Ressam Kaluyan ve Aynüddevle
Rum’dular.
Resim sanatında ve tasvirde
eşleri ve benzerleri yoktu.
Mevlana’nın müridi
olmuşlardı.
Kaluyan, bir gün şöyle
anlattı:
İstanbul’da bir levha üzerine
Meryem ve İsa’nın resmini yapmışlardı.
Bu resim, İsa ve Meryem gibi
emsalsizdi.
Dünyanın her tarafından
ressamlar gelmiş, onun gibi bir tasvir yapamamışlardı.
Bunun üzerine Aynüddevle o
resimleri görmek hevesiyle yola koyuldu.
İstanbul’da o resimlerin
bulunduğu manastıra geldi ve bir sene orada kaldı.
Oranın rahiplerine hizmetler
etti.
Bir gece fırsat bularak o
resmi koltuğunu alıp kaçtı.
Konya’ya kavuşunca Mevlana’yı
ziyaretle şereflendi.
Mevlana “ Nerelerde idin? “
buyurdu.
Aynüddevle, resim hikâyesini
olduğu gibi anlattı.
Mevlana “ Getir de o ruh
artıran resmi ben de seyredeyim” dedi.
Tablo, son derece güzel ve
hoştu, Mevlana, hayli duraklamadan sonra “ Bu iki güzel resim, Aynüddevle’nin bize
olan sevgisi samimi değildir, o, yalancı bir âşıktır, diyorlar “ buyurdu.
Bunun üzerine Aynüddevle “ Bu
nasıl olur “ dedi.
Mevlana “ Onlar, bizim hiç
uyku ve yiyeceğimiz yoktur.
Geceleyin daima ayaktayız ve
gündüzleri de oruç tutuyoruz.
Aynüddevle ise, bizi bırakıp
geceleyin uyuyor, gündüz de yiyor ve asla bize uymuyor, diyorlar “ dedi.
Aynüddevle “ Onlara uyku ve
yemek içmek tasavvur edilemez.
Ayrıca dilleri ve konuşmaları
da yoktur.
Onlar, cansız resimlerdir. “
dedi.
Mevlana “ Bu kadar sanatı ve
canlı bir resim olan sen, dünya, insan, yerde ve gökteki her şey kendi mahsulü
olan bir ressamın eserisin.
Senin, yaratıcısını bırakıp
cansız ve manasız bir resme âşık olman doğru mudur?
O habersiz şekillerden ne
elde edilir ve sana ne gelir “ buyurdu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Sevdiğimize, âşık
olduğumuza tam bir uyum içinde olmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Cansız olandan
hareket beklenmeyeceğini ancak canlı olan insanın inancına ve ifadesine göre
hareket etmesi gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Sözümüzü davranışımızla
doğrulamamız ve birliktelik sağlamamız gerektiğini, bunu bize hatırlatan,
uyaran her şeye önem vermemiz gerektiğini öğrettik.
En güzel ressamın Tanrı
olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ