(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
3480.
Gönül şarabını içeli ciğerimi (Acıları ve sıkıntıları)
bıraktım gitti;
Mezara
girerken o kadehi çeyiz olarak koy yanıma benim.
A
güzelim, kadehi bırak, koskoca bir sağrak (Büyük kadeh)
getir;
Benim
küçücük sağrağım, testidir ancak, kepçeyi ne yapayım ben?
A
Tanrı ve din Şems’i (Güneşi), doğ, bana da (Işığını) vur, Tebrizlilere de, vur da temmuz sıcağının
ısısından Hicaz perdesi (Tevazu-alçak gönüllülük)
yansın gitsin.
Gönlüne
koy elini, sorma sevgilinin gamını (Üzüntüsünü);
Gözlerime
bak benim, sorma şarabı sağrağı (Büyük kadehi).
Müminlerin
(Tanımışların, iman etmişlerin) ciğerlerinden coşup
akan kanı gör, yazısını tamamen oku, sorma kuyumcuya artık.
Aşk
ordu çekti (Orduyu savaşa başlattı), can âlemini
ele geçirdi;
Artık
halimi aşka sor;
Zora
düşmüş kalmışım ben, sorma benden.
Âşıkların
gönülleri, onun yüzünden kuş yüreği gibi çırpınıyor;
Âşıklığa
ait şu üstü örtülü sözden başka bir şey sorma.
Kuşun
yapacağı iş ne?
Pencereden
uçuvermek;
Kuşsan
gel, uç, sorma kapıyı.
Aşağın
babası da onun aşkıdır, anası da;
Babadan
o kadar çok bahsetme, anayı o kadar sorma.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Gönülden sevip bu
zevke erişenin daha fazla kendinden geçmek istediğini öğrendik.
2.
Müminlerin
taptığına, sevdiğine bir an önce ulaşmak için dertlendiklerini, çaresizlik
içinde kalıp gözyaşları döktüklerini, çaresizliğin sıkıntısını içe atıp karaciğerini
etkilediklerini öğrendik.
3.
Allah’a aşık
olanın yüzünde Allah’ın damgasını, nurunu göreceğimizi öğrendik.
4.
Kanadımız varsa
durmamızın yanlış olacağını, uçmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Gözüken
var ediciden değil esas yaratı olandan yani Allah’tan bahsetmemiz gerektiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ