Mevlana bir kimseyi namazla
meşgul gördüğü zaman, ona:
“ Sen ne de itaatli bir kul
ve alçak gönüllü bir hizmetçisin.
Efendisinin hizmetinde sebat
eden (kararından vazgeçmeyen) ve gücü nispetinde
ona itaatte bulunan (emre göre davranan) kimse
erdir (yiğittir).
Namaz ve oruç şunun gibidir:
Mesela şefkatli (acıyarak, esirgeyerek sevmek) bir ana meme emen
çocuğuna tatlı yemeğe ve içilenlerin lezzetine yavaş-yavaş alıştırır.
Böyle azar-azar yiye-yiye
çocuk sonunda lokma-lokma yemeğe ve hazmetmeye alışır.
Candan bir kul da bu zahiri (Coşkun) ibadetlerden kuvvet alır ve mana yolunda yürüyecek
bir dereceye gelir, tam bir istidat (doğrulma ve alışma)
sahibi olur ve nihayet kudreti aziz ve celil olan Tanrı’ya yakınlaşır”
Buyururdu.
Şiir:
“ Bizim Tanrı’mız ‘Allah’a
secde et ve (yalnızca O’na) yaklaş! Buyurmuştur.
(Alak
suresi, 19)
Bizim bedenlerimizin secdesi
ruhlarımızın Tanrı’ya yaklaşmasına sebep oldu.
Eğer bu harap hapishaneden
kurtulmak istersen, dosta (Tanrı’ya) isyan edici
olma,
Secde et ve onun
yakınlarından ol”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Allah’a hizmet
etmeye karar veren, kararından vazgeçmeyen, gücü ölçüsünde emre göre davrananın
er olacağını öğrendik.
2.
Önceleri
yavaş-yavaş, adım-adım, alışa-alışa ilerleyeceğimizi sonra parça-parça
öğreneceğimizi sonra da bilgilerin ne manaya geldiğini anlayarak ve kabul
ederek kaybedilmeyecek kazanım sağlayacağını öğrendik.
3.
Coşkun
ibadetlerde bulunarak gökyüzüne kurulan merdivenden basamak-basamak çıkmaya
başlayacağımızı öğrendik.
4.
Alışma sağlayarak ve eğriliklerimizi
düzelterek Tanrı’ya yaklaşacağımızı öğrendik.
5.
Bedenimiz secde
ettikçe ruhumuzun Tanrı’ya yaklaşma sebebi olduğunu öğrendik.
6.
İsyan eden ve şikâyet
eden olmazsak, bedene bağlı olan ruhumuzun özgür olacağını, özgür davranacağını
öğrendik.
7.
Secde ederek
Tanrı’ya yakın olabileceğimizi öğrendik.
SECDE
Allah’ın emirlerine boyun
eğmek, Allah’a kulluk etmek (Sevgiyle, saygıyla
bağlanıp emredilenleri hizmet etmek anlayışı ile yapmak) maksadıyla
ayaklar, dizler ve ellerle beraber alnın yere konması demektir.
Tam teslimiyet.
İşte böyle yaren,
Tanrı senin canının,
kalbinin, gönlünün, ruhunun, bedeninin, yaptığın işlerin kendisine tam itaat
etmesini istiyor.
Bu teslimiyet ölçüsünde de
kendisine yaklaştırıyor.
*
RAVLİ