11 Aralık 2012 Salı

SULTAN DİVANİ TUYUĞLAR VE NAZIMLAR


                  4.TUYUĞLAR
                             1
Yarayı tutan maşa kölesidir saçının.
İnkârı da dini de yere düşüren saçındır.

Bu yeryüzü saçının arayıcısıdır.
İnsan ve cinler söyler saçını.

                              2
Geldi Allah’tan kırmızı taç başına.
Saçtı madenleri insanların başına.

Çölde kalmış rahmet arayanların yeşilbaşına.
Sümbülü anımsatan hayranların güzel başına.

                               3
Allah’ın nurunu alnına istedi.
Yeter demeden parlak ay alnına

Hasretle yüze yapış terk etme alnını.
Kapısının kölesiyim şah topluluğunun alnının.

                                  4
Yok olur altın kadeh kulağına.
Güneş ve yıldızlar sevinir kulağına.

Temiz büyük ev Allah’tan yoldur kulağına.
Parlak inci bile ruh ve hayrandır kulağına.

                                    5
Eğriler düzelir uzun boylu olur, sülfünü gören.
Kim olursa olsun gören hayatını verir zülfüne.

Gül menekşe köle olur reyhan zülfüne.
Kirlenir dünyayı hoş görüp bakanlar zülfüne.

                                      6
Güzel kokuya kefildir saçların.
Biliyorum ki bağışlamaz kaşların.

Allah’ın yüzünü söze çevirip gösteren kaşların.
Allah’a bağlananı hızlandırır kaşların.

                                       7
İki ucu sivri ve keskindir kirpiğin.
Öldürmek ister kirpiğin.

Ne acayip güzel cellât kirpiğin.
Dört kitabı ezbere bilir kirpiğin.

                                       8
Belalar verir kederli gözlerin.
Acı çeker doğruyu bilen gözlerin.

Allah’a doğru gider gözlerin.
Duymadım Allah’tan başka varlıklara çevirdiğin gözlerin.

                                         9
Gizlenen, ruhlar, berzah âlemi dolaşmış burnuna.
Kendini yuvarlamış ve diplere ulaşmış burnuna.

Çalgısız gürültü yapanlar bulaşmış burnuna.
Torak, su, hava, ateş erişmiş burnuna.

                           10
Tekdir, gül katılmış şeker özüdür dudakların.
Suyun can verici eseridir dudakların.

Sanki kırmızı kuşaktır dudakların.
Canda yer eden denize götüren dudakların.

                             11
Harflerin ifade ettiği insanlığın açıktır dişlerin.
Kutsal kitapları açıklar dişlerin.

Cevher gibi gizlenmiştir dişlerin.
Allah bilir ham geleni olgunlaştırır dişlerin.

                             12
Rıza almak isteyen şahlar toplum söyler dilinden.
İnci, mercan köle olmuştur diline.

Güzel konuşan insan hayrandır diline.
Çok bilgin insan bekçidir diline.

                              13
Yeni başlayanların yüzünün gerdanı.
Rican ile bir ile üçün toplamı yedidir gerdanın.

Kibir ve kine bulaşmamıştır gerdanın.
Şahların şahının başıdır gerdanın.

                                 14.
Gümüş tenli şeyhler köle olmuş boynuna.
Sümbüllü cennete yol alırlar boynunla.

Kuvvet almış kol almış boynuna.
Hakkın elbisesini bol almış boynuna.

                                 15
İki dünyada var olmak isteyenler içindir elin.
Yirmi ekiz boğumdur, ikisi maddi, ikisi manevi dört elin.

Üzüntü örtüsüne girmişleri çıkartır ellerin.
Seçilmişlerin sabrı ve kararı olmayanlar içindir ellerin.

                                      16
On iki içi altın olan imamın izidir avucun.
Sarı altınlar saçar avucun.

Yedi denizin hediyesidir avucun.
Tende kan, gönülde candır avucun.

                                        17
Görmüşüm Allah’ın hitabına kavuşan göğsünü.
Allah’tan istemişim seyretmeyi göğsünü.

Arzda dolaşan Anka’yı buldum göğsünde.
Dünyayı göster parlatılmış göğsünde.

                                     18
Bağlanmış ey güzel kokan kişi, hile yoktur karnında.
Ağlamaktan ıslanan elbisesinde, hile yoktur karnında.

İnananı ve inanmayanı, kuru ve yaş olanı taşır, hile yoktur karnında.
Yazmak isteyenleri törenle taşır yanında, hile yoktur karnında.

                                      19.
Cennetin kızları ve oğlanları saçandır ayağına.
Yaradılıştan kıyamete kadar merdivendir ayağına.

 Yola çıkan büyükler gelirler ayağına.
  Bütün denizin incileri madendir ayağına.

                                      20.
Ey gökleri dinleyen sözün rengi tekdir.
Dönüp dolaşan cömertlik ve sürekli olan istektir.

Başlangıç ve beğenilerek övülmüş Ahmed’tir.
 
                     5 NAZIMLAR
                                1
Kendini Hakka vermiş âşıklardan gizleneni gizlenmek güç.
Aşırı kendi kafasına gidene gizlenenin söylenmesi güç.

Sadece ibadet edenin, gizlenenleri kendine söylemesi güç.
Nasıl bir gizlenendir ki açıklanması güç, saklanması güç.

                               2
Dışına baksam Allah korkusundan günahtan kaçınır.
Gör; perde arkasında parlak yıldızım, yıldızlar benden utanır.

Vücudun isteklerini yok eden nurun ışığıyla vücudunu besler.
Arada perde olmasa gölgelik yerde güneş olur.

                                3
Gözüm kırmızı oldu şarabın kırmızılığının önemi kalmadı.
Ciğerim ateş gibi yandı kebabın önemi kalmadı.

Varlığım, ne sevdiğime ne bana yaradığını bilmedim hiç.
Bu ne tuhaflıktır ki bir avuç kanat olmayan tüy gibi ne edeyim.

                           6 KIT’A
Üzüntülü iken güvendi bağlandı derviş.
Üzerimdekileri atıp çıplak olayım.

Halka önem vermeyen, hakka baktıran sultanım.
Göz ucuna yaklaşıp kanımı feda edeyim.

Mısraları her yeniden okudukça başka anlamlar fışkırıyor.
Bu açmaya çalıştığım elime gelen denizden aldığım bir avuç suyu anlatmaktan başka bir şey değil.

Elime gelen su elimde durmadı, kirimi temizledi, toprağa karıştı, buhar oldu.

Açıklama: Tutku; bir şeye duyulan aşırı istek ve eğilimdir.

Tutku sahibi olan ruh sağlığını bozarak deli olarak tanımladığımız kişi olur.

Bu tutku dört unsurun meydana getirdiği (Toprak, ateş, su, hava) bağlılık ise biriktirme ve çokluğun doyumsuzluğuna giden yolda kısa süreli mutluluk yaşanır ancak mutsuzluk şuursuzluk etkisi gösterir.

Kendine ve çevrene zarar verici olursun.
Mutlulukta tatmin edici süre kalamazsın.

Buraya kadar anlatılan iyi sonuç vermeyen yanı:
Sevgiyi tutku ile aşk boyutuna getirmen önerilir.

Görünüşü önemsemeyen, sonuçlara iyi yorum yapan, kendini bağlayan bağlardan kurtarıp özgür düşünebilen kendine yüksek hedefler seçmiş ve gereklerini bıkkınlık göstermeden yapana divane denir.

Dört unsura bağlanmaz ancak bilerek bu unsurların yaptıkları gibi yapmaya çalışır.

Divane kendi ve çevresine yararlı kişidir.
Delilik ve divanelik sıra dışı davranışları dolayısıyla hitap edende bu bilgi yoksa ve farklılıkları fark etme yeteneği yoksa deli diye tanımlar.

Mevlevilere ait yazılımlarda divaneliğin örneklerini bol görürsün.
Gönül: Gizlenen(gayb) âlemin göründüğü yerdir.

Yetenekleri sınırsızdır.
Allah’ın insana emanet olarak verdiğidir.

Gönül aynası diye isimlendirilen bu yerde aradığını görebilirsin.
Görebilmek için aynanın temiz olması gereklidir.

Vücuduna bağlı isteklerde aşırı gitmek aynayı perdeletir ve Allah’ın yasakladıklarını yapmak bu aynayı karartacağından yararlanamazsın.

Allah’ın kişiye baktığı ve kişinin Allah’ı görebileceği yerdir.

Temiz tutulması gerekir, temiz olmayan gönülde doğruyu bilemez ve zanlarıyla hareket eder, sayısız tuzaklara düşersin.

Akılın bu konuda anlama yetkisi yoktur fakat yol aracıdır.
Birlik yolundan giden Allah’a âşık olana bu yol kısaltılmıştır.

Allah âşıklarından yararlanman gizlediklerini öğrenerek yönlenmelisin.
İnanmak ve güvenmek arasında tercih yapmak için kendini zorlamak yanlıştır.

Önce sonuçlara bakarak güven sonra inanarak yapılması gerekenleri yapmalısın ve asla geriye dönmemelisin.

Güven olayına sık dönüyorsan olumlu sonuç alamazsın ve kısa sürede gittiğin yoldan vazgeçersin.

İyi sonuç alamıyorsan suçlayacağın yoktur.

Yeteri beceri olmayışı ve kararlı davranışların olmayışı, seçicinin koyduğu emniyet engellerini aşamamış olmasındandır.

Gönül dili: Ruh dili veya kalp dili olarak söylenir.
Görünmeyen âlem dilidir.

Bu dil Mevlevilik yolundan gidenler öğrenir ve iletişim sağlanır.

Gönül dilini öğrenmek için ariflerin gönül bağlayıp yardım istedikleri tarikatü’l arifin risalesinde adları verilen şeyhlerden yardım istenir.
                                         *
RAVLİ

Popüler Yayınlar