27 Kasım 2011 Pazar

ŞEMS VE HAK VE BATIL

Veled Hazretleri buyurdu ki:
Bir gün Mevlana Şemseddin birine:

“ Hakka ulaşmak için batılı bırak.
Yol budur” dedi.

Babam da:
“ Batıldan kurtulmak için hakkı tut.
Burada yola,  terke ve azığa ihtiyaç yoktur.

Şimdi ihtiyar (Seçme) senin elindedir.

İstersen Tanrı’ya ulaşmak için batılı terk et,
İstersen batıldan kurtulmak için hakkı tut” dedi.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
BATIL
Esası olmayan boş şey demektir:
Özünde ve yerinde durmayan,

Aslı ve esası, gerçekliği, doğruluğu, bağlanacak kadar değerli olmayan.

Dostluk kurmaya değmeyen, sözünde durmayan, içten bağlılığı olmayan, doğruluğu olmayan şeye denir.
Görünüşe inanmak.

HAK
Cenabı Hakkın adıdır.

Varlığı daimi ve sabit olan demektir.
Varlığı hiç değişmeden duran zatı İlahinin ismidir.

Her hakkın karşılığında bir vazife vardır.
Hakka kuvvet galip gelemez.
Hak daima Cenabı Hakka döner.

HAKİKAT:
Bir şeyin aslı ve esasına, doğru ve gerçek olana denir.
Tasavvuf anlamına da gelir.

Kişinin gerçek gibi görünen özelliklerden soyulup ilahi özelliklere sahip olmasıdır.

Kişinin şeraitten (Din ilmi, fıkıh), tarikattan sonra ulaştığı makam hakikattir ve sonra da marifet gelir.

Hakikatsiz şeriat makbul değildir.
Şeriatsız hakikat ise dayanaksızdır.
Şeriat ve hakikat arasında tam bir uyum vardır

Şeriat bir ağaç, hakikat onun meyvesidir.

Dört kademedir:
1.    Vücudun hakikati. (Şeriat) ile öğrenilir.
2.     Kalbin hakikati. (Tarikat) ile öğrenilir.
3.     Ruhun hakikati. (Hakikat) ile öğrenilir.
4.     Hakk’ın hakikati. (Marifet) ile öğrenilir.

Yani sütün içinden suyun, kaymağın, yağın birbirinden ayrılması gibi düşünmelisin.

Bir şeyin aslılıdır, esasıdır, içyüzüdür, kendiliğidir, doğasıdır, gerçekliktir, doğruluktur, bağlılıktır, sadakattir, iyilikbilirliliktir.

Doğruyu arayan, doğruyu gören, ancak doğru görüşleri toplar.
Doğru görüşleri toplayan doğruları söyler.

Hakikati arayan, tanıyan, bilen, hakikati söyler.

Bugün gerçekçilik veya realist diye tanımlanır.
Var olduğu kesin ve açık olarak bilinendir.

                                        *
Peygamberimiz (Ona salât ve selam olsun):
“Şeriat bir ağaçtır, tarikat onun dalları, marifet yaprakları, hakikat de meyveleridir.
Ağaç mevcut olmazsa, dalları, yaprakları ve meyveleri mevcut olmaz”

Bu suretle anlaşılır ki, şeriat asıl, diğerleri teferruattır.
Varlığı ancak, aslın varlığı sayesinde olur.

Asıl olmayınca teferruat olmaz.
Bir kişinin tüm aşamalarında şeraitten ayrı olamayacağı kesindir.

Şeriatın sınırlarından dışarı çıkan doğru yoldan çıkar ki hüsrana uğrar.
Kul ancak bu makamları geçerek ulaşır.
                                      *
Hakikat makamında olan nasıl olur?
Alçak gönüllü olur.
İyiyi kötüyü tanır.

Hakkı ve emeği olmayana el uzatmaz.
Aza veya fazlaya kanaat eder.

Kimseyi incitmemeye çalışır.
Allah’a karşı muhtaç ve fakir olduğunu kabul eder.

Sır saklar.
Dört makamı bilir ve uygular.

Cömert olur.
Kimseyi ayıplamaz.

Eline geleni kabul eder.
Tanrı’dan emin olur.

Hakikati söyler.
                                         ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrıya ulaşmak için; boş, asılsız, dayanaksız, görüneni önemsizleştirerek kalıcı, sağlam, dayanağı olan şeyleri öğrenerek yol almamız gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,
Tasavvuf ilmi sende farkında olmayı geliştirerek doğru sağlam olanı seçmeni sağlar, doğru sandığın yanlışlardan temizler ve değişmez gerçeklerin içselleştirmesini sağlayarak olgun biri haline getirir.
                                    *
RAVLİ

Popüler Yayınlar