Leys-i Busence, dışarı
çıkmış, çarşıda gidiyordu.
Sitemkâr bir Türk, kafasına
bir sile aşk etti.
Birisi a Türk dedi, bu
silleyi niye vurdun?
Bilmiyor musun o kim?
O filan adam, Güneş gibi
nurdan ibaret.
Padişaha onunla buluşup
görüşmek, düğünden, bayramdan daha hoş gelmede.
Türk, onun şöhretini
duymuştu.
Makam ve derecesini de
işitince,
Yaptığına pişman oldu.
Suçlular gibi özürler
dileyerek pirin huzuruna geldi.
Yaptığım suç yüzünden belim kırıldı.
Bilmedim, yanlış harekette
bulundum, sarhoştum dedi.
Pir ona.
Aldırma bu işe a çavuş diye
cevap verdi. Bunu senden görseydim kötü bir işti ama geldiği yerden geldi.
Orada yanlış olamaz.
*Her şeyi Haktan gör ama bir
an bile kulluktan (Doğruluk ve özveri ile bağlanarak hizmet etmek) ayrılma.
*Kovulmuş musun, makbul mü?
Ezeli hükme göre kutlu musun,
değil misin? Bilmezsin ki.
*Yalnız şunu bilirsin ki can,
bedende oldukça Tanrı buyruğunu tutmak gerek
Bunu bilirsin sen, onu bilemezsin.
Bir zanna kapılıp gitmek doğru olamaz.
Tanrı büyüktür, kerem
sahibidir.
Sana da daima kulluk etmek
icap eder.
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E.B. YAY. 392
*
Kerem:
Sözlükte ‘’iyi, cömert,
iyilik, cömertlik, af, bağış’’ anlamına gelen karşılıksız yardım demektir.
Allah bazı kulları hakkında
keremiyle, bazı kulları hakkında da intikamıyla muamelede buyurur.
Emir ve irade onundur, ona
hesap soracak, niçin böyle ettin diyecek bir kudret yoktur.
Allah kerimdir, muktedirken
af eder, vaat edince sözünü yerine getirir.
Allah iyilik edenlere mükâfat
vaat etmiştir, bu vaat kullar için senet olmuştur.
Allahın bu vaadini yerine
getirecek iyiler mutlaka mükâfatını bulacaklardır.
Bir de tehdit manasına gelen
vardır.
Allah kullarının kötülük
yapıp ta bu suça karşılık ceza görmelerine razı olmadığı için kendilerini azap
ile tehdit etmiştir.
Günah yüküyle huzuruna gelen
kulların hepsi de azap ile mahkûm olmak icap ederse de, o dilediğini
cezalandırır, dilediğini keremiyle af eder.
Demek ki Bazı kulları
hakkında, cezayı uygulamaması onun bağışlama ve keremidir.
Bazı kullarına beklenenden
daha fazla verir.
Çok zor olmayan ibadetlere,
zor ibadet sevabı verir. (mübarek günler)
Kendine sığınan düşkünleri,
kimsesizleri ret etmez.
Huzuruna çıkmak için
vasıtalar aranmasına izin vermez.
Yarın hesap gününde bazı
kullarını inceden inceye hesaba çektiği halde, bazılarını da hafifçe imtihandan
geçiriverir.
Bunların hepsinde ancak
Allah’ın bildiği hikmetler vardır.
*
Allahın kerim isminden nur ve
çokluk alan mutlu kullar.İyilik yapanlar çok rahatsız edilir, katlanmak büyüklüktür.
İş bitiren, iyilik seven
rahatsız edilir.
Çünkü uzaktan, yakından dilek
sahipleri etrafına üşüşür.
Bilinmelidir ki bu Allahın
büyük bir iltifatıdır, teşekkür etmek lazımdır.
Çünkü Allah kulunu bu
hizmetine kabul etmekle onun şerefini artırmıştır.
Beceriksizlik yapılmamalıdır.
Bir de katiyen gurura
sapmamalı, bu tehlikelidir.
Düşünülmelidir ki, Allah bu
şerefi hiç vermeseydi veya vermişken geri alsaydı kul bu imkânları nerde
bulacaktı.
Allahın lütuf ve keremine
karşı kişinin ümitsizliğe düşmesi doğru değildir. (Küfür üzerine ölmedikçe)
Çünkü ümitsizlik alçak,
aşağılık, cimri olanlara karşı duyulur.
Allah çok şeref sahibidir.
Alçak, aşağılık, cimri
olanların düşmanıdır.
Merhametlinin
merhametlisidir.
Alıntı:
Esma-ül Hüsna şerhi Ali Osman
TATLISU (Beyoğlu müftüsü) Eskişehir 1950 güzeliş Matbaası.
*
RAVLİ