12 Aralık 2011 Pazartesi

FARKINDA YAŞAMAK 2



KİBAR

Ve neşeli insanların genelde zarafetle yaşlandıklarını ve son ana dek kibar ve neşeli kaldıklarını gördüm.

Fakat bencil, tatsız bir insanların yaşlandıkça bu huyları artarak çekilmez olduklarını gördüm.

KİN (gizli düşmanlık)

Duymanın ruh sağlığımı ve ahlaki yapımı bozduğunu öğrendim ve davranışın aptalca olduğuna karar verdim.

KIZGINLIK

Göstererek kendi kendimi zehirlediğimi fark ettim ve anladım.

Sevgi ve anlayışla yakınlık göstermenin ilaç olduğunu anladım.

KESİNLİĞİN

Dünyada bulamadığının farkına vardım.

Çünkü işler sık-sık kestiremeyeceğimiz biçimlerde değişiyor.

Kesinliğin var olması gerektiği konusundaki ısrarımdan vaz geçtim ve belirsizlikten hoşlanmama rağmen kabullenirim.

KORKUNÇ

İfadesinin güçlük çekmekten öte bir anlam taşıdığının farkına vardım.

Bu ifade bir şeyin yüzde yüz kötü olduğunu ortaya koyduğundan yanlış olduğunu anladım.

Bir şeyin ne kadar kötü olursa olsun, her zaman için, daha kötüsü olması olanaklıdır.

Güçlükleri ve elverişsizlikleri korkunç olarak ifade ederek olduğundan daha da kötüleştirmem.

KABUL ETMEYE YANAŞMIYANLARIN

Tedirginliklerinin devam ettiğinin farkına vardım.

Bunların şanssızım kelimesinin arkasına saklandıklarında sorunlarının daha da kötüleştirdiklerini; rahatsız, tedirgin, kısıtlanmış bir yaşama devam etmeye razı olduklarının farkına vardım.

Çözümden kaçmakla kurtulamayacağımı ve korkakların yaptığı bir davranış olduğunu gördüm.

Sorunun farkına varıp, sorunla yüzleşerek çözmeye çalışılmadığından olur.

Kendimi tam anlamıyla olduğum gibi kabul etmediğim süre, mantıklı kararlar almam ya da geçmişte yaptığım hataların sonuçlarını düzeltmemin pek olanaklı olmayacağını anladım.

KEYİF

Aldığım ne ise, onda en iyi olmaya çabalıyorum.

Ne yapıyorsam keyif alarak yapıyorum, başkasının onayını ya da saygısını kazanmak ölçüm ve önceliğim değildir.

Bir şeyi iyi yapmaktan keyif almak ve daha iyi koşullarda varılabilmek adına çalışırım, benliğimi tatmin etmek için asla çabalamam.

KAÇMAK VE KAÇINMAK

Zor sorunlarla yüz yüze gelmeme hep engel oldu.


Sonraki başka yeni zorlukların ortaya çıkmasına yol açtı.

Bitirilmemiş işlerin beklediğini, sorunların çözümsüz kaldığını, yeni ve daha büyük zorlukların ortaya çıktığını gördüm.

Yaşamak ve istediklerimi yapmak için sonsuz zamanımın olmadığının farkına vardım.

Sorunlardan kolayca kaçmakla, aslında zorlu hayatın getireceği güzelliklerden kaçmak anlamına geldiğini anladım.

Küçük kaçışların az da olsa kaçma alışkanlığı yapacağını bildiğimden, hiçbir şeyden kaçmadım, yüzleştim.

Bir kere yoldan çıkmaya başlarsam, doğru yola girmenin kolay olmayacağını anladım. 

KISA VADELİ ÇÖZÜMLER

Abuk sabuk çözümler bir süre kendimi iyi hissettirdi ama bağımlılık yaptı. (Çikolata, içki, ilaç).

Ye, iç, eğlen; çünkü yarın olmayabilir şeklinde aklıma getirdiğim hazların kısa vadeli olduğunu anlayarak gerçeklerden ve akılcılıktan uzaklaştığımın farkına vardım.

KAYBIN (Ölüm, para, mal, Vb.)

Konusuna dokunulmasını ve konuşulmasını yasak edip saklamaktansa açıkça konuşmanın sağlıklı olduğunun farkındayım.

KUŞKU:

Bir kötülük sezerek duyulan korkudur ama bunda kesin yargı oluşturacak durum yoktur.

Bende kuşku olduğu zaman karşımdakine geçtiğine ve olumsuz olarak ilişkileri bozduğunun farkına vardım.

KÖTÜ DAVRANIŞ

İçinde olduğum zaman kendimden hoşlanmam.

Kendime kötü davranırım, çünkü kendimi beğenmem.

Kendimi reddedilmiş ve istenmeyen kişi gibi hissederim, bir yakın arkadaşa çok fazla ihtiyaç duyarım.

Yanlışımın doğru olduğunu söyleyecek bana hak verecek insan ararım.

Haklı yönlerimi öne sürer haksızlıklarımın üstünü örterek haklısın veya doğrusun sözünü başkası tarafından söylenmesini isterim ve beklerim.

Suçluluk, sevilmezlik, utanma, inanç konularını tartışmaya açmaktan kaçınırım. Yanlışlıkları yumak haline getiririm.

KORUYUCU

Yaklaşım ölçülü ve zamanı sınırlı ise iyi sonuçlar verir.

KURUNTU ( Kötü olanakları akla getirip üzülmek):

Bir durumun muhakkak olumsuz zorlukları ve zorlamaları olacaktır.

Bu durumun sonuçta mutsuz ve bitkin bırakacağını inandığım zaman kuruntuda olduğumun farkına vardım.

Bu zorlukları keyifle karşıladığım zaman iyi sonuçlar aldım.

KABULLENMEKTEN

Kaçtığım her an zarar ettiğimin farkına vardım.

Ret ve inkâr etmenin olumlu duygularımı yok ettiğinin farkına vardım.

                                                        M
MUTLU

İnsanların, standartlarının (herkesçe kabul edilebilir ölçü), değerlerinin (yararlı nitelikleri) ve etiklerinin (toplun içinde nasıl davranılacağı, görgü kuralları) ile makul (Akıllıca, akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı, söylenmiş ve söylenen sözlere önem veren) uyum içinde yaşayanlar olduğunu gözlemledim.

Mutluluğun güzellikle, sağlıkla, şöhret ile geldiğini inanmıyorum ve mutluluğu yok edecek özellikler olduğunu sonuçlara bakarak gördüm.

Kısa yoldan mutluluğa ulaşmanın o an için keyif verici olduğunu, fakat uzun vadede düşündüğümde, maliyetinin son derece yüksek ve üzücü sonuçlar yaratabileceğinin farkındayım ve aklımdan çıkarmıyorum.

MUTSUZ

Olan makul hoşnutsuzluk düzeyinin altında yaşadığım zaman, uykum düzensizleşti, yakınlarım sinirlisin diye uyardılar, bu durumu itiraf edemedim, geçici düşüncelerle çözüm aradım ve zaman kaybettim.

Şikâyet etmeyi bıraktığım zaman bu nedenle çektiğim sıkıntının farkına vardım, sorunu kabul ettim, dışlanma ve öfke devresine varmadan farklı bir çözüm yolu izlemeye başladım.

Geçmişte yaşadığın mutsuzlukları geleceğe taşımakta fayda olmadığını anladım.

Tekrar etmemin yararlı olmadığının farkına vardım.

MAHCUBİYET:

Utangaç olduğum zaman, başkalarından uzak durmaya çalıştım.

Nedenini düşündüğümde küçük düşmekten acı duyacağıma inanmış olduğumu anladım. Bu düşünce kendime yaptığım çok sert bir yargı olduğunun farkına vardım.(utangaçlığı oku)

MÜLKİYETÇİLİK: (Bir mala sahip olma, onu dilediği gibi kullanma)

Mal benim, para benim, istediğimi yaparım diye başlayan sözlerin sevgi ilişkisini zedelediğini gördüm.

Olgunluktan uzak olmanın ve bilinçsizlikten kaynaklanan sebeplerden dolayı öz-disiplin sahibi olma yolunda olmayanlarda bu durumu gördüm.

Yaşamında başarısız olanların tek övgülerinin bu olduğunu, her şeye madde gözüyle baktıklarını ve mutsuz yaşadıklarını gördüm.

MİRAS

Olarak sağlıksız bir ortamda büyüdüğümü kabul ediyorum.

Yaşamıma; akılcı olmayan düşünceler, incinmiş duygular, yersiz davranışların etkisi çok oldu.

Denetimim olmadan giren bilgilerin duyguya dönüştüğü anladım temizlenmem gerektiğine inandım.

Akılcı olmayan tüm düşüncelerimi ve hatıralarımı yeni baştan hatırlayıp ortaya çıkardım, sorguladım ve seçtim.

Yararlı olanı aldım, olmayanı ikinci plana attım.

Geçmişi silip atmanın kolay olmadığını anladım, savaşmak yerine birlikte fakat etkisi olmadan da yaşayabileceğimi fark ettim.

Aklımla gelişmeye yöneldim, bu çalışmayı bıraktığım an çok kısa sürede eski hataların boğucu etkisi içine düştüğümün farkına vardım.

Yanlış olana saldırmalıyım, yok edene kadar durmamalıyım kararı alarak savaşa başladım.

MIZMIZCILARIN

Hiçbir zaman insanlarla iyi geçinemediklerini gördüm.

Her şeyden şikâyet ederler.

Hak etmediği halde verilenlerin kıymetini bilmezler, çünkü farkında değiller.

 Gittikçe yalnızlığa ve karanlığa doğru giden insanlar olduğunun farkına vardım.

MİSAFİRİ

Memnun etmek için ilgilenmeyenlerin bencil olduğunu gördüm.

Bunlar iyilik yapmanın getirisinin farkında olmayanlar olduğunu gördüm.

MÜKEMMEL
Olmakta ısrar edenler en kötü olmaya mahkûmdur.

Çünkü kıskanılacağı için, kıskançlığın yıkıcılığının farkında değillerdir.

                                                        N
NEFRET:

Yanlış davranmış olsam bile, asla kendinden nefret etmem, yaptığım yakışıksız davranıştır, bu davranıştan nefret ederim.

NEZAKETLE

Saygı ve ince ve sakinlikle kişi ve olaya yaklaşımda bulunduğum zaman iyi sonuçlar aldım. Bu yaklaşım sonradan pişman olacağım birçok yanlışıma engel olduğunun farkına vardım.

NEVROZ

 Kişinin ruh ve karakter yapısındaki bozukluklardır.

Çoğunlukla dış çevrenin etkisi ile meydana gelir.

Kişiliğin ve uyumun tümünü etkilemez.

İçgüdülerin, bilincin, sansürün birbiri ile uyuşması gerekir, bu uyuşma bozulursa nevroz hastalıkları ortaya çıkar. Psikoloji alanıdır.

Böyle bir bozukluğumun olmadığından emin olmam gerektiğinin farkındayım.

NİŞANLISININ

Değişeceğini, değiştirebileceğini bekleyen boş bekleyiştedir.

Onu olduğu kabul edip onun sana verebileceği sıkıntılarına katlanabileceğini kabul edebiliyorsan iyi bir evlilik yaparsın. 

                                                         O
ORTAK ZEMİN

Oluşturmanın, ilişkilerde iyi iletişim kurmaya kolaylık sağladığının farkına vardım. Endişelerimi kontrol ederek ve bu konuda çaba göstererek becerdiğimi gördüm.

ONAYLATMA

Sorularını ısrarla istediğim zaman; güvensizlik ve bağımlılık mesajları verdiğimi ve bunun önce sevgiyi zedelediğini sonra da ayrılığın geldiğinin farkına vardım.

 OLUMSUZLUĞU

Yaşamak ve hep olumsuz olarak ilişkileri değerlendirmek bir zamanlar tek düşüncemdi.

Bu değerlendirmenin başarılı ve mutlu olmama engel olduğunun farkına vardım.

Bu zamana kadar, olumsuzlukların öne çıkarıldığını, olumlu olanların göz ardı edildiğini ve bu değerlendirmenin tehlikelerden korumak adına fazlaca öğretildiğini, bu tavra inanarak da kendime zarar verdiğimin farkına vardım.

Adı da zehirli pedagoji olduğunu öğrendim.

Olumsuzlukları gündeme getirmekten sakınmanın, yokmuş gibi davranmanın çok yanlış olduğunu, problemleri çözümlemeden ve kabullenmeden ileri attığım zaman kör düğüm olacağının ve çok bunalıma sokacağının farkına vardım.

OLGUN OLMAK

İçin insan olgularını (Birtakım olayların dayandığı neden ya da bu nedenlerin yol açtığı sonuç) değiştiremeyeceğimi kabul ettim.

Bu gerçeği öğrendikçe ve gündemde tuttukça daha olgun bir insana dönüştüğümün farkına vardım.

Olgunlaşabilmek için önemli kaynak olan risk almayı kabul ettim, zarar etsem bile bu deneyimlerden kazancım olduğunu gördüm.

Bildiğimle ve bilmediğimle yüzleşmenin Olgunluk yolunda çok önemli olduğunun farkına vardım ve önemsedim.

                                                         Ö
ÖFKE:

Kızgınlıktan hemen sonra öfkenin geldiğini gördüm.

Öfke, bir şeyi çok istediğim, dilediğim, arzularımın çok olduğu zaman başladığını anladım. İstediğim olmamış ve elde edememişsem, düş kırıklığına uğruyorum ve üzülüyorum.

Öfke istediğim şeye sahip olmak zorunda olduğumu düşünmekle olduğunu anladım.

Öfke başladığı zaman çocukça davranışlara başladığımın farkına vardım. Öfkelendiğim zaman ilk iş susmak ve neden öfkeleniyorum diye soru sorarak düşünceye geçtiğim an yararlı olduğunu gördüm ve kabul ettim.

Her istediğimi, her şeyi elde etmek gerekir mi?
Diye kendimi sorguladım.

Öfkeli iken haklılık tartışmasına asla girmemeyi öğrendim.

Haklı olsam bile öfkeli davranışından dolayı kabul edilmediğimin farkına vardım.
Öfkeli olduğum zaman dışa vurmayı seçtiğim an diğer kişi ile daha fazla soruna yol açtığımı, karşı kişiyi öç almaya teşvik etmiş olduğumun farkına vardım.

Öfkeli konuşmalarda asıl nedenin görülmez olduğunu, hakaret sözlerinin önemsendiğini gördüm.

Öfkelendiğim zaman, dışa vurmazsam pasif saldırgan yöntemlerle diğer kişiden öç almaya çalıştığımın farkına vardım ki çok rahatsız oldum.

Buluğ çağındaki gençlerin kendilerine kurallar koyanlara karşı öfke duyduklarını gördüm.

Sorumluluktan kaçmadığım, durumu olduğu gibi kabul ettiğim zaman öfkelenmediğimin farkına vardım ve böylece duygularımla aşırı öfke tepkisi vermediğimin farkına vardım.
 
ÖZ-DİSİPLİN:

Yüzleşmekle, anteraman yapmakla, egzersiz ile öz-disiplinin kazanıldığının farkına vardım.

Yüzleşmekten korkmuyorum, şu an yapılması gerekeni yapmam gerektiğini anladım. Hatalı yapsam bile deneyim kazanıyorum.

Yapılacak iş büyükse parçalara böler, en kolayından başlayarak sonuçlandırırım. İş bitince kendimi ödüllendiririm.

Yaptıklarımı geriye doğru sorgulayıp hatalarımdan ders alırım.

Deneme yapmaktan asla vaz geçmem.

Sorundan kaçmadan üstüne gitmenin gerekli olduğunun doğruluğuna inanırım.

yeteneğimi kullanabilmek için tahammül ve öz-disipline sahip olmanın muhakkak gerekli olduğunu öğrendim.

Yeteneklerimi, niyetlerimi, kararlarımı sonuçlandırmak için tahammül ve öz-disiplin gerekli olduğunun farkındayım.

Öz-disiplinimi denetim altına alacak olan kişinin kendimin olduğunu biliyorum.

Gerçekle yüzleşebilmek olgusunu içime sindirerek, inatçılık yapmadan karşındaki kişinin beni bir şeylere ikna edebilmesine daima açık olurum.

Başarısız olma durumunda veya eleştirildiğim zaman, korkusuzca yüz yüze gelerek neden reddedildiğimi ve eleştirildiğimi öğrenirim sonra rahat bir biçimde öz-disiplinimi sağlamlaştırırım.

İnanmak istediğim şeylere inanabilmek için akla gelebilecek en uçuk mazeretlerin arkasına saklandığım zaman öz-disiplinlinim zayıf olduğumun farkına varıyorum. 

Acı çektiğim zaman öz disiplinimin zayıf olması nedeninden olduğunun farkına varıyorum. Bir işi yapmak iyi yapmaktan önemli olduğunu bilerek ve pratik yaparak yetkinliğe (Gerekli olgunluğa ve bütünlüğe erişmiş, kâmil, mükemmel) ulaşılabiliyorum.

Gereğinden fazla öz-disipline önem vermek titizlik hastalığına neden olduğunu ve zarar verdiğini biliyorum.

Zayıf öz-disiplinin mutluluklardan alıkoyabilmesi gibi aşırı disiplin de yaşamdan zevk almamı engelleyeceğinin farkındayım.

Ölçüsünü dengeli bir şekilde ayarlamaya çalışıyorum. Sonuçta beni yoran aşırılığa düşmemeye çalışıyorum.

Her şeyi kararında yapmanın ve orta yolu bulmanın faydalı olacağına inanıyorum.
  
ÖZ-SAYGISI

Olanlar göz göze bakarak iyi niyetlerini belli ettiklerini gördüm.

Hatalarım yüzüme söylendiği zaman alınganlaştığımı, sözleri suçlama olarak kabul ederek tepki verdiğimin farkına vardım.

Bu durumun öz-saygısı olmayan insanların yaptığını öğrendim.

Samimi bir anlaşmanın ihtiyacı içinde olarak ve etrafımızdakilerinse yardım ettikçe, onları cesaretlendirdikçe, kendi öz-saygımın da yükseldiğini gördüm ve kendimi günlük işler dünyasında evimizdeymiş gibi hissetmeye başladım.

Suçluluk duygusu öz-saygımı azaltan ve ilişkilerimizde bizleri güvensiz, yapan en büyük düşmanlardan biri olduğunu gördüm.

Kendi kaynaklarım ile yaşamaya yönelerek kendi başımın çaresine bakabilen biri haline gelmek için çalışıyorum.

ÖNEMLİ OLMA

Başkaları için önemli olmanın yolunun, onlara karşı işbirliğine istekli, saygılı ve sevgi dolu olmaktan, onlara ihtiyaç duymaktan geçtiğinin farkına vardım ve anladım.

ÖNEM VERMEK.

Karşımdakine önem verdiğimde kolayca inandırdım.

Daha etkili bir yol bulamadım.

Her insanın kendine göre önemsediği ve öne çıkardığını anladığım zaman işbirliğini kolayca yaptım.

ÖDÜLLENDİRMEK.

Başkalarını, iyi davranışları için ödüllendirdiğim zaman etkili olduğunu gördüm.

Tüm davranışlar içinde en basit fakat en yararlı olan olduğunun farkına vardım.

Kusur aramak yerine söyleyecek güzel bir şey arayarak iyi iletişim kurdum.

 Davranışı ödüllendirdiğim zaman istenilen davranışın kalıcı olduğunun farkına vardım.

ÖFKEYİ

Yenmedikçe yaşamının denetimini kazanamayacağımın farkına vardım.

İyi ilişkilerin düşmanı olduğunu anladım.

Öfkemin değerli gördüğüm hedeflere ulaşmama engelleyen koşullar ortaya çıktığında veya egemenliğimi kaybettiğim kişisel kurallarıma saldırıldığında, yersiz ve haksız davranıldığı zaman ortaya çıktığını gördüm.

Karşındakinin davranışına değil de, benim o sonuca varmama yol açan evvelce yüklenmiş akılcı olmayan kendime yaptığım telkinlerle olduğunu anladım.

Karşındakini sözünü kesip ses tonunu yükselterek konuşmaya başladığım zaman öfkeye yakalandığımı anlıyorum.

Öfkemi bastırdığım zaman kendimi suçlayarak sonuçta kendimi kötü hissettim.

Öfkemi sürekli canlı kalmasına izin verdiğim takdirde kalp ve damar hastalıklarına yakalanacağımı öğrendim.

Öfkeye kapılanları kötü ve değersiz insan olarak görmüyorum, sadece yanılgıya düşmüş bir kişi olarak kabul ediyorum ve denetimini kaybettiklerinden dolayı hoşlanmıyorum.

ÖZ-ELEŞTİRİ

Fazla olduğu zaman kendinden nefret ederek suçluluk duyuyorum.

ÖZLEŞMEK.

Kendime acıyıp içinde çırpınmaktansa başka bir karakterle özleşmek ve onların acılarına ortak olmak akıl sağlığımı kurtardığının farkına vardım.

Başka bir çıkış yolu bulana kadar tercih ettim.

ÖNLEYİCİ TEDBİR

İlerideki problemlerin oluşmasını veya büyümesini önler.

ÖLÜM

Olursa bunalıma girmeden, önce ölene karşı bana düşen görevi yapar sonra acımı yaşayacağım yas zamanı koyar, koyduğum zamana kadar yasımı yaşayarak tamamlarım ve yaşamıma kaldığım yerden devam ederim.

ÖNYARGILARLA (önceden verilmiş hüküm)

Yüzleşerek önyargımın zararlı ve adaletsiz olduğunu anladım.

Böylece hayalle karışmış, uç noktalara yönelmiş duygusal fantezilerimi kontrol ederek önce etkisiz hale getirip, hayatın gerçeklerine göre düşünüp neler yapabileceğimi kararlaştırır ve yedek planlar yaparım.

Ayrı ve ayrımcı olmak yerine önce uyumlu olmayı sonra daha ileri gitmeyi önemserim ve kendime hep anımsatırım.

ÖĞRENMEK

İstediğimi hemen öğrenirim, sonraya bırakmadan hemen harekete geçerim, sonracı ve seyirci asla olmam.

Öğrenirken uygulama imkânının olup olmadığını, işleyip neyin işlemediğini öğrenirim.

Yeteneğimi öğrenmenin en iyi yolunun bu olduğunu ve denemekle elde edip edemeyeceğimi anladım ve farkına vardım.
                                                     P
PATRON

Yanında çalışıyorsam, patronun davranışını değiştiremeyeceğimi bilirim. Farkında olarak katlanırım veya giderim.

PASİF

Davranışım aşırı olursa, ailemi memnun etmek için inanılmaz çok çalışırsam, sonunda kendimi tükenmiş ve ezilmiş hissetmiş olacağımdan, modern zaman kölesi olacağımın farkındayım.

PARA
İnsanın sağlığı, ahlaki, ruhi değerleri dışında başka her şeyin vereceğinden daha çok mutluluğun, rahatlığın, Özgürlüğün ve kişisel olarak bir şeyler meydana getirebilmenin kaynağı olup,

Sağduyu (Doğru, akla uygun yargılar vermeyi sağlayan yetenek) ve sağlam muhakemeyle (Bir sorunu çözmek için çıkar yol aramak, bir işi zihinde iyice düşünüp inceleyerek karar verme.) kullanılmanın doğru olacağını gözlemledim.

Ne kadar çok eğitim görürsem o kadar paraya hükmedebileceğimin farkına vardım ve önemini anladım.
                                                      R
RAHATLIK

Genelde, o işi bitirmemizden sonra gündeme gelmesi gerektiğini anladım.

Her zaman için rahat etmeliyim düşüncesine kendimi kaptırırsam rahatlık tuzağına tutulmuş olacağımın farkındayım.

Bu tuzağı aşmadıkça hayalim, hevesim, hedefim yerine gelmeyeceğini, mutluluğun hayal olacağını anladım.

İleride yaparım demeden, bugün yapmaya başlarım, hemen sonuçlandırmaya çalışarak diğer sorunlara zaman ve güç ayırırım.
 
RAHATSIZLIK

Veren duyguları hoş görerek ve katlanarak amacıma ulaşmak ve mutluluğunuzun uzun süre devam etmesini engellemiş olursunuz.
                                                      S

SEVGİ VE İLGİ SÖZLERİ SİHİR ETKİSİ YAPAR.

SUÇLULUĞUN

Kendinden nefret etmek ve fazla özeleştirinin sonucu olduğunu anladım.

Sinirsel heyecanla aptalca davranan, fakat aptal olmayanda gördüm.

Sorgulanmaya dayanamayan, çok güvensiz kişiler olduğunu anladım.

Sevgini çocuğa yalnızca bilgisizliğinde ve itaatkâr davrandığında verilirse (aferin ne uslu çocuk.

Bana sormadan bir şey yapmaz Vb.) kişiliğinde suçluluğa büyük zemin hazırlandığının farkına vardım.

SEVDİRME

Başkalarına iyi davranarak, iyi davranmayı teşvik ederek, ailenize dostlarıma ve çalışma arkadaşlarıma kendini sevdirebildim.

Kızmadan onaylamasam bile diğer kişiye ne olursa olsun, onu hoşnut ediyorsa ona eşlik yaptım. Sabırlı ve hoşgörülü olmaya çalışıyorum.

Yanlış bir şey yapılmış olarak algılıyorsam; bu durumu konuşarak doğru olanı ortaya çıkarmaya çalışıyorum.

Böyle bir yaklaşımla bütün bu işleri sakince yapınca olumlu sonuçlar aldığımın farkına vardım.

SUÇLULUK

Duygumu yenmedikçe yaşamımda denetim kazanamayacağımı anladım.

Suçluluk duygusunu yenmek için yapılan savaşta kazanan kişinin; ilişkiye en az önem veren kişinin olduğunu gördüm.

Aile içi güç mücadelesinde en uzun ayakta kalanın suçlamaktan kaçınanın olduğunu gördüm.

Suçluluk duygusu küçük yaşta hükmedilenlerde veya aşırı eleştiri alanlarda olduğunu gördüm.

Suçluluk hissedenlerin suçlanmadıkları halde savunma eğiliminde olduğunu ve böyle insanların geçimlerinin zor olduğunu gördüm, şaka yapsan bile saldırı ile cevapladıklarını çok gördüm.

Suçluluk hissetmek acı duymaya neden olduğunu gördüm.

SUÇLAMAK

Sorumluluğu başkasına atmak olduğunu biliyorum.

Soya çekimin, beslenmenin, sosyal eğitimin, politikaların, ekonomik durumun ve çevresel koşulların güçlü etkisinin olduğunun farkındayım. Suçlama yapmadan önce karşı tarafın savunmaya geçmesini önlemek için iyi tarafını yakalamanın öneminin farkına vardım.

Kendimi suçlamanın bir faydası olmayacağını, sorunu yapıcı biçimde ele alma yeteneğimi de olumsuz etkilediğini anladım.

SEVGİ

Akıllı olanın davranışı olduğunu, iyi iletişim ve güzel ahlakın kalıcı olmasını sağladığını anladım.

Kin (gizli düşmanlık) çok aptalca davranış olduğunu, iletişi ve ahlakı bozduğunu anladım.

Sevgiyi çoğaltmak için iyi özellikleri öne çıkartarak sevdiğimin nefret ve dışlamasını katlanmam kolay olduğunun farkına vardım.

Bu sayede her şeyin daha iyiye götürdüğünün farkına vardım.

Karşılıklı sevgi ve saygı ile birbirimizi memnun etmekle ilgilenmenin yararlı olduğunu, yakınlaştırdığını, işbirliğine hazırladığının farkına vardım.

Sevilmeyi beklemem, bekleyiş içinde de olmam, bana düşen görev ve sorumluluğumu güzelce yerine getirmeye çalışırım.

Sevgi bazen nedensiz, bazen saygıdan sonra gelir, ama kendiliğinden gelir.

SALDIRI

Öfkeden sonra geldiğini biliyorum.

Duygularımı kontrol ettiğim gibi öfkemi de kontrol etmeye çalışıyorum.

Kötü huylu inatçı olarak, etrafında olanlara zorbalık yapmak, onlara bağırmak, itip kakmak, kötü niyetli, sataşmalar, sürekli kusur bulma, başkaları ile mukayese etme, çabaları küçümseme, mutsuz isem sebebinin başkalarını suçlayarak sorumlu tutmak, güzel bir şey için övgüde bulunmamak başlangıçta hoşuma gidiyor ama ruh sağlığımı da bozduğumun farkına varıyorum.

Bu davranışımın saldırı olduğunu, bu saldırının çevremi incittiğini, boyun eğdirmeye çalıştığımı, yenmeyi amaçladığımın farkına vardım.

Bu davranışlar sonunda arkadaşlarımın beni terk ettiğini, benimle güç mücadelesine giriştiklerini ve zıt davranışlara başladıklarını, sevecenlikleri yok ettiğimi, güç birliği edeceklerimle savaşmaya başladığımı ve bunun yanlış davranış olduğunun farkına vardım.

Saygı görmek için insanların benden birazcık korkmaları iyi olduğunu fakat sınırı iyi belirleyip kötü huylu ve inatçı olmak saygımı kaybettireceğinin farkına vararak daha dikkatli olmamı sıkça kendime öğütlüyorum.

SOHBET

Düz sözcük alış verişinden çok daha fazlasını ifade ettiğini anladım.

Gülümseyişlerin, imalı bakışların, hassas dokunuşların, fısıldayışların, kahkahaların, iç çekişlerin, kaş çatmaların, bağırış ve çığlıkların, öfkeli patlamaların anlam kazandığı ortamı içerir.

Vaaz vermenin, patronluk taslamanın sohbette yeri olmadığını gördüm.

Sohbet arkadaşım saldırgan, ikiyüzlü, yalan söyleyen veya hakikati söylemeyen ise, menfaatine düşkün ise, bu fena huyları ile yüzleştirmesi için teşvik ederim, değişmiyorsa yaşamımdan çıkartırım.

SORUNUN ÖZÜNÜ KAVRAYARAK

Kaçmadan, görmemezlikten gelmeden gerekenleri yaptıkça, sorunun sorun olmaktan çıktığını gördüm.

SORUNLARIMI

Yazarım, üzüntülerimi yazarım, öfkemi yazarım, büyük ferahlama sağladıktan sonra da yazdığım kağıdı yakarım.

SORUN ÇÖZMEDE

Önce sorunu çözmek için karar veririm, izlenmesi gereken yolu belirlerim, ara hedefleri belirlerim, çözüm yollarının listesini yaparım, listedeki en iyiyi seçerim, yazılı bir plan oluştururum, uygulamayı üstlenirim, gidiş yolunu tekrar gözden geçiririm, çözümün sonucunu alırım ve son kez değerlendirme yaparım.


Sorunların içyüzünü kavrasam bile sorun ortadan kalkmayacağını, devam edeceğini bilirim. Duygusal açmazları (suçlama, aşağılama, dışarı kaçma Vb.) etkin bir şekilde ortadan kaldırmak üzere adım atarım.

Sorunun ana nedenini kavramanın çözüm yolunda yarıya gelmek olduğunun önemini bilirim.

Kaynağını kavrayamazsan sürekli yeniden kavramaya çalışacağımı ve sorunla hep karşı karşıya olacağımı bilirim.

Umutsuzluğa düşmeden sorunların farkına varmanın iyi olacağını bilirim. Sorunların kaynağı neyse ona yol açmamak ve onu ortadan kaldırmak üzere sürekli çabalamak en güzeli olduğunu biliyorum.

Sorunlarımı çözmenin en iyisi, çalışmaktan ve denemekten başka bir yol olmadığını kabul etmeliyim diye düşünüyorum.

Çözemezsem bu durumun hoşuma gitmediğini bilerek ancak bu sorunla kesinlikle yaşayabilirim diye karar veririm.

Sorundan kaçmaktansa çözmek amaçlı üstüne gitmenin doğru olacağının farkındayım.

SAKİNLİĞİMİ

Koruyarak, gelecekteki istediklerimi elde etmenin bir yolunu bulabileceğim ümidindeyim.

Başkalarına ait sorunları gereksizce üslenerek ilişkileri bozmak istemem.

Bu sorun benim için ne ifade ediyor?
Nasıl hissediyorum?
Sınırlar nereye kadar?
Benim rolüm ne diye kendime sorduğum zaman gerçekten ne yapmam gerektiğinin ortaya çıktığını gördüm.

Başka birinin iyilik amaçlı sorununu çözeceğim diye, kendi mutluluğumu azaltmamın aptalca olduğunun farkına vardım.

SÜRE BASKISI

İşine yeterince zaman ayırmadığından, ağırdan aldığından olur.

Son dakikaya bırakmak eziyet ve sıkıntı verir.

SÜREKLİLİK

İşin, verimin, başarının kilit noktasıdır.

SAPLANIP KALMA

Mutsuz koşulları değiştirmek için bir şey yapmıyorsan olur.

Hala, aynı, sıkılıyorum, başka bir şey bulamıyorum, ilgilenecek başka birşey bulamıyorum diyorsan saplanıp kalmışsındır demektir.

Kazanımlarını kaybetmeden değişmek için kendinle anlaş.

Korkularını, şüphelerini sorgula.

Bu saatten sonra değişemem gibi tembel düşüncelerden kurtul.

Kendini kandırmayı bırak, kendine acıma, kendine hile yapma.

SATIN ALMAYI

Arzu ettiğimiz şey gerçekçi ve satın alınması için haklı bir neden ileri sürebileceğiniz, er geç zaten alacağınız bir şey olmalı.

Bir malı satın almaya karar vermenizle, gerçekten parayı ödemeniz arasında üç günlük bir ara bırakın.

Doğru durum değerlendirmesi için kendinize zaman aralayın.

Düşünmeksizin alışveriş yaptığınızda anlık keyif alırdınız, ardından da suçluluk duygusuna kapıldığını fark ederdiniz.

SAHTELİK

Özelliğini ortaya çıkaracağına, her an yeni ve güzel özelliğini ortaya çıkar.

SAĞLIKLI

Olmak istiyorsan; isteklerini tanımlamalısın, ulaşmak için çalışıp çabalamalısın, engel durumlardan kurtulmak için problemleri atlamadan çözmek durumundasın.

Kendinizi hırpalıyor, üzgün veya bunalımlı hissetmiyor olduğunuz sürece amaçlarımız doğrultusunda sağlıklı şekilde çalışmıyorsunuz demektir.

SÖZ

Kararsızlıktan, anlamsızlıktan uzak olmalıdır.

Kısa sürede konuya girerim.

Basit ve doğal olmaya çalışırım.

Söze saygı sözcükleri ile başlarım, sevgi sözcükleri ile bitiririm.

Hiç kimsenin sevdiği hakkında yanlışlarının söylenmesini istemediğini bildiğimden bir şey söylemem.

Hiç kimsenin sürekli konuşanı sevmediğini bildiğim için az konuşurum.

SALDIRGAN

Olduğum zaman aklım örtüldüğünü ve mantıksız davranışlarda bulunduğumun farkına vardım.

Meydan okumak için saldırganlaştığımın, haklıyım diye sesimi yükselttiğimin farkına vardım.

Saygı görmediğim, sözümün dinlenmediği zamanlar saldırganlık yaptığımın farkına vardım.

Saldırganlık gerçeğiyle yüzleşmem gerektiğine, yaşamımdan çıkarmaya karar verdim.

Doğru iletişim kuramadığımda saldırgan olduğumu anladım. Yaşamımın acı dolu olan kısmının ortaya çıkmasından korktuğum için, ifade edecek sözcükleri bulamadığım, utanç duyduğum zaman saldırgan olduğumun farkına vardım.

Kendimi iyi eğitimli ve akıllıymışçasına sanarak çevreme bu gözle baktım.

Saldırganlığımı denetim altına alıncaya kadar özel yaşantıma kapanıp kendimi saklamayı tercih ettim.

Saldırgan olduğum zaman özlediğim dostça alışverişi engellediğimin farkına vardım.
Sorun nedir?
Nerdedir?

Diye kendime sorarak dürüst ve özen gösteren bir yaklaşımla itiraf ve özürleri de içeren bir konuşma yapmanın yararlı olacağını anladım.

Hatamı anlasam bile saldırganlık yaparak rahatsız ettiğimin yüzüne söylemezsem yüzleşme yapmış olmayacağımı anladım.

İtiraf etmekle büyük rahatlama sağlanacağını, sonra yanlış yaptığımı ve zararı karşılanacağımı karşı tarafa ileterek rahatladım.

Zararını karşılayarak bu olumsuz olan ve kontrol dışına çıkan, denetimsiz, kötü olayı tatlı bir hatıraya çevirerek vicdanımda tortu bırakmadan kapatarak doğru yolda gitmeye devam etmenin iyi olacağını fark ettim ve anladım.

SAKİN

Ve gevşemiş olmaya çalışırım.

Kendi yanıtlarından, tepkilerimden yalnız kendim sorumlu olduğumun farkındayım.

Sinirlenmediğim sürece beladan uzak durduğumu ve zarar görmekten kurtulduğumun farkına vardım.

Öfkeyi bastırdığım zaman, başka bir konuda elinde olmadan patladığım için, güvenli küçük patlamaların iyi geldiğinin farkına vardım. İşin aslını, geçmişini, amaçlarını tam anlayamadığım için kendime sakin durarak ve gözlemleyerek anlamam gerektiğini hatırlatırım.

Enerjimi niye işe yaramaz öfkeye harcayayım, yaratıcı işler için kullanmak için sakin olmam gerekli diye telkin ederim.

Sakinlik ve nezaketle (Saygı ve incelik) davranmak sonra pişman olunacak çok davranışı engellediğinin farkına vardım, anladım.
  
SAKLANANIN

Ortaya çıkmasını hiç kimse istemeyeceği için dolaylı yoldan bile araştırmaya girmem.

Sakladığı sırrıdır saygı göstermek gerektiğinin doğru olacağını anladım.

Öğrenmeye çalıştıkça benden uzaklaşacağının farkındayım.

SORUMLULUK

Tek taraflı değildir.

Az veya çok taraflarda sebebiyet vermekten, aşırılıktan, yetersizlikten dolayı sorumluluklar olduğunu farkına vararak anladım.

SIKINTI

Duymadan, herhangi bir şeyi sürekli olarak keyif alarak yapabilmek imkansız olduğunu anladım.

Başarının daha yüksek ve ilgi çekici basamaklarına ulaşabilmek için gereken sıkı çalışmayı, can sıkıcı durumlara katlanmayı, bata-çıka gerçekleştiğinin farkındayım.

Acıya, üzüntüye, mutsuzluğa ve tüm sıkıntılara katlanabileceğimi kabul ederek, öz-disiplin için zihinsel yaklaşım geliştirmenin farkına vardım ve değerini anladım.

                                                      Ş

ŞEVKAT

Acıyarak, esirgeyerek sevmek ve anlayışın karşılıklı olduğu zaman en büyük ödülün bu olduğunu anladım.

ŞİKÂYET:

Elde etmek istediklerimin hakkım olduğu düşüncesinde olarak ve karşılığını alamadığım zaman yaptığımın farkına vardım.

Bu durumu çok önemsediğimde şikâyet hastalığına tutulduğumu ve her şeyden şikâyetçi olmaya başladığımın farkına vardım.

Hiçbir şeyin kendi isteğime göre olmadığını anladım ve kabul ettim. Kazanımlarımı elimde tutmanın daha sağlıklı olacağının farkına vardım.

ŞIMARTILMA:

Hazır bulmayı alıştığım zaman, öz-disiplinim konusunda ciddi sorunlar oluşturduğumu gördüm.

Yumuşak başlı ve Şevkatli ebeveynin açtığı sorun olduğunun farkına vardım.

Çocuklarımı yavaş-yavaş kendi kaynakları ile yaşamaya yöneltmekle disipline etmenin doğru bir davranış olacağının farkına vardım ve önemini anladım.

                                                      T
TUZAĞA

Düşmemek için ihtiyacım için liste çıkartırım.

Problemin ne olduğunu kendime sorarım.

Gerçek ihtiyacım olanları imkânıma göre sıralarım.

Yanlışı görmemezlikten gelmem.

Baktığına dikkat ederim.          

Mantıklı tepki göstermeye çalışırım, çünkü duygusal tepkilerde kusur bulma hatası yapacağımın farkındayım.

Mantıklı alanda yaptıklarım rahatsız etmiyor.

Okuduğum, duyduğum, yaşadığım olaylardan ders almam için bu konularda doğru sorular sormam gerektiğini ve iyice anlamak için gerekli ve önemli olduğunun farkındayım.

Doğru yanıtların gelecekteki hataları önlemedeki önemini anladım. Yanlış yaptıklarımı gönüllü olarak itiraf ettikçe değişim ve gelişim sağladığımın farkına vardım.

Kendimi geliştirmenin önceliğinin farkına varmakla olduğunu anladım.

Suçlamanın çözüm getirmediğini anladım.

Güvensiz insanların dinlemeden, anlamadan suçladıklarını gördüm ve sonuçta kaybettiklerini gözlemledim.

TERK

Birini terk ettiğinde, bazı değişimlerin olduğuna ilişkin kanıt görene dek geri dönmem.

Terk ettiğin eşin ise kendine çeki düzen verene dek ayrı kalabilirsiniz.

TEHDİT

Olması kötüdür fakat berbat değildir.

Duruma katlanabilirim, gerekeni yapabilirim ve kendimi bu koşullar altında kabul edebilirim.

Tehlike yaşamın bütününü içerdiğinden farkında olan kadınlar ve erkekler tehlikeleri göze almaktan korkmazlar.

TELKİNİ (düşünce aşılama)

Yaparken işe yaraması için, mantıklı (akla uygun doğru düşünme) ve gerçekçi (gerçeği olduğu gibi gören ve ona göre davranan) olmasına çok dikkat ederim.

Sağlıklı duyguların akılcı telkinlerden ve tercihlerin dile getirilmesinden olduğunu anladım.

Akılcı telkinlerin esnek olduğunu, kesinlik taşımadığını, mantıklı olduğunu ve gerçekçi olduğunu anladım.

Sakinliğimi koruyarak, gelecekteki isteklerimi elde etmenin bir yolunu bulabileceğimi biliyorum.

Akılcı telkinin maddi dayanağının olduğunu, bir anlam taşıdığını, tarafsız ve zekice verilen yargılarla benimsenip belirlendiği için gerçekçi, tutarlı, mantıklı,  örnekle varılan sonuçlar ile verilen sözlere uyduğunu anladım. 

Amaçlarıma ulaşmama olanak sağlıyor ve sorunlarımın üstesinden gelmek için beni teşvik ettiğini anladım.

Yaşamında, herkes kendi doğrularını telkin etti.

Seçim yapmama fırsat verilmeden birbiri üstüne telkinler devam etti.

Şimdi akıllıca kendi doğru telkinlerimi kendime defalarca söyleyerek kendimi ikna etmeye çalışıyorum.

Eskiden ve yanlış olarak telkin edilerek inandırılmışları atmak kolay olmuyor.

Yaşamımda zehirli pedagoji dediğimiz yanlış telkinlerin farkına varmayı, seçmeyi, tercih yapmayı ve anlayıp temizlenmeyi önemseyerek çalışıyorum ve savaş yapıyorum.

Bu savaşın kolay olmadığını biliyorum ama kendini kendin denetim altına almak için bunun vazgeçilmez ve devamlı bir uğraşı olduğunun farkındayım.

Bu uğraşıyı vermezsem sıradan biri olarak dünya hayatını tamamlayacağımı ve unutulanlar arasına katılacağımın farkındayım.

TEDİRGİNLİK (rahatı kaçmış, huzuru kalmamış)

Duyduğum zaman rahatsız oluyorum, sosyal toplantılardan kaçıyorum, keyif alacağım etkinliklerden kendimi mahrum ediyorum.

Bu duygu güçlük çıkarıyor, sıkıntı veriyor ama katlanabiliyorum ve çözümü hoşgörüde arıyorum.

TERCİHLERİM

Tabii ki olacak, başkasının istediği gibi davranmama neden yok.

Hayatı böyle kabul ediyorum.

Hoşlanmıyorum ama katlanabilirim diyerek, gereksiz yere, başkası istiyor diye, neden acı çekeyim.

Bu duruma düşmemek için karşındakine tercihlerimi mutlaka söylerim.

TEHLİKEYE

Atılmazsan, hiç bir şey kazanamayacağımın farkındayım.

TARTIŞMAYI

Her insanın sevmediğinin farkındayım.

Bunun için kökten, temelden, dipten, fikrini sabitleyenlerle tartışmaya girmem, sonuçta kırgınlıkla ayrılacağımın farkına vardım.

TAKDİR

Edilmeyi başkasından beklemem, kendime düşen görev ve sorumluluğumu güzelce yerine getiririm.
                                                       U

UTANGAÇ

Olduğum zaman, kendisime gülünmesinden, hakkımda kötü düşünülmesinden, böylece küçük düşürülmekten ve aşağı olduğumu hissetmekten, dışlanmaktan korktuğumun farkına vardım.

Değersiz olduğuma inandığım ve herkesin bu inançta olduğunu sandığım zaman reddedilmekten korktuğumu anladım.

Gözlerimi başkasının bakışlarından kaçırdığımın farkına vardım.

Yüzümün kızardığını gördüm. Pısırık bir şekilde el sıkıştığımın farkına vardım. Başka birinden daha iyi yapabileceğim bir şey olmadığını göremez oldum.

Utangaçlığı yenmek için anlamlı karşılaştırmalar yapmaya başladım.

Başkalarından aşağı olmak değersizlik anlamına gelmediğinin farkına vardım.

İnsanlarla çocuk ve yaşlıdan başlayarak konuşmaya sonra çekindiğim ve korktuğum kişilerle sohbet etmeye başladım ve iyi sonuçlar aldım.

UZUN

Vadeli hedeflere ulaşmamı engelleyecek, kısa vadeli hazlardan vazgeçmenin doğru olacağının farkına vararak anladım.

                                                       Ü

ÜZÜNTÜYÜ

Yıkıcı bir depresyona girince, suçluluk duygusuna kapılınca, düşmanlık duygusu veya bana adil davranılmadığını hissettiğim zaman duyarım.

Ancak acı vermesine izin vermeden bu sorunun üzerine giderek kendime sorular sorarak yüzleşirim ve bir şekilde hallederim.

Toplumun üzerinizdeki baskısı kaçınılmaz olduğunun farkındayım ve olacağını biliyorum.

Yaşamın beni çökertmesine izin vermemeye çalışırım.

                                                        V

VİCDANIM

(kişiyi, kendi davranışları hakkında bir yargıya varmaya iten duygu) Doğru olanı yaptıkça, çıkarlarımın ve taraf tutmanın tesiri altına olmadıkça, rahatsız olmadığının farkına vardım.
                                                                      Y

YENİLDİĞİM

Zaman telaşlanırım, soğukkanlılığımı yitiririm, paniğe kapılırım, öfke duyarım.

Yapacağım şeyin incelikle zor da olsa kabul etmek olduğunun farkındayım.

Bir sonrakine hazırlanmaya başlamanın en doğru yol olduğuna inanarak çalışmaya başlarım

YAŞAMIMA

Dilediğin gibi yaşama fırsatı veririm, farklı insanların da dilediği gibi yaşamasına izin veririm.

YANLIŞ

Olan şeyin hareketin değil, o hareketin amacı olduğunu anladım.

YARGI

Davranışlarını mı yargılarım, yapabildiğim kadar düzeltirim ve hatalarımdan ders alırım. Fakat kişiliğimi yargılamam.

İşe yaramadığıma, değersiz, tümüyle istenmeyen veya kötü olduğuma inanmam.

Utanmam gerektiğine inandırmamın saçmalık olduğunun farkındayım.

Davranışlardan dolayı kişileri yargılama hakkına sahip değilim, istediğim gibi davranmıyor diye ayıplamaya hakkımın olmadığımın farkındayım.

YÜZLEŞME

Istırap veren olguyla çekinmeden, korkmadan yüzleşirim.

Kendi isteğimle yüzleşmem acı verse bile öz-güvenim için önemli olduğunu biliyorum ve farkındayım.

Çabuk toparlanmak için çok gerekli olduğunun bilincinde olarak sağlıklı düşünceye ulaşmam için önemli olduğunun farkına vardım.

Korktuğum zaman yüzleşmekten kaçtım, ama bunalımlı duyguların içinde kendimi kaybetmeye başladığımın da farkına vardım.

Değişmem gerektiğine ve bu konuda kararlı olmamın iyi sonuçlar vereceğine inandım. Kötü bir durum içinde iken daha da kötüsüne gidecek bir yönelişi ancak yüzleşmekle o noktada durdurabileceğimi ve iyiye döndürebileceğimin farkına vardım.

Vereceği rahatsızlığa katlanabileceğimi anladım.

Geleceğimle ilgili aptalca felaket senoryaları yazmayı bir kenara bırakıp çıkacak fırsatlardan birini yakalamaya çalışmanın çok faydalı olacağını anladım.

Yüzleşmekten kaçarsam peşinen korkak, suçlu, hasta olarak tanımlanacağımı anladım.

Yüzleşmenin zor olduğunun farkında olarak çok daha zorunun kaçmak olduğunu sonuçları itibariyle farkına vardım, gördüm, anladım ve kendimi cesaretlendirdim.

Yüzleşmenin doğru olduğunu anladıktan sonra başka bir yanlış olan hesaplaşmaya asla girmemem gerektiğine inandım.

YAŞLI

İnsanların çok alıngan olabileceklerinin farkına vardım, iyi geçinmek için daha dikkatli davranmaya çalışıyorum.

YIPRANMAK

Fiziksel açıdan yıprandığım zaman akıl sağlığıma, tercihlerimde yanlışlık yaptığımda fiziksel sağlığıma zarar verdiğimin farkındayım.



 YANLIŞ SONUÇ

Çıkardığım zaman, hiç bir dayanağı olmayan olumsuz bir sonuç çıkarttığımın farkına vararak korkularımın, kuşkularımın, endişelerimin kontrol altında olmadığını anlıyorum ve duygu değerlendirmesinden mantık değerlenmesine hemen geçiyorum.

YAŞAMI

İster beğeneyim, ister beğenmeyeyim çok çalışmak, tekrar yapmak olduğunun farkına vardım ve bunu kabul etmekten başka seçeneğim olmadığı gerçeği ile yüzleştim.

YANILGIYA

Düştüğüm zaman herkesin hata yapabileceğini, hatasız insan olmayacağını ve hataya düşürmeyecek büyük gücün bende olmadığını anladım.

Hatasızlık beklemiyorum, yaşayarak öğrendim ki hiç bir şeyin garanti altına alınamaz. Hatalarla yaşamanın normal bir yaşam olduğunun farkına vardım.

YÜZ YÜZE GELMEK

Hayatın gerçekleri ile karşılaştığım zaman hayallerimin, tasarladıklarımın, beklentilerimin, korkularımın, endişelerimin yok olduğunu gördüm ve hemen başarabileceğim becerilerime yönlendim.

Değiştirmeye gücümün yetmediği durumlarda, acı gerçeklerle yüz yüze geldiğinde bu gerçekle yaşayabileceğimi öğrendim.

Hayal kırıklığına uğradım ama yaşamın devam ettiğinin farkına vararak hayatıma yeni bir düzen getirmek ve devam ettirmenin yararlı olduğuna inandım.

YENİLGİ

Kısa dönemli hoşlanma peşinde olduğum ve bunu alışkanlık yaptığım zaman oldu.

Duygularımı denetim altına alamadığımı, uzun vadeli hoşlanmayı düşünmediğinden olduğunu anladım.

Rahat edeceğim ve keyif alacağım bir düzenleme yaparak her gün nerede ve hangi saatte ne yapacağını planlayarak, yararlarını ve zararını zaman dilimleri içinde değerlendirerek hoş duygular içinde yaşayacağımın farkına vardım.

YAS

Dönemine sınırlı zaman olarak herkesin ihtiyacı olduğu gibi benim de var.

Geleceğe dönük olumlu yaklaşım ve hızlı toparlanmam için çok gerekli olduğunun farkındayım.

Ölüm durumunda 7 si, 40 ı, 52 si gibi mevlit okutarak yas durumunu sonlandırdıklarının farkındayım.

YAŞLI

Olunca kuşkularım, korkularım, düş kırıklıklarım, kaygılarım, öz-güvensizliğim, üzüntüm fazla etkiler duruma geldi.

Gençken inançlıydım, öz-güven sahibi idim.

Farkındayım ama böyle yaşamaya katlanabilirim.

Yaşlanınca çok alıngan oldum.

Söylenen sözün, yapılan bir davranışın kendisime karşı düşmanca olduğunu sanarak incindim veya öfkelenmedim.

Yaşlanınca sağır gibi ve kör gibi etrafımdaki kişi ve olaylara az ilgi duymanın ve az görmenin yaralı olacağının farkına vardım.

İyi geçinmek için; daha az görmek, daha az duymak ve az karışmanın ilişkileri bozmadığı, iyi geçinmek için böyle yapılmasının doğru olacağı bilincinde olarak yararına inandım zor da olsa böyle yapmaya çalışıyorum.

YAPMAK

İyi yapmaktan daha önemli olduğunu anladım.

Sonuç pek parlak olmasa da başladığım işi mutlaka bitiririm.

İşi sıkı tutar ve sansımı zorlarım.

Kazanmak veya kaybetmeyi çok önemsemem.

Şimdi getirisi görülmese bile ileride getirisinin olacağını bilirim.

Kaybetmekten korkmam, başarısız olursam mahcup olacağım korkusu için şimdiden gerekçeler aramam.
.
YARAMAZ:

Kendisimi hiçbir işe yaramaz hissedince öz-disiplinimi kaybettiğimin farkına vardım.

Belli yetenekler söz konusu olduğunda kendimi değersiz hissettim.

Kendimi değersiz hissedersem olaylar ve uyaranlar karşısında ortaya korku çıkacağının farkına vardım.

Açık seçik, belli bir neden olmaksızın duyduğum korkunun nevroz olduğunu anladım.

Eğer kendimi işe yaramaz veya değersiz hissettiğim zaman kendim (öz-varlığım) ile davranışlarımı aynılaştırmaktan vazgeçerim.

Yaptıklarımla kendimi yargılamaktan vazgeçtim.

Güçlü veya güçsüz olduğumda kendim ile eşitlemekten vazgeçerek azı çoğa mal etmekten vazgeçerim.
                                                           Z
ZARAR

Ziyan görürsem kabullenirim ve gücenmeden hoşgörü gösterirsem anında rahatlayacağımın farkındayım.

Güçlükle karşılaştığım zaman değiştirmeye çalışırım,  değiştiremiyorsam çekip gider, kendi yaşamıma başka bir yerde veya başkaları ile sürdürme ve huzur bulma şansı veririm.

ZEHİRLİ PEDOGOJİ

Anam, babam, öğretmenlerim, din adamları gibi önemli kişiler tarafından kendimi korumam adına, kendim, başkaları ve dünya hakkında fazlaca olumsuz şeyler öğrettiler.

Ben de bunlara inanarak kendime zarar verdiğimin farkına vardım.

Hassas ve kendim düşünmeyi yapamadığım bir zamanda, böyle haklı gösterilen dünya görüşlerine olduğu gibi inandım.

Genellemeler yapılarak korku üzerimde egemenlik kurduğunun farkına vardım tuzak, yararlanılmak, saf durumuna düşmek gibi istenmeyen duruma düşmekten genelleme yapılarak korkutulduğumu ve böylece gelişmemin engellendiğinin farkına vardım.

 Kendilerine bağladıklarını, muhtaç kılınarak güdüme hazır ve kullanabilir insan olarak ellerinde bulundurmak istediklerini anladım.

ZAMANI

Önem ve öncelik sırasına göre işlerimi yerine getirmek için düzenleme yaparsam en etkin biçimde tekrar ele geçiremeyeceğim zamanı doğru kullanmış olacağımın farkındayım.

ZORUNLU

Gibi yerine getirdiğim yaptıklarım, her ne kadar ciddi sorun oluşturursa oluştursun, ana sorunum olmadığının farkına vardım.

Zorunlu dediğim ana sorunumu gizleyen bir maske olduğunu anladım ve hep önemle hatırda tutuyorum.

ZIDDİYET; (karşıtlık, sevişmezlik, düşmanlık)

Karşımdaki insanda varsa karşılıklı konuşmak için uğraşmam, yarar sağlamayacağının farkındayım.

ZEVKLERİN

Geçici tadına vardıktan sonra bunları yeniden defalarca isteyeceğimin adeta bağımlı hale getireceğimin farkında olarak kendimi zevkin eline bırakmam.
                                    *
RAVLİ
Fahrettin BAYRAŞA
  


Popüler Yayınlar