12 Aralık 2017 Salı

MEVLANA VE MAL VE TACİRLER

Eskiden Celaleddin Feridun’la dost olan tacirlerden bir gurup sohbet etmek için her zaman onun hizmetine gelirler ve ona büyük bir gönül bağlılığı gösterirlerdi.

Bir gün, bu tacirler Celaleddin Feridun’dan Mevlana Hazretlerine mürit olmaları için ricada bulundular.

Dünyadan tamamen çekilip derviş olmaları için kendi mallarının hesabını yazıp dostlara şükrane olarak Celaleddin Feridun’a teslim ettiler ve

“ Bizim mürit olacağımızı Mevlana Hazretlerine bildir.
O ne buyurur ve bu malların, ne tarzda sarf edileceğini uygun görür “ diye ısrar ettiler.

Çelebi Celaleddin tacirlerin bu arzularını Mevlana’ya olduğu gibi arz ettiği vakit, O, hiddetle yerinden kalktı, ibriği alıp ayakyoluna (tuvalete) gitti, bir müddet orada kaldı.

Tacirler beklemekten sabırsızlandılar.
Sıraceddin Tatari’ye şikâyetlerde bulundular ve bu gecikmenin sebebini incelemesini ondan rica ettiler.

Sıraceddin ayakyoluna girdiği vakit Mevlana’nın bir köşeye oturmuş olduğunu gördü.
Mevlana Sıraceddin’i görünce ona:

“ Ey Sıraceddin, biz nerde?
Dünya nerede?
Dünya ne zaman bizim ve peygamberimizin malı olmuştur.
Onun eshabı ne zaman dünyayı sevmişlerdir.

Hakikatte bu pisliğin kokusu, benim burnuma bütün dünyadan, dünya ehlinin (dünya nimetlerini seven) mal ve mülkünden daha hoş gelir.

Lütfet, onlardan özür dile.
Onlar mallarını kendi elleriyle gönül sahiplerine ve müstahak (hak sahibi) olanlara dağıtsınlar.

Eğer hakikaten onlar riyasız (ikiyüzlü olmadan), hak yolunun sadık erleri iseler, onların mükâfatı bizlerin ve bizim müritlerimizin çekeceği zahmetten daha çok olur.” Diyerek bu maldan bir çöp bile kabul etmedi.

Bu tacirler de bütün mallarını, mülklerini dervişlere ve dostlara dağıtıp sema’lar tertip ettiler, mürit oldular.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Pazarlıkla ve malın değeri ortada ve etken iken (Kişi mala, paraya bağlı iken) müritlik kabulü olmayacağını öğrendik.
2.    Helâ kokusunun dünya malını sevenlerin ve bağlananların kokusundan daha katlanılabilir olduğunu öğrendik.
3.    Malını terk edip derviş olanın mükâfatının hiç malı olmadan derviş olandan daha çok olacağını öğrendik
4.    .Kendimiz kazandıysak yine kendimiz paramızı doğru yolda harcamamız gerektiğini öğrendik.
                                          *
İşte böyle yaren,
Hak yolunda dünya sevgisinin (mal, para, makam) yol kesen olduğunu bilirsen bu mantığı anlarsın.

Tanrı kendisinin sevmesini ister.
Başka sevgilerle karışık olmasını istemez.

Önce Tanrı’yı seveceksin, sonra O’nun sevdiklerini, sonra da yarattıklarını seveceksin.
Burada önemsenen sevgidir.
Malın da olur, paran da olur bunları doğru yolda kullanırsın.

Ama sevgin Tanrı’ya bağlanarak olmalıdır.
Bunu anladıysan anlatılanları rahat anlarsın.

Mesela:
Çocuğunu severken “ Allah ne güzel yaratmış, seni veren Allah’a kurban (yaklaşmak) olayım denmelidir.

Yani, Allah adından sonra ne söyleyeceksen söyle.
                          *

RAVLİ

Popüler Yayınlar