Güyende’ler (İlahi ve gazel okuyucuları) sema’ın uzun sürmesinden
hasta olur, pazartesi ve Perşembe günleri medreseye geç gelirlerdi.
Mevlana Hazretleri (Sema edemediği için) “ Mademki âşıkların namazını
kılmadık, hiç olmasa kuşluk namazını kılalım” derdi.
Guyendeler gelinceye kadar,
birkaç rekât namaz kılar ve onlar gelir gelmez birlikte sema ederdi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI
489
***
Neler öğrendik:
1.
Mevlana
hazretlerinin sema yapmayı âşıkların semada namaz kılması olarak kabul ettiğini
öğrendik.
2.
Namaz Tanrı
huzuruna gitmek olduğundan Sema yaparak Tanrı huzuruna çıkıldığını öğrendik.
Yaren,
Kalp gözü ile görenlerin namazı
ifade etme şekli budur.
Şeriat kanunlarını sınır
kabul edip bu sınırdan yukarısı var diyerek kendini yine aynı sınıra
hapsedenler bu yükseklerdeki namazı anlayamazlar.
İnsanın insanla ilişkileri
vardır ve Tanrı insandan görünür.
İnsan eşya ilişkisi vardır ki
hizmet etmekle görünür.
İnsanın kendisiyle ilişkisi
vardır ki kendini bağlayan bağlar olarak görülür.
İnsanın Tanrı ile ilişkisi
vardır ki bu aşkla görünür.
Yaren.
Önce bu ilişkileri kendi
alanında ayrı-ayrı düşünmelisin ve görmelisin.
Sonra bu ilişkileri
birleştirmelisin.
Suçlamalar, hatalar,
kızgınlıklar, anlaşılmazlıklar, ters görünen davranışlar önce konunun adı,
tanımı, nasıl yapıldığı ve ne sonuç verdiğini bildikten sonra anlaşılır.
(Karanlıkta
file herkes dokunurlar, herkes kendince benzetmeler yapar, biri bir ışık
tutunca herkes bu fildir diye aynı görüşe gelirler hikâyesini hatırlayalım)
Bir şeyi ışıkla gösterirsen
doğru anlaşılır.
Sema yapanlar abdestlidir, namaz
kılacak temizliktedirler, dillerinden, canlarından ve kalplerinden Allah
sözünden ve Allah’ın sözünden başka söz çıkmaz.
Yani sema yapmanın ruhu ile
namazın ruhu farklı değildir.
Uygulanması farklıdır.
Namaz farzdır ve kılınması ve
zamanı tartışılmayacak netliktedir.
*
RAVLİ