26 Aralık 2012 Çarşamba

ŞEMSİ TEBRİZİ 23

Siz hep bildiklerinizi söylüyorsunuz. (M. 299)
Kul gerektir ki Allah'ı görsün, görsün ki nasıl olur, ne türlü aşk oyunları oynar.

Sanki göklerin ve yerin Allah ile sevişir, onu görür.
Şu halde biz ne iş yapalım?

İhlâs (Temiz ve saf) perdesi arkasından bir ışık sıçradı, duvarda yansılandı.

Gönüle vuran ışık başkadır, duvara vuran ışık daha başka.
Hakkın nefesi beliriyor; elbette secdeye kapanır.

Bıçak öylesine keskinlik gösterir ki, Hint kılıcı bile ona yetişemez, Hümameddin daima insanlar nazarında hoş görünür.

Yüzünden saçılan o niyaz (Yalvarma, yakarma) ve ihlâs (Temiz ve saf) ışığı beni doyurmuyordu.

Ona bakarken birçok engel araya giriyordu.
Anladım ki, o ötekilerin tarafındandır, onun tarafından değil.

Nihayet o engeller aradan kalktı.
Aradan epeyce bir zaman geçti.

İşte insan böyle bir zamanda ondan ayrılıp gitmenin neler kaybına sebep olacağını bilemez. "Allah onlara azap vermedi, sen de onlarla birliktesin" hikmeti gereğince bu kadar azap ve ayrılık içinde olunca Allah nasıl seninle birlikte olur?

Meğerse surette seninle nifak halinde olsun.
Yoksa bu gönül karanlığı azapların en beteridir.

İsfahan'da ekmeği demir çivilerle satarlar.
Akıllı olan satıcılar, ekmeği ye, çiviyi pabucuna vur, derler.

Zır zır deliler de, çiviyi alnına çakmalı, ekmeği de tabutla beraber satmalı, derler.

Tabutu ne yapayım?
Diyenlere de bir gün ölecek değil misin, lâzım olur, derler.
Aşırı konuşurlar, çünkü orada ekmek pahalıdır.

Ulu Allah, "Bizim yolumuzda savaşanlara elbette yollarımızı gösteririz" (K. 29/69) buyurmuştur.
Bu ayeti ister başından sonuna kadar oku, istersen sonundan başına doğru.
Nasıl okursan oku.

Yani yollarımızı kendilerine göstermiş olduğumuz müminler, bizim yolumuzda savaşanlardır, şeklinde de okuyabilirsin; netice aynıdır. Maksat Allah yolunda savaştır.

Yoksa bu yolda savaşanlar, gerektir ki bizim kılavuzluğumuz olmadan yürüsünler.
O zaman bizim onlara yol göstermemiz nasıl olur?

Derler ki; Peygamberin dilinden söylenmemiş doğruca Allah yönünden söylenmiş olan, "Bizim yolumuzda savaşanlar," denilmesinden maksat bedenimizin görünürdeki savaşı ve hizmetidir.

Onlara yollarımızı gösteririz buyrulmasından kasıt da ruhlarımızın veya gerçek inancımızın yollarıdır.

Biri sırasız oruç tutar; Pazar, Perşembe ve karışık günlerde aç durur. Nefsin sırtına bin ki, oruç tutuyorum diyebilesin.

Nefsine şiddetli davran ki, onu günün birinde Müslüman edesin!

                      ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Allah’ı tanımak, bilmek ve yakın olmak ve onunla aşk oyunu oynayabilecek duruma gelmemiz gerektiğini öğrendik.

2.   Göklerin ve yerin Allah ile ilişkisini, yapılan işlerin nasıl, kimler tarafından ve hangi ilişkilerle sonuçlandırıldığına ilişkin bilgimizin olması gerektiğini öğrendik.

3.   Allah’ın Nurunun dünyaya vurduğunu, güzellikler oluştuğunu öğrendik.

4.   Gönlümüze düşen ışığın değerinin çok güzel olduğunu, bunu farkında olanın şükür için secdeye kapandığını öğrendik.

5.   Temizlik, saflık, Allah’a yalvarış hoş bir davranış olduğunu, bu davranış halktan bekleyiş içinde ise doyurucu olmadığını, engeller oluşturduğunu öğrendik.

6.   Allah’tan ayrı kalmanın kişiye şiddetli ve büyük sıkıntılar verdiğini öğrendik.

7.   Kıymetli olanın gönüle vuran ışığın olduğunu, halka söylediği parlak sözlerden çok daha değerli olduğunu öğrendik.

8.    Allah şiddetli ve büyük sıkıntılar vermez ama Allah’tan ayrı kişiler arasında olursak Allah’ın bizimle olmayacağını bilmemiz gerektiğini öğrendik.

9.   Mecburiyet karşısında ikiyüzlü davranmamıza ruhsat verildiğini, yani halk ile beraber ama gönlün Allah ile birlikte olması olduğunu öğrendik.

10.           Allah’tan habersiz olanların gönül karanlığında olduğunu, hiçbir şeyi net görüp doğru yapamayacaklarını öğrendik.

11.           Akıllı olanların ne durumla karşılaşırla karşılaşsınlar faydaya doğru yöneleceklerini öğrendik.

12.           Deli olanların ne durumla karşılaşırsa karşılaşsınlar ileride olacak kötü günler için lazım diyerek aşırı konuştuklarını öğrendik.

13.           Gerçek maksadın Allah yolunda savaşmak olduğunu öğrendik.

14.            Allah yolunda olan müminlere Allah’ın ruhuna ve gerçek inancına yol gösterildiğini öğrendik.

15.           Orucun aç kalmak olmadığını, nefsi kontrol altına alabiliyorsan o zaman oruç olduğunu öğrendik.

16.           Nefsimizi de Müslüman etmemiz gerektiğini, isteklerimizi bir Müslüman da olması gereken duruma getirilmesi için şiddetli davranmak gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Neye ne kadar önemsememiz, kime nasıl davranmamız gerektiğini incelikleri ve önem dereceleri ile hem farkında olmamız hem de daha iyi ve doğru yolu tutmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Bize Allah gerektiğini, yaklaşmak için duyuş ve düşüncelerimizi odaklamamız ve kararlı olarak uğraşmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Yol uzun, yapacaklar çok ama bu uğraşı bitmek tükenmek bilmeyen aydınlık içinde güzellikleri görmemize ve tanıyıp yararlanmamıza olanak sağlamakta olduğunu öğrendik, anladık.

Gönlümüzün, ruhumuzun, aklımızın, kalbimizin sahibini tanımaktan daha güzel ne olabilir.

                              *
RAVLİ

Popüler Yayınlar