15 Aralık 2017 Cuma

MEVLANA VE DERT DERMAN

Mevlana’nın has müritlerinden olan, arkadaşlarının nuru, Mevlana Nureddin-i Tizbazari
(Tanrı onun kalbini ve kabrini nur etsin) den nakledilmiştir ki:
Mevlana Hazretleri anlattı:

Musa’nın (Selam onun üzerine olsun) gözleri ağrıyor ve büyük eziyet çekiyordu.

Çünkü” Göz ağrısından başka ağrı yoktur” denilmiştir.
(Yani hiçbir şey göz ağrısı ile mukayese edilemez)
Musa feryat ederek Tur’a hareket etti.

Gittiği yoldaki nebatlar (bitkiler) ona:
“ Ey Musa, bizi toplayıp gözüne sür de o, iyi olsun” diye bağırdılar.

Fakat Musa onlara hiç dönüp bakmadı.
Münacatı bitince:
 “ Ey padişahım, gözümün ağrısından son derece zayıfladım.

“Senin hasretinden hasta olursam bana şifa veren odur”
(Şuara, 80)
Ayetini kendime deva ve şifa yapıyorum.

Yeryüzünün nebatları kendi hassalarını ( Bir kimseye ya da bir şeye özel olan nitelik, kuvvet, güç) bana bildirdiler.
Sen ne buyuracaksın diye kabul etmedim” dedi.

Aziz Tanrı:
“ Gözünün şifa bulması için onların sözünü dinle:
Çünkü her derde karşı bir deva ve her elem için bir merhem yaratmış ve sebep yapmışım” diye hitap etti.

Şiir:
“ Peygamber “ Şan ve şeref sahibi olan yüce Tanrı her dert
( yıllanmış, bezdirici hastalık, insanı içinden kemiren üzüntü, bir sonuca bağlanıncaya kadar insanı çok uğraştıran sorun)
İçin derman
(ilaç, çare, takat (kudret), kuvvet, güç) yaratmıştır” dedi.

Musa dağdan dönünce o nebatlardan bulduğunu gözüne sürmeye başladı.
Gözü eskisinden daha fena oldu.

Feryat ederek yine Tanrı’ya döndü, yalvarıp yakardı.
Bunun üzerine şöyle bir nida geldi:

“ Ey Musa, ben sana hiç zahmet çekmeden nebatları (bitkileri) hemen sahradan koparıp gözüne sür demedim.

 Ben sana doktorların dükkânlarına gir, onlardan o ilacın eczasını satın al, tutya (göz sürmesi) yaptıktan sonra gözüne sür, ta ki şifa bulasın ve rahata kavuşasın.

Basit bu muameleden doktorda faydalansın, demek istedim”

Musa (Tanrı’nın selamı üzerine olsun) Tanrı’nın dediği gibi yaptı ve şifa buldu.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Bir ağrımız sızımız olduğunda Tanrı’ya dua ederek yardım istememiz gerektiğini öğrendik.
2.    Önerilenleri önemsememiz gerektiğini öğrendik.
3.    Önemsediğimiz önerinin nasıl bir yol ile uygulamasının uzman kişinin önerisi ve gözetimi ile yapmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Hastalıklardan kurtulmak, iyi olmak için her şeyin özel nitelikleri, kuvvetini, gücünü bilmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Tanrı’nın dert verdiğini deva (İlaç, çare, tedbir) da verdiğini arayıp bulup yararlanmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Doktora gidilmesini ve önerilen ilacın önerildiği gibi ciddiyetle uyulmasını öğrendik.
7.    Doktorların da Tanrı’nın kuluna şifa vermek için bir aracı olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,
Allah’tan derdimizin dermanını isteyeceğiz sonra Allah’ın bu işle görevlendirdiği uzman kişilere giderek derdimizin dermanını bulacağız.

Kişisel bilgilerimizi yok sayıp uzman olanın önerilerine tam bir doğrulukla bağlanıp azami olarak faydalanmamız gerekiyor.
Yani kendini derdinle çaresi arasına sokup işi uzatma.

Bilgili olan o konuda daha bilgili olana gider ve onun bilgisine teslim olur.

Kendin yeterli bilgi oluşturmadan kanaat sahibi olduysan her işin aksar.

Bilgi bilgiliye doğru git der.
Akıllı akıllıya doğru git der.
                                   *

RAVLİ 

Popüler Yayınlar