5 Aralık 2011 Pazartesi

ŞEMSE BİRİNCİ MEKTUP

Arkadaşların kâtiplerinden nakledilmiştir ki:

Mevlana Şems Hazretleri ilk defa, Şam’a seyahat edip orada kaldığı zaman Mevlana Hazretleri birkaç defa acayip mektuplar gönderip iştiyakını (Özlemini) arz ve tam bir lütufla onu dönmeye davet etti.

O manzum mektuplar şunlardır:
İlk mektubun sureti şudur:

Selamlardan ve acımadan sonra:
ŞİİR:

“ Ey kalbimizde olan nur!
Gel,
Didinmelerimin ve arzumun sonu,
Gel”

“ Hayatımızın, senin elinde olduğunu biliyorsun,
Hayatı kullarına sıkıntılı yapma,
Gel”

“ Ey aşk!
Ey maşuk (Âşık olunan)!
Engelleri aş ve inadı bırak da,
Gel “

“ Ey Hüdhüd’lerin sahibi olan Süleyman!
Lütfedip de bizi aramak üzere,
Gel “
(Süleyman peygamberle Saba Melikesi Belkıs arasında haber getirip götüren kuş)

“ Ey sevmede birinci gelen kişi!
Aşkın hakikati seni geçip birinci oldu,
Gel “

“ Ruhlar senin kaybolmandan ötürü inleyip feryat etmedeler,
Miadını (Bekleme süreni) doldur da,
Gel “

“ Ayıpları ört,
İyilikleri saç,
Cömert olanların âdeti böyledir,
Gel “

“ Farsça “gel” nasıl derler?
‘ Biyâ’ mı?
Ya gel ya bizim davetimize hak ver de,
Gel “

“ Geleceğin zaman muradımız ne de açılır.
Gelmeyeceğin zamanda muradımız ne de kesat olur,
Gel “

“ Ey Arap’ın Küşadı!
Ey İran’ın Kubad’ı!
Kalbimi hatıranla fethedersin,
Gel “

“ İçim sana ‘Gel’ deyicidir.
Ey senin varlığından olacak olan varlık,
Gel “

Ey benim Ay’ım!
Senin için ülkeleri dolaştım.
Beni ve ülkeleri çevrelediğin halde,
Gel “

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Çok arzulandığını öğrendik.
2.    Yaşamını ve varlık sebebini ona bağladığını öğrendik.
3.    Görünen sevginin, sevgilinin tekrar gelmesini istediğini öğrendik.
4.    Kendisini göstermesinin lütuf olduğunu öğrendik.
5.    Aşkın hakikatinin âşık olunandan ayrı olmaması gerektiğini öğrendik.
6.    Aşkın olan ve olunanın birbirinden ayrı düşmesinin ruhların inleyip feryat ettiklerini öğrendik.
7.    Cömertlik yapıp ayıpları örtmek gerektiğini öğrendik.
8.    Davetin hangi dilinden etkileniyorsan o lisandan davet etmemiz gerektiğini öğrendik.
9.    Yüz göstermekle gönüllerin fetih edileceğini öğrendik.
10.                      Yürekten davetin anlamının varlığınla var olacağım anlamına geldiğini öğrendik.
11.                      Karanlık geceyi aydınlatan kişiyi (Ay) ülke-ülke aramak gerektiğini öğrendik. 
12.                      Karanlıkları ay’ı, yıldızları ışığıyla yutan (Güneş) gibi insanlara sıcaklık veren özellikli kişiyi davet etmek gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

İki kişiyi birbirine bağlayan temelde birbirinin eksikliklerini tamamlayan esaslardır.

Doyum sağlandıkça yeni alanlara olan açlıklar kendini gösterir ve kişiyi isteyici haline getirir.

Karşılık görüldüğünde bağlanmalar ve bağımlılık artar.
Bağımlılık sevgi ile ve temiz bir arzularla olursa bu aşka dönüşür.

Aşka dönüşen alışkanlıktan kimse kolayca vazgeçemez.
Kendini, yaşamını, geleceğini bağlamıştır ve onsuz olmakla kendini ölü kabul eder. 

Alışkanlık: Düzenli ve sürekli olarak kendini gösteren öğrenilerek edinilmiş yalın bilgilerdir.

Bağımlılık: Kişinin gereksinme ve isteklerini karşılamakta yetersiz oluşu, karar verme ve işlerini başarmada başkalarından yardım istemesi durumudur.

Mevlana Hazretlerinin bu söz ve davranışlarına bakarak sıradan bir insan tanımına göre bu ifadeleri yoksulluk sabuklamasına girer.
Yani ruh hastasıdır iyi bir hastalığa tutulmuştur.

Ama sözlerin satırlarına baktığın zaman bunun herhangi bir hastalık olmadığını, bu hastalığın adının aşk hastalığı olduğunu görürsün.

Mevlana Hazretleri bu hastalığa tutulmamızı bize öğütler.
Bütün hastalıklardan üstün tutar ve bize önerir.
Tek derdin olsun o da aşk olsun der.

Her şeyin üstünde olan Tanrı yolunun en kolay ve hızlı yolu olan aşk yolunu öğrenmemizi ve yararlanmamızı ister, bekler ve yardım eder.
                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar