman çocukça davranışlara başladığımın farkına vardım.

Öfkelendiğim zaman ilk iş susmak ve neden öfkeleniyorum diye soru sorarak düşünceye geçtiğim an yararlı olduğunu gördüm ve kabul ettim.

Her istediğimi, her şeyi elde etmek gerekir mi?

Diye kendimi sorguladım.

Öfkeli iken haklılık tartışmasına asla girmemeyi öğrendim.

Haklı olsam bile öfkeli davranışından dolayı kabul edilmediğimin farkına vardım.

Öfkeli olduğum zaman dışa vurmayı seçtiğim an diğer kişi ile daha fazla soruna yol açtığımı, karşı kişiyi öç almaya teşvik etmiş olduğumun farkına vardım.

Öfkeli konuşmalarda asıl nedenin görülmez olduğunu, hakaret sözlerinin önemsendiğini gördüm.

Öfkelendiğim zaman, dışa vurmazsam pasif saldırgan yöntemlerle diğer kişiden öç almaya çalıştığımın farkına vardım ki çok rahatsız oldum.

Buluğ çağındaki gençlerin kendilerine kurallar koyanlara karşı öfke duyduklarını gördüm.

Sorumluluktan kaçmadığım, durumu olduğu gibi kabul ettiğim zaman öfkelenmediğimin farkına vardım ve böylece duygularımla aşırı öfke tepkisi vermediğimin farkına vardım.
 
ÖZ-DİSİPLİN: Yüzleşmekle, anteraman yapmakla, egzersiz ile öz-disiplinin kazanıldığının farkına vardım.

Yüzleşmekten korkmuyorum, şu an yapılması gerekeni yapmam gerektiğini anladım.

Hatalı yapsam bile deneyim kazanıyorum.

Yapılacak iş büyükse parçalara böler, en kolayından başlayarak sonuçlandırırım.

İş bitince kendimi ödüllendiririm.

Yaptıklarımı geriye doğru sorgulayıp hatalarımdan ders alırım.

Deneme yapmaktan asla vaz geçmem.

Sorundan kaçmadan üstüne gitmenin gerekli olduğunun doğruluğuna inanırım.

Yeteneğimi kullanabilmek için tahammül ve öz-disipline sahip olmanın muhakkak gerekli olduğunu öğrendim.

Yeteneklerimi, niyetlerimi, kararlarımı sonuçlandırmak için tahammül ve öz-disiplin gerekli olduğunun farkındayım.

Öz-disiplinimi denetim altına alacak olan kişinin kendimin olduğunu biliyorum.

Gerçekle yüzleşebilmek olgusunu içinime sindirerek, inatçılık yapmadan karşındaki kişinin beni birşeylere ikna edebilmesine daima açık olurum.

Başarısız olma durumunda veya eleştirildiğim zaman, korkusuzca yüz yüze gelerek neden reddedildiğimi ve eleştirildiğimi öğrenirim sonra rahat bir biçimde öz-disiplinimi sağlamlaştırırım.
İnanmak istediğim şeylere inanabilmek için akla gelebilecek en uçuk mazeretlerin arkasına saklandığım zaman öz-disiplinlinimin zayıf olduğumun farkına varıyorum. 

Acı çektiğim zaman öz disiplinimin zayıf olması nedeninden olduğunun farkına varıyorum.

Bir işi yapmak iyi yapmaktan önemli olduğunu bilerek ve pratik yaparak yetkinliğe (Gerekli olgunluğa ve bütünlüğe erişmiş, kâmil, mükemmel) ulaşılabiliyorum.

Gereğinden fazla öz-disipline önem vermek titizlik hastalığına neden olduğunu ve zarar verdiğini biliyorum.

Zayıf öz-disiplinin mutluluklardan alıkoyabilmesi gibi aşırı disiplin de yaşamdan zevk almamı engelleyeceğinin farkındayım.

Ölçüsünü dengeli bir şekilde ayarlamaya çalışıyorum.

Sonuçta beni yoran aşırılığa düşmemeye çalışıyorum.

Her şeyi kararında yapmanın ve orta yolu bulmanın faydalı olacağına inanıyorum.
  
ÖZ-SAYGISI olanlar göz göze bakarak iyi niyetlerini belli ettiklerini gördüm.

Hatalarım yüzüme söylendiği zaman alınganlaştığımı, sözleri suçlama olarak kabul ederek tepki verdiğimin farkına vardım.

Bu durumun öz-sayğısı olmayan insanların yaptığını öğrendim.

Samimi bir anlaşmanın ihtiyacı içinde olarak ve etrafımızdakilerine yardım ettikçe, onları cesaretlendirdikçe, kendi öz-sayğımın da yükseldiğini gördüm ve kendimi günlük işler dünyasında evimizdeymiş gibi hissetmeye başladım.

Suçluluk duygusu öz-sayğımı azaltan ve ilişkilerimizde bizleri güvensiz, yapan en büyük düşmanlardan biri olduğunu gördüm.

Kendi kaynaklarım ile yaşamaya yönelerek kendi başımın çaresine bakabilen biri haline gelmek için çalışıyorum.

ÖNEMLİ OLMA. Başkaları için önemli olmanın yolunun, onlara karşı işbirliğine istekli, saygılı ve sevgi dolu olmaktan, onlara ihtiyaç duymaktan geçtiğinin farkına vardım ve anladım.

ÖNEM VERMEK. Karşımdakine önem verdiğimde kolayca inandırdım.

Daha etkili bir yol bulamadım.

Her insanın kendine göre önemsediği ve öne çıkardığını anladığım zaman işbirliğini kolayca yaptım.

ÖDÜLLENDİRMEK. Başkalarını, iyi davranışları için ödüllendirdiğim zaman etkili olduğunu gördüm.

Tüm davranışlar içinde en basit fakat en yararlı olan olduğunun farkına vardım.

Kusur aramak yerine söyleyecek güzel bir şey arayarak iyi iletişim kurdum.

Davranışı ödüllendirdiğim zaman istenilen davranışın kalıcı olduğunun farkına vardım.

ÖFKEYİ yenmedikçe yaşamının denetimini kazanamayacağımın farkına vardım.

İyi ilişkilerin düşmanı olduğunu anladım.

Öfkemin değerli gördüğüm hedeflere ulaşmama engelleyen koşullar ortaya çıktığında veya egemenliğimi kaybettiğim kişisel kurallarıma saldırıldığında, yersiz ve haksız davranıldığı zaman ortaya çıktığını gördüm.

Karşındakinin davranışına değil de, benim o sonuca varmama yol açan evvelce yüklenmiş akılcı olmayan kendime yaptığım telkinlerle olduğunu anladım.

Karşındakini sözünü kesip ses tonunu yükselterek konuşmaya başladığım zaman öfkeye yakalandığımı anlıyorum.

Öfkemi bastırdığım zaman kendimi suçlayarak sonuçta kendimi kötü hissettim.

Öfkemi sürekli canlı kalmasına izin verdiğim takdirde kalp ve damar hastalıklarına yakalanacağımı öğrendim.

Öfkeye kapılanları kötü ve değersiz insan olarak görmüyorum, sadece yanılgıya düşmüş bir kişi olarak kabul ediyorum ve denetimini kaybettiklerinden dolayı hoşlanmıyorum.

ÖZ-ELEŞTİRİ fazla olduğu zaman kendindem nefret ederek suçluluk duyuyorum.

ÖZLEŞMEK. Kendime acıyıp içinde çırpınmaktansa başka bir karekterle özleşmek ve onların acılarına ortak olmak akıl sağlığımı kurtardığının farkına vardım.

Başka bir çıkış yolu bulana kadar tercih ettim.

ÖNLEYİCİ TEDBİR, ilerideki problemlerin oluşmasını veya büyümesini önler.

ÖLÜM olursa bunalıma girmeden, önce ölene karşı bana düşen görevi yapar sonra acımı yaşayacağım yas zamanı koyar, koyduğum zamana kadar yasımı yaşayarak tamamlarım ve yaşamıma kaldığım yerden devam ederim.

ÖNYARGILARLA (önceden verilmiş hüküm) yüzleşerek önyargımın zararlı ve adaletsiz olduğunu anladım.

Böylece hayalle karışmış, uç noktalara yönelmiş duygusal fantazilerimi kontrol ederek önce etkisiz hale getirip, hayatın gerçeklerine göre düşünüp neler yapabileceğimi kararlaştırır ve yedek planlar yaparım.

Ayrı ve ayrımcı olmak yerine önce uyumlu olmayı sonra daha ileri gitmeyi önemserim ve kendime hep anımsatırım.

ÖĞRENMEK istediğimi hemen öğrenirim, sonraya bırakmadan hemen harekete geçerim, sonracı ve seyirci asla olmam.

Öğrenirken uyğulama imkânının olup olmadığını, işleyip neyin işlemediğini öğrenirim.

Yeteneğimi öğrenmenin en iyi yolunun bu olduğunu ve denemekle elde edip edemeyeceğimi anladım ve farkına vardım.
                                                     P
PATRON yanında çalışıyorsam, patronun davranışını değiştiremeyeceğimi bilirim.

Farkında olarak katlanırım veya giderim.

PASİF davranışım aşırı olursa, ailemi memnun etmek için inanılmaz çok çalışırsam, sonunda kendimi tükenmiş ve ezilmiş hissetmiş olacağımdan, modern zaman kölesi olacağımın farkındayım.

PARA: Paranın araç araç olduğunu, amaç olmadığının farkındayım.

Her şeyi para gücüyle tamamıyle hallolduğunu düşünmem, ancak mutluluk, rahatlık, özgür seçim için yardımcı olduğunun farkındayım.

Para olmasa da sağlıklı, mutlu, ruhsal değerlere sahip, özgür yaşayabileceğimin farkındayım.

Aklım para baskısında ve bağlantısında olmadığı süre doğru, akla uygun yargılar veren ve sağlam muhakemeyle (Bir sorunu çözmek için çıkar yol aramak, bir işi zihinde iyice düşünüp inceliyerek karar vermeye olanak verdiğinin farkıntayım.

Paranın bana sinsice hükmettiğinin farkındayım, bu etkiyi en aza indirmek için daima uyanık olarak durmam gerektiğinin farkındayım.

Para odaklı düşünmanin aklımızı, yaşantımızı, seçeneklerimizi bulandırıp bizi bunalıma sürüklediğinin farkındayım.

Ne kadar çok farkında olursam, o kadar paraya hükmedebileceğimin farkına vardım ve önemini anladım.
                                                      R
RAHATLIK genelde, o işi bitirmemizden sonra gündeme gelmesi gerektiğini anladım.
Her zaman için rahat etmeliyim düşüncesine kendimi kaptırırsam rahatlık tuzağına tutulmuş olacağımın farkındayım.

Bu tuzağı aşmadıkça hayalim, hevesim, hedefim yerine gelmeyeceğini, mutluluğun hayal olacağını anladım.

İleride yaparım demeden, bugün yapmaya başlarım, hemen sonuçlandırmaya çalışarak diğer sorunlara zaman ve güç ayırırım.
 
RAHATSIZLIK veren duyguları hoş görerek ve katlanarak amacıma ulaşmak ve mutluluğunuzun uzun süre devam etmesini engellemiş olursunuz.
                                                      S
SEVGİ VE İLGİ SÖZLERİ SİHİR ETKİSİ YAPAR.

SUÇLULUĞUN, kendinden nefret etmek ve fazla özeleştirinin sonucu olduğunu anladım.

Sinirsel heyacanla aptalca davranan, fakat aptal olmayanda gördüm.

Sorgulanmaya dayanamayan, çok güvensiz kişiler olduğunu anladım.

Sevgini çocuğa yalnızca bilgisizliğinde ve itaatkâr davrandığında verilirse (aferin ne uslu çocuk.

Bana sormadan birşey yapmaz Vb.) kişiliğinde suçluluğa büyük zemin hazırlandığının farkına vardım.

SEVDİRME. Başkalarına iyi davranarak, iyi davranmayı teşvik ederek, ailenize dostlarıma ve çalışma arkadaşlarıma kendini sevdirebildim.

Kızmadan onaylamasam bile diğer kişiye ne olusa olsun, onu hoşnut ediyorsa ona eşlik yaptım.

 Sabırlı ve hoşgörülü olmaya çalışıyorum.

Yanlış bir şey yapılmış olarak algılıyorsam; bu durumu konuşarak doğru olanı ortaya çıkarmaya çalışıyorum.

Böyle bir yaklaşımla bütün bu işleri sakince yapınca olumlu sonuçlar aldığımın farkına vardım.

SUÇLULUK duygumu yenmedikçe yaşamımda denetim kazanamayacağımı anladım.

Suçluluk duygusunu yenmek için yapılan savaşta kazanan kişinin; ilişkiye en az önem veren kişinin olduğunu gördüm.

Aile içi güç mücadelesinde en uzun ayakta kalanın suçlamaktan kaçınanın olduğunu gördüm.

Suçluluk duygusu küçük yaşta hükmedilenlerde veya aşırı eleştiri alanlarda olduğunu gördüm.

Suçluluk hissedenlerin suçlanmadıkları halde savunma eğiliminde olduğunu ve böyle insanların geçimlerinin zor olduğunu gördüm, şaka yapsan bile saldırı ile cevapladıklarını çok gördüm.

Suçluluk hissetmek acı duymaya neden olduğunu gördüm.

SUÇLAMAK, sorumluluğu başkasına atmak olduğunu biliyorum.

Soya çekimin, beslenmenin, sosyal eğitimin, politikaların, ekonomik durumun ve çevresel koşullarin güçlü etkisinin olduğunun farkındayım.

Suçlama yapmadan önce karşı tarafın savunmaya geçmesini önlemek için iyi tarafını yakalamanın öneminin farkına vardım.

Kendimi suçlamanın bir faydası olmayacağını, sorunu yapıcı biçimde ele alma yeteneğimi de olumsuz etkilediğini anladım.

SEVGİ akıllı olanın davranışı olduğunu, iyi iletişim ve güzel ahlakın kalıcı olmasını sağladığını anladım.

Kin (gizli düşmanlık) çok aptalca davranış olduğunu, iletişi ve ahlakı bozduğunu anladım.

Sevgiyi çoğaltmak için iyi özellikleri öne çıkartarak sevdiğimin nefret ve dışlamasını katlanmam kolay olduğunun farkına vardım.
Bu sayede her şeyin daha iyiye götürdüğünün farkına vardım.

Karşılıklı sevgi ve saygı ile birbirimizi memnun etmekle ilgilenmenin yararlı olduğunu, yakınlaştırdığını, işbirliğine hazırladığının farkına vardım.

Sevilmeyi beklemem, bekleyiş içinde de olmam, bana düşen görev ve sorumluluğumu güzelce yerine getirmeye çalışırım.

Sevgi bazen nedensiz, bazen saygıdan sonra gelir, ama kendiliğinden gelir.

SALDIRI; Öfkeden sonra geldiğini biliyorum.

Duygularımı kontrol ettiğim gibi öfkemi de kontrol etmeye çalışıyorum.

Kötü huylu inatçı olarak, etrafındakilerine zorbalık yapmak, onlara bağırmak, itip kakmak, kötü niyetli, sataşmalar, sürekli kusur bulma, başkaları ile mukayese etme, çabaları küçümseme, mutsuz isem sebebinin başkalarını suçlayarak sorumlu tutmak, güzel birşey için övgüde bulunmamak başlanğıçta hoşuma gidiyor ama ruh sağlığımı da bozduğumun farkına varıyorum.

Bu davranışımın saldırı olduğunu, bu saldırının çevremi incittiğini, boyun eğdirmeye çalıştığımı, yenmeyi amaçladığımın farkına vardım.

Bu davranışlar sonunda arkadaşlarımın beni terk ettiğini, benimle güç mücadelesine giriştiklerini ve zıt davranışlara başladıklarını, sevecenlikleri yok ettiğimi, güç birliği edeceklerimle savaşmaya başladığımı ve bunun yanlış davranış olduğunun farkına vardım.

Saygı görmek için insanların benden birazcık korkmaları iyi olduğunu fakat sınırı iyi belirleyip kötü huylu ve inatçı olmak saygımı kaybettireceğinin farkına vararak daha dikkatlı olmamı sıkça kendime öğütlüyorum.

SOHBET: Düz sözcük alış verişinden çok daha fazlasını ifade ettiğini anladım.

Gülümseyişlerin, imalı bakışların, hassas dokunuşların, fısıldayışların, kahkahaların, iç çekişlerin, kaş çatmaların, bağırış ve çığlıkların, öfkeli patlamaların anlam kazandığı ortamı içerir.

Vaaz vermenin, patronluk taslamanın sohbette yeri olmadığını gördüm.

Sohbet arkadaşım saldırgan, ikiyüzlü, yalan söyleyen veya hakikati söylemeyen ise, menfaatine düşkün ise, bu fena huyları ile yüzleştirmesi için teşvik ederim, değişmiyorsa yaşamımdan çıkartırım.

SORUNUN ÖZÜNÜ KAVRAYARAK, kaçmadan, görmemezlikten gelmeden gerekenleri yaptıkça, sorunun sorun olmaktan çıktığını gördüm.

SORUNLARIMI yazarım, üzüntülerimi yazarım, öfkemi yazarım, büyük ferahlama sağladıktan sonra da yazdığım kağıtı yakarım.

SORUN ÇÖZMEDE önce sorunu çözmek için karar veririm, izlenmesi gereken yolu belirlerim, ara hedefleri belirlerim, çözüm yollarının listesini yaparım, listedeki en iyiyi seçerim, yazılı bir plan oluştururum, uygulamayı üstlenirim, gidiş yolunu tekrar gözden geçiririm, çözümün sonucunu alırım ve son kez değerlendirim.

Sorunların içyüzünü kavrasam bile sorun ortadan kalkmayacağını, devam edeceğini bilirim.

Duygusal açmazları (suçlama, aşağılama, dışarı kaçma Vb.) etkin bir şekilde ortadan kaldırmak üzere adım atarım.

Sorunun ana nedenini kavramanın çözüm yolunda yarıya gelmek olduğunun önemini bilirim.

Kaynağını kavrayamazsan sürekli yeniden kavramaya çalışıcağımı ve sorunla hep karşı karşıya olacağımı bilirim.

Umutsuzluğa düşmeden sorunların farkına varmanın iyi olacağını bilirim.

Sorunların kaynağı neyse ona yol açmamak ve onu ortadan kaldırmak üzere sürekli çabalamak en güzeli olduğunu biliyorum.

Sorunlarımı çözmenin en iyisi, çalışmaktan ve denemekten başka bir yol olmadığını kabul etmeliyim diye düşünüyorum.

Çözemezsem bu durumun hoşuma gitmediğini bilerek ancak bu sorunla kesinlikle yaşayabilirim diye karar veririm.

Sorundan kaçmaktansa çözmek amaçlı üstüne gitmenin doğru olacağının farkındayım.

SAKİNLİĞİMİ koruyarak, gelecekteki istediklerimi elde etmenin bir yolunu bulabileceğim ümidindeyim.

 Başkalarına ait sorunları gereksizce üslenerek ilişkileri bozmak istemem.

Bu sorun benim için ne ifade ediyor?

Nasıl hissediyorum?

Sınırlar nereye kadar?

Benim rolüm ne diye kendime sorduğum zaman gerçekten ne yapmam gerektiğinin ortaya çıktığını gördüm.

Başka birinin iyilik amaçlı sorununu çözeceğim diye, kendi mutluluğumu azaltmamın aptalca olduğunun farkına vardım.

SÜRE BASKISI işine yeterince zaman ayırmadığından, ağırdan aldığından olur.

Son dakikaya bırakmak eziyet ve sıkıntı verir.

SÜREKLİLİK işin, verimin, başarının kilit noktasıdır.

SAPLANIP KALMA mutsuz koşulları değiştirmek için bir şey yapmıyorsan olur.

Hala, aynı, sıkılıyorum, başka birşey bulamıyorum, ilgilenecek başka birşey bulamıyorum diyorsan saplanıp kalmışsındır demektir.

Kazanımlarını kaybetmeden değişmek için kendinle anlaş.

Korkularını, şüphelerini sorgula.

Bu saatten sonra değişemem gibi tembel düşüncelerden kurtul.

Kendini kandırmayı bırak, kendine acıma, kendine hile yapma.

SATIN ALMAYI arzu ettiğimiz şey gerçekçi ve satın alınması için haklı bir neden ileri sürebileceğiniz, er geç zaten alacağınız bir şey olmalı.

Bir malı satın almaya karar vermenizle, gerçekten parayı ödemeniz arasında üç günlük bir ara bırakın.

Doğru durum değerlendirmesi için kendinize zaman aralayın.

Düşünmeksizin alışveriş yaptığınızda anlık keyif alırdınız, ardından da suçluluk duygusuna kapıldığını fark ederdiniz.

SAHTELİğin ortaya çıkıp mahçup olacağıma, her an yeni ve güzel bir özelliğimi ortaya çıkarmanın doğru olacağımın farkındayım.

SAĞLIKLI olmak istiyorsan; isteklerini tanımlamalısın, ulaşmak için çalışıp çabalamalısın, engel durumlardan kurtulmak için problemleri atlamadan çözmek durumundasın.

Kendinizi hırpalıyor, üzgün veya bunalımlı hissetmiyor olduğunuz sürece amaçlarımız doğrultusunda sağlıklı şekilde çalışmıyorsunuz demektir.

SÖZ kararsızlıktan, anlamsızlıktan uzak olmalıdır.

Kısa sürede konuya girerim.

Basit ve doğal olmaya çalışırım.

 Söze saygı sözcükleri ile başlarım, sevgi sözcükleri ile bitiririm.

Hiç kimsenin sevdiği hakkında yanlışlarının söylenmesini istemediğini bildiğimden birşey söylemem.

Hiç kimsenin sürekli konuşanı sevmediğini bildiğim için az konuşurum.

SALDIRGAN olduğum zaman aklım örtüldüğünü ve mantıksız davranışlarda bulunduğumumun farkına vardım.

Meydan okumak için saldırganlaştığımın, haklıyım diye sesimi yükselttiğimin farkına vardım.

Saygı görmediğim, sözümün dinlenmediği zamanlar saldırganlık yaptığımın farkına vardım.

Saldırganlık gerçeğiyle yüzleşmem gerektiğine, yaşamımdan çıkarmaya karar verdim.

Doğru iletişim kuramadığımda saldırgan olduğumu anladım.

Yaşamımın acı dolu olan kısmının ortaya çıkmasından korktuğum için, ifade edecek sözcükleri bulamadığım, utanç duyduğum zaman saldırgan olduğumun farkına vardım.

Kendimi iyi eğitimli ve akıllıymışcasına sanarak çevreme bu gözle baktım.

Saldırganlığımı denetim altına alıncaya kadar özel yaşantıma kapanıp kendimi saklamayı tercih ettim.

Saldırgan olduğum zaman özlediğim dostça alışverişi engellediğimin farkına vardım.

Sorun nedir?

Nerdedir?

Diye kendime sorarak dürüst ve özen gösteren bir yaklaşımla itiraf ve özürleri de içeren bir konuşma yapmanın yararlı olacağını anladım. Hatamı anlasam bile saldırganlık yaparak rahatsız ettiğimin yüzüne söylemezsem yüzleşme yapmış olmayacağımı anladım.

İtiraf etmekle büyük rahatlama sağlanacağını, sonra yanlış yaptığımı ve zararı karşılanacağımı karşı tarafa ileterek rahatladım.

Zararını karşılayarak bu olumsuz olan ve kontrol dışına çıkan, denetimsiz, kötü olayı tatlı bir hatıraya çevirerek vicdanımda tortu bırakmadan kapatarak doğru yolda gitmeye devam etmenin iyi olacağını farkettim ve anladım.

SAKİN ve gevşemiş olmaya çalışırım.
Kendi yanıtlarından, tepkilerimden yalnız kendim sorumlu olduğumun farkındayım.

Sinirlenmediğim sürece beladan uzak durduğumu ve zarar görmekten kurtulduğumun farkına vardım.

Öfkeyi bastırdığım zaman, başka bir konuda elinde olmadan patladığım için, güvenli küçük patlamaların iyi geldiğinin farkına vardım.

İşin aslını, geçmişini, amaçlarını tam anlayamadığım için kendime sakin durarak ve gözlemleyerek anlamam gerektiğini hatırlatırım.

Enerjimi niye işe yaramaz öfkeye harcayayım, yaratıcı işler için kullanmak için sakin olmam gerekli diye telkin ederim.

Sakinlik ve nezaketle (Saygı ve incelik) davranmak sonra pişman olunacak çok davranışı engellediğinin farkına vardım, anladım.
  
SAKLANANIN ortaya çıkmasını hiç kimse istemeyeceği için dolaylı yoldan bile araştırmaya girmem.

Sakladığı sırrıdır saygı göstermek gerektiğinin doğru olacağını anladım.

Öğrenmeye çalıştıkça benden uzaklaşacağının farkındayım.

SORUMLULUK tek taraflı değildir.

Az veya çok taraflarda sebebiyet vermekten, aşırılıktan, yetersizlikten dolayı sorumluluklar olduğunu farkına vararak anladım.

SIKINTI duymadan, herhangi bir şeyi sürekli olarak keyf alarak yapabilmek imkânsız olduğunu anladım.

Başarının daha yüksek ve ilgi çekici basamaklarına ulaşabilmek için gereken sıkı çalışmayı, can sıkıcı durumlara katlanmayı, bata-çıka gerçekleştiğinin farkındayım.

Acıya, üzüntüye, mutsuzluğa ve tüm sıkıntılara katlanabileceğimi kabul ederek, öz-disiplin için zihinsel yaklaşım geliştirmenin farkına vardım ve değerini anladım.
                                                      Ş
Şevkat (Acıyarak, esirgeyerek sevme) ve anlayış karşılıklı olduğu zaman en büyük ödülün bu olduğunu anladım.

ŞİKÂYET: Elde etmek istediklerimin hakkım olduğu düşüncesinde olarak ve karşılığını alamadığım zaman yaptığımın farkına vardım.

Bu durumu çok önemsediğimde şikâyet hastalığına tutulduğumu ve herşeyden şikâyetçi olmaya başladığımın farkına vardım.

Hiçbir şeyin kendi isteğime göre olmadığını anladım ve kabul ettim.

Kazanımlarımı elimde tutmanın daha sağlıklı olacağının farkına vardım.

ŞIMARTILMA: Hazır bulmayı alıştığım zaman, öz-disiplinim konusunda ciddi sorunlar oluşturduğumu gördüm.

Yumuşak başlı ve şevkatli ebebeynin açtığı sorun olduğunun farkına vardım.

Çocuklarımı yavaş yavaş kendi kaynakları ile yaşamaya yöneltmekle disipline etmenin doğru bir davranış olacağının farkına vardım ve önemini anladım.
                                                      T
TUZAĞA düşmemek için ihtiyacım için liste çıkartırım.
Problemin ne olduğunu kendime sorarım.

Gerçek ihtiyacım olanları imkânıma göre sıralarım.

Yanlışı görmemezlikten gelmem.

Baktığına dikkat ederim.           

Mantıklı tepki göstermeye çalışırım, çünkü duygusal tepkilerde kusur bulma hatası yapacağımın farkındayım.

Mantıklı alanda yaptıklarım rahatsız etmiyor.

Okuduğum, duyduğum, yaşadığım olaylardan ders almam için bu konularda doğru sorular sormam, iyice anlayamak için gerekli ve önemli olduğunun farkındayım.

Doğru yanıtların gelecekteki hataları önlemedeki önemini anladım.

Yanlış yaptıklarımı gönüllü olarak itiraf ettikçe değişim ve gelişim sağladığımın farkına vardım.

Kendimi geliştirmenin önceliğinin farkına varmakla olduğunu anladım.

Suçlamanın çözüm getirmediğini anladım.

Güvensiz insanların dinlemeden, anlamadan suçladıklarını gördüm ve sonuçta kaybettiklerini gözlemledim.

TERK: Birini terk ettiğinde, bazı değişimlerin olduğuna ilişkin kanıt görene dek geri dönmem.

Terk ettiğin eşin ise kendine çeki düzen verene dek ayrı kalabilirsiniz.

TEHDİT olması kötüdür fakat berbat değildir.

Duruma katlanabilirim, gerekeni yapabilirim ve kendimi bu koşullar altında kabul edebilirim.

Tehlike yaşamın bütününü içerdiğinden farkında olan kadınlar ve erkekler tehlikeleri göze almaktan korkmazlar.

TELKİNİ (düşünce aşılama) yaparken işe yaraması için, mantıklı (akla uygun doğru düşünme) ve gerçekçi (gerçeği olduğu gibi gören ve ona göre davranan) olmasına çok dikkat ederim.

Sağlıklı duyguların akılcı telkinlerden ve tercihlerin dile getirilmesinden olduğunu anladım.

Akılcı telkinlerin esnek olduğunu, kesinlik taşımadığını, mantıklı olduğunu ve gerçekçi olduğunu anladım.

Sakinliğimi koruyarak, gelecekteki isteklerimi elde etmenin bir yolunu bulabilileceğimi biliyorum.

Akılcı telkinin maddi dayanağının olduğunu, bir anlam taşıdığını, tarafsız ve zekice verilen yargılarla benimsenip belirlendiği için gerçekçi, tutarlı, mantıklı,  örnekle varılan sonuçlar ile verilen sözlere uyduğunu anladım. 

Amaçlarıma ulaşmama olanak sağlıyor ve sorunlarımın üstesinden gelmek için beni teşvik ettiğni anladım.

Yaşamında, herkes kendi doğrularını telkin etti.

Seçim yapmama fırsat verilmeden birbiri üstüne telkinler devam etti.

Şimdi akıllıca kendi doğru telkinlerimi kendime defalarca söyleyerek kendimi ikna etmeye çalışıyorum.

Eskiden ve yanlış olarak telkin edilerek inandırılmışları atmak kolay olmuyor.

Yaşamımda zehirli pedogoji dediğimiz yanlış telkinlerin farkına varmayı, seçmeyi, tercih yapmayı ve anlayıp temizlenmeyi önemseyerek çalışıyorum ve savaş yapıyorum.

Bu savaşın kolay olmadığını biliyorum ama kendini kendin denetim altına almak için bunun vazgeçilmez ve devamlı bir uğraşı olduğunun farkındayım.

Bu uğraşıyı vermezsem sıradan biri olarak dünya hayatını tamamlayacağımı ve unutulanlar arasına katılacağımın farkındayım.

TEDİRGİNLİK (rahatı kaçmış, huzuru kalmamış) duyduğum zaman rahatsız oluyorum, sosyal toplantılardan kaçıyorum, keyif alacağım etkinliklerden kendimi mahrum ediyorum.

Bu duygu güçlük çıkarıyor, sıkıntı veriyor ama katlanabiliyorum ve çözümü hoşgörüde arıyorum.

TERCİHLERİM tabii ki olacak, başkasının istediği gibi davranmama neden yok.

Hayatı böyle kabul ediyorum.

Hoşlanmıyorum ama katlanabilirim diyerek, gereksiz yere, başkası istiyor diye, neden acı çekeyim.

Bu duruma düşmemek için karşındakine tercihlerimi mutlaka söylerim.

TEHLİKEYE atılmazsan, hiç bir şey kazanamayacağımın farkındayım.

TARTIŞMAYI her insanın sevmediğinin farkındayım.

Bunun için kökten, temelden, dipten, fikrini sabitleyenlerle tartışmaya girmem, sonuçta kırgınlıkla ayrılacağımın farkına vardım.

TAKDİR edilmeyi başkasından beklemem, kendime düşen görev ve sorumluluğumu güzelce yerine getiririm.
                                                       U
UTANGAÇ olduğum zaman, kendisime gülünmesinden, hakkımda kötü düşünülmesinden, böylece küçük düşürülmekten ve aşağı olduğumu hissetmekten, dışlanmaktan korktuğumun farkına vardım.

Değersiz olduğuma inandığım ve herkesin bu inançta olduğunu sandığım zaman reddedilmekten korktuğumu anladım.

Gözlerimi başkasının bakışlarından kaçırdığımın farkına vardım.

Yüzümün kızardığını gördüm. Pısırık bir şekilde el sıkıştığımın farkına vardım.

Başka birinden daha iyi yapabileceğim bir şey olmadığını göremez oldum.

Utangaçlığı yenmek için anlamlı karşılaştırmalar yapmaya başladım.

Başkalarından aşağı olmak değersizlik anlamına gelmediğinin farkına vardım.

İnsanlarla çocuk ve yaşlıdan başlayarak konuşmaya sonra çekindiğim ve korktuğum kişilerle sohbet etmeye başladım ve iyi sonuçlar aldım.

UZUN vadeli hedeflere ulaşmamı engelleyecek, kısa vadeli hazlardan vazgeçmenin doğru olacağının farkına vararak anladım.
                                                       Ü
ÜZÜNTÜYÜ; yıkıcı bir deprasyona girince, suçluluk duygusuna kapılınca, düşmanlık duygusu veya bana adil davranılmadığını hissettiğim zaman duyarım.

Ancak acı vermesine izin vermeden bu sorunun üzerine giderek kendime sorular sorarak yüzleşirim ve bir şekilde hallederim.

Toplumun üzerinizdeki baskısı kaçınılmaz olduğunun farkındayım ve olacağını biliyorum.

Yaşamın beni çökertmesine izin vermemeye çalışırım.
                                                        V
VİCDANIM (kişiyi, kendi davranışları hakkında bir yargıya varmaya iten duygu) doğru olanı yaptıkça, çıkarlarımın ve taraf tutmanın tesiri altına olmadıkça, rahatsız olmadığının farkına vardım.                                                        Y
YENİLDİĞİM zaman telaşlanırım, soğukkanlılığımı yitiririm, paniğe kapılırım, öfke duyarım.

Yapacağım şeyin incelikle zor da olsa kabul etmek olduğunun farkındayım.

Bir sonrakine hazırlanmaya başlamanın en doğru yol olduğuna inanarak çalışmaya başlarım

YAŞAMIMA dilediğin gibi yaşama fırsatı veririm, farklı insanların da dilediği gibi yaşamasına izin veririm.

YANLIŞ olan şeyin hareketin değil, o hareketin amacı olduğunu anladım.

YARGI: Davranışlarınımı yargılarım, yapabildiğim kadar düzeltirim ve hatalarımdan ders alırım.

Fakat kişiliğimi yargılamam. İşe yaramadığıma, değersiz, tümüyle istenmeyen veya kötü olduğuma inanmam.

Utanmam gerektiğine inandırmamın saçmalık olduğunun farkındayım.

Davranışlardan dolayı kişileri yargılama hakkına sahip değilim, istediğim gibi davranmıyor diye ayıplamaya hakkımın olmadığımın farkındayım.

YÜZLEŞME:.Istırap veren olguyla çekinmeden, korkmadan yüzleşirim.

Kendi isteğimle yüzleşmem acı verse bile öz-güvenim için önemli olduğunu biliyorum ve farkındayım. 

Çabuk toparlanmak için çok gerekli olduğunun bilincinde olarak sağlıklı düşünceye ulaşmam için önemli olduğunun farkına vardım.

Kortuğum zaman yüzleşmekten kaçtım, ama bunalımlı duyguların içinde kendimi kaybetmeye başladığımın da farkına vardım.

Değişmem gerektiğine ve bu konuda kararlı olmamın iyi sonuçlar vereceğine inandım.

Kötü bir durum içinde iken daha da kötüsüne gidecek bir yönelişi ancak yüzleşmekle o noktada durdurabileceğimi ve iyiye döndürebileceğimin farkına vardım.

Vereceği rahatsızlığa katlanabileceğimi anladım. Geleceğimle ilgili aptalca felaket senoryaları yazmayı bir kenara bırakıp çıkacak fırsatlardan birini yakalamaya çalışmanın çok faydalı olacağını anladım.

Yüzleşmekten kaçarsam peşinen korkak, suçlu, hasta olarak tanımlanacağımı anladım.

Yüzleşmenin zor olduğunun farkında olarak çok daha zorunun kaçmak olduğunu sonuçları itibariyle farkına vardım, gördüm, anladım ve kendimi cesaretlendirdim.

Yüzleşmenin doğru olduğunu anladıktan sonra başka bir yanlış olan hesaplaşmaya asla girmemem gerektiğine inandım.

YAŞLI insanların çok alıngan olabilildiklerinin farkına vardım, iyi geçinmek için daha dikkatli davranmaya çalışıyorum.

YIPRANMAK:  fiziksel açıdan yıprandığım zaman akıl sağlığıma, tercihlerimde yanlışlık yaptığımda fiziksel sağlığıma zarar verdiğimin farkındayım.

 YANLIŞ SONUÇ çıkardığım zaman, hiç bir dayanağı olmayan olumsuz bir sonuç çıkarttığımın farkına vararak korkularımın, kuşkularımın, endişelerimin kontrol altında olmadığını anlıyorum ve duygu değerlendirmesinden mantık değerlenmesine hemen geçiyorum.

YAŞAMI ister beğeneyim, ister beğenmeyeyim çok çalışmak, tekrar yapmak olduğunun farkına vardım ve bunu kabul etmekten başka seçeneğim olmadığı gerçeği ile yüzleştim.

YANILGIYA düştüğüm zaman herkesin hata yapabileceğini, hatasız insan olmayacağını ve hataya düşürmeyecek büyük gücün bende olmadığını anladım.

Hatasızlık beklemiyorum, yaşayarak öğrendim ki hiç bir şeyin garanti altına alınamaz.

Hatalarla yaşamanın normal bir yaşam olduğunun farkına vardım.

YÜZ YÜZE GELMEK: Hayatın gerçekleri ile karşılaştığım zaman hayallerimin, tasarladıklarımın, beklentilerimin, korkularımın, endişelerimin yok olduğunu gördüm ve hemen başarabileceğim becerilerime yönlendim.

Değiştirmeye gücümün yetmediği durumlarda, acı gerçeklerle yüz yüze geldiğinde bu gerçekle yaşayabileceğimi öğrendim.

Hayal kırıklığına uğradım ama yaşamın devam ettiğinin farkına vararak hayatıma yeni bir düzen getirmek ve devam ettirmenin yararlı olduğuna inandım.

YENİLGİ; kısa dönemli hoşlanma peşinde olduğum ve bunu alışkanlık yaptığım zaman oldu.

Duygularımı denetim altına alamadığımı, uzun vadeli hoşlanmayı düşünmediğinden olduğunu anladım.

Rahat edeceğim ve keyif alacağım bir düzenleme yaparak hergün nerede ve hangi saatte ne yapacağını planlayarak, yararlarını ve zararını zaman dilimleri içinde değerlendirerek hoş duygular içinde yaşayacağımın farkına vardım.

YAS dönemine sınırlı zaman olarak herkesin ihtiyacı olduğu gibi benim de var.

Geleceğe dönük olumlu yaklaşım ve hızlı toparlanmam için çok gerekli olduğunun farkındayım.

Ölüm durumunda 7 si, 40 ı, 52 si gibi mevlüt okutarak yas durumunu sonlandırdıklarının farkındayım.

YAŞLI olunca kuşkularım, korkularım, düş kırıklıklarım, kaygılarım, öz-güvensizliğim, üzüntüm fazla etkiler duruma geldi.

Gençken inançlıydım, öz-güven sahibi idim ama farkında olarak böyle yaşamaya katlanabilirim.

Yaşlanınca çok alıngan oldum.

Söylenen sözün, yapılan bir davranışın kendisime karşı düşmanca olduğunu sanarak incindim veya öfkelenmedim.

Yaşlanınca sağır gibi ve kör gibi etrafımdaki kişi ve olaylara az ilgi duymanın ve az görmenin yaralı olacağının farkına vardım.

İyi geçinmek için; daha az görmek, daha az duymak ve az karışmanın ilişkileri bozmadığı, iyi geçinmek için böyle yapılmasının doğru olacağı bilincinde olarak yararına inandım zor da olsa böyle yapmaya çalışıyorum.

YAPMAK, iyi yapmaktan daha önemli olduğunu anladım.
Sonuç pek parlak olmasa da başladığım işi mutlaka bitiririm.

İşi sıkı tutar ve sansımı zorlarım.

 Kazanmak veya kaybetmeyi çok önemsemem.

Şimdi getirisi görülmese bile ileride getirisinin olacağını bilirim.

Kaybetmekten korkmam, başarısız olursam mahcup olacağım korkusu için şimdiden gerekçeler aramam.
.
YARAMAZ: Kendisimi hiçbir işe yaramaz hissedince öz-disiplinimi kaybettiğimin farkına vardım.

Belli yetenekler söz konusu olduğunda kendimi değersiz hissettim.

Kendimi değersiz hissedersem olaylar ve uyaranlar karşısında ortaya korku çıkacağının farkına vardım.

Açık seçik, belli bir neden olmaksızın duyduğum korkunun nevroz olduğunu anladım.

Eğer kendimi işe yaramaz veya değersiz hissettiğim zaman kendim (öz-varlığım) ile davranışlarımı aynılaştırmaktan vazgeçerim.

Yaptıklarımla kendimi yargılamaktan vazgeçtim.

Güçlü veya güçsüz olduğumda kendim ile eşitlemekten vazgeçerek azı çoğa mal etmekten vazgeçerim.
                                                           Z
ZARAR ziyan görürsem kabüllenirim ve gücenmeden hoşgörü gösterirsem anında rahatlayacağımın farkındayım.

Güçlükle karşılaştığım zaman değiştirmeye çalışırım,  değiştiremiyorsam çekip gider, kendi yaşamıma başka bir yerde veya başkaları ile sürdürme ve huzur bulma şansı veririm.

ZEHİRLİ PEDOGOJİ: Anam, babam, öğretmenlerim, din adamları gibi önemli kişiler tarafından kendimi korumam adına, kendim, başkaları ve dünya hakkında fazlaca olumsuz şeyler öğrettiler.

Ben de bunlara inanarak kendime zarar verdiğimin farkına vardım.

Hassas ve kendim düşünmeyi yapamadığım bir zamanda, böyle haklı gösterilen dünya görüşlerine olduğu gibi inandım.

Genellemeler yapılarak korku üzerimde eğemenlik kurduğunun farkına vardım.

Tuzak, yararlanılmak, saf durumuna düşmek gibi istenmeyen duruma düşmekten genelleme yapılarak korkutulduğumu ve böylece gelişmemin engellendiğinin farkına vardım.

Kendilerine bağladıklarını, muhtaç kılınarak güdüme hazır ve kullanabilir insan olarak ellerinde bulundurmak istediklerini anladım.

ZAMANI; önem ve öncelik sırasına göre işlerimi yerine getirmek için düzenleme yaparsam en etkin biçimde tekrar ele geçiremeyeceğim zamanı doğru kullanmış olacağımın farkındayım.

ZORUNLU gibi yerine getirdiğim yaptıklarım, her ne kadar ciddi sorun oluşturursa oluştursun, ana sorunum olmadığının farkına vardım.

Zorunlu dediğim ana sorunumu gizleyen bir maske olduğunu anladım ve hep önemle hatırda tutuyorum.

ZIDDİYET; (karşıtlık, sevişmezlik, düşmanlık) karşımdaki insanda varsa karşılıklı konuşmak için uğraşmam, yarar sağlamayacağının farkındayım.

ZEVKLERİN geçici tadına vardıktan sonra bunları yeniden defalarca isteyeceğimin adeta bağımlı hale getireceğimin farkında olarak kendimi zevkin eline bırakmam.
                                                ***
  
İşte böyle yaren,
Buraya kadar hızlı okuyup geldiysen birçok yanlış eksik aklına gelmiştir ve sıkıntı basmıştır.

İlk önemli olan farkına varmak, sonra kabul etmek sonra da önerileni en iyi yapmaktır.

Farkına varmak basamağına varıp kendini özeştiriye sokup, tatsız şeyleri hatırlamak elbetteki erlik ister.

Çok kişinin birkaç başlık okuduktan sonra bu alandan bahanelere sığınarak kaçacağını biliyorum.

Bin kişiden bir kişinin bu farkındalık makamında kalıp sonraki kabullenme ve iyileştirme makamlarına geçecektir.

Bu çalışma bir uyanıklık oluşturacağından önemlidir.
                                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar