17 Aralık 2011 Cumartesi

ÇELEBİ HÜSAMEDDİN HAZRETLERİ

Söz sultanı mesnevi han, Mevlana Sıraceddin şöyle rivayet etmiştir:
Çelebi Hüsameddin hazretleri çocukluk çağında yeni buluğa ermişti.

Son derecede güzel ve zamanın Yusuf’u idi,
(Yusuf peygamber gibi huyu, yüzü, vücudu bakanın bir daha bakacağı biri)

ŞİİR:

“ Her güzelin, hatta bütün kadınların güzelliği onun yüz güzelliğinden ariyet (Ödünç) alınmıştır “
Tam bu sırada aziz babasından yetim kalıp nadir bir inci oldu.
Zamanının tüm ulu kişileri şeyhleri ve fütüvvet (Temiz soylular, mert, yiğit, delikanlı, cömert) erbabı onu yanlarına davet edip kolladılar ve büyük ilgi gösterdiler.

Çünkü Rum ülkelerinin itibarlı ahileri (Ahilik ocağından doğruluk, dürüstlük, cömertlik dersi almışlar ve diğer böyle olanlara kardeşlik bağı kuran) onun baba ve dedelerinin terbiyelerinde yetişmişlerdi.

Ondan şerbet içerlerdi.
(Misafir edip tatlı-tatlı sohbet etmek)

Böylece Çelebi Hüsameddin, derin nazarı (Görüşü) ve düşüncesinin idraki ile ayrı-ayrı her birinin sohbetindeki samimiyeti anladı.

Bütün lala ve delikanlılarını (Civan) toplayıp doğruca Mevlana Hazretlerinin hizmetini seçti ve her birinin kendi kazançlarıyla meşgul olmaları ve kendi mülklerinden elde edilen gelirle geçim vasıtalarını, ihtiyacı olan şeyleri hazırlamaları için hizmetçilerine ve delikanlılarına yol verdi (Serbest bıraktı).

Derler ki, Çelebi Hüsameddin, az veya çok neyi varsa hepsini Ebu Bekr gibi, Mevlana Hazretlerine bağışlayıp feda etti.
Öyle ki hiçbir şeyi kalmadı.

Hatta bu yüzden kendi lalaları:
“ Hiçbir geçim vasıtası ve mülk kalmadı” diye ona tarizde (Sözle dokundurma, dokunaklı söz söyleme, taş atma, taşlamalar) bulundular.

O da evin eşyasını satmalarını emretti.
Birkaç gün sonra:
“ Artık bizden başka bir şey kalmadı “ dediler.

Bunun üzerine o:
“ Âlemlerin Rabbi olan Tanrı’ya hamdolsun, Tanrı’nın elçisine zahiren uymak müyesser (Kolay) oldu.
Sizi de Tanrı hakkı ve Tanrı’nın rızasını aramak için Mevlana’nın aşkı için azad ettim (Hür bırakmak), hepiniz kendi işinize gidiniz “ dedi.

Bundan sonra o, Mevlana Hazretlerinin makbul talihlisi oldu.
Mevlana’ya gayb âleminden (Görünmeyen âlemden) ne geldiyse Çelebi Hüsameddin hazretlerine gönderdi ve onu müritlerin öncüsü ve Tanrı erlerinin başbuğu yaptı ve müritlerin işlerini onun idaresine verdi.

Hüsameddin yeniden mülk, servet, toprak ve köy sahibi oldu ve son nefesine kadar ulu dostların ihtimamına çalıştı.
(İhtimam: Dikkatle, gayretle çalışarak, özenle işlerini görmek)

Vakıf mahsullerini tamamıyla bir tanesine bile dokunmadan hepsini layık olanlara gönderdi.
Dostlar ittifakla (söz ve düşünce birliği) şöyle nakletmişlerdir:

Hüsameddin Çelebi, bütün bu vakıf mahsullerinden bir içim su bile içmez, bir taneye tasarruf etmezdi.
(Tasarruf: Kendi değer ve düşüncesine göre hareket etmez, yani işin içine kendini katmaz, emredileni yapar)

Fakat nihayet bu gösterdiği mertlik,
İnsanlık ve olgunluğun bereketi ile zahirde (Gözle görülen)ve batında (Gözle görülmeyen),
Peygamberin şeriatına (önerilerine) uymada,
Mesnevinin yoluna girmede,
Peygamberin hakikatini anlamada,
Mevlana’nın aşkını gözetmede,
Olgun ve (Başkalarını) olgunlaştıran bir insan oldu.

Hüsameddin Çelebi, Mevlana Şemsi Tebrizi ve Şeyh Selahaddin’den o kadar faydalandı ki defterlere sığmaz.

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                     ***
Neler öğrendik:
1.    Hüsameddin Çelebi Hazretlerinin tüm mal varlığını ve kendisini Mevlana Hazretlerinin aşkına feda ettiğini öğrendik.
2.    Hüsameddin Çelebi’nin ahilik terbiye geleneğinden geldiğini öğrendik.   
3.    Mevlana Hazretlerinin Hüsamettin Çelebi hazretlerine tam güven duyduğunu öğrendik.
4.    Mertlik, emaneti gözetme, kendi dilek ve isteklerden vazgeçme, Peygamberin işaretlerine ve önerilerine uyum sağlama, Peygamberin sözlerinin ve yaşamının hakikatini anlamak, Mevlana Hazretlerine gönülden ve tam bir doğrulukla bağlanarak aşkına talip olmakla Olgunlaşma sağlandığını ve başkalarını olgunlaştırdıklarını öğrendik.
5.    Mevlana, Şems ve Şeyh Selahaddin Hazretlerinden çok faydalanmak gerektiğini öğrendik. 

İşte böyle yaren,

Zamanının Beyazid’i ve Cünetd’i arş hazinelerinin anahtarı, yer hazinelerinin emini, yeryüzünde sünnet ve farzları ayakta tutan, Tanrı velisi, Kıyamet gününde sevgi besleyen dostların aracısı, Ahi Türk’ün oğlu Hasan’ın oğlu Muhammed’in oğlu, hakkın ve dinin kılıcı Hüsameddin’i tanımaya başladık.

Dünya şeyhlerinin şeyhi,
Hali olgunluk derecesinde olan,
Erlerin kendisiyle öğündüğü Şeyh Selahaddin’den göçünce Mevlana’nın inayeti ve işareti ile velilik ve halifelik Çelebi Hüsamettin Hazretlerine geçtiğini öğrendik. 

Tam on sene aralıksız, durmaksızın, sımsıkı Mevlana ile dostluk ederek sohbet ettiğini saygıdeğer ulu dostlardan öğrendik.       

Tanrı ondan ve onun yerine gelenlerden razı olsun.
                                  *
RAVLİ

Popüler Yayınlar