Bir gün Mevlana bütün
arkadaşlarla Çelebi Hüsameddin’in iyadetine (Hatır
sora, ziyaret, gidip görme) gidiyorlardı.
Mahallenin ortasında
karşılarına bir köpek çıktı.
İçlerinden birisi bu köpeği
incitmek istedi.
Mevlana “ Bu, Çelebi’nin
mahallesinin köpeğidir, buna dokunmak doğru değildir “ buyurdu.
Şiir:
“ Ey mahallesinin köpeklerine
aslanların köle olduğu Hüsameddin!
Artık söz söyleme imkânı
kalmadı.
Sus!
İşte bu kadar.
Onun mahallesinde olan köpeğin
bir kılını bile aslanlara değişmem”.
***
Ariflerin Menkıbeleri Şark
İslam klasikleri
Ahmet Eflaki. M.E. B. 29
***
Neler öğrendik:
1.
Sevdiğimiz ve
değer verdiğimiz kişinin; gerçekten sevdiğimiz ve değer verdiğimizin ispatını
onun çevresinde yaşayan, bulunan, hizmet eden her şeye başka kişi ve şeylerden
daha değerli kılmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Yalnız o kişiyi
sevip onun çevresinde olanlara sevgi göstermiyorsan, değer vermiyorsan, onun
sana çıkar sağladığı veya hoşuna giden bir yönünü sevdiğimiz olacağını
öğrendik.
3.
Sevme ve değer
vermede o kişi ve kişiliği olmalı ve onu olduğu gibi sevip saymalıyız.
4.
O kişiyi kendi
değer yargılarımıza göre kalıplarımıza sokmaya kalkarsak; sevgi ve dostluk
sınırlı ve az bir zaman sonra bitecek konuma geleceğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Sevdiğimizi olduğu gibi kabul
etmeliyiz ve saygı duymalıyız.
Bu sevgi saygı ile korunmalı
ve yüceltilmelidir.
Başkaları onun en değersiz
çevresinden daha aşağı tutulmalıdır.
Seviyorum diyorsan, saygı
duyuyorum diyorsan ispatını böyle yapacaksın.
Sözünün arkasında duranlar,
dediğini doğrulayanlar saygı görürler.
Sözünü hareketinle
desteklenmiyorsan
“Osuruktan tayyare selam
söyle o yâre” halk argosunu hatırla.
*
RAVLİ