O zamanda şehrin ileri
gelenlerinden büyük bir adam ölmüştü.
Bütün Konya halkı bu
toplantıda hazır bulundu.
Yalnız Mevlana ölenin evinin
dışından seyrediyordu.
Cenazeyi çıkardıkları sırada,
Kemaleddin Muarif ayakta
durdu ve:
“Bismillah hoca Sadreddin,
merhaba ey Bedreddin, bismillah emir Kemaleddin, hoş geldin Mevlana Seyfeddin,
hoş geldin şeyh İzeddin” tarzında şehrin ileri gelenlerinden birçok kimselerin
adını sayıyordu.
Cenazeyi gömmek için tabutu
evden çıkarıp mezarın kenarına koydukları vakit, Mevlana telkin verenler gibi
gelip mezarın başına dikildi ve:
“Kemaleddin Muarifi çağırın”
dedi.
Kemaleddin geldi baş koydu.
Bütün bilginler ve şeyhler “
Mevlana ne yapacak” diye bakıyorlardı.
Mevlana “Eğer bunlar hala
Sadreddin, Bedreddin, iseler çıksınlar, kimlerden olduğu anlaşılsın.
Ben korkuyorum ki
Sadreddin’in göğsünde (sadr) din, Bedreddin’in (Bedr) inde nur kalmamış, Kemaleddin’in kemali de
noksan gelmiştir ve Seyfeddin de din kılıcını
(self) kendi nefsine çekmemiş, Münker ve
Nekir’in satırına esir, İzeddin de izzeti gitmiş, zelil olmuştur” dedi.
Halkın içinden bir çığlık
yükseldi.
Kemaleddin kendinden geçti.
Birçok eski inkâr edenler de
imanlarını yenilediler ve maddeye hizmeti bıraktılar.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
İsim söylenir ama
o ismin manasına yakışır durumda olmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Münker ve Nekir
meleklerinin konan isme, takılan lakaba göre değil de; yaşamındaki dinine,
nuruna, olgunluğuna bakar da izzetle veya zelil olarak işlem yaptığını
öğrendik.
Yaren,
Sana yapılan iltifatlara,
yücelten sözlere, övgülere sakın güvenme.
Ölçü ne kendinsin ne de başka
insanlar.
Tanrı ölçülerine göre kendini
ölçmelisin.
Hz. Peygamberi ve velileri örnek almalısın.
Ey yaren kendinle uğraşmayı
bırak, gönlünü Tanrı’ya ver, gidebildiğin kadar da git.
Kendi nefsine döndükçe bir
adım ileri gidemezsin.
Mezarlık en büyük ders
alınacak yerdir.
*
RAVLİ