7 Aralık 2011 Çarşamba

ŞEYH SELAHADDİN VE AVLANMASI

Bir gün Mevlana Hazretleri, bütün dünyaca meşhur olan o heyecanları içinde bulunduğu bir zamanda kuyumcuların civarından geçiyordu.

Onların çekiçlerinden çıkan tak, tak sesleri mübarek kulağına erişince, o seslerin güzelliğinden, Mevlana’da acayip bir hal zuhur etti ve dönmeye başladı.

Şeyh Selahaddin’e gayıp âleminden:
“ Dışarı çık, Mevlana dönmededir, halk etrafına toplanmıştır “ diye ilham geldi.

Bunun üzerine şeyh feryat ve figan ile dükkânından çıktı, Mevlana’nın ayaklarına kapanıp kendinden geçti.

Mevlana Hazretleri semada olduğu halde onu yakalayıp mübarek yüzünü ve saçlarını öperek iltifatlarda bulundu.

Şeyh Selahaddin Mevlana Hazretlerine:
“ Benim Mevlana ile sema (Bulunduğu yerde dönme) etmeğe gücüm yetmez” dedi.

Çünkü Şeyh Selahaddin riyazet (Açlıkla nefsini terbiye etme) ve mücahededen (nefsini yenmek için kendiyle savaş) son derece zayıf düşmüştü.

O anda çıraklarına:
“ Mevlana semadan çekilinceye kadar altın varakları parça-parça ve lime-lime olsa da hiç durmadan çekiç vurun “ diye emretti.

Bu sanat böyledir ki altın varaklar (Yapraklar) üzerine vurulan çekiç adedi sayılıdır.
Bundan fazla vurulursa parça-parça olur, bir işe yaramaz.

Böylece öğle vaktinden ikindi vaktine kadar Mevlana Sema’ya ara vermedi.
O sırada guyendeler geldiler şu gazeli okumaya başladılar:

“ Bu zerkupluk (Altın yaprak yapan) dükkânında bir hazine çıktı.
Bu ne güzel suret, bu ne güzel mana,
Ne güzel!
Ne güzel!
Allah”

Şeyh, bir yaprak altının parçalanmasından ve bir şey telef olmadan, bütün dükkânın altın yapraklarla dolduğunu ve çekiç vuranların bütün aletlerinin altın olduğunu gördü.

Şeyh, iki dünyanın (Dünya ve ahret) madenini kendi dükkânınca görünce üzerindeki elbiseleri yırtıp dükkânı yağma etmelerini emretti.

Hemen dünya ve ahret dükkânının sevdasından vaz geçip Hüdavendiğarım (Mevlana Hazretleri) sohbetine gitti.

Mevlana Hazretleri, Şemseddin-i Tebrizi (Tanrı onun zikrini yüceltsin) hakkında gösterdiği aşk oyunları ve inayetleri onun hakkında da gösterdi.

Şems’in veliliğini Selahaddin’e görüp onu yüceltmeye ve ağırlamaya başladı ve kararsız olan temiz ruhu, Selahaddin’le sükûnet buldu.

Tam on yıl onunla ünsiyet (Ahbaplık etmek, arkadaşlık kurmak) ve sohbette bulundu.
Şeyh Selahaddin, hazretin halifesi oldu.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Ne bu dünya kazancının ne de ahret kazancının önemli olduğunu, önemli olanın Tanrı’yı kazanmak olduğunu öğrendik.
2.    Aşk için harcamanın kayıp olmayacağını, kazanç olacağını öğrendik.
3.    Sevginin, saygının ve hizmetin insanları birbirine yaklaştırdığını, alçaltmayıp yüceleştirdiğini öğrendik.
4.    Tanrı erlerinin ritmik güzel seslerden etkilenerek manevi âleme kolayca gittiklerini öğrendik.
5.    Tanrı erlerine yapılan masraf zara ettirmez bilakis kar ettirir.


Mevlana Hazretleri gösterdiği mucize ile Şeyh Selahaddin hazretlerini avladığını, kendine arkadaş, dost olarak seçtiğini, diğer dostlara başbuğ ettiğini öğrendik, anladık.
                         *
RAVLİ

Popüler Yayınlar