14 Aralık 2012 Cuma

HANGİ DEYNEĞE YAPIŞALIM

Sultan Mahmut’la kocakarı 74

Din padişahı Gazi sultan Mahmut, günün birinde ordusuyla hızla at sürüp geçiyordu.

Yol üstünde bir yerde dul bir kocakarı gördü.
Sopaya bir kâğıt parçası bağlamış,

Zalimlerin elinden feryat etmede, o feryada erişen padişahtan adalet istemekteydi.

Yüce padişah, kocakarıyı gördü, fakat aldırış etmeyip geçip gitti.
O gece rüyasında, kendisini derin bir kuyuya düşmüş gördü.

Kocakarı görünüyor, sopasını kuyuya uzatıyor,
Padişaha, yapış sopama padişahım da çık bu girdaptan, kurtul bu kuyudan diyordu.

Padişah, kocakarının sopasına yapıştı.
O bela kuyusundan kolaylıkla çıktı, kurtuldu.

Ertesi günü padişah tahtına oturdu ama geceki rüya yüzünden gönlü pek daralmıştı.

Derken bir de baktı ki kocakarı, adalet istemek üzere uzaktan göründü.
Elinde sopası, beli bükülmüş, gözleri ağlamaktan ıslanmıştı.

Padişah, yerinden kalkıp onu çağırdı, yanına oturttu.
Oradaki askere ve hükümet adamlarına dedi ki:

Eğer dün gece kocakarı olmasaydı ölüm timsahı, canımı kaptı gittiydi.
Sopasına yapıştım da beni girdaptan da kurtardı, kuyudan da kurtardı.

*Siz de bugün Tanrıdan ebedi bir kutluluk istiyorsanız,
Hep birden bu kadının sopasına yapışın.

Sığınacağınız şey, bu sopadır.
Oradakiler, birden saldırıp o sopaya sıkıca yapıştılar.

Her an, her yandan bir bölük halk gelip sopaya yapışmaktaydı.
Kocakarı, padişahla beraber taht üstünde oturuyor, sopasını elinde tutuyordu.

Elindeki sopayı halka bir destek, bir sığınak haline getirmişti.
Onun yüzünden nice pazarlar kızışmış, nice alışverişler tava gelmişti.

Musa gibi asa yüzünden beli doğruldu.
Din yolunda, o sopayı, Musa’nın asasına benzetti adeta.

Padişah, ey yoksul kocakarı dedi.
Sen çok kuvvetsizsin, bunca da halk var.

Bu acizlikle beraber bir tahta parçasıyla bunca halka ne yapabilirsin sen?
Birçok kimse, senin sopana yapıştı.

Bunca adamı nasıl kurtarabileceksin ki?
Kocakarı dile gelip dedi ki:

Padişahım!
Mahmut’u kuyudan çıkaran, herkesi çekip kurtarabilir.
Senden bu sözü duymamalıydım.

Kuyudan bir fili kurtaran, bir avuç sivrisinekten aciz mi kalır?

*O âlemde mevki ve makam bağışlayanlar, burada kendilerini aşağı gören varlıksız kişilerdir, hâlbuki onların hepsi de, zamane padişahına bile yardım edecek kudrettedirler.

Artık neden buna gururlanmalı, niçin böyle bir bilinmez şeyle şöhret bulmaya çalışmalı?

Her aşağılık kişiden feryat etmek, her şomdan (uğursuz) bir ziyana uğramak neden?

Başkasından nasıl feryat edersin ki?
Senden başka bahsedilecek kimse yok hâlbuki.

Ben, her aşağılık kişiden hayırlıyım dersin ama hiç de değil!
Önünde ne var?

Bilmezsin de o yüzden gölgenden bile ürker, çekinirsin.
Başına taç takmadan önce, hizmet etmek daha iyidir.

Başına taktığın tacı önene koyup taptığın put yaparsın.
Ansızın kefene sarıp, koyulacağın tabuttan haberin yok galiba.

Başın sevda konağı oldukça, sen böyle havalanıp durdukça tabutunun başına taç takılması daha güzel olur.

Başına ipek sarmada ne fayda var ki?
Sonunda seni kefene salıverecekler ya!

Sen dünyada bağdaş kur, yan gel, otur bakalım.
Mum makası nasıl mumun başını keserse ateşten bir makas da senin cezanı verir.

Neden mevki ve mal sahiplerine yakınsın, neden onlar, son nefesine kadar sıkı fıkı arkadaşın senin?

Mademki hiçbir şey senin malın olmayacak, neden kefen gibi kendi kendine bürünüp kalmazsın ki?

                                        ***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E.B. YAY. 392
                                          *
Haksızlığa karşı, yetkili ve etkili olandan adalet istemelisin.

Yönetici olanlar ahret azabından kurtulmak istiyorlarsa, bu dünyada haksızlığa engel olmalıdır.

Şimdi kılıçla temsil edilen eskiden sopa ile simgelenirdi.
Hakkın yerine getirilmesi, konması, verilmesi anlamındadır.

Otorite sahibi olanlar, evden başlayan ülke ve insanlığa kadar giden kararlarında haksızlık yapmamaya çok dikkat etmelidir.

Haksızlığa uğradım diyenin derdiyle uğraşıp hakkı sağlanmalıdır.
Hak kelimesinden Tanrı kastedildiği gibi, doğruluk, insaf, hakikate uygunluk kastedilir.

Hakkınca davranılırsa alış-veriş çok olur.
Anlaşmalar sağlam olur.

Dünyada varlığa önem vermemişleri zavallı sanma.
Bunlar yokluk âlemini(Görünmeyen âlem) bilen kişilerdir.

Padişahlara bile yardım edecek güç ve yetkidedirler.
Yaren, kendi iç dünyana dön.

Sana fayda vermeyecek işlerden elini çek.
Sorumlulukların sana yeter.

Başkalarının işine karışma.
Sorumlulukların ne hizmet bekliyorsa gönül huzuru içinde yap, tatlı yaşa.

Başkasının seni alkışlaması için uğraşmana değmez.
Ebedi kalıcı olanın peşinden git.

                                        *
RAVLİ

Popüler Yayınlar