Bazı kişiler Gazali’ye bir
dinsiz seni öldürecek dediler.
Korkup evine kapandı, dur
bakalım iş nereye varacak dedi.
Evinde bir hayli müddet
oturdu.
Nihayet canı sıkıldı, evden
tamamıyla bezdi.
Birisini Bu-Şehdi’ye gönderip
ona ‘’ Ey Hak yolunda üstat tanınan!
Dinsizlerin korkusundan
evimde kapalı kaldım. Akıllıydım delirdim adeta.
Ne buyurursan onu yapacağım.
Belki bu derde derman
bulurum’’ dedirtti.
Bu-Şehdi, bu haberi duyunca
coştu, haberi getirene şöyle söyledi.
İmam hocaya söyle:
Ey yoldan çıkmış, sapıtmış
adam! Sen hakkın ne sırdaşısın ne veziri.
Tanrı evvelce yaratıp meydana
getirirken sana hiç sormadı, sana hiç danışmadı.
Öldüreceği vakit de senden
bir şeycik sormaz.
Gönlün rahat olsun, ne zamana
kadar ıstırap çekeceksin?
Seni, sensiz olarak meydana
getirdi.
Yine de seni sensiz olarak
alıp götürecek.
Bu çeşit bir haber duyunca
Gazali’nin gönlü rahatlaştı, tuzaktan kurtuldu, dışarıya çıktı.
Mademki Tanrı saltanatına
erişmeye imkân yok, iş senin dilediğin gibi olmayacak;
Ne diye istersin ki?
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR
M.E.B. YAY. 392
*
Yaren,
Bütün korkuların kaynağı ölüm
korkusudur.
Allah korkusu tam
yerleşmeyenlerde görülür.
Gerçek tehlike karşısında
Nisa suresi 101-102 den anladığımıza göre ibadetini kısa kılarak ve tedbir
alarak Allah’a sığınmalıdır.
KORKU (FOBİ)
Ölüm korkusu geneldir, hemen herkes ölümden korkar.
Ama ortada hiçbir neden yokken duyulan korkular da vardır ki bunlar hastalıksaldır.
Bireysel korunma içgüdüsünün
savunmasal biçiminin kaynağı, korku dediğimiz heyecandır.
Korku hastalığına
tutulanların iradeleri güçsüzdür, düşüncelerinin saçma olduğunu bilirler ama
kapılmaktan kendilerini alıkoyamazlar.
Zorlu düşünceler zorlu eylem
haline gelir, o zaman hasta nasıl onu düşünmekten kendini alıkoyamamışsa şimdi
de onu uygulamaktan kendini alıkoyamaz.
Bir acıya ya da kötülüğe uğrama olasılığından
doğan ve aşırılığa varmayan korkular doğaldır.
Korkular:
Rüzgâr korkusu, uyuz korkusu,
yüksek korkusu, meydan korkusu, ağrı korkusu, büyük abdest korkusu, şimşek
korkusu, araba korkusu, iğne korkusu, gök gürültüsü korkusu, kapalı yer
korkusu, meyil korkusu, kalp hastalığı korkusu, biçim değiştirme korkusu, cilt
hastalığı korkusu, salgın hastalıklar
korkusu, kadın korkusu, yaşlılık korkusu, yazı korkusu, imza atma korkusu, kan
korkusu, söz söyleme korkusu, mikrop korkusu, maden korkusu, kir korkusu,
hastalık korkusu, gece korkusu, ev korkusu, kalabalık korkusu, diş hastalığı
korkusu, yangın korkusu, verem korkusu, ışık korkusu, dere korkusu, pislik
korkusu, tren korkusu, sperm akması korkusu, deniz korkusu, uzay korkusu,
titreme korkusu, ölüm korkusu, zehirlenme korkusu, kıl korkusu, idrar korkusu,
hayvan korkusu, Vb.
Bir nedeni olmadan duyulan
korkuya KAYGI diyoruz.
Kaygı yukarıda belirttiğimiz
bir korkuya bağlanır. (Bağlanmış kaygı)
Geçekten korkutucu bir nedeni
olan korkular normaldir.
Korkuda ne olur:
İrade mekanizması felce
uğrar.
Kederde olduğundan çok güçten
düşülür, titrenir, ses cırtlak çıkar ya da ses yok olur, büyük korkularda
mıhlanmış gibi tüm devimler durur, canlı kıpırdayamaz.
Süt, adet ve her türlü
salgılar kesilir.
Ağız kurur, dil damağa
yapışır, ürperti gelir, soğuk ter dökülür, tüyler dimdik olur, solunum durur,
boğaz sıkılıyormuş gibi daralır, bağırsak ve böbrek sağlıları etkilenir.
Damarlar sıkılır, yürek
şiddetle çarpar, ölü gibi sararılır, titrenir, sonu ölüme varacak felç olur.
Korkunun en hafif biçimi
KURUNTU (VESVESE) dir.
En şiddetli biçimi DEHŞET’
tir.
Korku uzaklaştırır.
Ve kaçırtır.
Kaçmak olanaksızsa tiksinme
olur buda mide bulandırır, kusturur.
Korkusuzluk; hayal etme gücü
olmayanlarda olur.
Korku, gelecekte olacak bir
kötülüğün düşüncesinden değil, duygusundandır.
Yani düşünsel(fikri) değil,
duygusal (hissi) dir.
*Korku hastalığına
tutulanları bu hastalığıyla birlikte yaşamasını öğretmekten başka yapılacak bir
şey yoktur.
Ruhbilim Sözlüğü, Orhan
HANÇERLİOĞLU, remzi Kitapevi.alıntı.
*
Parası olan pazardan, imanı
olan mezardan korkmaz. Kork, Allahtan korkmayandan.
Korkaklar, alçaklar, kadın
tabiatlılar kalleştir ve aynı yapıdadır. Atasözü.
*
RAVLİ