Vezirin güzel bir oğlu vardı.
Ay bile onun sevgisinden
perişan bir hale gelmişti.
Cemali, güzelliği hatmetmiş,
dudakları Kevser ırmağı arı duru suyu tatmıştı.
Nergis gözleri de güzellikte
kaşları gibi tekti.
O eşsiz gözlerle âşıkları
yolunu vurmuştu.
Sofinin biri, aşkıyla
kudretsiz bir hale düşmüş, anlatılamayacak bir hale gelmişti.
İç bir suretle tahammül
imkânı kalmamıştı.
Nihayet gizli aşkını meydana
vurdu.
Aşkıyla öyle yanıp
tutuşuyordu ki baştan ayağa kadar alev-alev yanıyordu adeta.
Ne derdinde anlayanı vardı,
ne bir hem demi (Sıkı fıkı arkadaşı).
O mihnet âleminde dertleşecek
sırdaşı da yoktu.
O sırrı gönlünde gizliyordu.
Fakat nihayet aşkı üstün
oldu, sırrını gizlemeye kudreti kalmadı.
Gözleri yağmur gibi kanlı
yaşlar dökmeye başladı.
Böyle, böyle gözlerine perde
indi, görmez oldu.
Kör olunca da derdi birken
bin olmuştu adeta.
Sonunda sırrı tamamıyla
meydana çıktı.
Bütün âlem, onu seyre
koyuldu.
Gözleri kör olmuş, yüzü
sararmıştı.
Halkın çoğu, onun bu haline acımakta,
derdiyle dertlenmekteydi.
Büyüklerle beylerin hepsi,
onu görmeye rağbet ettiler.
Vezir ile padişah bir yerden
gelirlerken vezirin oğlu da yanlarındaydı.
Dervişin bulunduğu yere
vardılar.
Vezir, o aşıkı duymuştu.
Halkın önünde atından indi.
Hiçbir şeyden haberi olmayan
oğlunu da yanına almıştı.
Beraberce dervişin huzuruna
geldiler.
Oğlu, babasının gözlerinin
nuruydu ama o aşıkın hali de başka bir haldi.
Onun yüzünden gözden olmuştu.
Babası nereden bu hale
gelecek, gözlerinden olacaktı?Buna imkan mı var?
İyi huylu vezir, kızmayıp buna
razı olmuş, dervişin gözlerinin iyileşmesini istemişti.
O aciz köre dedi ki:
Senin gözlerin, işte bu ay
yüzlü yüzünden gitti.
O çocuk, şimdicek, senin
huzurunda oturmada.
Ey gözlerinden olan, daha ne
istiyorsun?
Âşık derviş, bu sözü duyunca
yerinden sıçradı.
Bir nara atıp yıkıldı,
kendinden geçti. Öyle bir gözyaşı döktü ki bulut bile bunca gözü varken öyle ağlamaz.
Vezir ona dedi ki:
A habersiz! Çocuk yanında, seninle.
Neye böyle ağlayıp inliyorsun?
Gönlü daralmış kör dedi ki:
Gönlümün derdini duysa taş
bile kan ağlar.
Bu çocuk, bir an olsun yanıma
gelsin diye bütün ömrümce dileklerde bulundum, yalvarıp yakardım, bunun için
yaşadım.
Şimdi o âşıkların ay yüzlü
dilberi yanıma gelmiş.
Fakat bana ÂLEMDE İKİ GÖZ
GEREK Kİ ONU GÖREYİM.
Bundan önce onu arıyordum,
ŞİMDİYSE GÖZLERİMİ ARAMAKTAYIM.
Gözlerim yerine gelse canımı
verir de yüzünü satın alırdım.
Fakat bende GÖZ OLMADIKTAN
SONRA O EŞSİZ GÜZELİ NE YAPAYIM Kİ?
Âlem baştanbaşa güzel olsa
güzel olsa göz olmadıktan sonra neye yarar?
Bana artık GÖZ GEREK, SEVGİLİ
DEĞİL.
Körün gözüne karşı ha
yaratan, ha yaratılmış!
Bütün âlem Allah’ın yüzünden ibarettir ama kör,
Allah’ı görmek mümkün değildir, der.
BU YOLDA KÖR OLMASAN GÖRDÜĞÜNÜ BİLİR TANIRDIN.
Gönlün bu dünya zindanından
kurtulsa her parçasında yüzlerce gül bahçesi kendini gösterir.
Çorak toprağın her zerresi ay
ve güneş olur, seni kaplar.
BEDENİN KABİRDİR, CANIN BU
KABİRDE GÖRÜNMÜYOR.
Bütün parçaları bir, bir, görürsen,
hepsini bir olduğunu anlarsan seni başarılı kılar, üstün duruma getirir.
İki cihan da bir yaratıcıdan
meydana gelmiştir.
Onun için onu hangi parçadan dilersen dile kendini gösterir.
İYİ BİL Kİ NERDE BİR DİKEN
VARSA ALTINDA BİR GÜZEL CENNET VARDIR.
Fakat kendini gösterdiği
zaman, KÖR OLANLAR, ISTIRAP ÇEKERLER, BİR TÜRLÜ GÖREMEZLER.
***
İLAHİNAME FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.EB. YAY.392
*
Bilinmeyen bir şey anlaşılsın
diye bilinen üzerinden anlatılır.
Aşk ve sevgi anlatımlarında
ilişkileri cinsel ilişki olarak algılarsan yanlışa düşer bu yolda bir adım dahi
gidemezsin.
Yaren,
Kafan ilişkilerle karışmasın.
Gönülden gönüle, olan sevgi
anlaşılsın diye, içteki küllenmiş ateşi kor haline getirmek için yani uyuyan
gönlünü bir şekilde uyarmak için bu ilişkiler malzeme edilir.
*
RAVLİ KALP GÖZÜ
RAVLİ AŞK yaz Googleden okumalısın.
*
RAVLİ