İlahi dostlardan ve
arkadaşların ileri gelenlerinden Fahreddin-i Sivasi (Tanrı
rahmet etsin) yüksek ateşli ve tehlikeli bir sıtmaya yakalanmış, bir
müddet yatalak olmuş ve pervane kelebeği gibi yanmıştı.
Bütün doktorlar onun tedavisinden
aciz kalmışlardı.
Mevlana Hazretleri kendisini
ziyarete gitti, onu bu halde görünce sarımsak taneleri tedarik etmeleri ve
onları dövüp hastaya yedirmelerini emretti.
Doktorlar bu tedavi tarzından
haberdar oldukları vakit hastanın sıhhatinden tamamen ümitlerini kestiler.
Fakat Tanrının inayetiyle (iyilikte yardım) ve onun erlerinin himmetiyle (emek ve gayretiyle) hasta hemen o gece terleyip
iyileşti.
Bunun üzerine doktorlar “ Bu
tedavi Mevlana’nın kudret elinin yaptığı bir tedavidir, yoksa bunun tıp
kaidelerinde ve hikmet kanunlarında yeri yoktur “ dediler.
*
Yine bir gün kıymetli
dostlardan Çelebi Celaleddin (Tanrı rahmet etsin)
Mevlana Hazretlerine uykusunun fazlalığından şikâyet etti.
Mevlana haşhaşın usaresini (öz su, sıkılıp çıkartılan su) çıkarıp yemesini
emretti.
O da bunu yaptı ve tamamıyla
uykusuz kaldı.
Hatta o derecede ki,
uykusuzluğun şiddetinden dimağı (aklı, şuuru)
bozuldu.
Bunun için tekrar Mevlana’ya
müracaat etti.
Mevlana mübarek elini onun
başına sürdü ve o, bu hastalıktan kurtuldu.
Herkesin şunu bilmesi
lazımdır ki, Tanrı erlerinin bu kuvvet ve kudreti vardır ve bu kudret onların
öyle bir öz malı olmuştur ki,
Onlar hastalık ve zahmeti
mucip olan bir şeyi, sıhhat ve şifa sebebi,
Bilgisizliği bilgi,
Aptallığı irfan (bilme,
anlama)
Düşmanları dost yaparlar.
Şiir:
“ Bir
kul Tanrı’nın makbulü olursa,
Bütün işlerde onun
eli Tanrı’nın elidir.”
“ Velilerdeki kudret,
Tanrı’dandır.
Onlar isterlerse yaydan
fırlamış olan oku yolundan geri çevirirler.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1. Tanrı eri olursak Tanrı bize kuvvet ve kudret
verdiğini ve bunu öz malımız gibi kullanabileceğimizi öğrendik.
2. Tanrı eri sadece kendisine değil bütün dostlarına ve
arkadaşlarına faydalı olduğunu öğrendik.
3. Bilgisizliğin bilgiye değişebileceğini öğrendik.
4. Aptallığın anlama ve bilmeye değişebileceğini
öğrendik.
5. Düşmanlığı dostluğa değiştirebileceğini öğrendik.
6. Zahmetli işleri kolaylığa dönebileceğini öğrendik.
7. Hastalığın şifaya dönebileceğini öğrendik.
8. Tanrı eri olunca Tanrı eli olabileceğimizi öğrendik.
İşte böyle yaren,
Tanrının kudret nuru bizim
kullanımımıza verilirse bizim istediğimiz her ne varsa Tanrı kendi isteği
haline getiriyor ve gerçekleştiriyor.
Sanki kendimiz yapmışız gibi
oluyor.
Bir takım sebepler de bu işi
gizliyor.
Şimdi bu nur ile enerjiyi
birbirine karıştırmamalıyız.
Pozitif enerji denen ve tedavi
olarak kullanılan seni bu şekilde iyi olacağına inandırarak iç dinamiğini
harekete geçirmedir.
Kendilerinden bir enerji
aktarımı tedavi edecek seviyede değildir.
Kimi taş çeşitleriyle seni
inandırırlar.
Kimi uğur ve totem
oluşturarak inandırır.
Kimi başka çeşit bilgilerini
bu alanda etkenmiş gibi kullanırlar.
(Yüzüne,
vücuduna ve hareketlerine bakarak ne çeşit bir hastalık olduğunu anlayıp sanki
doğaüstü bir bilgi ile iyileştireceğine inandırma gibi)
Bunların hepsi yanılsama, göz
bağlayıcılık, yanılmaca (illüzyona) giren
hareketlerdir.
Kendinde kendini onarma
enerjin varsa sonuç alınır.
Tanrı eri kendinde toplanmış
nuru hasta kişiye aktarması ile oluşan iyileşmede yanılsama, göz bağlayıcılık,
yanılmaca (illüzyona) yoktur.
Enerji tedavicileri olarak geçimini
sağlayanlar bilgisizliği bilgi, aptallığı irfan (bilme,
anlama), düşmanları dost
yapamazlar.
*
RAVLİ