Mesnevi han (Mesnevi okumaya ve okutmaya yetki belgeli âlim) Mevlana Sıraceddin (Tanrı’nın rahmeti onun üzerine olsun) şöyle rivayet etti:
Bir gün Çelebi Hüsameddin Hazretleri, Mevlana’nın huzurunda baş koyup:
“ Arkadaşlar Hüdavendigar’ın Mesnevisini okudukları ve huzur ehli onun nurları içine daldığı vakit, ellerinde kılıçlar ve sopalar olduğu halde gayb âleminden bir cemaatin geldiğini ve bu sözleri candan dinlemeyenlerin, bunlara içten gelme bir doğrulukla kulak vermeyenlerin imanlarının kökünü ve dinlerinin dallarını kestiklerini ve onları sürükleye-sürükleye Cehenneme götürdüklerini görüyorum “ dedi.
Mevlana da:
“ Evet, gördüğün gibidir” buyurdular ve bu manayı dördüncü ciltte açıklayıp inkâr edenlerin akıbetini göstermişlerdir.
ŞİİR:
“ Bu sözlere düşmanlık besleyenin, bu Mesnevi’yi inkâr edenin şu anda baş aşağı cehennemde bulunduğu tecessüm (Cisimlenmiş olarak göründü) etti.”
Ey hakkın ziyası (Hüsameddin) sana onun hali göründü.
Tanrı onların bu hareketlerinin cezasını sana gösterdi”
Hüsameddin Çelebi de birini yakalayıp baş aşağı cehenneme attıklarını apaçık ve hissedilir bir şekilde gördü.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1. Mesneviyi severek ve doğru kabul ederek candan dinlememiz gerektiğini öğrendik.
2. Mesneviyi içten gelen bir doğrulukla okumamız gerektiğini öğrendik.
3. Mesnevi’ye düşmanlık edenlerin ahret âleminde cezalandırılacaklarını öğrendik.
İşte böyle yaren,
Mesneviye övgüler söyleyen sayısız büyük insanlar çoktur.
Mesnevi bir bütünlük içinde bir ruha sahiptir.
Anlamasan bile sayısız faydalar kazanırsın.
Mesneviyi anlamaya kendimizi hazırlamamız gerekmektedir.
Alt yapıyı oluşturursan Mesneviden daha çok yarar sağlarsın.
Sizlerin daha iyi anlaması ve yararlanması ve kolay ulaşımınız için http://hacialidede.azbuz.com/index.jsp bloğundan İlahi name ve Mantık ül tayr (kuşdili) hikâyelerini 2009 Ocak ayından bu tarihe doğru gelerek okuyabilirseniz Mesnevide anlatılanları daha iyi anlarsınız.
Yaren,
Kavramlar üzerinden havuz sistemine göre anlatılan bu mana âlemine gidişte başlangıçta zorlanmamanız için erişebildiğim incelikleri size arz ettim.
Bu nasıl bir tekniktir?;
Konular tek-tek detaylarıyla bağımsız olarak açıklanır, öğrenilir ne manaya geldiği anlamaya çalışılmaz.
Konular çoğalır, sana lazım olan olmayan belli bir düzen içinde verilir.
Her bir konu beyninde bir kimya oluşturur.
Konular çoğalır da oluşan bu kimya eskiden doğru diye kabul ettiklerinden fazla ve etkin geldiği zaman “ FAŞ” dediğimiz birdenbire her şeyi daha doğru ve iyi görmeye ve anlamaya başlarsın.
Yani perde kalkmış hakikati daha net görmeye ve doğru kararlar vermeye başlarsın.
Bu yolda devam ettikçe daha birçok perdelerin kalktığını, aynı şeye bakıp daha farklı görmeye başlayacaksın.
Hazreti Mevlana bunu şöyle anlatır:
“Bir havuza çeşitli tatlar döksen, parmağını bu havuza daldırıp ağzına götürürsen havuzdaki tüm tatları damağında bulursun” şeklinde anlatmıştır.
Bu teknik Müslümanlar içindir.
Müslüman olmayan bilse bile faydasını göremez, ilerleyemez, hayal âlemine giderek kaybolur.
Allah nasip etti de bu satırları okur inanırda Mevlana Hazretlerinin ve dostlarının sevgisini gönlünde duyarsan sen de cehennemden kurtulanlardan olursun.
Yaren,
Bu yol uzundur,
Acele de etme, sonra ya da bırakma.
Her gün birkaç yazı okuyarak yolda olmaya bak.
Kendi kendinle yüzleşme sağlayacağından önce nefsin bu sıkıntıdan kaçmanı, para getirmeyen işle niye zaman kaybediyorsun diye seni uzaklaştırmak ister.
Kendini kontrol etmek için uğraşmalısın ve kendin dışına gitmiş kontrolünü tekrar ele geçirmelisin.
Bu zamanda erişebileceğin, kaynakları doğru aktaran, sistemi öğreten yetkili kişiye ulaşma güçlüğünü yaşayacaksın.
Yaren şimdilik bizimle mana âlemine, hakikat âlemine yolculuk etmelisin.
(Yasin suresi 21. “ Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tabi olun, çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir”) ayeti hükmünce size tanıtmaya çalıştığım Tanrı erlerini tanımak, düşüncelerini öğrenmek ve bu yolda hareket etmek gerekmektedir.
İnanan yararlanır, uygulayan faydasını görür.
*
RAVLİ
