Eski dostlar ve kerem sahibi kardeşler (Tanrı hepsinden razı olsun)Mevlana Hazretleri şöyle naklettiler:
Mevlana Şemseddin Tebrizi bana ulaşıp benimle konuşunca içimde aşk ateşi parıldamaya başladı.
Tam bir tahakkümle (Hâkimlikle):
“ Bundan sonra artık babanın (Baha Veled Hazretlerinin) sözlerini okuma” buyurdu.
Ben de onun bu işaretiyle bir zaman okumadım.
Sonra:
“ Kimse ile konuşma” dedi.
Ben de bir müddet kimse ile konuşmadım.
Hâlbuki bizim sözlerimiz âşıkların gıdası ve safa ehlinin (Saflık, berraklık, neşe isteyenler) ruhlarının şarabı (sarhoş edeni) olmuştur.
Bu yüzden onlar hep birden susuz kaldılar.
Onların himmet (gayret, emek, çalışıp çabalama) ve hasret (Özlem) pırıltısından Mevlana Şemseddin’e nazar değdi.
*
Yine doğru âşıklar ve yakın dostları şöyle anlatmışlardır ki:
Mevlana sulukünün (Tanrı ile buluşacağı yolculuğa hazırlanma zamanı başlangıcında ( babası) Baha Veled’in sözlerini daima okurdu.
Bir gün Mevlana Şemseddin, birdenbire kapıdan girdi ve üç defa
“ Okuma!
Okuma!
Okuma!” dedi.
Bundan sonra ledünni ilmin pınarları onun mübarek yüreklerinde kaynamaya başladı ve bundan sonra artık onlarla meşgul olmadı.
(Ledün: Gayb ilmi (Her kes tarafından görülmeyen ve Allah’ın emirlerine göre insanları idare etmeğe çalışan kutsal kimselerin olduğu âlem), Gizlenen ve bilinmeyen şeyler, aklın eremeyeceği işler (İlahi esrar) vakıf eden ve Allah vergisi olan bir ilimidir ki batın (İç) ilmi olup Allah verirse elde edilir.
*
Yine nakledilmiştir ki:
Mevlana Hazretleri, Şemseddin’le buluştuğu ilk zamanlarda geceleri Mütenebbi Divanı’nı okurdu.
Mevlana Şemseddin:
“ Bu okumağa değmez.
Bunu bir daha okuma “ diye bir iki kez söylediyse de, Mevlana, dalgınlığından onu yine okuyordu.
Bir gece yine hararetle divanı okuduktan sonra uykuya daldı.
Rüyasında, medresede bilginler ve fakihlerle (Din ve şeriat ilmi ustaları) bir tartışmada bulundu ve hepsini yendi sonra:
“ Bunu niçin yaptım, buna ne lüzum vardı “ diyerek medreseden çıkıp gitmek istedi ve tam bu sırada uykudan uyandı ve Mevlana Şemseddin’in kapıdan içeri girdiğini gördü ve:
“ Bu biçare fakihlere (Din ve şeriat bilgini) yaptığını gördün mü, işte bunların hepsi Mütenebbi Divanı’nı okumanın uğursuzluğundandır “ dediğini duydu.
*
Yine bir gece Mevlana rüyasında, Mevlana Şemseddin’in Mütenebbi’yi sakalından yakalayarak yanına getirdiğini ve ona:
“ Bu adamın sözlerini mi okuyordun “ dediğini görür.
Mütenebbi zayıf, nahif (genizden gelen ses) ve sesi kısık bir adammış.
Mevlana’ya:
“ Beni bu Mevlana Şemseddin’in elinden kurtar; artık bu divanı karıştırma “ diye yalvarmış.
Nihayet Mevlana, okutmayı ve öğretmeyi bıraktı, laliş sarığını sardı, hindibari ferecesini giydi sema ve riyazete (Gündüzleri oruç, geceleri ibadet ederek nefsi kırmak) başladı ve şu şiiri söyledi:
“ Ben bir memleketin zahidi (Dini kurallara aşırı uyan) ve bir minberin vaizi (Dini anlatan) idim:
Gönlümün kazası, beni, sana ellerini çırpıp gelen bir âşık yaptı “
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1. Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerini oyalayan, aklını ve duygularını etkileyen tüm unsurlardan arındırarak Ledün ilmini bütünüyle aktarmak istediğini öğrendik.
2. Ledün ilminin bütünlüğünün bozulmaması, başka etkiler altında düşünülüp yorumlanmasının yanlış olduğundan Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerini rüyasında bile zorladığını öğrendik.
3. Mütenebbi Divanı’nın âlimler arasında tartışmalarda işe yaradığını ancak Tanrı aşkına engel olup esas gidilmesi gereken ve aşk yolundan alıkoyduğunu öğrendik.
4. Şems Hazretleri Mevlana Hazretlerini din ve şeriatta olgunlaştığını, daha ilerisi olan aşk’ta olgunlaşması için zorladığını öğrendik.
5. Mevlana Hazretlerini âşık yoluna sokup halktan ve onu etkileyen başka tüm unsurlardan arındırmasından oluşan nazarın (Kıskançlıktan oluşan yıkıcı kötü bakış) Şems Hazretlerini etkilediğini ama doğru yolundan döndürmediğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Yeni, güzel ve kaliteli bir kazanım elde etmek için eski tüm sahip olduğun, sevdiğin, alıştığın hayat ve yaşayış tarzından vazgeçmelisin.
Çok üstün ve güzel şeyler diğer sahip olduklarının üstüne inşa edilmez.
Yeni bir bina yapacaksan eski binanın temeli dâhil her şeyini söküp bir yana koyman sağlam olanlarından yararlanarak ve temelden başlayarak binayı inşa etmek gerekir.
Tanrı; nazar okundan bütün yarenleri korusun.
Âmin.
*
RAVLİ
Popüler Yayınlar
-
Şibli, bu yıkık yerden geçip gittikten ( D ünyadan ahrete gidince ) sonra bir yiğit, onu rüyasında gördü. Dedi ki: Ey bahtiyar er, Hak s...
-
Dost, dostunun sıkıntıda olduğunu görünce hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. Dostunun sıkıntıda olduğunu bilen, eğlenceye gidemez. Dost...
-
“Zühal’in ( Satürn yıldızı ) dönmesinden meydana gelen aklın, Bizim aklımızın önünde yeri yoktur. Zühal yıldızının tabiatı son derece so...
-
Sultan Veled Hazretlerinden nakledilmiştir ki: Şeyh Selahaddin sık-sık babam hazretlerine: “ Ben öyle acayip nurlar görüyorum ” der v...
-
Hakikat yolunun salikleri ve ilahi şarabın mestleri ( Sarhoşları ) olan dostlar ( Tanrı’nın rızası onların hepsine olsun ) şöyle anlatmışl...
-
Gerçek bilgi sahibi müritler (Tanrı’nın rızası onların hepsinin üzerine olsun) şöyle anlattılar: İlahi dost Fahreddin-i Sivasi(Tanrı’n...
-
Tarih haberlerini verenler ve tarihi sırları bilenler şöyle anlatmıştır: Mevlana hazretleri beş yaşında iken çok defa yerinden sıçrar ve hey...
-
KAL İLMİ: Dinin esaslarını öğrenmek ve uygulamaktır. KAL DİLİ: Kuranı Kerim ayetlerine göre konuşulan bir dildir. Kal ilmi, anc...
-
Mevlana’nın, eteğinin temizliği ve namusluluğu hususunda ikinci bir Meryem olan Kira Hatun adındaki karısı anlattı ki: Bir gün Mevlana ...
-
Son derece dindar bir okuldan gelen, basmakalıp düşünce yapısına sahip bir derviş bir gün nehir kenarında yürüyormuş. Ahlaki ve eğitim...