9 Aralık 2012 Pazar

ŞEYH SADİ ÖĞÜTLER K.

Kaza ile cahil pençeleşir.
Kurdun başını, koyunlara zarar vermeden önce kesmek gerektir.

Kötü görenler (kötülük arayanlar penceresinden bakanlar), kötülük beğenenler arasında bulunma.

Kötülere iyilik edilirse, kötülüğü artar.
Kötüler iyiliğe layık değilseler de, iyiler sayesinde onlar da yaşarlar.

Olgun ve büyük insanlar akıllarının ahlakından kötülere de iyilik ederler.

Kötülük düşünen insan ufacık bir tutamak bulunca büyüklerin kalplerini ateşe verirler.(Küçük bir yanlışı hemen felaket gibi sunarlar)

Ufak bir ateş yakmak ve sonra onunla büyük odunları tutuşturmak mümkündür.

Kişi kendisini kendi düşünmesi gerekir:
Sen kendini düşün, kazandığın mülkün sana yetiyorsa öldükten sonra kalanları düşünme.

Sen öldükten sonra yerine birisi gelir.

Bu gelen kim olursa olsun, akıllı olsun, akılsız olsun, ne olursa olsun, kendisini kendisi düşünsün.

Kendini düşünür her işi olan.
Kötülük edenin yoluna iyilik gelmez.

Kötülüğe kötülükle karşılık kolaydır.
Mert isen, kötülük edene iyilik yap.

Kuyu iki maksat için kazılır.

İyi huylu insan susamışlara su temin etmek için, kötü adam da halkı o kuyuya yuvarlamak için kazar.

Kötü tohumdan iyi meyve olmaz.
Kötü damarlıdan iyilik gelmez.

Kavga ederken karşındakini şerefsiz duruma düşürecek sözler söyleme.
Bildiğin fenalıklarını açıklama.

Kendi gizli fenalıklarını aklına getir.
Kadın yapılı, kadın kılıklı ahlaksız çocuk, ahlaksız ederse kendinedir.

O bile kötülük eden insanlardan daha hayırlıdır.
Kınayışını yüzüne söyleyen senin dostundur.

Kin (gizli düşmanlık) tutan kimseyle dostluk hatadır.
Kendini herkesten üstün tutma huyun, büyüklenme, kendini beğenmiş olma.

Kalem kullananları, kılıç çalanları iyi tut; onlara saygı göster, gözet, ağırla, hürmet et.

Çalgıcı takımına meyletme, onlar kadın gibidirler.
Hayır gelmez.

Kapına bir garip gelirse, eli boş gönderme.
Kapıya gelen dilenciyi kovma.

Kuvvetsiz çok kimseyi görebilirsin, fakat bir başkası senden kuvvetlidir.
Kocan güzel ise, tahammül et, kahrını çek!

İnsan bir şeyi, ona benzer bir başkasını bulamayacaksa terk etmemelidir.
Yazıktır.

Böyle bir kocadan serkeşlik edip ayrılan, onun ayrılığına dayanamaz, canından olur.

Korkaklar dosta değil kendi şahıslarına âşıktır.
Kirli isen temiz yere uğrama, çünkü temiz yer temiz kalmalıdır.

Kime çalışıyorsan ücreti ondan bekle.
Kalbini saflaştırmaya bak!

Karnınla uğraşma!
Onu ancak toprak doyurur.

Kıymetli bir cevher isen, gam yeme.
Seni zaman katiyen zayi etmez.

Kıskanıp çekemeyenler, suya düşen ateş koruna benzerler.
Ateş koru su içinde söner kömür olur.

Kendin ile başa çıkamadığını gören düşman, senin gibi düşmana kimse önem vermez.

Kadın namuslu, hem de güzel ise, kocası onun yüzüne baktıkça kendisini cennette bilsin.
Dünyanın en mutlu o hanımı ona uygun olur.

Kadın dindar ise, tatlı dilli ise, artık onun güzelliğini, çirkinliğini aramak fazladır.

Ahlakı güzel olan kadın, güzel olmasa da önemi yoktur.
Çünkü güzel ahlakı kusurlarını örter.

Çirkin fakat ahlakı güzel olan kadın, peri yüzlü fakat ahlakı çirkin kadından daha makbuldür.

İyi huylu kadın odur ki, kocasının elinden sirkeyi helva gibi yer.
Kötü huylu kadın odur ki, helvayı yerken suratı sirke satar.

Kocasının iyiliğini isteyen kadın gönül eğlencesidir.
Huysuz kadınlara gelince, bizi o gibi kadınlardan Allah korusun.

Huysuz kadına eş olan erkek, karga ile kafese konmuş papağana benzer ki, ya başını al kaç yahut otur, zahmete, meşakkate (sıkıntı, güçlük, zorluk)
Katlan.

Ayakkabı darsa yalınayak gezmek daha iyi olduğu gibi yaramaz kadın ile oturup kavga etmeden ise, sefer etmek daha iyidir.

Evde kaşlarını çatmış bir kadın görmektense, zindana girmek daha iyidir. Evinde kadını çirkin olan adama sefer etmek bayram sayılır.

Bir evden kadının sesi yüksek çıkarsa, o evde hayır yoktur; mutluluk bekleme.

Kadını çarşıya pazara bırakma!
 Söz dinlemezse döv!

Sözünü yürütemezsen karı gibi evde otur; o erkek gibi gezsin, yürüsün.
Kadın erinin sözünü dinlemezse, eri er değildir, kadındır.

Ona kadının ipek donunu giydir, hanım olsun.

Aldığın kadın cahil, hain (güveni kötüye kullanan) çıkarsa, karı değil başına bela almış sayılırsın.

Hangi erin hanımının eli, gönlü doğru ise; Cenab-ı hak o adama çok lütuf buyurmuştur.

Kadın yabancı erkeğin yüzüne bakıp gülecek olursa kocasına :’Artık, sakın erkeğim! Deme’ diye söyle.

Yabancılara karşı kadının gözleri kör olmalıdır.
Evden çıkınca doğru mezara gitmelidir.

Kadın kaşlarına rastık çekecek olursa, o kadına söyleyin kocasının yüzüne allık sürsün.

Baktın ki kadın evde durmuyor, senin o evde durman akıl işi değildir. Uygunsuz kadının elinden timsahın ağzına kaç!

Namus ile ölmek, namussuz yaşamadan çok iyidir.
Hanımına yabancılara yüz açtırma!

Sözünü dinlemezse, o erkek, sen kadın olmuş olursun.
Kadın güzel ise, güzel huylu ise, devlettir, mutluluktur.
Öylesine sıkı tut.

Çirkin ise kötü huylu ise bırak gitsin.
Kadın bir gonca güldür; onu tatlı söz güldürür, açar. 

Kadına ulaşamayan, erkek çocuklara musallat olur.

                             M
Mala, mülke tapan Karun bilmedi ki, selamet hazinesi vazgeçme köşesinde olduğunu.

Miras; senden geriye kalandır, senin değildir.
Aklı başında olanlar Dünya’yı kendi için toplar.

Yaşarken hem yer hem bağışlar.
Met (Yüzüne karşı övgü) edenler dostun değildir.

Yolunu şaşırmış kimseye iyi gidiyorsun demek haksızlık, eziyet, cefadır.
Mühür katı taşa vurulursa çıkmaz.

Maksadının ne olduğunu senden başkası bilirse, öyle görmeye, görüşe, bilgiye ağlamak gerekir.

Mana kimde varsa; ilim, cömertlik, Allah korkusu vardır.
Manayı bırakmamış, davayı bırakmışı cennette bulursun.

Manasız olan; sevdiğinin varlığı ile var olmayıp, ayrıca varlığım var demendir.

Mana âlemine girmek isteyen, yüksek olan Güneşe kıymet veren insandır.

Mana âleminin yükseklerinde ruhunu dolaştırana, melekler dahi onun yüksekliği âlemine varamazlar.

Melek sıfatlılar bir sözü nasihat olarak kabul ederler.
Malı karınca gibi topladın, mezarda kurtlar seni yemeden evvel sen ye.

                                                N
Nasihat; kişisel menfaatinden (benlikten) arındırılıp tarafsız olursa, derdi gidermede ilaç olur.

Nasihat olarak bir sözü kabul eden Melek sıfatlıdır.
Öteki o sözde kusur aramaktan nasihat tarafına bakmaz, o şeytan sıfatlıdır.

Namazı halkın önünde uzun uzadıya sofu görünmek için kılıyorsan, kıldığın o namaz cehennemin anahtarı olur.

Namaza durduğun vakit yalvararak Hakka yönelmiyorsan, arkasını kıbleye dönerek namaz kılan kimseye benzersin.

Bir ağaç kök tutmuş ise, onu besle ki, meyve versin.

                                  O
Öfke kendini gösterip hücum edince ortada ne insaf kalır, ne Allah korkusu kalır, ne din kalır.

Öfkenin dehşetinden cinler, melekler bile ürküp kaçarlar.
Öğrenmek fikrinde isen hiç bir şey bilmiyorum demelisin.

Övgüyü yakın olanların yapıyor, başkaları da sövüyorsa o kazançtan fayda bekleme.

Övgü sözlere güvenip de tehlikeli işlere girme.
Övgüye karşı sağır ol, kendi kusurlarını kendi kulağınla dinle.

Övme kendini, seni başkası övsün.
Eğer kendini översen başkalarından övgü bekleme.

Ölüm geldiği zaman herkes eşit olur.
Öleceksin; iyisi odur ki, nazlı sevdiğin öldürsün.

Onun elinde gülerek can ver.
Öldükten sonra karından, çocuğundan şevkat (sevgi, acıma) bekleme!

Öksüz çocuğu himaye et, yardım et.
Aman ağlatma, çünkü o ağlarken arşı ala titrer.

Elinden geldiği kadar acı, severek koru, gözet ki zahmete duçar olduğun zaman herkes sana acısın.

Öğüdün fayda vermeyecek kimseye öğüt verme.
Fırsat bul, daima senden iyisini ara.

Çünkü kendin gibisi ile zaman kaybedersin.
Özün bulunduğun yere göre değişmez.

Oruçlu kimse sofraya hasret çeker. 
     
                                        P
Para ver, iyiye de kötüye de ver.

Verdiğin kimse iyi ise hayır kazanmış olursun, kötü ise kötülüğünü defetmiş olursun.

Paran yok, elin boş ise, güzel yüzlülerin etrafında hiç dolaşma, onların bakışında senin hiç kıymetin yoktur.

Para toplamakla yükseleceğini zannetme!
Duran su fena kokar.

Peygamberin yaptığından fazlasını yapmaya kalkışma!
Derecesiz beyazlık isteme.

Çok beyazlık da, siyahlık da istenmez.

                                   R

Rezil (utanacak duruma sokmak) etme kimseyi.
Edersen zaman seni dillere destan eder.

                                     S
Sevgiyle gönlünü o derece doldur ki, oraya kin (gizli düşmanlık) sığmasın.
Sevdiklerime düşmansan, beni sevdiğine inanamam.

Sevdiğini iddia ediyorsan elimi öpmeyi bırak ta git benim sevdiklerimi sev.
Sevdiğin güzel yüzlü, güzel huylu olunca varsın babası cahillikle davransın.

Onun sevgisi senin canında kaynaşmıştır.
Şikâyet; başkasının ismi verilerek sana ediliyorsa aslında bu şikâyet senden sanadır.

O terbiyesiz olan sensindir.
Sırası gelince söz söylememek de kusur sayılır.

Şükret! Büyüklüğü, şerefi, onuru, büyük olan Hak’ta bil, Çünkü şükretmeyenin nimeti elinden gider.

Bu mülke, bu mala şükredersen, kaybolmayan mala, mülke erişirsin.
Sayın ve sevgili olmak istiyorsan akıllı insanların nasihatlerini tut.

Savaştan kaçmak isteyeni eğer düşmanı öldürmemişse, sen öldür.

Savaş gününde kadın gibi savaştan baş çeviren kimseden, ahlaksız çocuklar bile daha iyidirler.

Sırrını herkese açma!
Bir sofrada yemek yiyen iki dosttan birisinin diğeri aleyhinde casusluk ettiğini çok gördüm.

Şükür. Sen kimsenin eline bakmadığın halde birçok insanlar senin eline bakıyorlar diye Cenab-ı Hakka şükret.

Sadaka belayı def eder.
Soysuz (ahlakı bozuk, iç yönünden kendi özelliğini yitirmiş) kimse, dini dünyaya satma!

İsa’nın incilini verip de eşeğe arpa alma.
Sevgilin ekşi yüzlü ise acı hayat geçirirsin.

Onun verdiği ateşi daha tatlı bir içkinin serinliği ile söndür.
Fakat çok güzel bir sevgili eline geçerse, ehemmiyetsiz geçimsizliklerinden dolayı onu bırakmaya kalkışma.

Sevgiliyi, onsuz yaşayabilecek isen bırak; fakat onsuz yaşayamayacak isen bırakma.

Her türlü nazına, cefasına katlan.
Sevgilinden başka bir şey alıkoyuyorsa, o şey sevdiğin olmuştur.

Söz âlemde doludur; Fakat ne çare ki, her kulak açık değildir.
Söz, gönül kuyusuna atılmış bağlı bir devdir.

Bu deve yol verirsen bir daha yakalayıp bağlayamazsın.
Sözün ortaya düştüğü zaman bela çıkaracaksa söyleme.

Sözü bilerek söyle, yoksa sus.
Sözün cevabına dayanamayacaksan söyleme.

Söz yumuşak olursa, insanların ateşine karşı soğuk su yerine geçer. Söz taşıyan kavga ateşini söndürmemek için odun taşıyan oduncuya benzer.

Söz doğru, haklı, temeli olan, sağlam olmalıdır.
Değilse sağır olmak iyidir.

Söze meydan açılmayınca sakın söyleme!
Meydanı görmedikçe topu sakla!

Sözü bilen kimse, dilini içine çek!
Çünkü yarın dilsizlere sorgu sual yok.

Sözünü çok söyleyenin kulağı tıkalı olur.
Durmadan söyleyecek olursan, kimse sözünün zevkine varamaz.

Söz düşünüldükten sonra söylenmelidir.
Kumaş ölçüldükten sonra kesilir.

Söz insanın zatında bir Olgunluktur.
Öyleyse söz ile kendini küçültme.

Az söyleyen asla mahcup olmaz.
Âlim gibi bir söyle, fakat pir söyle.

Akıllı isen bir ok at, fakat hedefe isabet ettir.
Hatayı, sevabı düşünerek söz söyleyenler, hazır cevap olan saçmacılardan daha iyidir.

Başkasının arkasından konuşma, bir dinleyen muhakkak olur.
Duyulduğu zaman yüzün sararacağı sözü gizlice niye söylüyorsun.

Ölçüden dışarı çıkma.
Ölçüden eksik ne söyle, ne de ayak at.

Sözünü birinin arkasından söylediğin zaman, doğru söylesen de sen kötüsün.

Sözü düşmanından alıp getirenler, düşmandan daha fazla düşmanındır.
Söz taşıyan kavga ateşini söndürmemek için odun taşıyan oduncuya benzer.

Düşmanın sözünü ancak düşmana yar olan kimse alır; dosta götürür.
Susmak akıllı için ağırbaşlılıktır, cahil için cahilliğini gizleyen perdedir.

Söyleyen insandır, hayvanlar söylemez, saçma söyleyen insanlar, hayvanlardan daha aşağıdadırlar.

Söylemez ağzını kapalı tutarsan, başın belaya girmez.
Söylediğin zaman delilini getirmelisin.

Sen bir şey söylemedikçe kimsenin seninle alış verişi olmaz.
Ses, güzel saz, sarhoşluk, aşk ile dünyada doludur.

Fakat kör olanlar aynada ne görebilir.
Ses güzelse develer bile neşelenir, insan neşelenmiyorsa eşektir.

Sert davranış dostu bile düşman eder.
Sert söyleme teklif ederken, büyük insanlara, onun sertliğini görünce sen yumuşa.

Sert ve acı davranış daima hırçınlık ile karşılanır.
Sır saklamaya mahsus kapalı hisar (Kale) gönlünün içidir.

Bak dikkat et, hisarın kapısı açık kalmasın.
Sırrın, hakikatin inci gibi olan kıymetini bilenler, ağızlarını ancak inci saçmak için açarlar.

Sırrını kimseye söyleme, kimseye emanet etme.

Şükrane (Tanrının verdiği nimetleri bilme) olarak, kendini güçlü, kuvvetli, sıhhatte gördüğün zaman; zayıfların yükünü çek.

Şerefsiz olan kimse, başkasının şerefine önem vermez.
Saygı hürmet, kendisinden olacak.

Şeytan sıfatlı olanlar bir sözü nasihat olarak kabul etmez, o sözde kusur arama tarafına bakarlar.

                                                  T
Temiz kalpli haksızlık görmüş insanın geceleyin ciğeri yanarak Yarabbi demesinden sakın.

Tecrübe etmeden iş yapan insanların, birçok kederlere uğraması zaruridir.
Tutulan kimse, tutkun olduğunun hiçbir eziyetinden incinmez.

Tahammül (Zor ya da kötü şeylere dayanabilme gücü) insana önce zehir gibi görünür.

Fakat kişiliğine yerleşince bal olur.
Topraktan insan yaratan Huda, insanlığın, soyluluğun ve insaniyetin mükâfatını elbette verir.

Tuzağı görmedikten sonra taneyi görmekten ne çıkar.

                                      U
Ümitsizliğe kim düşerse utanma, namus değerlerini düşünmez.
Uykuyu köylü ve eşi o kadar tatlı uyurlar ki; padişah saltanat sarayında öyle uyuyamaz.

Uğursuz (kötülük getirdiğine inanılan) kimsenin savaşından düşmanları emin bulunur, fakat Müslümanlar dilinden kurtulamazlar.

Uygunsuz kadının elinden timsahın ağzına kaç!
Namus ile ölmek, namussuz yaşamadan çok iyidir.

                                           V

Vicdanlı (İnsanın içindeki iyi ve kötüyü ayırt eden duygu) insanlar, başkalarını kederlendirerek elde edilen zevke rağbet etmezler.

Veliler cahillerin arasına karışmışlardır.
Halkın nazarında fakir, hakir, itibarsız, adeta toprak seviyesine inmiş insanlardır, onlar senden itibar beklemezler.

Onlara Cenab-ı Hakkın itibar buyurması kâfidir.
Sen birine kötü zanda bulunabilirsin, fakat ne bilirsin, belki asıl veli odur.

Veliler deriye yani dış görünüşe önem vermediler.
Her kim dış görünüşe gönül verirse o ahmaktır, içsiz kabuk gibidir.

Veliler edepsizlerin kahrına katlanan insanlardır.
Varlığın seni hizmet etmekten ala koymasın.

Vahşiden insanlık gelmez.
Onu terbiye etmek için gayret çekilen emek boşa gider.

Vücudun iyi, kötü ile dolu bir şehirdir.
Sen o şehrin sultanısın, akıl da onun bilgiyle uygulayıcısıdır.

Bu şehirde başkaldıran alçaklar vardır ki, onlar büyüklük taslama, aşırı sevgi, kızgınlık ve öfkedir.

Bu şehirde verilene razı olan Allah’tan korkan iyi adlı hür insanlar vardır.
Bu şehirde reklamlara heveslenen yol kesici yankesiciler vardır.

                                                  Y

Yaptığın incitmeler, can yakmalar, eziyetler iki özür sözü ile gönülden nasıl çıkar.
Yakınlık istersen Cenab-ı Hakka ihtiyaç peşinde koşarken Hakk’ı unutma.

Yabancılardan sakınmak çok iyidir; çünkü dost gibi görünüp düşmanlık edebilirler.
Yumuşaklıkla sertlik birlikte olmalıdır.

Yumuşaklıkla düşmanın derisini yüzmek mümkündür.
Başarı, tatlı dildedir.

Acı ve sert davranış daima hırçınlık ile karşılanır.
Yumuşak söz, insanların ateşine karşı soğuk su yerine geçer.

Yetimlerin ağlamasından, dertli gönlün ahından çekin.
Yük altında ezilenlere kimsenin içi yanmaz

Yükü hafif olan insanlar rahat yürürler.
Yol bilen yaya, yol bilmeyen atlıdan daha önce hedefe varır.

Yolunda şöyle bir kuyu vardır diyen adam senin iyiliğini isteyendir.

Yolun; iyi işler olmalı, kendini daima kusurlu (eksik, noksan, hata, yersiz davranan) görmeli öz güvenim var diye yanlışını doğru kabul etme, Allah’a sığınarak seni düzeltmesi için gizlice yalvar.

Yola getirilmek; kimisini para ile kimisinin kulağı çekmek ile olur.
Herkes bağış almaya layık değildir.

Yol almak istiyorsan üstündeki yükleri çıkarmalısın.
Yolun; Allah’tan başkasına gidiyorsa yarın seccadeni cehenneme sererler.

Yüzüne karşı huzurunda söylenen ağır sözlere öfkelenme, böyle sözleri icap ettirecek işler yapma.

Bil ki başkaları arkandan söylüyorlar.
Yolunu şaşırmış kimseye iyi gidiyorsun demek haksızlık, eziyet, cefadır.

Yaşamın öyle olsun ki öldüğün zaman güzel bulup takdir edilmelisin, beğenilip alkışlanmalısın, iyilikle anılmalısın, mezarına lanet savurmasınlar.

Yaşlılar çok iş tecrübe etmiştirler.
Gençler çalışmakla ihtiyarlar akıl ve tedbir ile başarıya ulaşırlar.

Yakmak bir dakikada olur fakat insanlığa sığmaz.
Bir harman, bir senede vücuda gelir.

Yükü herkes kendi gücüne, kuvvetine göre götürür.
Çekirge ayağı, karıncaya yüktür.

Yiyeceğini, iyi kimselerle beraber ye!
Çünkü iyiler arkadaşsız yemek yemezler.

Yakışan şeyi yaparsın.
Herkes kendisine yakışan şeyi yapar.

Yükselen ateş olduğu için (Büyüklendiği) ondan şeytan yaratıldı.
Toprak alçak gönüllülük gösterdiği için, insan yaratıldı.

Damla kendini aşağı gördüğü için, sedef onu bağlarına bastı, naz ile besledi.
Felek o damlayı öyle yükseltti ki; padişahların taçlarına layık inci oldu.

Damla kendisini alçal gördüğü için yücelik buldu, yokluk kapısını çaldığı için var oldu.

Yiğitliğini mümkün ise halka gösterme.
Fakat gösterince ona iki yüzlülük karıştırma.

Yemek çok yemek ahmaklık getirir.
İnsanın içi yalnız yemek için değildir.

Karnın hiç doymaz.
Bağırsağın boş olması daha iyidir.

Ruhun zayıflıktan ölürken, taşıyan vücudunu beslemek yanlıştır.
Yanlış olarak sel yolunda ev yapma!

Böyle yerde yapılan bina daima yıkıla gelmiştir.

                                         Z
Zaman geçmedikçe bir kimsenin ne olduğunu anlamak imkânsızdır.
Zamanın iyi yahut kötü geçmesini hoş gör.

Çünkü zaman bizsiz de pek çok dönecektir.
Zaman yanlış yapanı mağlup edecektir.

Zararına iş gören kimse ahmaktır.

Zarurete (sıkıntı ve yoksulluğa mecbur kalma) katlanamazsan, genişlik vaktinde hesaplı hareket et.

Zalime (haksızlık eden) zulüm (eziyet) adaletin ta kendisidir.

Zuhal (Satürn)yıldızı gibi yüksek olup; gam, kaygı, ahmaklık, cahillik, pintilik, yalan ve fenalık verici olma.

Zengin kimse mal ile iyilik, büyüklük kazanamaz.
Eşeğe atlas çuval vursalar yine eşektir.

Zor ile zekânın bileğini bükmek mümkün değildir.
Kimse seçme hakkına sahip değildir ki, ben zengin olacağım deyip zengin olayım.

Zor ile kimse mutlu olamaz.
Zenci hamamda yıkanmakla ak olmaz.

                      *

RAVLİ

Popüler Yayınlar