14 Aralık 2012 Cuma

PARA AHRETE NASIL GÖTÜRÜLÜR

Köprü yaptıran Mecusi 31
Pir adında bir Mecusi (ateşe tapan)vardı.
Bu adamın Mecusilikte tam bir gayreti, büyük bir taassubu (taraftarlığı) vardı.

Yolculara canla başla dostluk edip malından bir köprü yaptırdı.
Din padişahı Sultan Mahmut, kutlu bir yolculuktan dönerken o köprüyü ulaştı.

Yol üstündeki o güzelim köprüyü gördü.
Köprü hem güzeldi, hem de yerindeydi.

Birisine bu yüce bir hayır dedi,  kim böyle bir köprüyü yaptırdı ki?
Dediler ki:

Pir adında bir Mecusi yaptırdı.
Sultan Mahmut hasedinden (kıskançlığından) oraya konakladı.

Piri huzura çağırttı, gelince:
Sen pirsin ama iman ehline düşmansın.

Gel de bu köprüye ne kadar altın sarf ettiysen tamamıyla benden al
Çünkü mecusisin.

Kalbinde hamd (Tanrı’ya şükretme) ve minnet (İyilik yapana karşı gönül borcu duymak) yoktur.

Dinin olmadıkça bu köprüden ne fayda var sana?
Verdiğim parayı kabul etmez, aldırmazsan köprü yapmakla benden nasıl kurtulabilirsin?

Mecusi, açıkça dedi ki:
Eğer padişah beni paramparça etse, ne satarım ne de karşılık olarak para alırım.

Bu köprüyü din uğrunda yaptırdım dedi.
Padişah onu hapsettirdi, ona eziyet ettirdi.

Zindanda ona ne ekmek ne de su verdirdi.
Sonunda eziyet, haddi aşınca Mecusi’nin gönlü yerlere döşendi, kan kesildi.

Padişaha haber gönderdi.
Kalk ata binip hemen bana gel.

Kendinle beraber köprüye tam değer biçmek üzere bir usta getir dedi.
Zamanın padişahı, buna pek sevindi.

Bir bölük halkla köprüye gitti.
Padişah, bir çok kişiyle oraya varınca o uyanık Mecusi, köprü üstünde durdu.

Dedi ki:
Padişahım!
Bu köprünün değerini sen, benden dile bakalım!
Kendimi bu köprübaşında yok edeyim de öbür köprübaşında karşılığını sana vereyim.

Ey yüce padişah, bak da gör.
İşte köprünün değeri!
Bu sözü söyler söylemez kendisini suya attı.

Su aldı götürdü.
Canıyla başıyla oynadı adeta.
Canına başına kıydı da yine dininden dönmedi.

Bir ateşe tapan, dinine zarar gelmesin diye kendisini kaldırdı ateşe attı.
Fakat sen Müslümansın ama Müslümanlıkta öyle bir hale düşmüşsün ki zaten su, seni ebedi olarak kapmış götürmüş!

Bir Mecusi’de bile bu ateş, senden fazla olursa artık Müslümanlığı var da bu Mecusi’den öğren.

Âlemde kimin ne haddi var ki Tanrı’ya ayarı bozuk para götürebilsin!
Kıyamete sağlam para, o ayarcıya değer akçe götürmek gerek.

Bedeninden can çıkınca Tanrı’ya putlarla dopdolu bir gönlü, nasıl götürebileceksin?

Bütün bu patları at, bedeninle beraber onları terk et.
Dosta put haneyle beraber gidilmez.

Birisinin ayağı uyuştu mu artık, o minbere nasıl çıkabilir?
Uyuşuk ayak, minbere çıkamazsa olduğu yerde uyuyup kalmış gönül, elbette Hakka erişemez.

Birisi, bir an olsun uyanırsa o uyanıklığı bir an bile olsa fazla sayılır.
Fakat sen bütün ömrünü gafletle geçirdin.

Bir an bile uyanıklık yüzü görmedin.
Kimin uykusu, böyle faydasız olursa uyanıklığı, ölüm olur.

Be adam!
Sen kendi gamınla gamlanmaz, dertlenmezsen senin derdine kim yanacak ki?

Serkeşlik (Baş kaldıran) etme de bari bir işe koyul, elinden geleni yapmaya giriş.

Çünkü kimse senin derdine yanmaz, senin için kimse gam yemez.
Bir an bile hiç kimse senin yükünü çekmez.

                                      ***
 İLAHİNAME FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.EB.YAY.392                                                                                             

                                     ***

Yaren, para önemlidir.
Çok problemini parayla kolay aşarsın.

İhtiyaçlarını kolayca karşılarsın.
Zor günlerinin dostudur.

Ancak, Allah yanına para götüremezsin, yaptığın hayırlı işleri yanında götürebilirsin.

Para sevilmeye layık değildir.
Gönlüne sevgisini almamalısın.

Gönlün sadece Allah sevgisine layıktır.
Alın teriyle kazanılan para değerlidir.

Allah böyle kazandığın paraya bereket verir.
Dikkat et, kazancına haram para karıştırma ve asla parayı sevme.

PARAYI SEVERSEN, SENİ KONTROLÜ ALTINA ALIR, ESİRİ OLURSUN.

 Parayı kontrol eden sen ol.

                                      *
 RAVLİ
 

Popüler Yayınlar