3 Aralık 2011 Cumartesi

ŞEMS VE EDEP TERBİYE

Vezir Nasreddin (Toprağı iyi olsun) hanikahını (Tekke, okul) tamamlayınca büyük bir posta oturma töreni yaptı.

Şehrin bilginleri, şeyhleri ve uluları toplanmıştı.
Kuran okunduktan sonra Sema’ya başlanıldı.

Sema’da Nasreddin vezirin, eli ve eteği, sık-sık Mevlana Şemseddin’e çarpıp onu rahatsız ediyordu.

Vezirde basiret sahiplerini gözetme yoktu.
(Kalpte eşyanın hakikatini görme kuvveti olanlara ‘Sezgi kuvveti’ saygı gösterme ve rahatlatmak için hizmet ve ikram yapmayış)

Mevlana Hazretleri son derecede kızdı ve Şemseddin’in elini tutup Sema’dan çıkardı.

Ulular, ne kadar yalvardılarsa da, Mevlana’nın bu hareketine mani olamadılar.

Sema durduktan sonra, vezir Nasreddin’in çavuşları gelip hakaretle kendisini alıp götürdüler ve derhal şehit ettiler.

ŞİİR:
“ Erlerin sözünü dinlemeyip terbiyesizlik edersen,
Kendini çelik kılıca vurmuş olursun “

                                         ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki M.E. B. yay. 489
                                         ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı erlerine yapılan terbiyesizliği Tanrı kendine yapılmış terbiyesizlik gibi kabul edip o terbiyesizi yok ettiğini öğrendik.
2.    Basiret sahiplerinin fakir, garip, yoksul görünmelerine aldanıp sahibinin Tanrı olduğunu bilmeyenlerin yok edildiğini öğrendik.
3.    Kendini veya yaptığını büyük görenlerin yok olduklarını öğrendik.

                                      EDEP
Akıllılık, usluluk, davranışların ve nefsin iyiliği, terbiyeli davranmak manasına gelir.

Hatanın her çeşitinden korunmaya sebep olan şeyi bilmek ve yapmamaktır.

Şeriat edebi:
Dinin usulünü bilip yapmaktır.
Peygamberimizin özel ve genel sözlü ve uyguladığı davranışları sağlam ve doğru olarak bilmek ve yapmak, tembihlerini, tekrar etmiş davranışlarını bütünlük içinde uygulamaktır.


Hizmet edebi:
Küçük bir şeyi büyük olarak görüp hizmet etmektir.
Tarikat edebidir.
Şeyhin gösterdiği yolda ve şeyhe yapılması gerekenleri zevkle ve sevinçle yapmak ve hizmet etmektir.


Hak edebi:
Kul olarak lazım olan ve Hak için gereken bilmektir.
Marifet edebidir.
Allahtan imanın şartı olarak korkmaktır.
Allah’tan bilgilerin arttıkça ve tanıdıkça oluşan korkudur.
Allah’tan gördüklerinin dehşetini anladıkça korkmaktır.

İşinin gerçekleşmesi için kalbin dileyip olmasını isteyip Allah’a bağlanmasıdır.

Hakikat edebi:
Allah’a yönünü çevirip dünya ile ilgile şeylere iltifat etmemektir.
(Tasavvufun hepsi edepten ibarettir)
Her vaktin, her bulunduğun yerin kendine özgü edebi vardır.

Edebi olmayan kimse Cenab-ı Hakkın lütuflarından mahrum olur.

Edebi olmayan kişi kendisini de yakar, çevresini de yakar.

Edebi olmayanın dini de yoktur. (Hadisi şerif)

Dünya ile uğraşanların edebi:

Sözü açık, net anlaşılır söylemektir.
İyi, güzel, pürüzsüz söz söylemektir.
Sözün düzgün kusursuz, yerinde ve adamına göre söylemesini bilmek ve uygulamaktır.
Karışıklık çıkarmamak, söylenenleri ve olayları fenaya ve kötüye yorucu olmamak, arabozuculuk yapmamaktır.

Din yolunda olanın edebi:

İsteklerini kontrol eden, vücudunu haramlardan uzak tutan, din sınırları içinde kalmaya çalışan, aşırı isteklerden kaçınandır.

Müminlerin edebi:

Kalplerini dünyalık isteklerden temizlemek, sırları saklamak, dünyayı sevenlere iltifat etmemektir.

Edep ile hakka yaklaşanlara “ Kalp muhabbeti “ verilir.
Edep insanda iyi ahlakın toplanmasından çıkan bir üründür.
                         *
RAVLİ

Popüler Yayınlar