2 Aralık 2011 Cuma

ŞEMS VE SÖZ OLMADAN KONUŞMAK

Şemsi Tebrizi Hazretleri bir gün, bir yolda gidiyordu.
Birdenbire ona, süvarisi ve mahiyetiyle birlikte bir emir rastladı.

Birdenbire bakınca, emir attan indi, baş koydu ve bir zaman duraklayıp gözyaşı dökerek hareket etti.

Mevlana Şemseddin içinden:
“ Kullarını nimetle cezalandıran ve has kullarına intikamını tahsis eden Tanrı’yı tenzih (Tanrı’nın kabahat ve kusuru yok) ederim “ dedi.

“ Hal” sahipleri Şems’den durumu sordular.
Şemseddin:
“ Bu fakir mizaçlı emir, Tanrı velileri zümresindendir.
O, bu elbise içinde şüpheli, anlaşılmaz bir şekle bürünmüş ve zenginlik örtüleriyle gizlenmiştir.

Bana “Hal” dili ile:
“ Halkın işlerini idare etmek için giydiğim elbise ile Tanrı yolundaki ibadet ve sülukü (Tanrıya gidişimi) birleştiremiyorum.

Yüce Tanrı’dan tamamıyla fakirlik elbisesini giymem ve her şeyden elimi eteğimi çekip Tanrı’nın hizmetiyle meşgul olmam için dilekte bulun “ diye yalvardı.

Ben Tanrı’dan niyazda bulununca, o emirin emirlik elbisesi içinde de kulluk etmesinin gerektiğine, çünkü din ve dünya bayındırlığı işinin onda olduğunu ve orada nefis meşakkat ve riyasetinin (Reislik, baş olma) daha fazla bulunmadığına dair işaret geldi.

O, bu hali müşahede (Tanrı hükmü olduğunu görünce) edince ağlayarak hareket etti ve vücudunu devlet idaresi ve kadılık (Valilik, belediye reisliği gibi) meşakkatini ve halkın zahmetlerini çekmeye hasredip bu emre boyun eğdi.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki M.E. B. yay. 489
                                         ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı’nın nimet vererek kulunu cezalandırmayacağını öğrendik.
2.    Zenginlik elbisesi içine bürünmüş, fakir huylu velilerin olduğunu öğrendik.
3.    Tanrı’nın bazı velilerine dünya ve ahret işlerini güzelleştirmesi için görev verdiğini öğrendik.
4.    Velilerin hiç laf etmeden konuşup anlaştıklarını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Dil ve kulak olmaksızın konuşma hal ehlinde başlar.
Ruhlar âleminde dile ve kulağa ihtiyaç yoktur.

Bakışlarla konuşulur.
Zaman da bir andır.

Tarikat yolunda ilerleyenler artık konuşmaya ihtiyaç duymadan düşünceleriyle iletişimi sağlarlar.

Gayb âleminin dili olan düşüncelerle anlaşmak ve işi oldurmak ileri gidişinizde kendiniz de bunu yapacaksınız.

Bazı sırlar duyulmasın diye söze verilmez.
Göz göze gelince veya aynı düşünce yoğunluğunda olanlarda hiç zorlanmadan olur.

Kişinin ağzından çıkan sözden Tanrı sorumlu tuttuğunda sonu nereye varacağı sözler söylenmez.

Rüya da bir sessiz ve sözsüz iletişimdir.
Örnek:
Rüyayı gören ben şöyle dedim, o bana şöyle dedi diye anlatırlar.

Aslında ağızdan bir söz çıkmamıştır, kulak da duymamıştır.
Ama bu konuşma yapılmış gibi anlatılır.
                                           *
RAVLİ





Popüler Yayınlar