17 Kasım 2011 Perşembe

ŞEMS VE GÜZELLİK VE ÇİRKİNLİĞİ GÖREN YOL BULABİLİR.

Biri:
Mevlana, tamamıyla lütuftur (Hoşluk, güzellik, iyi muamele) , fakat Mevlana Şemseddin Tebrizi’nin ise hem lütuf, hem kahır (Üstün gelerek mahvetme, helak etme, batırma, ezme) sıfatı vardır.”

Şu filan adam da:
“ Hepsi bunun gibidir” dedi.

Gelip Şems’e:
“ Benim maksadım, bu adamın sözünü reddetmekti.
Sizin noksanınızı söylemek değildi.” Diye tevil (Manayı değiştirme) ederek özür diledi.

Şems, buna kızdı ve:
“ Ey aptal!
Benim sözüm geçtiği vakit, sen bunu nasıl (Tevile kalkıp) özürler dileyebilirsin?

Adam, beni, kahir ve lütufla vasıflanan Tanrı’nın sıfatlarıyla tavsif (Nitelendirme) etti.

O söz onun sözü olmadığı gibi ayet ve hadis de değildi.

Onun dilinden çıkan bu söz, benim hakkımda benim sözümdü.
Sen bana nispet edilen kahir ve lütfün, herkeste bulunduğunu nasıl söyleyebilirsin.
Bunlar herkeste nasıl bulunabilir.

Eğer herkeste bu sıfatlar bulunsaydı, onların kendilerinde bulunan bu akıl ve edeple Beyazid, Cüneyd ve Şibli’nin (Derecesine) iki günde ulaşmaları ve onlarla bir tabaktan yemek yemeleri lazım gelirdi.

Eğer onun önünde, o şeyhlerin muamelesinin vasfını etselerdi, o, onların bu muamelesini değil yapmak, yalnız onu işitmekle aklını kaybederdi.

Bütün bunlara rağmen (O ulu şeyhlerle) Tanrı arasında bir perde vardır.
                                       ***
Yine buyurdu ki:
Mevlana’nın sadece güzelliği, benim ise hem güzelliğim hem çirkinliğim vardır.

Mevlana, benim yalnız güzelliğimi görmüş, çirkinliğimi görmemişti.
Şimdi münafıklık etmiyor, kötülük yapıyorum ki, beni tamamıyla görebilsin.

Benim sohbetime, benim güzellik ve çirkinliğimi gören kimse yol bulabilir.

Böyle bir adamın alameti de şudur:
Başkalarının sohbeti ona soğuk ve acı gelir,
Fakat onlarla sohbet edecek kadar soğuk değil,
Sohbet edemeyecek kadar soğuk gelir.

ŞİİR:
“ Eğer Tanrı yolunun yolcularından olmak istersen,
Başkalarının sohbetinden ilgini kes;
Yoksa müptelalara müptela (Kötü alışkanlıkları olanların arasına katılmak) olur kalırsın.”


                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Şems Hazretlerinin herkeste bulunmayan iki sıfatının olduğunu öğrendik.
2.    Başkası adına özür dilenmeyeceğini öğrendik.
3.    İyi ve fena huyumuzu göstererek dostlarımıza iyi yüzlü davranmamamız gerektiğini öğrendik.
4.    Tanrı ile şeyhlerin arasında perde olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı’yı bulmuş bir Tanrı eri bulursak (Yaşamış veya ölmüş fark etmez) artık başkalarının söz ve anlatımlarına ilgimizi kesmemiz gerektiğini öğrendik, anladık. 

Tanrı yolunun yolcuları kendine kılavuz bulmadan önce araştırırlar; sahte, hilekâr, dini başka maksatla kullanan veya yetersiz olanları eleyerek gerçek Tanrı erini bulur ve ona gönlünü bağlarlar.

Tanrı erini bulduktan sonra bağlandığımız zaman okurken, düşünürken, uykumuzda, uyanıkken, ibadet ederken bize yardım ederek bizi Tanrı huzuruna hazırlarlar.

Hal böyle iken başka birine yönlenir ve önemsersen sana kılavuzluk etmezler.
Çünkü sen daha ne istediğini bilmiyorsun, değerli olanı anlamadın diye.

Bu yol aktüel bilgi birikimiyle olmaz.
Doğru, sağlam, net, inancında şüphelere meydan vermeyecek şekilde düzenlenmiştir.

Eğer bir kıymetli bir maden buldun ise o hazineden ayrılma.
Çalıştıkça o madenden cevherler senin eline geçecektir.

Unutma ki Tanrı kıymetli madeni diğer madenler ve toprak içine karıştırıp saklamıştır.
Sana düşen bunu ayırmak ve yararına kullanmaktır.
                                       *
RAVLİ

Popüler Yayınlar