(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
3640.
Canın, vefa (Sevgiyi sürdüren, sevgi ile dostluk
bağlılığı olan) denizi, rengin, ayrılık parıltısı.
Ömrüne
and olsun, korkmasaydım a ululuk ıssı, Tanrı derdim sana.
Âlemdekileri
aşkla eritsin de hepsinin yürekleri yatışır;
Görünmeyen
şeyler görürler;
Sen,
hayali bile latif (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği
olan) bir güzelsin.
Canları
huzura kavuşur;
Bedenleri
sarhoş olur gider;
Onlarla
tutar, ağır-koca sağraklar (Büyük kadehler) bulunan
bir mecliste otursun sen.
Güneş,
ululuk ışığının otağını kurmadıkça gündüz kuşları, nerden kanat çırpıp halka
kuracaklar?
Güneşin
bakışıyla yeryüzü, lalelik kesildi;
Böyle
bir zamanda evde oturmak, vebalin de vebalidir (Doğru
olmayan bir hareketi yapma sorumluluğudur) doğrusu.
Güneş
kılıç çekti, şafağın kanını döktü;
Yüzüne
feda olsun;
Binlerce
şafağın kanı, helaldir o yüze.
A
âşık, gözünü aç da can göğüne bak;
Onun
yüzü Ay gibi, benim boyumsa yeni Ay’a benziyor.
Ölümsüzlük
kadehi her nefeste, ben, onun lütfuyla şişe kesilmişim, sağrağı,
dudağı-dudağına dopdolu diye hali anlatıp durmada.
Göz,
uykuyla dopdolu idi;
Padişahım,
vakit gece dedim;
Benim
yüzüm ortadayken gece olsun, işte bu, mümkün değil dedi.
Sabah,
mavi bir renkteyse gündüz olduğunda henüz şüphe vardır;
Fakat
gün, yarılandı mı artık dedi-koduya yer yoktur.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin o kadar çok Allah’ın huyuyla huylandığını, Allah gibi
davrandığını gören ve anlayan Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine duyduğu
sıcaklığın Tanrısal bir sıcaklık olduğunu anladığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Şems
Hazretlerinin gecesi-gündüzü olmadığını, onun olduğu yerde her anın gündüz gibi
aydınlık olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ