3 Aralık 2011 Cumartesi

ŞEMS VE ŞÖHRETTEN KAÇIŞ

Mevlana Şemseddin Hazretleri Erzurum’a gelince, orada mektep hocalığı ile meşgul oldu.
Erzurum’da itibarlı bir melik vardı.

Onun son derecede güzel ve olgun bir çocuğu vardı.
Fakat çocuk çok aptal ve unutkandı.

Bütün terbiyeciler onun aptallığından aciz kalmışlardı.
O kadar ki,  bir yılda ona Kuran’ın bir cüzünü öğretemiyorlardı.

Erzurum Meliki kalkıp Mevlana Şemseddin Hazretlerine geldi ve oğlunun halini bildirdi.
Mevlana Şemseddin:
“ Tanrı’nın yardımı ile ben onu bir ayda hafız yaparım “ dedi.

Bunun üzerine çocuğu o ulu kişiye teslim ettiler.
Çocuk günde bir cüz ezberlemeye başladı.
Bir ay içinde Kuran’ı tamamıyla ezberledi, yazı yazdı ve birçok latif, zarif şeyler öğrendi ve faydalar elde etti.

Bunun üzerine Melik, karısı, hizmetçileri ve maiyeti, akraba ve dostları Mevlana Şemseddin’in kul ve müridi oldular.
Çocuk tam bir samimiyetle Mevlana Şems’in aşığı oldu.

Şems kendisini anladıklarını ve veliliğin şöhret bulduğunu öğrendiği gün hemen kayboldu ve Rum’a (Roma, Anadolu) hareket etti.

Konakladığı her yerde ondan binlerce keramet ve olağan üstü şeyler çıkardı.
Tekrar hareket edip giderdi.

ŞİİR:
“ Aşk kendinde misk kokusu olduğu için rüsva olur.
Miskin sonunda rüsva olmaktan başka çaresi yoktur “

                                         ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki M.E. B. yay. 489
                                         ***
Neler öğrendik:
1.    Velilerin şöhretten, şöhretin getirdiği gereksiz belalardan kaçtığını öğrendik.
2.    Bir insanda aşk kokusu başkaları tarafından algılanmaya başladığı zaman kıskançlıkla hemen düşmanlıklar baş göstermeye başladığını, aşığı rezil, itibarsız, haysiyetsiz etmek için var güçleriyle uğraştıklarını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Babam Müftü Fehmi BAYRAŞA’nın (Allah rahmet eylesin) anlattığını anlatıyorum:
Babam çocukken İsa ruhlu bir derviş Afyon Mevlevi türbe camisinde misafir oluyor.

Bütün hastalıkları Allah’ın izniyle iyileştirmeye başlamış.
Zaman durum o hale gelmiş ki gece gündüz en küçük hastalıklarında bile bu dervişe gelmeye başlamışlar.

Derviş bu halden kurtulmak için:
Ramazan ayının bir gününde oruca niyetlenmemiş.
Gündüz, herkesin oruçlu olduğu bir vakit eline bir pide alarak uzun çarşıdan pideyi göstere –göstere yiyerek türbeye gelmiş.

Halk bu durumu görünce “ Len, bu adam evliya falan olamaz, gâvur gibi ramazanda oruç yiyor” diyerek o dervişten soğumuş ve uzaklaşmışlar.

Derviş bu suretle rahatlamış.
Normal yaşamına ve yardım etmeğe devam etmiş.
                                        *
RAVLİ

Popüler Yayınlar